Müge Akgün

Alışkanlıklarımız değişecek mi?

6 Şubat 2021
Yeme-içmeden sosyal yaşama tüm alışkanlıklarımız, iş yapış hatta düşünme biçimlerimiz bir yıl içinde neredeyse yeniden şekillendi. Yaşamdan beklentilerimiz farklılaştı, önceliklerimiz değişti. Biraz okuduklarım, biraz yakın ve uzak çevremden izlenimlerimin de etkisiyle oturdum farklı alanlarda olması muhtemel değişiklikleri yazdım. Bunlar benim tahminlerim, belki de hayatımı yeniden şekillendirecek manifestom...

YEME-İÇME
◊ Mutfakta geçirdiğimiz zaman artacak. Özgürce kendi yemeklerimizi yaratmaya devam edeceğiz.
◊ Ekmek ya da poğaça kokularının verdiği mutlulukla uzun bir süre geçirdikten sonra hamur işlerine düşman gözüyle bakmayacağız.
◊ Hem sağlık hem de sürdürülebilirlik için taze, mevsiminde ürünleri kullanmaya daha fazla özen göstereceğiz. Ürünleri daha bilinçli tüketeceğiz.
◊ Restoranlara gitmek, dışarı çıkmak daha törensel olacak. Gideceğimiz yerleri dikkatli seçecek, rezervasyon yapmayı içselleştireceğiz.
◊ Dışarıda yerken ister hızlı yemek ister restoran olsun, lezzet kadar malzeme kalitesi konusunda da seçici olacağız.
◊ Daha çok yerel yaşayacağız. Mahallemizin marketi, kasabı, fırını, manavı, balıkçısı önem kazanacak.

Yazının Devamını Oku

Restoranlar yıldızlı şefler ve diğerleri

30 Ocak 2021
Covid 19 salgını tüm dünyayı etkisine alıp da pandemi ilan edildikten sonra olayın kendisi ve gidişatının ardından üstünde en çok durulan, hakkında en çok yazılan, manşetlerden inmeyen haberler yeme-içme sektörüne ilişkindi.

Bu, sadece Türkiye’ye özgü bir durum da değildi.

Farklı boyutlarda dahi olsa toplumun her kesimini ilgilendiren, önemli sayıda insana iş imkânı yaratan restoranlara ait kısıtlamalar, kapanmalar sektöre küresel boyutta darbe vurdu. İtalya’dan Hollanda’ya restoranların kapalı olmasına ilişkin protesto haberleri gündemden       eksik olmadı.

Geçen hafta Burak Coşan’ın Hürriyet’te yayımlanan, TURYİD’in hazırladığı rapora ve işletmecilerin düşüncelerine yer veren detaylı haberi de Türkiye’deki durumu gözler önüne seriyordu.

Bıçak belli ki kemiğe dayandı, herkes bir biçimde çıkış yolu bulmaya çalışıyor.

Neyse ki hafta içinde Ankara’dan beklenen haber geldi.

Destek sektörün beklentilerinin altında kalsa bile 2019 cirosu 3 milyon ve altında olan işletmelerden, cirosu 2020’de yüzde 50 ve daha fazla azalanlara kaybının yüzde 3’ü kadar destek veriliyor.

Umarım bu bir başlangıçtır, yakında tüm sektörü tatmin edecek bir çözüm üretilir.

Desteğin kapasitesi cirosu yüksek yerleri de kapsayacak, tüm sektörü tatmin edecek şekilde artırılır.

Yazının Devamını Oku

Mayısta İstanbul’da

23 Ocak 2021
Salgından en fazla etkilenen restoran sektörü ayakta kalma çabası verirken, mekanlar birbiri ardına kapanırken, yeni bir restoran açılacağı haberi insana umut veriyor.

Dünyaca ünlü Japon restoranı Nobu mayıs ayında İstanbul’da The Ritz Carlton’un içinde açılıyor.

Bu işe uzun süredir çok emek verdiklerini bildiğim Süzer Ailesi’ni böyle zor bir zamanda açılışı ertelemeyip çalışmalarını hızla sürdürdükleri için kutlamak gerek.

Los Angeles’ta Nobu Matsuhisa, Robert De Niro ve Meir Teper ortaklığında açılan Nobu’nun bugün dünya genelinde 43 restoranı ve aynı adı taşıyan otelleri var. Tüm yeni restoranların açılış operasyonlarını da markanın kurumsal şefi Herve Courtot yapıyor.

Bu kez de gelenek değişmedi, Şef Courtot inşaat sürerken şans ve uğur getirmesi için geleneksel Japon seremonisiyle sembolik bir açılış yapmak üzere İstanbul’a geldi.

“Varlık gösterdiğimiz her yeni ülke, her yeni şehir bizim için heyecan verici olsa da markamızın, konumuyla çok özel bir noktada bulunduğuna inandığımız İstanbul’da olmasını kesinlikle çok istedik” dedi.

Courtot’ya göre öncelikli hedefleri yeme-içme severlerin New York Nobu’daki lezzetin aynısını İstanbul’da da bulmasıymış.

Dünya genelindeki her restoran konsept, servis, yemek bakımından neredeyse birbirinin aynı olarak kurgulansa da bulundukları coğrafyada mümkün olduğunca o bölgenin yerel ürünlerini de kullanmaya çalışıyorlarmış.

Yazının Devamını Oku

Otellerimiz fark yaratıyor

16 Ocak 2021
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020’yi Türk Gastronomisi Yılı ilan etmişti. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını planları altüst etti, tüm etkinlikler durduruldu. 2021’den beklentimiz turizm ve gastronomi sektörünün yeniden eski günlerdeki performansına yaklaşması.

Ben her zamanki gibi iyimserler tarafındayım. Yaza doğru yavaş yavaş da olsa birbirlerinden güç alan bu iki sektörün canlanacağına inanıyorum.

Bu düşüncemde de yalnız değilmişim.

Geçtiğimiz hafta sonu Accor Otelleri Lüks Markalar Türkiye ve Azerbaycan’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Swissotel The Bosphorus Genel Müdürü Uğur Talayhan ile bir araya gelip sektör üzerine sohbet ettik.

Talayhan, “Türkiye’deki lüks oteller dünyanın birçok destinasyonundaki rakiplerine nazaran ciddi performansları ve profesyonellikleriyle fark yaratıyor” diyor.

Grubun Avrupa bölgesindeki 50’ye yakın lüks marka otelleri içerisinde İstanbul, pandemi sürecinde hem kriz yönetimi hem de finansal başarısıyla öne çıkmış.

Sebepleri neler?

Uğur Talayhan’a göre bunun başlıca sebebi, nisan, mayıs ve haziran aylarında İstanbul’a gelen turist sayısında yüzde 95’in üzerinde bir düşüş olmasına rağmen otellerin süreci açık kalarak iyi yönetmesi.

Yazının Devamını Oku

Restoranların işi daha da zorlaştı...

9 Ocak 2021
Restorana gittiğimizde, yediklerimizden aldığımız keyfi belirleyen sadece yemeğin lezzeti, kullanılan malzemenin kalitesi, şefin yeteneği değildir.

Mekânın havası, dekorasyonu, manzarası, dinlediğimiz müzik, masayı paylaştıklarımızın kimliği ve kişiliği, servis elemanlarının davranışı, tabağın sunumu gibi her bir detay yemek hakkında vereceğimiz kararı etkiler. Eğer bir harmoni oluştuysa o restorandan mutlu ayrılırız.
Pandeminin getirdiği koşullar gereği birçok restoran evlere paket servisi hizmeti vermeye başladı.
Daha önceki yazılarımda da söz ettiğim gibi “hayalet mutfaklar” kuruldu. Restoranlar sadece paket servise yönelik markalar yarattılar. Restoranların paket servisiyle evlerimize konuk olması varlıklarını sürdürmeleri için önemli.
Bizler için de büyük kolaylık. Ancak bu durum restoranların zaten zor olan işini daha da zorlaştırıyor.
Çünkü restoranda yerken alınan zevki etkileyen diğer değişkenler aynı yemeği evde yerken ortadan kalkıyor, sadece yemeğin lezzetine odaklanıyorsunuz.
Ismarladığınız yemeklerin trafiğe takılıp yolda beklemesi, soğuması tekrar ısıtsanız bile kaliteyi düşürebiliyor.
Bu yüzden de restoranların işi şimdi çok daha zor.

Yazının Devamını Oku

Yeni yıla girerken...

2 Ocak 2021
Yeni bir yıla girerken, hep bir önceki yılda eksik kaldığını düşündüklerimizi gerçekleştirmek üzere planlar yaparız, kendimize sözler veririz. Daha iyi bir dünyada yaşamayı, daha mutlu olmayı hayal ederiz.

Yeni yıl akşamlarını bir eşik olarak görmektir belki de bizleri yaşama bağlayan. Hep bir öncekinden farklı olacağı beklentisidir umutlarımızı ayakta tutan...
Benim gibi sürekli dolaşan ama eğitimleri yüzünden farklı alanlara ilgileri olanlarsa geride yapamadıkları bir şeyler bırakırlar, çalışma masalarının üzerinde “okunması gerekenler” ya da yazılmayı bekleyenler olarak küçük tepecikler oluşturan kitaplarla yeni yıla girerler... Bugün masamda biriken, bazılarını okuduğum bazılarını okumak üzere tuttuğum kitaplardan sizler için bir seçki yaptım. Umarım içlerinden sizin de ilginç bulacaklarınız, listenize ekleyecekleriniz olur...

YENİ DÜNYA

Korona salgını ile martın ortalarında evlere kapanmamızın ardından hem dünya hem de de kendi geleceğimiz üzerine umutsuzluğumuzun arttığı, başka bir yaşam hayalleri kurmaya başladığımız dönemde okuduğum ilk kitap Taner Aksel’in ağustosta raflara çıkan “Yeni Dünya: Doğayla Ahenk İçinde Yaşam” çalışmasıydı.
Taner Aksel, doğal ve doğada yaşamın tam anlamıyla öncülerinden.
10 yıl önce yola koyulmuş, tüm altyapısını hazırlamış, şimdi Belentepe Permakültür Uygulama ve Doğal Yaşam Çiftliği’nde ekolojik ayak izi minimumda yaşıyor.
Aynı zamanda çiftliğinde kurslar, atölyeler, kamplar düzenliyor. Sürdürülebilir bir yaşamın mümkün olduğunu anlatıyor.

Yazının Devamını Oku

İNCİLİ RESTORANLARDAN TARİFLER

30 Aralık 2020
Her anlamda zor bir yılı geride bırakırken “yeni yılı kendi yapacağım yemeklerle karşılamak istiyorum” diyenler için İncili Gastronomi Rehberi’nde yer alan restoranların şeflerinden birer tarif istedik.

Şef Didem Şenol/Gram

FIRINDA HİNDİ

Malzemeler

· 1 adet 5-6 kg civarında hindi
· 750 ml elma suyu
· 7 litre soğuk su
· 150 gr tereyağı

Yazının Devamını Oku

2020 biterken...

26 Aralık 2020
Nasıl geçtiğini anlamadığımız, yaşananlarıyla dünya tarihinin unutulmazları arasına girecek bir yıl geçirdik. Mart 2020’de sanki zaman durdu, başka bir boyuta geçtik. Korona salgını yaşam akışını, alışkanlıklarımızı, iş yapış şekillerimiz neredeyse tümden değiştirdi. Hâlâ da değiştirmeye devam ediyor.

Birçok sektör yok olma noktasına gelirken bazılarına da bu değişim yeni fırsatlar yarattı.
Ama ne olursa olsun hiç deneyimlemediğimiz global bir korku hepimizi sardı, tadımız-tuzumuz kaçtı. Büyük acılar çekildi, kayıplar verildi.
Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de en çok etkilenen sektörlerin başında “hospitality” yani otelcilik ve yeme-içme sektörü geldi. Henüz kesin sonuçlar ortaya çıkmadı ama sektörde büyük bir bölümü bir daha açılmamak üzere kapanan mekanların sayısı hiç az değil.
Hafta başında bir kapanma haberi de Londra’dan geldi. Kentin dünyaca ünlü “ikonik” gece klübü Café de Paris 96 yıl sonra kapılarını bir daha açılmamak üzere kapadı.
Ve bir anda 400 kişi işsiz kaldı. Aslında bu Café de Paris’nin karşı karşıya kaldığı ilk zorluk değilmiş, kulüp 2. Dünya Savaşı sırasında kapanmış ve ancak 7 yıl sonra açabilmiş.
Kapanmaya direnenlerin de işi zor. Bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar ama sanırım devlet desteği olmadan ayakta kalabilmeleri kolay değil.
Hafta içinde bir televizyon kanalında konuşan TURYİD Başkanı Kaya Demirer, “2 milyon aileyi besleyen yeme-içme sektörü ayrıştırılmak zorunda, devlet sektöre el uzatmalı, borçlarının en acil olanlarını ödeyebilmeleri için bir miktar hibe yapılmalı” diyordu.

Yazının Devamını Oku