Müge Akgün

Şefler arası dayanışma ruhu

20 Kasım 2021
NeoLokal, 7’nci yılını kolay kolay bir araya gelmeyecek, tam anlamıyla Türkiye’nin yıldız şef ekibiyle birlikte mutfağa girerek kutladı.

7 yıl önce şef Maksut Aşkar ve Erim Leblebicioğlu’nun tüm sektöre örnek olması gereken uyumlu işbirliği ve “Geleneklerine sahip çıkmayanların geleceklerinin olmayacağına inanıyoruz” mottosuyla yola koyulan NeoLokal bu süreçte yolundan sapmadı. Toprağa saygıyla üretilmiş yerel malzemelerle hafızalarımızda yer etmiş yemeklere şef dokunuşu ve yaratıcılığını göz ardı etmeden yer verdi menüsünde. “Lezzet, sunum, servis, fiyat, kalite” beşlisinin dengesi gözetildi.
Tüm bunlar tabii ki Aşkar ile Leblebicioğlu’nun vizyonunun başarısı. 7 Kasım Pazar akşamı gördüğüm tablo hepsinden daha önemliydi.

NeoLokal müthiş bir dayanışmanın platformu oldu.
Ülkemizin en ünlü şefleri, NeoLokal’in 7’nci yıl kutlamasına destek olmak için tüm işlerini güçlerini bırakarak birlikte mutfağa girdiler.
Her biri kendi menüsünden bir yemek yaptı. Bu tablo, Türkiye gastronomisi için de gurur vericiydi. Birbirlerini koruyup kollamalarının sektörün sürdürülebilirliğine, Türk mutfağının bilinirliği, kaliteli restoranların sayısının bir destinasyon yaratacak kadar artmasına da katkısı büyük.
Gastronomi tutkunlarına hitap edecek farklı türde köklü ne kadar çok restoranımız olursa, ülke turizmine de o kadar fazla artı değer katar.

Kimler katıldı

Yazının Devamını Oku

Kışa girerken öneriler

13 Kasım 2021
Zor bir dönem geçiren restoran sektörü hareketlenmeye başladı. Bugünkü konuklarımız son iki yıl içinde açılan, şef restoranlarından geleneksele farklı mutfaklardan örnekler sunan, her biri gitmeye değer dört farklı mekân...

MUUTTO / GÖÇ
Restoran sektörünün kendine has şeflerinden biridir Umut Karakuş. Anne ve babasının yufkacı dükkanında başlayan serüvenini İstanbul’un ünlü şefleri ve restoranlarında devam ettirdi.
Çalışırken bir yandan da Le Cordon Bleu’yu bitirdi.
Yıllar içinde her sofranın, her ürünün bir hikayesi olduğu fikrinden yola çıkarak meze ve baharat kültürü üzerine yoğunlaştı.
Duble Meze meyhane projesinin şefliğini üstlendi. Ardından bir yıl kadar Londra’da çalıştı. Daha sonra Aila restoranda Türkiye’nin ilk Baharat Kütüphanesi’ni kurdu.
2019 yılında ise Moda’da Muutto Street Food & Meze Bar restoranı projesini hayata geçirdi. Bu yıl içinde de Teşvikiye’de ortağıyla beraber küçük sevimli bir şube açtılar.
Fince’de ‘göç’ anlamına gelen Muutto Sokak Yemekleri ve Meze Bar’ın menüsünde baharatların, baklagillerin ve sebzelerin baş rolde olduğu sıcak ve soğuk mezelerle dana kaburgalı, kuzu ciğerli, kokoreçli gibi dürüm çeşitleri var. Mezelerin hepsi ilginç. Her şeyin tadına bakmayı sevenler beşli meze tabağı yaptırabiliyor.

Yazının Devamını Oku

Galataport ve ötesi...

6 Kasım 2021
2019 Ağustos’unun son haftasıydı, Galata Port Liman inşaatının başlamasının üzerinden beş yıl geçmişti. Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’in ev sahipliğinde Eski Paket Postanesi olarak bildiğimiz tanıtım ofisinde bir araya gelmiştik.



O gün Ferit Bey “Bu proje Türkiye ve İstanbul için bir pırlanta, Doğuş Grubu içinse bir ustalık dönemi eseri” demişti.
Gerçekten de o akşam maket üzerinde anlatılanlar hepimizi heyecanlandırmıştı.
Aradan 26 ay geçti... Bu kez Galataport’u Doğuş Yeme-İçme, Turizm ve Perakende Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Umut Özkanca, Pazarlama ve Deneyim Genel Müdür Yardımcısı Binnaz Uludağ Yiş ve Galataport İstanbul Pazarlama ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali ile birlikte dolaştım.
İstanbul’a da Türkiye turizmine de artı değer katacak müthiş bir projeyle karşılaştım.
Belli ki Karaköy, yeniden doğuşunu yaşayacak, müzeleri, tarihi eserleri, otelleri, yeme-içme mekanlarıyla daha büyük bir cazibe merkezi olacak.

Yazının Devamını Oku

Sürdürülebilir bir dünya için

30 Ekim 2021
Teknolojik ürünlerden gıdaya, marketlere, evlerimize giren ürünlerin dünyanın bambaşka yerlerinden gelmesi, tohumlarımızın çok uluslu şirketlerin laboratuvarlarında üretilmesi, küresel iş bölümü günümüzde sürdürülebilirliği sorgulatıyor.



Gıda fiyatlarının maliyet üstü artışlarına, gelişmiş ülkelerde bolluğa, israfa ve obeziteye, az gelişmişlerde ise sömürüye ve açlığa yol açıyor. Ham madde fiyatlarındaki düşüşler onları ciddi şekilde etkiliyor.
Üstelik böylesi bir üretim tarzı toprağın kendini yenileyememesine, su kaynaklarının tüketilmesine ve iklim değişikliğine neden oluyor.
Ve biz insanlık olarak tüm bunları biliyoruz ama tedbir almıyoruz, alamıyoruz. Ancak ben geleceğe dair umutluyum. Çünkü artık bu konuları çok daha fazla konuşuyor, yerele ve sürdürülebilirliğe çok daha fazla önem veriyoruz.
Geçen hafta gerçekleşen İzmir Gastro Fest’te olduğu gibi pestisitlerden arındırılmış küçük ölçekli tarımdan, coğrafi işaretli ürünlerden, yerli tohumlardan ve kooperatifçiliğin gerekliliğinden söz ediyoruz.
Bana öyle geliyor ki, gastronomi kültürünü masaya yatıran uzmanların, şeflerin, ilgili bakanlıkların ve uluslararası örgütlerin katıldığı festivaller, konferanslar sürdürülebilirlik ve gıdaya adil erişim konusunda farkındalık yaratacak.

Yazının Devamını Oku

Gastronomi turizmi ve tarihi restoranlar

23 Ekim 2021
Geçen hafta sonu Viyana’ya dört günlük kısa fakat keyifli bir seyahat yaptık. Birçok kez gittiğimiz ve çok sevdiğimiz kentte bu sefer kültür kurumlarından gastronomiye tarihi mekanları tercih ettik. İçimize sindire sindire sokakları dolaştık, nehir ve kanallar boyunca yürüdük.

Müzelere, kafelere, Viyana ile özdeşleşmiş restoranlara gittik.
Hava da bize şefkatli davrandı, serin olmakla yetindi.
Yağmur yağmadı. Bir kez daha gelmeye, göremediğimiz yerleri görmeye teşvik etti.
Sanıyorum bunda Saffet Emre Tonguç’un Viyana’ya gidiyorum deyince gönderdiği Viyana 101 yazısının, hepsinden önemlisi de gitmemizi önerdiği yerlerin de katkısı büyük.
Zaten mimari kimliği bozulmamış sokaklarında sadece yürümek bile insana iyi geliyor. Tek rahatsız edici yönü elinizde olmadan İstanbul’la yaptığınız karşılaştırmalar.



Yazının Devamını Oku

Doludizgin bir sonbahar...

9 Ekim 2021
Festivaller, oteller, restoranlar, yat limanı açılışları gibi birbirini takip eden etkinliklerle ekim ayına belki biraz yorucu ama çok hızlı ve hareketli bir giriş yaptık. Zaman zaman bu saptamam nedeniyle eleştirilsem de hep söylediğim gibi sonbahar gerçekten de eyleme geçilen başlangıçlar mevsimi, sanki gerçek hayata dönüş gibi...

İZMİR GASTRO FEST

Ekim 2018’de “Göç” temasıyla yola koyulan İzmir’in ilk uluslararası gastronomi festivali İzmir Gastro Fest 24 Ekim’de dördüncü kez düzenleniyor.
Gastronomi turizminin yetkin isimlerinden Hande Arslanalp’in genel koordinatörlüğünü üstlendiği, bölgeyi yeme-içme kültürüyle ön plana çıkan, marka bir kent yapmak amacıyla düzenlenen festivalin teması bu yıl “Geleceğe Miras: Yaşayan Toprak”.
Yurtiçinden ve dışından konuyla ilgili çalışan isimler, şefler, kanaat önderleri ve yeme-içme severler bir sofra etrafında toplanarak, bir kez daha toprağın sorunlarını ve neler yapılması gerektiğini konuşacak, tartışacak.
Açılış konuşmalarını Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Ayşin Işıkgece, BM Dünya Gıda Programı’ndan Margaret Rehm, WWF Başkanı Uğur Bayar ve Good4 Trust’ın kurucusu Uygar Özesmi’nin yapacağı festivalin, “Geleceğin Ortaklıkları: Tarım, Üreticiler ve Şefler” konulu panelinin konuşmacıları ise Neptün Soyer, Tangör Tan, Uygar Özesmi, İlhan Koçulu ve Osman Sezener.
Sicilya’da 200 yıldır ailesine ait olan arazinin içinde yer alan, dünyaca ünlü Anna Tasca Lanza Yemek Okulu’nun sahibi ve direktörü, Cook The Farm projesinin kurucusu Fabrizia Lanza; dünyanın en prestijli yemek sempozyumu kabul edilen Oxford Symposium on Food and Cookery’nin yönetim kurulu başkanı, gazeteci, yazar Elisabeth Luard ile Rusya’nın ilk atıksız mutfağı olarak ses getiren, Moskova’da Nordik Mutfak akımının temsilcilerinden “Bjorn” restoranın şefi Nikita Poderyagin de katılımcılar arasında.

Yazının Devamını Oku

Bir gastronomi elçisi...

2 Ekim 2021
Claudio Chinali 11 yıldır Türkiye’de yaşıyor, bir etkinlik için gelmiş ve bir daha geri dönmemiş. 8 yıldır da Eataly’nin executive şefi.


Ülkesi İtalya ve Türkiye arasında kurduğu gastronomik bağ ve mesleğine saygısı ona ‘Cavaliere dell’Ordine della Stella d’Italia’ devlet nişanı kazandırdı.
Şef Chinali ve İtalya ile Türkiye arasında gastro- ekonominin gelişmesi için çalışmalar yapan iş insanı, Accademia Italiana della Cucina’nın Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Bil, nişanlarını “Venedik Sarayı” bahçesinde 9 Eylül’de düzenlenen törende aldılar.
Törene yurtdışında olduğum için maalesef katılamamıştım.
Şimdi buradan hem Dilek Hanım’ı hem de Claudio şefi bir kez daha kutluyorum.
Kültürler arası köprü kuran bu nişan onlar kadar bizler için de gurur kaynağı...

TERRAZZA ITALIA

Yazının Devamını Oku

Batı’dan Doğu’ya zeytin yolculuğu

25 Eylül 2021
Hafta içinde Olivoyage markasının kurucusu Oya Zingal ile buluştuk. Oya Hanım’la 3 yıl kadar önce Geyikli’de zeytinyağı üretimine başladığı günlerde tanışmıştık. Dedesinin zeytin bahçesinde büyürken kurduğu hayalleri nasıl gerçekleştirdiğini, Toscana’da aldığı eğitimleri, markasını nasıl kurduğunu anlatmıştı.


Bu kez de zeytinliklerin bulunduğu Geyikli’deki yeni gelişmeleri ve projelerini paylaştı. İlk güzel haberi; organik tarımın tüm gereklerini yerine getirdiklerini tescilleyen ‘Organik Tarım Müteşebbis Sertifikası’nı almaları oldu. Zaten bir süre önce de Geyikli Zeytinyağları Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından verilen resmi coğrafi işaret onayını alarak markalaşma yolunda önemli bir adım atmıştı.
Bugünlerde Oya Hanım’ı en fazla heyecanlandıran proje ise Geyikli’de başlayan serüvenin Doğu’ya yolculuğu.
“Anadolu’nun belki de kıymeti yeterince bilinmeyen zeytinlerini ön plana çıkarmak beni ayrıca mutlu ediyor. Bu projenin ilk adımı olarak Mardin Derik zeytinlerinden üreteceğimiz zeytinyağını ürün gamımıza ekleyeceğiz” diyor.
Bölgenin beslenme alışkanlıkları sebebiyle geri planda kalmış, zamanla üretimi azalmış bu türün raflarda yerini alacak olması, Türkiye ve dünyayla buluşması bana da önemli ve heyecan verici geldi...

MUTLU CUMA

Yazının Devamını Oku