26 Kasım 2007
Otomobille seyahat etmeyi tercih ediyor ve sigara içmekte ısrar ediyorsanız klimanızın temizliğine daha da fazla özen göstermelisiniz. Sigara katranı ve mikroorganizmaların yerleştiği klimalar solunum yolu hastalıklarına zemin hazırlıyor. Sigaranın bir diğer önemli etkisi ise astımı tetiklemesi. Otomobilin havalandırma sistemini temizlemek, dezenfekte ettirmek bakteri ve virüslerin üremesini önleyeceği gibi kötü kokuları da bertaraf edecektir.
Mevsim itibariyle solunum yoluyla bulaşan hastalıklar kol geziyor. Solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlardan korunmada ilk ve en önemli adım sigaradan uzak durmak.
Özellikle havaların soğuk olduğu mevsimlerde, otomobiller daha da az havalandığı için sigara içildiğinde kokusu uzun zaman gitmiyor. Astımlılar için çok önemli bir kriz etkeni oluyor.
Yine saatlerce içinde kapalı kaldığınız aracınızda astım veya alerjinizi tetikleyecek başka alerjenler bulunabilir. Nitekim son yıllarda yapılan araştırmalar araçların astımlılar için önemli bir tehlike yaratabileceğini gösteriyor. Aynen evlerimizde olduğu gibi araçlarınızda da bulunan çeşitli alerjen ve maddeler, astım krizlerine ortam hazırlayabiliyor.
BURNUNUZ AKIYORSA ÇEVREDE ALERJEN OLABİLİR
Otomobilinize bindiğinizde burnunuz akmaya, hapşırmaya başlıyorsanız, gözleriniz yanıyor, kaşınıyor, sulanıyorsa ya da öksürük krizine yakalanıp nefes darlığı çekiyorsanız, göğsünüz sıkışıyorsa aklınıza alerji gelsin.
Araçlara yerleşip, astımlılarda sorun yaratabilecek alerjenlerin başında akarlar ve küfler geliyor. Bunlar, sadece evlerde değil, araç koltuklarında da üreyebiliyor. Evcil hayvanlara, özellikle de kedilere ait alerjenler de araçlarda yıllarca kalabiliyor. Mevsim baharsa, polenleri yani çiçek tozlarını da hesaba katın.
Otomobillerde alerjenlerden başka irritanlar, yani solunum yollarını tahriş edebilen çeşitli maddeler bulunabilir. Bunların en önemlisi formaldehit. Formaldehit, deri koltuklarda, araç halılarında ve arka aynaların hazırlanmasında kullanılıyor. Araçların egzozt dumanındaki çeşitli petrokimyasal maddeler ve etanol de birçok astımlıda krizleri tetikleyebiliyor. Ayrıca kullanılan parfüm ve deodorantlar da küçük, sıkışık mekanlarda sorun yaratabiliyor.
BUNLARI UNUTMAYIN
Otomobilinizin bakımını düzenli olarak yaptırın.
Egzozt ve yakıt sistemlerinden herhangi bir kaçak olmamasına dikkat edin.
Aracınıza binmeden 10 dakika önce klima ya da kaloriferi bütün camları araladıktan sonra açın. Havalandırma sistemleri her türlü alerjenin depolanabileceği yerler.
Aracınızda kumaş yerine deri koltukları tercih edin. Varsa, koltuk kılıflarını belirli aralıklarla yıkamayı unutmayın.
Egzozt dumanlarından daha az etkilenmeniz için mümkünse trafiğin daha az yoğun olduğu saatlerde, yani sabah erken ya da gece geç saatlerde yola çıkın.
Otomobilinizin iç temizliğini ihmal etmeyin, nemli bez ve emiş gücü yüksek süpürgelerle yapılmasını sağlayın.
Aracınızın kaputunun altında fazla miktarda alerjen ve irritan madde birikebileceğini unutmayın. Buranın temiz olmasına özen gösterin.
Polen mevsiminde aracınızın camlarını kapalı tutun ve klimanızda polen fitresi kullanın.
Aracınızda sigara içilmesine izin vermeyin. Araç kiralıyorsanız, sigara içilmemiş araçları tercih edin.
Aracınıza kedi, köpek gibi tüy bırakan hayvanları almamaya özen gösterin.
Astım krizinde kullanmanız gereken ilaçları aracınızda da bulundurun.
Yazının Devamını Oku 19 Kasım 2007
Seyahatinizi detaylarıyla planlarken, başınıza gelebilecek hastalık, kaza, bavul kaybolması, hatta hukuki sorunlara karşı "acil durum planı" yapıyor musunuz? Schengen ülkeleri vize verirken zaten seyahat sigortalarını zorunlu tutuyor. Ancak Schengen dışındaki ülkelere seyahatlerde de seyahat sigortası yaptırmanız mümkün.
Özel sağlık sigortanız varsa ve yurtdışında da geçerliyse seyahatte nispeten rahatsınız. Sağlık sorunlarıyla karşılaşmanız halinde paniğe kapılmanıza gerek yok. Sigortanız sağlık sorunlarınız için size yardımcı olacaktır. Vize için sigortayı zorunlu kılan ülkelerde, vize başvurusu sırasında poliçenizi göstermeniz gerekir. Sigorta kapsamınızın en az 35 bin Euro olması istenir. Eğer yurtdışında ihtiyacınız olursa ve özel sağlık sigortanızı kullanırsanız bu durum, ertesi yıl tazminat (hasar) prim oranını etkiler. Primler artabilir. Daha ucuz primli seyahat sigortalarını tercih etmeniz halinde hem sağlık dışındaki ekstra sorunlarınız karşılanabilir hem de daha geniş bir teminat kapsamına sahip olabilirsiniz. Bir sonraki yıl da sağlık sigortanız için ödeyeceğiniz pirim, yaptığınız harcama nedeniyle artmaz.
KAPSAMI GENİŞ
Böyle bir olanağınız yoksa daha fazlasını talep ediyor ve risk almak istemiyorsanız seyahat sigortaları seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Seyahat sigortaları yurtiçi veya yurtdışı seyahatlerinde, kaza veya hastalık nedeniyle ortaya çıkan sağlık sorunlarını güvence altına alıyor. Ayrıca bagajınızın kaybolması, ani olarak evinize geri dönüşü gerektiren durumları da. Örneğin birinci dereceden bir yakınınız kalp krizi geçirdi ya da evinize hırsız girdi, sel bastı ve acil ülkenize dönmek istiyorsunuz... Bunlar da seyahat sigortasının kapsamında.
Seyahat sigortanız sizi bulunduğunuz yerde yalnız bırakmıyor. Sağlık hizmeti gerekmesi halinde en doğru yere ulaşmanız, bulunduğunuz şehir, ülkede yoksa en yakın şehir veya ülkeye transfer (gerekirse hava ambulansıyla ve doktor-hemşire eşliğinde) gibi organizasyonları yapıyor.
Seyahat sigortalarını, seyahat acenteleri, sigorta şirketlerinden almak mümkün. Günümüzde çoğu konsolosluğun karşısına açılan ofislerde her türlü işlem takibiyle birlikte sigorta hizmeti de alınabiliyor.
TUR ŞİRKETİYLE SİGORTA ZORUNLU
Öte yandan bu yılbaşında 1618 sayılı Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’nda yapılan değişiklikle acentelerin sattığı yurtiçi ve yurtdışı turlarında seyahat sigortası alma zorunluluğu getirildi. Tur paketi aldığınızda bu sorun kendiliğinden çözülüyor. Yalnız seyahat edecekseniz, sigorta işlemlerini de sizin yaptırmanız gerekiyor.
Sigortaların fiyatları, gidilen ülkenin uzaklığı, teminatın süresi ve kapsamına göre değişiyor. Bir hafta için ortalama fiyat yurtdışı için 10-15, yurtiçinde 5-10 Euro’yu buluyor. Pakete eklenen hizmetlere göre de fiyatlar artıyor. Bazı firmalar 65 yaş üstündekilerden yüzde 50 ile yüzde 100 arasında ek ücret talep ediyor.
Yazının Devamını Oku 12 Kasım 2007
Soğuk hava, idrar yolu iltihabını kolaylaştıran faktörlerden biri. Soğuk iklimlere seyahatlerinizde üşütmemeye dikkat edin. Mevsime uygun giysileri tercih edin, kat kat giyinin. İstanbul Hizmet Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji bölümünden Dr. Bilal Görçin, soğuğun idrar torbasını tahriş ederek, idrar yolu enfeksiyonlarına yatkınlığı artırdığını söylüyor.
Enfeksiyonlara mikroorganizmalar yol açıyor. Ancak soğuk gibi dış faktörler de vücudun belirli bölgelerindeki bağışıklık sistemini zayıflatarak, fırsatçı enfeksiyonlara zemin hazırlıyor. Dolayısıyla "ayaklarını sıcak tut, üşütme" uyarılarını ciddiye almakta yarar var. Evet idrar yolu enfeksiyonları hafif ve kolay tedavi edilebilir hastalıklar. Ancak ihmal edilmesi halinde ciddi böbrek hastalıklarına yol açabiliyor. Hatta kalıcı hasarlarla sonuçlanabiliyor.
Enfeksiyon, aşağı idrar yollarında (mesane ve üretra) olur. Çünkü buraya bakterilerin erişimi kolay. Her ne kadar can sıkıcı ve sıklıkla ağrılı olsa da, alt idrar yolu enfeksiyonları ciddi enfeksiyonlar değildir. Bunun yanında, üst idrar yolu enfeksiyonları (böbrek ve üreter) ciddi hastalığa sebep olabilir. Aşağıdaki belirtilere dikkat edin ve tedaviyi ihmal etmeyin.
Alt idrar yolu ve mesane enfeksiyonu şu belirtilerle ortaya çıkar: Sık idrar yapma, idrar yaparken yanma hissi, alt karında basınç hissi ve ağrı, bel ve boşluk ağrısı, idrarın kanlı olması.
Üst idrar yolu ve böbrek enfeksiyonlarının belirtileri daha farklıdır: Ateş, üşüme-titreme, kusma-bulantı, şiddetli bel ve boşluk ağrısı.
İDRARINIZI UZUN SÜRE TUTMAYIN
Enfeksiyona yol açan iki önemli faktör daha var: Cinsel ilişki ve uzun süre idrarı tutma. Cinsel ilişki, bakteriyi üretraya (mesanenin devamında yeralan boru şeklindeki yapı) doğru itebilir. Bazı kadınlar hemen her ilişki sonrası idrar yolu enfeksiyonuna yakalanmaktan yakınır. Mesane enfeksiyonları sık cinsel ilişkide bulunan veya sık partner değiştiren kadınlarda daha sık görülür.
İdrarı uzun süre tutmaya gelince. Mesane, idrarı tutmak için genişleyen ve boşaltmak için kasılan küre şeklindeki bir kas. Eğer idrarınızı uzun süre tutarsanız, mesane kası uzun süre gerili olarak kalır. Bu durum sık olarak tekrarlanırsa, kas yapısı zayıflar, idrarı tam boşaltamaz. Bu da idrar yolu enfeksiyonu riskini artırır.
İdrar yolu enfeksiyonları antibiyotiklerle tedavi edilirler. Çoğu zaman antibiyotikler 7 veya 10 gün süreyle kullanılır. Ancak basit enfeksiyonlarda 3 günlük kullanım yeterli. Şikayetleriniz ilaç bitmeden geçse bile doktorunuzun verdiği tüm ilaçları önerdiği sürede kullanmak çok önemli. Enfeksiyonun tam olarak temizlendiğinden emin olmak için, tedavinizin bitiminden sonra idrar tetkikinizin tekrarlanmasına ihtiyaç olabilir.
BUNLARA DİKKAT EDİN
Vücut temizliğinize özen gösterin.
Bakterinin idrar yolundan atılmasına yardımcı olmak için bol miktarda sıvı alın.
İdrar hissi oluşunca en kısa sürede ya da her üç saatte bir mesanenizi boşaltın.
C vitamini zengini gıdalara ağırlık verin. Bunun idrardaki asiti artırarak bakteri üremesini zorlaştırdığı düşünülüyor.
Pamuklu iç çamaşırı giyin; bakteri üremesine neden olan nemi önler.
Vajina içini sabunla yıkamayın. Doktorunuzun önerdiği nötral PH’lı ürünleri tercih edin.
Yazının Devamını Oku 5 Kasım 2007
Seyahat sırasında ve sonrasında karşılaşabileceğiniz sorunlarla ilgili birkaç küçük hatırlatma yapmak istiyorum. Bunlardan biri seyahat sonrası karşılaşabileceğiniz sorunlar. Seyahatte herhangi bir sağlık sorunu yaşamamanız riskin bittiği anlamına gelmiyor. Bazı hastalıkların kuluçka süresi nedeniyle bazen seyahat sırasında sorun yaşamasanız bile dönüşte sıkıntı yaratabiliyor.
ATEŞİNİZ ÇIKTIYSA CİDDİYE ALIN
Seyahat dönüşü en çok karşılaşılan sorunlar ishal, üst solunum yolu enfeksiyonları, deri döküntüleri ve ateş. Ateş yükselmesini ciddiye alın, diyor uzmanlar. Sıtma ve hayatı tehdit edici başka bir hastalığın belirtisi olabilir. Mutlaka bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurun. Seyahatten döndüğünüzü de söylemeyi unutmayın. Seyahat sırasında edinilen bazı hastalıkların kuluçka süreleri uzun olabilir. Tüberküloz, sıtma, hepatitin belirtilerinin oluşması bazen ayları alabilir.
SOĞUK HAVADAYÜZ FELCİNE DİKKAT
Kuru yüz, çok kolay yüz felci olmaz. Bu nedenle ıslak yüzle soğuk havaya çıkmamakta, yüzünüzü sürekli rüzgardan korumanızda yarar var. Yüz felci, beyinle omurilik arasından çıkan yüz sinirinin bir basıya uğraması ya da yüzün soğuk alması, soğuk havanın yüzle uzun süre temas etmesi gibi nedenlerle ortaya çıkıyor. Yüz felcine karşı en etkili yöntem, korunma. Soğuk ve rüzgar yüz felcini tetikler. Bu yüzden özellikle ıslak yüzle soğuk havaya çıkmayın. Rüzgardan korunun. Unutmayın ki yüz biraz ıslanmış, terlemiş ya da yağmur yemişse risk artıyor. Camının açık bırakılması veya motosiklet kullananların sürekli rüzgara maruz kalması da riskli. Motosikletle seyahatlerden hoşlanıyorsanız mutlaka atkı veya şapka takın. Otomobille seyahatlerde de sadece kışın değil yazın da camlarınızı uzun süre açık tutmayın.
KIŞIN KAPLICALARDAN YARARLANIN
Araştırmalar hidroterapinin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Ancak uzmanlar bu termal desteğin işe yaraması için iki günlük hafta sonu konaklamasının yeterli olmadığını söylüyor. En az dört hafta sonu kaplıca öneriyorlar. Termal desteğin işe yaraması için belli bir zaman dilimi içinde tekrarlanması gerekiyor. Hamama ya da saunaya gidilecekse iki günde bir, ya da 4-6 hafta sonu devamlı gidilmesi gerekiyor. Güne başlarken ılık, gün bitiminde de sıcak su ile 20 dakika duş almak yine vücudun soğuğa karşı uyumunu kolaylaştırıyor.
KIŞ GÜNEŞİ DE YAKAR
Kış güneşinin de cildi yaşlandırıcı etkisi var. Bu nedenle en az 15 koruma faktörlü bir ürünle yüzünüzü bu zararlı etkilerden koruyun. Kış sporlarını yaparken de güneş yanıklarıyla karşılaşabilirsiniz. Kar, ışığı yansıtır. Giysileriniz bedeninizi korur, ancak güneşten en fazla etkilenen yüz ve gözlerinize ayrı bir özen şart. Koruyucunuzu sürün, güneş gözlüğünüzü takın. Güneş ışınları gözlerde katarakt riskini artırıyor.
SOĞUK GÜNLERE KARŞIGÜNEŞ TOPLAYIN
Kışın soğuğu, karanlık ve bunaltıcı günleri, etrafımızı kuşatan çok sayıda enfeksiyon kaynağı vücudun direncini sonuna kadar zorluyor. Tüm bu olumsuz koşullara uyum sağlamaya çalışan vücut fazlasıyla yoruluyor. İklimlerin değişmesi, buzulları erimesi gibi konular tartışıla dursun... Bizim önerimiz kış ayları da olsa aydınlık yüzünü gösteren güneşi yakaladığınızda sonuna kadar yararlanmanız. Hafta sonu tatillerinde, yemek aralarında bulduğunuz her fırsatta parklara, sahillere atın kendinizi. Güneşle buluşun. Moralinizi yükselten, mutlu eden güneş vücut direncinizi de artıracaktır. Karanlık kış aylarının depresyonu tetiklediği bilinen bir gerçek. Güneş, ruhunuza da iyi gelecektir.
Yazının Devamını Oku 29 Ekim 2007
İstanbul’dan New York’a gitmek için örneğin öğlen 12.00’de uçağa bindiniz. 12 saatlik uçuştan sonra yine öğle saatlerinde New York’a vardınız. Ama vücudunuzun biyolojik saati İstanbul’a ayarlı. Uçakta uyumuş olsanız bile, doğal olarak gün ortasında uykunuz gelecek. İşte bazılarını oldukça zorlayan bu duruma "Jet lag" deniyor. Sorun, vücudun gidilen ülkedeki zamana uyum göstermesinde yaşadığı zorluktan kaynaklanıyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın verdiği bilgiye göre, sorun doğudan batıya ya da batıdan doğuya çok uzun mesafeli uçuşlardan sonra, aradaki saat farkından dolayı baş gösteriyor.
Jet lag, uyku bozuklukları, bitkinlik, yorgunluk, zihinsel ve fiziksel performansta azalma, sinirlilik ve mide bağırsak sistemi ile ilgili şikayetlerle belirti veriyor. Bazı kişilerde baş ağrısı ve kulaklarda uğultu ve çınlama yapıyor. Belirtilerin şiddeti kişiden kişiye değişse de 50 yaş üstündekiler genellikle daha çok rahatsız oluyor.
Toplantılarda varlık göstermek zorlaşıyor. Uyuyup kalınması nedeniyle programlar aksıyor. Kısacası seyahati zehir etmeye yetiyor.
DİĞER ULAŞIM ARAÇLARINDA NEDEN GÖRÜLMÜYOR?
Jet lag’in nedeni normal uyku-uyanıklık düzeninin bozulması. Ancak uzun mesafeli otomobil, tren, vapur yolculuklarında görülmüyor. Nedeni, seyahat yavaş olduğu için organizma değişen zaman dilimlerine uyum sağlayabiliyor.
Jet lag’in ortaya çıkmasını etkileyen faktörlerin başında seyahatin süresi, seyahat gününün zamanı, uçağın kalkışının ilk uyku perioduna uzaklığı geliyor. Az uyumaya alışık olanlar ile gece yaşamı bulunanlar; çok uyuyan ve sabah erken kalkmaya alışık olanlara göre daha az etkileniyor.
DÖNÜŞTE ETKİLENME SIKLAŞIYOR
Seyahatten evlerine dönenler bu rahatsızlığa çok daha fazla yatkın. Çünkü kişiyi bekleyen günlük monoton yaşam veya iş stresi, jet lag oluşumunu kolaylaştıran faktörler. 5-15 gün sürebilen jet lag rahatsızlığı, batıdan doğuya uçuşlarda daha belirgin yaşanıyor.
Jet lag’e karşı önlem alın
Bol bol sıvı, özellikle su için. Uçakların kuru havası jet lag’in ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Kısa etkili uyku ilaçları kullanılabilir. Etkili olabilecek en düşük doz seçilmeli.
Sosyal alışkanlıkların yolculuk boyunca sürdürülmesi, yani alışık olunan zamanda yemek yenmesi, uyumaya çalışılması da işe yarar.
Jet lag’a karşı özel bir diyet de öneriliyor. Belirli zamanlarda kafein ve değişmeli olarak yüksek karbonhidrat ve yüksek protein alınabilir.
Melatonin de bu rahatsızlığın önlenmesinde denenmiş ve olumlu sonuçlar alınmış maddelerden biri.
Yazının Devamını Oku 22 Ekim 2007
Seyahatlerde doğru beslenmeden taviz vermek istemiyorsanız yola çıkmadan basit önlemler alabilirsiniz. Hangi ulaşım yolunu tercih ederseniz edin, planlamanızı yapın. Karşılaşabileceğiniz sorunları ve çözüm yollarını tespit edin. Diyetisyen Selahattin Dönmez, havayolu yolcuğuna çıkmadan önce yemek servisiyle ilgili bilgi alınmasını öneriyor. Yolculukta yemek verilmiyorsa uçağa binmeden karnınızı doyurun veya yanınıza yiyecek alın. Özel mönüyü, uçuştan 24 saat önce telefonla sipariş edebilirsiniz: Vejetaryen, düşük kalorili, düşük yağlı, düşük sodyumlu, diyabetik veya meyve tabağı gibi.
Kendi yemeğinizi yanınızda götürmekten çekinmeyin. Kuru üzüm veya kayısı gibi kuru meyveler, elma veya muz gibi meyveler, çiğ sebzeler, dilimlenmiş peynir ve krakerler, küçük ekmek gibi besinler yolculukta kolayca taşınabilir.
Susuzluk hissetmeseniz de bol bol su için. Basınçlı kabindeki düşük nem ve sürekli hava dolaşımı nedeniyle su kaybınız daha fazla olur. Bunu önlemek için uçuşunuzun her saatinde 1 su bardağı (240 ml) sıvı tüketmelisiniz.
Uçuşta rahatlamak veya uyumak istiyorsanız, kafeine karşı hassassanız kahve, çay ve kola gibi kafeinli içeceklerden uzak durun. Özellikle uçuş korkunuz varsa, fazla miktarda kafein uykusuzluk, sinirlilik halini artırabilir. Uzun uçak yolculuklarında ara sıra ayağa kalkıp yürüyün.
İster iş amaçlı isterse tatil amaçlı seyahat edin ilk dikkat edeceğiniz şey, yanlış tercihlerle sağlığınızı bozmamak. Tatil amaçlı seyahatlerde farkında olmadan çok fazla kalori alabilirsiniz. Bir günde fazladan aldığınız 500 kalori, haftada toplam 3500 kalori yapar. Bu fazla kaloriyi, egzersiz yaparak harcayamıyorsanız vücudunuzda fazladan yarım kiloluk yağa dönüşebilir.
YİYECEK PAKETİ HAZIRLAYIN
İş ve tatil amaçlı yolculuklarınızda her zaman bilinçli bir restoran müşterisi olmaya çalışın. Fazla sipariş verme isteğinizi engelleyemiyorsanız, yarım porsiyon isteyin. Tatil amaçlı seyahate çıktıysanız, aktivitenizi dengeleyin. Yemeği tatilinizin merkezi olmaktan çıkarın. Gezinti ve fiziksel aktivite yapmak, arkadaşlarınızı veya akrabalarınızı ziyaret etmek gibi aktivitelere ağırlık verin.
Yolculuğunuz sırasında, yanınızda yemek paketleri alın. Özellikle besleyici gıdaları bulundurun, böylece yolculuk sırasında marketlere veya hızlı servis restoranlarına bağlı kalmamış olursunuz. Ağzı kapatılabilen plastik torbalara sebze doldurun. Brokoli, havuç çubukları, salatalık, taze biber gibi sebzeler kompleks karbonhidratların, posanın, A ve C vitaminlerinin iyi kaynağıdır.
Çeşitli taze meyveler alın. Tek porsiyonluk kutu meyve suları, domates suyu ve kutu süt iyi seçenekler olabilir. Diğer portatif, bozulmayacak besinleri yanınıza alın. Örneğin krakerler, kuru üzüm, yemeye hazır tahıl ürünleri, kuru meyveler ve yağsız patlamış mısır gibi.
Acıktığınız bir yerde durun ve yemeğinizi yiyin. Arabadan çıkın, gevşeyin, kısa bir yürüyüş yapın. Böylece yemeğinizden hem daha fazla keyif alırsınız hem de rahatlamış bir şekilde yolculuğunuza devam edersiniz.
İyice pişirildiğinden emin olmadığınız veya görmediğiniz takdirde, asla sokak satıcılarından yiyecek almayın. Besinin hazırlandığı yer, tabak ve tencereler temiz olmalıdır. Eğer bilmediğiniz bir restoranda yemek yemeniz gerekiyorsa, iyi pişmiş et, tavuk veya balığı tüketin. Pişmiş sebze yemeklerini tercih edin. Çiğ sebzeleri ve salataları tüketmeyin. Sadece soyulabilen çiğ veya pişmiş meyveleri tüketin.
Bazı yerlerde kötü hijyen koşulları veya tarımsal uygulamalar nedeniyle besinlere bakteri, parazit ve virüslerin bulaştığı gerçeğini unutmayın.
Yazının Devamını Oku 15 Ekim 2007
Kolera, bize uzak gibi gelse de h l korkutuyor. Maalesef henüz kökü kazınan hastalıklar arasında yer almıyor. Dünya Sağlık Örgütü Irak’ta kolera vakalarına rastlandığını açıkladı, komşularına olası kolera salgınına hazırlıklı olmaları gerektiğini bildirdi. Habur Sınır Kapısı’ndan günde en az 1800 kamyon ve 2400 kişinin Türkiye’ye giriş-çıkış yaptığını hatırlatırsak sorunun olası sonuçlarını tahmin etmek zor olmayacak. Örgüt, seyahatlerin kolerayı yaygınlaştırmasından endişeli.
Ağustos ayından bu yana Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye’den 6 bin, Kerkük’ten 7 bin, Erbil’den ise 11 bin olmak üzere toplam 24 binden fazla akut kolera vakası bildirildi. Bu, Irak’ın kuzeyinde en az 450-500 bin kolera mikrobu almış, taşıyıcı insan bulunduğu anlamına geliyor.
Kolera, "vibrio kolera" adı verilen bakterinin yol açtığı bir hastalık. Enfekte insanların bağırsaklarında ishale, kusma ve bacaklarda kramplara neden olur. Enfekte kişilerin dışkıları ve kusmuklarıyla bakteri bulaşmış suyun içilmesi, yiyeceklerin yenmesi sonucu hastalık geçer.
Hastaların yüzde 75’inde belirti vermiyor. Hafif vakalarda sadece ishal görülüyor. Daha şiddetli vakalarda, aniden başlayan ve bol miktarda ishal, buna eşlik eden mide bulantısı ve kusma, bunların sonucu olarak da dehidratasyon (vücudun susuz kalması) gelişiyor.
NEDEN TEHLİKELİ?
Fakat ciddi vakalar hemen tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir. İshal ve kusma yapan hastalık vücut sıvılarının hızla azalmasına neden olur. Dehidratasyon ve şoku takiben bir saat içinde hasta ölebilir.
Neyse ki hastalığın basit ve etkili tedavisi mümkün. İlk belirtiden sonra hemen sıvı verilirse hastalık tamamen düzeltilebilir.
Kaynatın pişirin, soyun!
Bulaşmadan korunmak için, "Kaynatın, pişirin, soyun veya unutun gitsin" kuralını aklınızda tutun. Gittiğiniz ülkede kolera salgını varsa:
Yalnızca kaynatılmış veya klor veya iyotla dezenfekte edilmiş su için.
Kaynatılmış suyla hazırlanan çay ve kahve gibi içecekler, kutulanmış veya şişelenmiş, ağzı kapalı ve mümkünse pastörize edilmiş meşrubatı tercih edin. Suyun kirli olabileceği yerlerde, buzun da kirli olabileceğini göz önüne alarak, içeceklere koymayın.
İçecek kutusu veya şişelerinin dış kısmındaki su tehlikeli olabilir. Bu yüzden ıslak kutu ve şişeleri açmadan önce kurulayınız ve içerken ağza doğrudan temas edecek yüzeyi öncelikle silerek temizleyiniz.
Suyun kirli olabileceği yerlerde, dişlerinizi musluk suyuyla fırçalamayın.
Tam pişmiş ve h l sıcak gıdaları tüketin.
Meyveleri kendiniz soyun.
Pişmemiş veya az pişmiş balık ve kabuklu deniz ürünü yemekten kaçının.
Sokak satıcılarından içecek ve yiyecek almaktan kaçının.
Ellerinizi sık sık sabunlu su ile yıkayın.
Yazının Devamını Oku 8 Ekim 2007
Bazı ülkelerde hálá ciddi sorun olan kuş gribiyle ilgili aşı çalışmalarında sona yaklaşılıyor. Klinikte denenmeye başlanan aşı rutin kullanıma geçene kadar, özellikle hastalığın görüldüğü ülkelerde dikkatli olmakta yarar var. Söz konusu ülkelerden döndükten sonra 7-10 gün içinde ateşlenip solunumla ilgili şikayetleriniz olursa, enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurun.
Kuş gribi, hasta ve hastalıktan ölmüş hayvanlarla yakın temas halinde bulaşabilir. Salya, gözyaşı, burun ve boğaz akıntısı veya dışkısıyla temas edenler de hastalığa yakalanabilir. Atıklarla kirlenen yüzeylerle temas etmek ve bu virüsü solunum yoluyla almakla insanlara geçebilir. Hastalıktan korunmada en kritik yöntem kişisel hijyene özen gösterilmesi. Hastalıktan korunmak için:
Hastayken yolculuktan kaçının,
Hastalığın görüldüğü ülkelere seyahat ediyorsanız enfekte tavuk çiftliklerinden uzak durun. Kanatlı hayvan eti ya da yumurta tüketmek istiyorsanız iyi pişip pişmediğini kontrol edin.
Ellerinizi sık sık sabun ve bol suyla iyice yıkayın.
Yıkanmamış ellerle yüz, göz ve ağıza dokunmayın.
BELİRTİSİ YÜKSEK ATEŞ
Hastalığın insandaki en önemli belirtisi 38 dereceyi aşan yüksek ateş ve kuru öksürük. İshal de görülebiliyor. Hastalık, hiçbir belirti vermeden ayakta da geçirilebilir. Hastaneye yatmayı gerektirecek kadar ağır seyreden vakalarda solunum yetmezliğiyle ölüm oranı yüksek. Hastalığın tanısı, boğaz sürüntüsü örneklerinde virüsün veya antijenlerinin tespit edilmesiyle koyulur. Ateşe rağmen kanda lökosit (özellikle lenfosit) ve trombosit sayısının düşük olması hastalık ihtimalini güçlendiriyor.
İnsanlar üzerinde denenmeye başlandı
Uzmanlar kuş gribinin dünya çapında salgına yol açmasından korkuyor. Salgının başlama zamanı bilinemediği için, virüsün insandan insana daha kolayca ve yaygın bulaşma olasılığına karşı hazırlıklar yapılıyor. Bu hazırlıklardan biri de kuş gribi aşısı. Etkin aşıya en fazla yaklaşan kurumlardan biri de Sanofi Pastuer. Çalışmalar tamamlandığında, firma, olası bir salgın durumunda milyarlarca doz aşı tedarik edebilecek ve salgın öncesinde aşı stoku oluşturma gücünü artıracak.
Firmanın Belçika’da yapılan klinik araştırmalarda aşı 18-40 yaşlarındaki 266 sağlıklı yetişkin üzerinde denendi. Test edilen aşı, inaktif hale getirilmiş kuş gribi (H5N1) virüsünden ve bağışıklık sisteminin aşıya cevabını artırmaya yardımcı yeni bir maddeden üretildi. Araştırmaya katılanlara her formülasyondan 2 doz uygulandı. En düşüğü 1.9 mikrogram’dan başlamak üzere 4 ayrı antijen dozu test edildi. Testler sonucu mutlu sona yaklaşıldığı görüldü. Kuş gribine karşı yanıt oluştu.
Yazının Devamını Oku