İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün yaptığı yazılı açıklamaya göre el temizliği, günlük yapılması gereken en önemli kişisel temizlik.
Ellerin sık sık ılık su, sabunla yıkanması; çatlak, sıyrıkların oluşmasının engellenmesi; tırnakların kısa, temiz olması, bulaşıcı hastalıkların artması ve yayılmasını önlemenin en etkili yolu. Bakteri ve virüslerin en temel geçiş yolu el teması. Kirli ellerle besin maddelerini tüketmek, çeşitli sindirim sistemi hastalıklarına yol açabiliyor. Elleri yıkamak zararlı mikroorganizmaları yok etmek veya su ile ciltten uzaklaşmasını sağlamak için şart. El yıkama tekniğinde önemli üç etken akar su, sabun ve ovuşturma. Akar suyun mekanik kuvveti ve elleri ovuşturma işlemi deri kıvrımlarına yerleşen mikroorganizmaları yerlerinden çıkartıyor. Sabun ise toz ve kiri eriterek ciltten kayıp gitmesine yardımcı oluyor.
Hem kendinizi hem de başkalarını koruyun
Eller mutlaka doğru teknikle yıkanmalı.
- Yemeklerden önce ve sonra,
- Tuvaletten önce ve sonra,
- Hapşırdıktan, öksürdükten sonra,
Çünkü 40 yaş üstü erkeklerin çocukları ciddi sağlık sorunları çekiyor
İnsan ömrünün uzaması, evlilik yaşının da yükselmesiyle ebeveynlik yaşı da yükseldi. Hele şu erkekler! Baksanıza bugünlerde bir sürü erkek ileri yaşta, hatta neredeyse dedelik çağında baba oluyor. Geçen günlerde ünlü Amerikalı film yönetmeni George Lucas 69 yaşında baba oldu. İngiliz şarkıcı Rod Stewart torun sahibi olduğu 2011’de aynı zamanda sekizinci çocuğuna baba oldu.
Türkiye’de de yaşlı babalar hiç az değil. Baba olduklarında Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal 71, Günay Restoran’ın sahibi Günay Tuncel 67, sanatçı Suavi 62 yaşındaydı.
İleri yaşta yeniden bu mutluluğu yaşamak güzel bir duygu olabilir yaşlı babalar için. Ancak son gelişmeler ileri yaşta babalığın bazı büyük sorunlara yol açabileceğini de gösteriyor. Tıpkı kadınların menopoz öncesi dönemde yaşadıkları sorunlar erkeklerin de başına gelebiliyor.
Malum 35 yaşından sonra kadınlarda yumurtaların hem kalitesi hem de döllenme özelliği ciddi şekilde azalıyor.
SPERMLER 35’TEN SONRA YAŞLANIYOR
Erkeklerin ise yakın zamana kadar bu açıdan rahat olduğu düşünülüyordu. Öyle ya ölene kadar sperm üretiyorlardı ve bedenlerinin tersine spermlerinin yaşlanabileceğini akıllarının ucundan bile geçirmiyorlardı. Halbuki erkeklerin spermleri de 35 yaşından sonra yaşlanmaya başlıyor. Bilim 35-40 yaşından sonra üretilmiş spermlerle dünyaya gelen çocuklarda hastalık riskinin daha yüksek olduğunu kanıtladı bile.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Karacanoğlu’nun verdiği bilgiye göre, beslenmeyle jet-lag problemi yaşamadan yolculuğunuzu tamamlamanız mümkün. Bunun için gideceğiniz yerdeki saati dikkate alarak yemek düzeninizi birkaç gün önceden düzenlemeye başlayın.
Yedikleriniz bütün yolculuğunuzu etkileyeceği için öncelikle bineceğiniz uçakta servis edilecek mönüyü öğrenin. Eğer kronik bir hastalığınız varsa önceden bildirmeniz halinde özel mönü hazırlanabilir. Karacanoğlu ayrıca şu önerilerde bulunuyor:
Kronik bir hastalığınız söz konusuysa ilaçlarınızı ve ihtiyacınız olan atıştırmalık gıdaları yanınızda bulundurun.
Yolculuk sırasında bol su için. Çünkü yüksek basınç nedeniyle su kaybedeceksiniz. İhtiyacınız olan suyu tüketmezseniz yolculuğun sonunda yorgunluk ve halsizlik hissedebilirsiniz.
Kafeinli içecek tüketiminde kontrolü elden bırakmayın.
Alkollü içecek içmeyin.
Hafif yiyecekleri tercih edin.
Biliyoruz ki iyi ve kaliteli bir uykuyla ‘uykuyu almak’ beyin kapasitesini arttırıyor. Enerji veriyor, vücut kendini onarıyor, bağışıklık sistemi güçleniyor, tansiyon düşüyor ve mutlu ediyor.
Ama uyku için ‘buluttan nem kapıyor’ demek yanlış olmaz. Zira mevsimler, gün ışığı, vücut ısımız, ortam sıcaklığı, gürültü, duygu durumumuz ve hormonlar uykumuzun karakterini belirlemede önemli rol oynuyor.
EN İDEAL UYKU 23.00-01.00 ARASINDA
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz yaz aylarında uyku sürecini etkileyen faktörlerin de değiştiğini hatırlatıyor. Yılmaz, yaz sıcaklarında iyi uyku uyumanın ipuçlarını şöyle veriyor:
Yatak odanız karanlık ve sessiz olsun.
Yatmadan önce çok akıcı, sürükleyici olmayan bir şeyler okuyun, kitap karıştırın.
Yatmadan önce ılık veya soğuk suyla duş alın. Bu, vücut ısısını düşürerek uykuya dalma hızını arttırır.
Yazın terlemeyle daha fazla sıvı kaybettiğinizi de unutmayın.
Beslenme uzmanı Yeşim Çelik, bunaltan sıcaklarla baş ederken alınan gıda ve sıvılara da dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Yazın ilk kural sıvı alımını arttırmak. Vücuttan fazla miktarda su kaybedilmesi sonucu; bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri görülebiliyor. Sıvı ihtiyacını karşılamak için süt, ayran, soda, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları, limonata tercih edilebilir. Öte yandan en iyi çözücü, saf, doğal ve katkısız olan içecek su. Dünya Sağlık Örgütü kadınların günde 10, erkeklerin 14 bardak su içmesi gerektiğini belirtiyor. Bebek ve çocuklar sıvı kayıplarını ifade edemeyecekleri için, ebeveynlerin bu konuda daha dikkatli
olmaları gerekiyor.
KARPUZ TOK TUTAR
Yüzde 90’ı su olan karpuz, Tokluk hissi veriyor. İyi bir lif kaynağı olduğu için de bağırsak hareketlerini düzenliyor. Ayrıca karpuz az miktarda protein, yağ, karbonhidrat ve fosforun yanı sıra A ve C vitamini de içeriyor. Karpuz gibi diğer yaz meyveleri de vitamin ve mineraller açısından çok zengin bir içeriğe sahip. Bir hatırlatma daha: Fazla miktarda tüketildiğinde kilo artışına neden olabiliyor.
HAŞLAMA, BUĞULAMA DAHA İYİ TERCİH
3 ana 3 ara, toplam 6 öğün yemeye devam edin. Özellikle hipertansiyon, diyabet, kalp - damar hastalığı gibi kronik rahatsızlığı olanların 3 ana öğünün yanı sıra 3 küçük ara öğün almaları öneriliyor. Böylelikle bir sonraki öğünde hem yavaş hem de az yemek yersiniz. Yazın günlerin uzun olması nedeniyle daha çok yemek yeniyor. Özellikle geç saatlere kadar süren akşam yemeği sırasında yağlı ve ağır yemekler vücut dengesini zorlayabiliyor. Yemeklerde sıvı yağlar tercih edilmeli. Et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve yağlı tohumların içerisinde de yağ bulunuyor. Ekmeğe yağ sürmeyin, zeytinyağı bile olsa aşırı miktarda kullanmayın. Kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçının. Haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerini tercih edin. Unutmayın 1 gram yağ,
Ruh sağlığımızı zorlayan o kadar çok faktör var ki... Sokağa çıkın, 10 metrede kızacak 10 sebep bulursunuz. Yorgunluk, mutsuzluk, stres ve depresyonla baş etmek için bazı gıdalardan destek alabilirsiniz. Beslenme uzmanı Ferin Batman ruhunuzu besleyecek yedi gıdayı şöyle sıralıyor:
Pazı: Koyu yeşil yapraklı, bu sebze magnezyum içeriğiyle beyinde enerji düzeyini arttıracak biyokimyasal reaksiyonlara katılıyor. 2009’da Avustralya’da yapılan bir çalışma, yüksek magnezyum alımının depresyonu azalttığını gösterdi. Pazı yerine bir başka yeşil yapraklıyı, ıspanağı da tercih edebilirsiniz.
Kuzu ve dana eti: Özellikle yeşillikle beslenen hayvanların etlerinde oldukça yüksek miktarda konjuge limoleik asit bulunuyor. Bu, beslenme uzmanlarının sevdiği bir yağ türü. Vücutta metabolizmayı uyarıyor. Öte yandan stres hormonlarını da azaltıyor. Kırmızı etin demir içerdiğini biliyorsunuz. Kansızlık sorunu yaşayan çoğu kadın yorgunluk ve mutsuzluktan şikâyetçi. Kırmızı et bunlar için ilaç gibi.
Bitter çikolata: Buna kim itiraz edebilir? Batman, “Tabii ki gofretlerden bahsetmiyoruz” diye uyarıyor. Neden mi? Çünkü çikolatayı sağlık için yararlı kılan özelliği, içerdiği kakao miktarı. Yapılan araştırmalara göre, kendinizi mutsuz hissettiğiniz anlarda, enerjiniz tükendiğinde ya da tatlı isteğinizi bastırmak için 20 gram bitter çikolata yeterli!
Yoğurt: Düzenli süt içerek veya yoğurt yiyerek alacağınız enerji ve kalsiyum, ruhunuza da iyi geliyor. Kalsiyum beyne mutluluk veren sinir ileticilerinin hareketini sağlıyor. Anksiyete, depresyon, huzursuzluk, unutkanlık ve yavaş anlama gibi sorunların çözümü için de kalsiyum kaynaklarının yeterince tüketilmesi gerekiyor.
Kuşkonmaz: Triptofan denilen bir aminoasit içeriyor. Bu hormon, vücutta mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin sentezine katılıyor. Serotoninin beyinde görevli en önemli ileticisi. Ayrıca yüksek folat içeriğiyle de depresyonun üstesinden gelmede yardımcı. Kuşkonmaz her yerde bulunmuyor. Bulmakta zorlanıyor veya sevmiyorsanız aynı maddeyi hindi eti veya yumurtadan da alabilirsiniz.
Çeri domates: Domates likopen içeriğiyle beyin gelişimini destekliyor. Yine beyinde, depresyona neden olan etkenlerle savaşıyor. Likopen özellikle domatesin kabuk kısımlarında yüksek miktarda bulunuyor. Çeri domateslerini kabuklu yemek kolay. Likopen emilimini arttırmak için bir tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyin.
Önlem almaya, ağır valizleri mümkün olduğunca hafifletip çekilenleri tercih ederek başlayabilirsiniz.
Otomobil, otobüs veya uçakla yapılan uzun seyahatlerde sabit duruş omurgada baskı yaratıyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Prof. Dr. Gülçin Gülşen, uzun seyahatlerde sabit duruşun omurga üzerinde baskı oluşturduğunu söylüyor. Prof. Dr. Gülşen, seyahatlerden ağrılarla geri dönmemek için aşağıdaki önerilerde bulunuyor.
Valizleriniz küçük olsun:Ağır valizi kaldırmak ve taşımak omurgaya zarar verir. Gerçekten gerekli eşyalarınızı yanınıza alarak mümkün olduğunca hafif bir valiz hazırlayın. İstasyonlarda ve havaalanlarında yükünüzü taşımak için el arabası kiralayın. Bagaj kaldırırken dizlerinizi bükün, sırtınızı düz tutun, eşyalarınızı vücudunuza yakın tutarak taşıyın.
Seyahatte uzun süre oturup kalmayın: Seyahatlerde uzun süre hareketsizlik, sırt, bel ve boyun ağrısına neden olur. Tren, otobüs ve uçakta mümkünse 30 dakikada bir ayağa kalkın, yürüyün. Ya da sabit pozisyonunuzu değiştirin. Hareket, vücuttaki kan dolaşımınızı hızlandırabilir. Bel, boyun ve sırt ağrılarınızı önleyebilirsiniz. Sürüş sırasında sırt ağrısını azaltmak için, her saat bir miktar durmak ve yürümek ya da dinlenmek gerekir. Araç kullanırken beliniz üzerindeki yükü hafifletmek için hızınızı sabitlemek de rahat bir yolculuk yapmanıza yardımcı olur.
Bu yöntemde kullanılan terimler de daha pozitif
İngiliz Prens William’ın eşi Cambridge Düşesi Kate Middleton’ın oğlunu hipnozla doğum yaparak dünyaya getireceği basına sızan haberlerdendi. Derken Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, bir iftar yemeğinde “Bundan sonra epidural doğum, hipnozla doğum gibi yöntemler gündeme alınabilir” diyerek hipnozla doğumu ciddi ciddi tartıştıklarını açıkladı. Tıp dünyasının derdi, normal doğumdan kaçışın en önemli nedenlerinden olan ağrı ve korkuyla baş etmeyi kolaylaştırmak, sezaryenle doğumları kontrol altına almak. Yoga, meditasyon, gevşeme yöntemleri, nefes egzersizleri de ağrıyla baş etmede kullanılan tamamlayıcı yöntemlerden bazıları. Hepsinin hedefi anne adayının başka bir noktaya odaklanması, sakinleşmesi, ağrı ve gerginlikten uzaklaşmasının sağlanması.
Dr. Gökçe İşbir ile Prof. Dr. Hülya Okumuş, Hemşirelikte Eğitim ve Araştırma dergisinde yayımlanan ‘Doğum Ağrısıyla Baş Etmede Güvenli Yaklaşım: Hipnozla Doğum’ başlıklı makalelerinde, “Doğum korkusu olan kadınların hipnozla doğum (HypnoBirthing) yöntemiyle korkularından uzaklaştırılarak ağrısız, konforlu ve doğal bir doğum yapmaları sağlanır” diyor. Doğumda ağrıyı kontrol altına almak ve sakin kalmak, kadının pozitif bir doğum deneyimi yaşamasına fırsat tanıyor. İki uzman makalelerinde, doğumda hipnoz kullanımının doğum korkusu ve anksiyetesini azaltarak ağrı algılamasını, ağrı kesici kullanımını azaltığı, doğuma olan motivasyonunu, doğumdan memnuniyet düzeyini arttırdığını söylüyor. Bir diğer önemli etkisi, doğum sonrası depresyon oranlarını da düşürmesi. Anne ve bebeğe zararı olmadığı için güvenli bir yöntem kabul ediliyor.
Hipnoz, kadını pozitif düşünce yoluyla ağrı duyusunun hissedilmeyeceğine inandırıyor. Hipnozla doğum yapmaya karar veren kadın, tüm bedenini, özellikle doğumda görevli kas gruplarını gevşetmeyi ve kontrol altına almayı öğreniyor. Ağrıyla ilgili negatif duygulardan arınmak için telkinler kullanıyor. İstanbul Doğum Akademisi’nden hamile ve doğum psikoloğu Neşe Karabekir, “Sakin ve rahat bir doğum için ilk yapılacak şey korkuların ve negatif duyguların açığa çıkarılarak temizlenmesi. Hipnozla doğum bu aşamada devreye giriyor ve kelimelerle çalışıyor. Kendi doğum dili de pozitif. Örneğin sancı yerine ‘kasılma’ veya ‘dalga’, ıkınma yerine ‘bebeğe yol verme’ gibi terimler kullanıyoruz” diyor. Karabekir, “Hipnoz; doğuma sabrı, sakinlikle beraber coşkuyu, beraberliği, nefesi, ‘buluşmanın zarafetini’ katıyor. Hipnozla doğum, sadece bu konuda eğitim alarak uzmanlaşmış, kadın doğum uzmanlarının uygulayabildiği bir teknik” diyor.