Melike Birgölge

Hadi hazırlan, ava gidiyoruz!

8 Aralık 2010
Hadi hazırlan, ava gidiyoruz!

Demek için aradı arkadaşım birkaç gün önce.

Onu ‘Tam adamıyım ya!’ diye yanıtladım.

‘Hayatta ya avcısındır ya da av’ diye bildiğimiz bir söylem aklıma geldi de ‘Hayırdır, av olmaktan sıkıldın galiba’ diye de ekledim, gülüştük.

‘Aynen, yeter bizi vurdukları, biraz da biz vuralım bari’ oldu cevabı.

‘Tamam hazırlanıyorum, bu kez hangi av takımlarımızı alıyoruz? Malum, arada bir değişik av yöntemleri kullanmakta fayda var.’ deyince koptu gülmekten.

E doğru değil mi; hayatımıza eşlik eden bazıları, çiçekli duygu patikalarının dönemeçlerini bazen sık ağaçlıkların geçit bile vermediği, bazen çetrefilli yollarında yürürken rastladığımız, suyunu gözyaşlarımızdan alan göle, bazen de kuytusuna attığı ormanlara çıkarmıyor mu, içimizdeki yolculuğu?

E, işte bunu yapan sözde avcılara haddini bildirmek lazımdı, arada bir avlayarak!

Çünkü bunu yapmazsak…

Yazının Devamını Oku

KİM O ADAM?

3 Aralık 2010
Daha güzel… Daha başarılı… Daha zengin olmak… Bunlar ne kadar da cezbeder birçok kişiyi. Nasıl da alır insanın aklını.

 

Tabii ki öyle olmalı.

 

Ama insanın elindekileri doğrultusunda…

 

Olmayacak şeyleri yaparak, kendini olduğundan farklı göstererek değil.

 

Ya da olmayan bir şeyi öyleymiş gibi sunarak değil.

Yazının Devamını Oku

Yarın uyanacağımız ne malum!

29 Kasım 2010
Motive, deşarj… Hız, tutku, adrenalin… Bunların hepsi bir araya gelirse n’olur?

Bir şeyler için uğraş vermişsinizdir.

 

Ama yolunda gitmemiştir.

 

Ters tepmiştir.

 

Hayat tökezletmiştir.

 

Yazının Devamını Oku

Dikkat zemin kayabilir!

26 Kasım 2010
Kayan çok şey var hayatımızda. Önemli olan, bunların kaymadan, farkına varılması!

Kayan o kadar çok şey var ki…

 

Toprak kayar, erozyon olur.

 

Gözler kayar, boğaz yutkunur.

 

Yıldız kayar, dilek tutulur.

Yazının Devamını Oku

İstanbul'un plakasına basmak!

22 Kasım 2010
Bastım valla. Sevdiğim, güzelim, canım İstanbul’un plakasına…

Allah’tan bastığım, demirden ve paslı değildi.

 

Tam tersi pırıl pırıl, yepyeni, bembeyaz…

 

Arada bir boğan sıkıntı, hüzün, acı egzoz kokuları yerine sevgi kokularının yükseldiği…

 

Evet sayılar vardı.

 

Yazının Devamını Oku

Hayatın İşlemleri!

15 Kasım 2010
Çocukluğumuzda, daha ilkokul yıllarımızda tanışırız onunla.

Ama ne tanışma…

 

Tanıştırırlarken de  “Hayatın boyunca karşılaşacaksın!” diyerek…

 

Yeni tanışmanın verdiği heyecanla cezbeder bizi önceleri.

 

Onunla uğraşmak, anlamaya çalışmak, anlamak ne kadar da mutlu eder.

 

Yazının Devamını Oku

Yarım kalmış bir inşaat!

11 Kasım 2010
Size yarım kalmış bir inşaat emanet etseler… Ve ‘Bunu tamamlayacaksınız’ deseler…

N’aparsınız?

 

Sanırım inşaattan önce kolları sıvarsınız.

 

Ve işe başlarsınız.

 

İyi de nasıl bir inşaat bu?

Yazının Devamını Oku

Adana'da Yas(e)min kokusu...

8 Kasım 2010
Beni tanıyanlar bilir. Kolay kolay gelmezler ama geldi mi de tam…

Soldan soldan mı, sağdan sağdan mı gelirler bilmem ama bir yerden gelirler işte.

 

Ya bir şeye üzülmüşümdür.

 

Ya bir konuda sinirlenmişimdir.

 

Yazının Devamını Oku