Dikkat zemin kayabilir!

Kayan çok şey var hayatımızda. Önemli olan, bunların kaymadan, farkına varılması!

Haberin Devamı

Kayan o kadar çok şey var ki…

 

Toprak kayar, erozyon olur.

 

Gözler kayar, boğaz yutkunur.

 

Yıldız kayar, dilek tutulur.

 

Zaman kayar ah edilir.

 

Hayat kayar, vah çekilir.

 

Ama bir şey var ki…

 

İlişkilerde zemin kayarsa…

 

İşte o zaman…

 

Vay halimize!

Haberin Devamı

 

Hele de günümüzde her şey bu kadar çabuk tüketilirken…

 

Gerçek sevgi ve gerçek aşk, iki günlük ilişkilerle karıştırılırken…

 

Şefkat, sadakat, güven nedir çok bilinmezken…

 

Üstüne bir de ilişkinin zemini kayarsa…

 

Olanları düşünün.

 

Tabii ki güzel sonuçlarla karşılaşılmaz, ilişki şekil, boyut değiştirirse.

 

Ama bu durumu tiyatro sahnesinde bizi güldürerek, güldürürken de düşündürerek anlatan bir ekip var ki...

 

Kim mi onlar?

Yosi Mizrahi, Yağmur Kaşifoğlu, Uğur Uludağ, Hakan Bilgin, Doğa Rutkay, Funda Pelin Kurt, Barış Ataş, Ebru Ayyıldız, Serhan Çatalay ve Doğukan Cantimur’dan oluşan…

Bu ekibin bir adı daha var.

E. S. E. K!

Yani Espri Standartları Enstitüsü Kurumu!

Ama ne kurum, bir bilseniz…

Kahkaha makinesi adeta.

Boyuna seri espri üretimi yapan…

Ha ama güldürmelerinin yanı sıra hayata dokunmayı da ihmal etmiyorlar, insanları düşündürerek.

Nasıl mı?

Haberin Devamı

‘Kaygan Zemin’ oyunuyla…

 

Neyi mi anlatıyorlar?

 

Günlük hayatımızda iletişimde bulunduğumuz; sevgilimiz, eşimiz, arkadaşımızla olan ama daha çok, karşı cinsle yaşadıklarımızı espriyle karışık ama en gerçekçi haliyle bizlere sunuyorlar.

 

İlişkilerde yaşananları birebir gözümüzün önüne sermeleri bir yana gülmekten de öldürüyorlar. Hem de 2,5 saat boyunca…

 

Zekice espriler ve yerinde dokundurmaların yer aldığı, Tamer Uludağ’ın yazıp, Uğur Uludağ’ın yönettiği; ekipteki her bir oyuncunun yıldızlaştığı bu oyunu izlemelisiniz. Ki hayatın zeminindeki sıkıntıları, üzüntüleri, hüzünleri kahkahalarla değiştirip, yüzünüzün zeminine gülümsemeleri nakşetmek için.

Haberin Devamı

 

Oyundan sonra Uğur’u arıyorum ‘N’apıyorsunuz siz ya ekipcene, öldüm gülmekten’ diyorum.

 

Cevabı;

"Karınızla, kocanızla, eski sevgilinizle, yeni sevgilinizle, sevgili adayınızla, çıktığınız çocukla, konuştuğunuz kızla, platoniğinizle, en yakın arkadaşınızla, en büyük aşkınızla, tek gecelik aşkınızla kısacası sevgiyi bir an olsun paylaşma gafletinde bulunduğunuz karşı cinsle ilişkilerinizi yeniden sorgulamanız için…" oluyor.

Uğur bu işte, ondan her şey beklenir. Zeki espriler, yerinde dokundurmalar, muzırlıklar…

Ki bu saydıklarımı daha önce ‘Sen Olmasaydın, '3. Türden Yakın İlişkiler', 'Tanrım Beni Baştan Yarat' adlı oyunlarında da gördüğümden, iyice tescillendi artık.

Haberin Devamı

Yağmur Kaşifoğlu’nun çok iyi bir performansla altından kalktığı sarhoş rolü, Doğa Rutkay’ın da anlama zorluğu yaşayan birini canlandırarak kendilerinden başarıyla söz ettirmelerinin yanı sıra seven kadınların en çok neyi kaybetmekten korktuğunu insanlara yansıtırlarken, tüm oyuncular sevgiyi sorgulamaya, düşünmeye sevk ediyor oyunu izleyenleri.

 

Diyeceğim o ki; iki yıldır sahnelenen ve son iki oyununu 26 – 27 Kasım 2010 Akatlar Kültür Merkezi’nde izleyerek hem 2,5 saat kahkahalara boğulun hem de ilişkinizi, sevginizi kendi içinizde, kalbinizde sorgulayarak…

 

Ha ama zeminini sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış, aşk olgularıyla sağlam tutun ki; ilişkiniz en ufak bir sarsıntıda yıkılmasın, kalbinizin zeminindeki duygular kaymasın diye!

Yazarın Tüm Yazıları