PaylaÅŸ
Demek için aradı arkadaşım birkaç gün önce.
Onu ‘Tam adamıyım ya!’ diye yanıtladım.
‘Hayatta ya avcısındır ya da av’ diye bildiğimiz bir söylem aklıma geldi de ‘Hayırdır, av olmaktan sıkıldın galiba’ diye de ekledim, gülüştük.
‘Aynen, yeter bizi vurdukları, biraz da biz vuralım bari’ oldu cevabı.
‘Tamam hazırlanıyorum, bu kez hangi av takımlarımızı alıyoruz? Malum, arada bir değişik av yöntemleri kullanmakta fayda var.’ deyince koptu gülmekten.
E doğru değil mi; hayatımıza eşlik eden bazıları, çiçekli duygu patikalarının dönemeçlerini bazen sık ağaçlıkların geçit bile vermediği, bazen çetrefilli yollarında yürürken rastladığımız, suyunu gözyaşlarımızdan alan göle, bazen de kuytusuna attığı ormanlara çıkarmıyor mu, içimizdeki yolculuğu?
E, işte bunu yapan sözde avcılara haddini bildirmek lazımdı, arada bir avlayarak!
Çünkü bunu yapmazsak…
‘Ya sen indirirsin, ya da biri seni indirir!’ olayı malum. Tüm hayatımız boyunca iÅŸleyecek olan bu kuralı…Â
Ayrıca röportaj, köşe yazısı, senaryo, şiir… Bir şekilde klavye ve kalemle hece hece bölüp vurduğum kelimeleri avlamaya da ara vermeliydim biraz.
Yola koyulduk arkadaşımla.
Bir ormana düştü yolumuz.Â
O orman ki; ölü deniz durgunluğunda bir göl, ayak izleri, bir ceset, kesilmiş bir kol…
Şimdi av mevsimiydi, av zamanıydı anlaşılan.
Olay yerine, yani kuytusunda gizemli bir gölün saklandığı ormana vardığımızda o gölün gizeminden olsa gerek; ayak izlerini takip ederek, ağaçların dallarını aralayıp yol açtığımız noktada kendi içimize de dönüp bakmaya başladık aslında.
Kesilmiş bir insan kolu gibi yarım kalmış duyguları, ormanda karşılaştığımız gizemli ayak izlerini kalbimizde yürek ve ayak izini bırakanları, yürüdüğümüz kurak topraklarını da özlenen kişinin ruhumuzu sulayacağı ve kuytularında ise karmakarışıklığın olduğu hayat ormanı…
Karşılaştığımız görüntülerle bir polisiyenin ortasında bulduk kendimizi. Bir cinayeti çözmeye çalışan üç kişi… Ve büyük bir av!
Ve bu cinayeti çözmeye çalışan; Yavuz Turgul önderliğinde; Şener Şen, Cem Yılmaz, Okan Yalabık olursa…
Ve bu olaya tanık, sanık olan diÄŸer kiÅŸiler de; Çetin Tekindor, Melisa Sözen, Engin Hepileri, Rıza KocaoÄŸlu, Gizem Akman, Mahir Ä°pek, Murat Serezli, Bartu KüçükçaÄŸlayan, Cahit Gök, Dila AkbaÅŸ, Mustafa Avkıran, Cansu Koç, Serkan Keskin, Murat Aygen, Rahmi Dilligil, Nergis Çorakçı, Emine Åžans Umar, Kevork Türker, Remzi Evren, Stephen Hawking, Åžefika Ãœmit Tolun…Â
Kara mizah da var, bir olay ya da durum karşısında ‘bakış açısını değiştirerek’ bakmamız gereken hayatın içinden kareler de…
Şener Şen’in, zeki, sağduyulu, temkinli, azimli, vazgeçmeyi bilmeyen bir karakteri canlandırırken, ustalığını, oyunculuğunu bir kez daha gördüğümüz filmde, avını bulmuş, ‘Avcı’ olmasının paralelinde filmi izleyenleri de vurması boşuna değil.
Cem Yılmaz… Herkesin ondan komedi yönünü ön plana çıkaracağı bir rol beklerken, öyle ciddi ve tezat bir karakterle çıkıyor ki… Önce hareket edip, sonra düşünen, gözüpek, atak, hesapsız… Pimi çekilmiş bir bomba sanki. Hayatı dalgaya alıyor gibi görünse de mesleği ve kadını konusunda şakası olmayan bir adam… Ciddi ve üzerinde hiç sırıtmayan rolüne; kişiliğinde var olan zekasıyla gelen espri yeteneğini, canlandırdığı karaktere adapte etmekten de geri kalmıyor tabii. Komediden sonraki kara mizahtaki canlandırdığı bu roldeki başarısıyla kocaman alkışı hak ediyor.
Adını milyonların duyduğu komedide yolunda ilerlerken; hayatı gözlemleyerek, düşünerek, yazarak, oynayarak cebinde kelimeleri ve oyunculuğu biriktirmiş. Öyle ki, Cem Yılmaz’ın oyunculuğunu izlemek için tekrar gidilir filme.
Hele bir de ‘Hayde’ türküsünü söylediği sahne var ki… O sahneyi izlerken ‘Olay bitmiştir. Anında internete düşer bu sahneler’ dediğim…
Ya, Okan Yalabık, Melisa Sözen, Çetin Tekindor… Oyuncuların her birinin yıldızlaştığı filmde, birkaç yerde göze çarpan senaryo kopuklukları, filmin yakaladığı bütünsel - görsel konseptin ve başarısının gölgesinde kalıyor. Çektiği görselleriyle olağanüstü kareler yakalayan Uğur İçbak, sizi o karelerin, yaşananların içindeymişsiniz gibi hissettiriyor.
Ocak 2011’de, gösterilerine de başlayacak olan Cem Yılmaz, şimdi en özel deminde…
‘Av Mevsimi’nde…
Cem’in hayatındaki, kariyerindeki en güzel ve en özel avlarından biri bu.
Onu bildiğimiz komedi türü paralelinde de ciddi bir karakterle hedefi onikiden vurduğu…
Â
                                                                         MELİKE BİRGÖLGE
PaylaÅŸ