Adana'da Yas(e)min kokusu...

Soldan soldan mı, sağdan sağdan mı gelirler bilmem ama bir yerden gelirler işte.

 

Ya bir şeye üzülmüşümdür.

 

Ya bir konuda sinirlenmiÅŸimdir.

 

Ya da bir ÅŸeyler ters gitmiÅŸtir.

 

Ya biri kızdırmıştır.

 

Ya kafamın tasını attırmışlardır.

 

Ya da hayat, tokadını atmıştır.

 

Bir ÅŸey olmuÅŸtur iÅŸte.

 

Geçtiğimiz günlerde de yine öyle oldu.

 

İnsanlar kırıp üzüyordu.

 

Bir ÅŸeyler ters gidiyordu.

 

Yetmezmiş gibi her şey üst üste geliyordu.

Hani canımızı sıkan konulardan uzaklaşmak için radyoyu açıp bir şarkı tutmanın ya da bir kitap okumanın ya da balkona çıkıp bağırabildiğimiz kadar bağırmanın yetmediği, bizi kesmediği zamanlarda…

İşte bu durumlarda hava ve mekan değişimleri en iyi çarelerden...

 

Tavsiyedir.

 

Kaçmak için değil bu hava değişimi tam tersi nefes almak için…

 

Terapi gibi…

 

Hemen internetten bilet alıp, küçük seyahat çantama birkaç parça giysimi attım.

 

Birkaç saat sonra havaalanındaydım. Uçakta yerime kurulmuştum bile.

 

İstikamet birkaç günlüğüne Adana…

 

Yani doğduğum yer, memleketim…

 

Ailemin yaşadığı şehir…

 

Vardığımda sevinçle karşılayanlar, gelenler gidenler…

 

Sohbetler, yenilen yemekler…

 

Bir gün sonra sabahın erken saatleri…

 

Bana gelen bir mail, Türkiye’ye dört konser vermek için gelen Yasmin Levy’nin o gün konserin son ayağının Adana’da olacağını bildiriyordu.

 

Hadi bakalım, bu fırsat kaçar mı?

 

Tabii ki kaçmaz.

 

İstanbul’da koşa koşa gittiğim konser, tiyatro, sergi etkinlikleri yetmiyor ya, birkaç günlüğüne geldiğim Adana’da da…

 

Hemen Ak Müzik’ten Ömür (Şahin) ve Yasmin Levy’nin menejeri Alp Okçu’yla bağlantı kurup, o akşam konserin yapılacağı Adana Seyhan Otel’de yerimi ayırtarak, konser saatini iple çekmeye başladım.

 

İşin ilginci geçtiğimiz Mayıs ayındaki İstanbul Kuruçeşme’deki konserine çağrılmış ama gidememiştim, yine tesadüf şehir dışında olduğumdan…

 

Yasmin Levy’i memleketimde, Adana’da dinlemek - izlemek kısmetmiş demek.

 

Yani nefes almak için yaptığım hava değişimine ek olarak birkaç saatliğine Latin ve flamenko rüzgarlarının da eserek bu değişime eşlik edip beni başka diyarlara götüreceğini bilemezdim tabii.

 

Çok ama çok iyi geldi melodilerin estirdiği bu rüzgar.

 

Slow şarkılarla açılışı yapan Levy; konser boyunca Latin ve Sefarad müziğinden Endülüs flamenkosuna; Türk ezgilerinden Arap etkileri taşıyan pek çok türde şarkıya yer verdi.

 

Hareketli şarkılarda yerimde duramayarak eşlik ettiğim konsere ve Levy’e gösterilen ilgi de görülmeye değerdi doğrusu.

 

Bir saat onbeş dakika sahnede kalan, ilk iki şarkı sonrasında Türkçe ‘Burada olmaktan mutluyum’ diyerek sözlerine başlayan Levy, şarkı bitimlerinde teşekkürünü ‘Çok teşekkür ederim’ diyerek ve şarkı aralarındaki sempatik tavırlarıyla dikkatleri çekti.

 

Besteci ve Koro Şefi olan babası Yitzhak Levy’nin, hayatını Sefarad müziklerini derlemeye - korumaya adadığını ve iki yaşındayken kaybettiği babasının 1919 yılında, Manisa'da doğduğunu anlatan Levy, Manisa’da doğduğu evin yıkılmasından sonra babasının adını o evin bulunduğu sokağa verildiğini de paylaştı.

 

Albümlerinde viyolonsel ve piyano gibi batı müziği enstrümanlarının yanı sıra ud gibi doğu müziği enstrümanlarını da şarkılarında kullanan Levy’nin; Ak Müzik etiketiyle çıkan, geçtiğimiz bahar aylarından bu yana ‘Sentir’ adlı cd’sinden ara ara dinleyip de favorilerime eklediğim; El Amor Contigo, Una Pastora, Triste Vals, Porque, Alfonsito, Mı Korason şarkılarından sonra canlı performansıyla onu dinlemek…

 

Şarkılar değildi sadece bizi bizden alan.

 

Latin ve Flamenko rüzgarıyla eserek, kulaklarımızda yankılanan melodiler ve sözler eşliğinde bir de koku vardı ki…

 

Yas(e)min kokusu!

 

Adana’yı Yas(e)min kokusu sardı, konseri izleyenlerin kalbini de doğal olarak aşk ve gül kokusu…

 

                                          Â          MELÄ°KE BÄ°RGÖLGE