Mehmet Y. Yılmaz

O elbise ‘o elbise’ miydi?

23 Ocak 2015
MECLİS’teki Yüce Divan oylamasında, eski bakanlardan Egemen Bağış’ın, “tarzı” çok konuşuldu.

Oyunu sepete öyle bir atışı vardı ki Shaquille O’Neal, Boston Celtics potasına tek elle smaç yaparken bile yüzüne öyle bir ifade konduramaz!Bu “tarz” üzerine sosyal medyada çok şey yazıldı çizildi, onları tekrarlamama gerek yok.
Benim merak ettiğim konu başka.
Bağış Bey’in üzerinde iyi dikilmiş şahane bir lacivert takım elbise vardı.Boru değil, yakası bile el dikişiyle “bastırılmış” bir takım elbiseydi.
Kıskandım diyemem, çünkü biraz zayıflaması lazım, zayıflayamıyorsa kruvaze ceket daha doğru bir seçim olur.Ben o sahneyi izlerken aklıma Reza Bey kardeşimizin telefonda söylediği sözler geldi.
“Bir takım elbise alın, ceplerine 500 bin dolar doldurup götürün” sözleri!
Merak ettiğim şey işte budur.
Bağış Bey’in üzerindeki o laci takım, ceplerine 500 bin dolar doldurulan o elbise miydi?“Bakara makara” gibi esprilere yatkın olduğu için bence o gün bir “istihza” ifadesi olarak ceplerine dolar doldurulan o elbiseyi giymiştir diye düşündüm.

Yazının Devamını Oku

Paris’teki cinayetler suç değil miydi?

22 Ocak 2015
“SUÇ olan bir eylemi övmek” diye bir suç var, bunu en iyi biz Türkler biliriz.

Yıllardır, bu suçu işlediği iddiasıyla kaç kişinin hapse tıkıldığını bile sayabilmemiz zor.
Evinde bir poster bulundu diye, bir yazısında bir cümle yazdı diye binlerce insan bu suçtan yargılandı, hatta bu suçu işlediği için “Terör örgütüne de üyedir, sempatizanıdır” denilerek mahkûm bile edildi.
Paris’teki terör saldırısının da bir suç olduğunu biliyoruz.
Ağır bir suç hem de!
Ama bu ülkede, Kouachi kardeşlerin gıyabında cenaze namazları kılındı, gösteriler yapıldı, suç olan bir eylem fütursuzca övüldü, savcıların harekete geçtiklerini de hiç görmedik.
Hakkını yemeyeyim, bir tek Bitlis’in Tatvan ilçesinde bir savcı, böyle bir eylemle ilgili soruşturma başlattı.Üzerinde “Selam Olsun Allah’ın Resulü’nün öcünü alan Kuaşi kardeşlere. Allah şehadetinizi kabul etsin. Siz vurunca demokrasi, biz öç alınca terörizm” yazılı afiş asan bir kişi hakkında işlem yapıldı.
“Kouachi kardeşlere diyoruz ki; sizler bu saldırı ile biz Müslümanların yüzlerini ağarttınız. Rabbim de sizlerin yüzünü ahrette ağartsın, şehadetinizi kabul etsin inşallah” diyen Genç Müslümanlar Derneği Başkanı Ebubekir Karakaş için bir soruşturma başlatıldığını duymadık mesela.

Yazının Devamını Oku

‘Bazılarının’ suç işleme özgürlüğü

21 Ocak 2015
CUMHURİYET’in iki yazarı hakkında, köşelerinde Charlie Hebdo’nun son sayısının kapağına yer verdikleri için soruşturma başlatıldı.

Savcılığın, soruşturmayı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve dini değerleri aşağılama” suçu işlendiği gerekçesiyle açtığı bildiriliyor.
Savcılıkların, devlet büyüklerinin demeçlerini dinledikten sonra böyle bir soruşturma açmalarında şaşılacak yön yok. Bunun yakında bir davaya dönüşeceğine de tanık olabiliriz.
Bizde bu işler biraz da böyle yürüyor çünkü.
Soruşturmanın ne sonuç vereceğini beklerken, savcılarımıza şunu da hatırlatmak isterim: Benzer suçları işlemiş olabilecek kişiler arasında ayrım yapmamaları gerekir.Mesela, dini duyguları kullanarak halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden bir kişi için böyle bir soruşturma açıldığına tanık olamadık çünkü.
Söz konusu “kin ve düşmanlığa tahrik eylemi” Gezi protestoları sırasında yaşanmıştı.
Türbanlı bir kadın, Kabataş’ta, pusetteki çocuğuyla birlikte kocasını beklerken bir grup insanın saldırısına uğradığını iddia ediyordu.İddiasına göre, üstleri çıplak, başlarında siyah bantlar ve ellerinde eldivenler olan 60–70 kişilik bir grup kendisine saldı rmışlar. Fiziksel olarak taciz etmişler, yerlerde sürüklemişler ve bununla da kalmayıp bir de üstüne işemişlerdi.
Bu arada pusetteki çocuğu da havaya fırlatmışlar, kadının yardımına koşmaya çalışan yaşlı bir adam ile torununu da fena halde dövmüşlerdi.

Yazının Devamını Oku

Hrant için, adalet için burada olacağız!

20 Ocak 2015
HRANT Dink’in öldürüleceği, Emniyet için de, Jandarma için de, MİT için de bir sürpriz değildi.

Bunu biliyorlardı, hatta Valiliğe çağırıp “korkutmaya” da çalışmışlardı.
Biliyorlardı, Emniyet’in ve Jandarma’nın kullandığı istihbarat elemanları bunu haber vermişlerdi, kimin planladığını bile söylemişlerdi.
Ama engel olmadılar!Kıllarını bile kıpırdatmadılar.Nefret suçundan beslenen bir cinayetti ve bu cinayetin ortakları bugüne kadar adalet karşısına çıkarılabilmiş değil.
AKP hükümeti, bu olayda sorumluluğu olabilecek kamu görevlilerinin yargılanmasına daha düne kadar izin vermedi.
İzin vermediği gibi hepsi zaman içinde terfi etti, müdürler vali oldu, valiler bakan oldu.
Eğer Fethullah Gülen cemaatiyle araları bozulmamış olsaydı, bugün de böyle bir şey olmayacaktı.
Şimdi, bu cinayetin işleneceğini gayet iyi bilen iki polis, yargılanacak.

Yazının Devamını Oku

Mükemmel bir ortaoyunu

19 Ocak 2015
ARTIK biliyoruz ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her şart altında kavga edebileceği birilerini bulmak gibi özel bir yeteneğe de sahip.

Hiçbir şey onu kesmiyor, sürekli bağırıp çağırmak, birilerinin ağzının payını vermek istiyor.Son “düşman” ise Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı.
Faizleri indirmiyor diye şimdi de onunla kavga ediyor, “Sen bağımsızsan ben de bağımsızım” gibi ne anlama geldiğini kendisinin bile çözmekte zorlanacağı bir cümle bile kuruyor.
Oysa Başçı’yı bu göreve getiren de kendisinden başkası değildi.
Başçı’nın Merkez Bankası Başkanı olmasını o kadar çok istiyordu ki!
Ama Ahmet Necdet Sezer onun atamasını onaylamamıştı. Abdullah Gül cumhurbaşkanı olunca ilk icraatlarından biri onun önüne imzalaması için Başçı’nın atama kararnamesini götüren de Erdoğan’dan başkası değildi.
İki olasılık var: Ya Erdoğan doğru dürüst adam seçmesini bilmiyor, sürekli hata yapıyor ki sözlerinden anlıyoruz, kendi atadığı Başçı’dan da memnun değil.
İkinci olasılık ise kavga edecek yer arıyor, piyango bu kez Başçı’ya vurdu!

Yazının Devamını Oku

Girls just wanna have fun!

17 Ocak 2015
BAŞLIĞI İngilizce yazmış olmamın nedeni sadece dikkat çekmek, yoksa kolejde okumuş değilim.

Bildiğiniz devlet lisesinde yetersiz İngilizce öğrendim, bu nedenle İtalyan arkadaşlarım bile benimle dalga geçer, İrlandalılar ve İskoçlar ise şahane İngilizce bildiğime inanırlar!
Sultan Abdülaziz bu okulları kendi parasıyla kurdurmuştu, o nedenle Mekteb–i Sultani diye bilinirler, ben de onlardan birinde “leyli meccani” okudum, Abdülaziz’in gerçek bir “aziz” olduğuna da bu nedenle inanırım, nur içinde yatsın, Allah rahmetini esirgemesin!Başlıktaki cümle, hayatımın “eski” kadınlarından birisinin, Cindy Lauper’in bir şarkısı.
“Kızlar, sadece eğlenmek ister” diye çevirebiliriz, İngilizceme siz de güvenmiyorsanız, kendiniz çevirin lütfen.
Hürriyet’teki “part time” yazarlık ile birlikte yaş ortalaması 30 olan, çalışanlarının yüzde 67’si, yöneticilerinin yüzde 58’i kadın olan bir yayınevini yönetiyorum.
Hepsi okumuş kızlar, kimseye müdanaları yok, akıllı, zeki ve itiraf etmeliyim ki güzeller!
Ama güzel oldukları için değil, akıllı ve çalışkan oldukları için birlikteyiz.
Tahmin edebileceğiniz gibi zor bir çalışma hayatım var.

Yazının Devamını Oku

Ne sanalı, biz gerçeğinde yaşıyoruz!

16 Ocak 2015
NEW York Times gazetesinin bir haberinde yaptığı yanlışlık, sanal âlemde “yeni bir ülkenin” kurulmasına neden oldu.

Kırgızistan’da bir dağa tırmanış öyküsünün anlatıldığı haberde, ülkenin adı yanlışlıkla Kırzbekistan şeklinde yazılmış.
Özbekistan ile Kırgızistan arasında bir kafa karışıklığı!
Gazete bu yanlışlığı ertesi günkü nüshasında düzeltmiş ama sanal âlemde bu isimde yeni bir ülke bile kurulmuş.
Nationstates.com isimli internet sitesinde, isteyenler hayali bölgelerde hayali devletler kurup, bu devlete başkent, bayrak, para birimi, milli marş vs gibi değerler de belirleyebiliyorlarmış.
İşte bu sitede Kırzbekistan diye bir ülke kurulmuş, bayrağı da Kırgız bayrağı ile Özbek bayrağının bir karışımı.
Bu “yeni devletin” yönetim biçimi olarak da şu benimsenmiş: “Otoriter demokrasi”!
Bir oksimoron tabii, ama bizim ülkemizin hakkını yememek için belirtmeliyim ki bu ülke oksimoronların gerçek olabildiği bir ülkedir.Tabii sanal âlemde bu devleti kuranın hayal gücünün azlığına da dikkat çekmek isterim:

Yazının Devamını Oku

Beştepe animatörü daha çok çalışmalı

15 Ocak 2015
BEŞTEPE Sarayı’ndaki “devlet karşılama töreni” ortaya koyuyor ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gösterişli törenleri seviyor.

Olabilir, devlet töreni dediğin şey de zaten biraz gösteriş ile ilgilidir.
Devletlerin tarihi kökenlerinden de beslenir, gücü vurgular, hiyerarşiye dikkat çeker.
Ama bunun turistik animasyonlara da benzememesi gerekir.
Eğer bu başarılamaz ise gücü ve ihtişamı vurgulayayım derken ortaya bir operet sahnesi çıkar.Ne yazık ki Beştepe’deki merdiven sahnesi biraz turistik animasyonlara benzedi.
Gazeteci olarak geçmişte böyle törenler ile çok karşılaştım, söylemeliyim ki en ihtişamlısı Hindistan’daki karşılama töreniydi.
“Dönemin Başbakanı” Bülent Ecevit için yapılan karşılama töreni, Hindistan’ın tarihi geçmişini, geleneklerini ve ihtişamını vurgulayan bir törendi.
Filler, süvariler, özel giysileri içindeki piyadeler ile muazzam bir dekordu.

Yazının Devamını Oku