Mehmet Y. Yılmaz

Terbiyenin çukura düştüğü yer

10 Eylül 2013
GENÇLİK ve Spor Bakanı Suat Kılıç, olimpiyat kentinin seçildiği oylamanın ardından “Kına stokları tükenmiş” diye tweet yazmış.

AKP milletvekili Şamil Tayyar da “İster merdivenleri boyasınlar, ister kıçlarını” diye yazmış.
Bugün memleketin başında olan zihniyetin terbiye seviyesi işte budur.
Bir seviyeden söz edebilmek ne kadar mümkün, orası da ayrı mesele tabii.
“Seviye” yine de bir tür yükseklik belirtiyor, az ya da çok!
Karşı karşıya olduğumuz durum ise daha çok bir “çukura” işaret ediyor.
“Şeyini şey ettiğimin şeyi” demek bunlarda!
“Ananı da al git” demek de.

Yazının Devamını Oku

Münferit bir olay büyütmeyelim!

9 Eylül 2013
ODTÜ’de iki densizin bir türbanlı kıza karşı yaptıkları “eylem” devletin zirvesinden YÖK’e kadar derin bir infialle karşılandı.

Sadece onlar değil, benim gibi sıradan insanlar da bu tatsız görüntüleri izlemekten rahatsız oldular.
Ama olabiliyor, densizlik, haddini bilmezlik, hatta başkalarının hayatlarına karışma içgüdüsü bazen baskın çıkabiliyor.Benim bu konuda tuhafıma giden şey Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’a, ondan YÖK’e kadar bir dizi yetkilinin bu işin üzerine atlaması ve cengâverce sözler söylemeleri.Hesap soracaklar, had bildirecekler, soruşturma açacaklar vs.
Nedense bu kez “Münferit bir olay, büyütmeyelim” demediler!
Oysa Erzurum’da, dinci faşistler oruç tutmadı diye bir gencin ağzını burnunu kırdıklarında böyle davranmamışlardı.Bırakın kınamayı demeç bile vermemişler, “Bu münferit olayları büyütmemek lazım” sözlerini ikinci–üçüncü dereceden yardımcılarına söyletmişlerdi.Aynı şekilde voleybolcu genç kız, sırf şort giydi diye belediye otobüsünde dinci faşistlerin sözlü ve fiziki saldırısına uğradığında da ortada yoklardı.Böyle bir tavırları var: Dinci faşistler bir takım taciz olaylarına giriştiler mi bu hemen “Münferit bir olay, büyütmeyelim” oluyor. Laikçi faşistler aynı şeyi yaptıklarında asla münferit olmuyor, genellemeler yapılıyor, bundan yola çıkarak toplumun bir yarısı, öbür yarısına düşman edilmeye çalışılıyor.
Bunu yaparken hadi bizlerden utanmıyorsunuz ama bari Allah’tan korkun yahu!Bir not da YÖK Başkanı’na: Bu olayda bir yerinize iğne batmış gibi sıçrıyorsunuz ama ırkçı tweet’ler atarak, vatandaşlarımızdan bir bölümünü aşağılayan profesöre sıra gelince sus pus durmaya devam ediyorsunuz. Profesörle aynı fikri mi, savunuyorsunuz? O ırkçı adamla aynı çatı altında olmak sizi hiç rahatsız etmiyor mu?

Soğuk Savaş Rusya’sına parmak ısırttılar!

ÖNCE Soğuk Savaş döneminden bir fıkra anlatayım:

Yazının Devamını Oku

‘Düşündüğüm zaman konuşmalıyım’

7 Eylül 2013
BU fotoğrafı gördüğümde ilk aklıma gelen şey “Bu kadar heyecanla ne konuşuyor olabilirlerdi” oldu.

Fotoğraf Papermoon’un duvarındaydı ve cep telefonumla ancak bu kadarını çekmeyi başarabildim, görüntü kalitesi nedeniyle özür dilerim.

Soldaki kadını Vivien Leigh’e benzettim ama doğrusunu isterseniz böyle ince hatlara sahip kadınların çoğunu ona benzetmek gibi bir huyum da var!
Bilinçaltımdaki “ideal kadın yüzünün” bana oynadığı bir oyun olabilir tabii.
İşin ilginç tarafı bu güzelliğinden en çok şikâyet eden de kendisiydi, güzelliği nedeniyle oyuncu olarak ciddiye alınmadığını düşünüyordu.
Shakespeare’in “As you like it” oyunundan bir söz ezberlemiştim, şöyle diyordu:

Yazının Devamını Oku

İmam hatip açarak olmuyor

6 Eylül 2013
Ülkelerin eğitim sistemlerinin işleyişini ve başarısını diğer ülkeler ile kıyaslayabilmelerine olanak vermek için 1995’ten bu yana bir araştırma yapılıyor.

Uluslararası Fen ve Matematik Çalışması (Trends in International Mathematics and Science Study-TIMSS) her 4 yılda bir yenileniyor.
IEA isimli uluslararası bir kuruluş tarafından yapılan bu araştırma 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin fen ve matematik alanındaki başarılarını ölçüyor.
Bu araştırmanın sonuncusu 2011 yılında yapıldı.
50 ülke arasında Türkiye, matematik eğitimi başarısında 35. sırada.
Listenin ilk sıralarında Singapur, Güney Kore, Hong Kong, Taipei, Japonya, Kuzey İrlanda, İngiltere, Rusya, ABD gibi ülkeler var. Hemen hepsi teknoloji ve bilgi üretip ihraç eden ülkeler bunlar.
50 ülkenin başarı sıralamasında Türkiye’nin yeri 35’incilik ve TIMSS başarı ortalamasının da sekiz sıra altında.
Bizden daha kötü durumda olan ülkeler şunlar: Azerbaycan, Şili, Tayland, Ermenistan, Gürcistan, Bahreyn, Arap Emirlikleri, İran, Katar, Suudi Arabistan, Umman, Tunus, Kuveyt, Fas ve Yemen.

Yazının Devamını Oku

Çocukları kobaya döndürdüler

5 Eylül 2013
MİLLİ Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın dünkü basın toplantısı ile ilgili haber Hürriyet’in internet sitesinde şu başlıkla yayımlandı: “Öğrenciler, öğretmenler, veliler! Bildiğiniz her şeyi unutun!”

Çünkü temel eğitimden orta eğitime geçişle ilgili sistem bir kez daha baştan sona değişti.
AKP iktidara geldiğinden beri eğitim sistemimizi yöneten bakanların listesi şöyle:
Hüseyin Çelik, Nimet Baş, Ömer Dinçer, Nabi Avcı.Sistemi önce Hüseyin Çelik değiştirmişti.
İnternette konuyla ilgili haber şöyle verilmiş:
“Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yeni ortaöğretime geçiş sistemini açıkladı.”Arkasından göreve gelen Nimet Baş da boş durmamış tabii, o da değiştirmiş.
Seviye Belirleme Sınavı’nı 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırmış, sınav 8. sınıfa alınmış.
Arkasından göreve Ömer Dinçer getirilmiş. Onun dönemi her şeyin değiştiği, 4+4+4 sisteminin getirildiği dönem.Şimdi de Nabi Avcı, yeni sistemi açıklıyor ki “bildiğimiz her şeyi unutmamız” da gerekiyor!

Yazının Devamını Oku

Tarihe ‘ormanı yok eden adam’ olarak geçecek

4 Eylül 2013
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, “Biraz da yeşile hayranım, hastayım. Bu işi çok severim. Bize çevre düşmanı yaklaşımı içinde olmak bize karşı haksızlık olur” dedi.

Bu ayki Tempo dergisinin kapağında bir fotoğraf var.
Üçüncü Boğaz köprüsü için İstanbul’un son kalan ormanının nasıl tıraşlandığını gösteriyor.
Tempo, bir helikopterle İstanbul üzerinde uçmuş ve “yeşile hasta” Başbakan’ın icraatlarının kenti ne hale getirdiğini fotoğraflamış.

Bu, o ormanlar için sonun başlangıcı.
Köprü ve çevre yolları bittiğinde kalan ormanlık alanın da önce ucundan kıyısından temizleneceğini, sonra toptan yok edileceğini göreceğiz.İkinci köprünün çevre yollarının etrafında ne olduysa, üçüncüsünün çevre yollarının etrafında da aynı şey olacak. Bu kadar uzun bir çevre yolunda kavşakların yapılması kaçınılmaz ve onların yapılması, ormanları tamamen bitirmenin de ilk adımı olacak.

Yazının Devamını Oku

AKP nereye doğru gidiyor?

3 Eylül 2013
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset yaparken modern yöntemleri kullandığını biliyoruz.

Düzenli olarak kamuoyunun nabzını tuttuğu, bir taneyle yetinmeyip farklı araştırma şirketlerinin araştırmalarını yakın çalışma arkadaşlarıyla düzenli olarak değerlendirdiği de biliniyor.
Bu nedenle, izlediği siyasi çizginin kendi oy tabanında bir karşılığı olduğuna hiç kuşku yok.Mısır, Suriye gibi konularda da, Gezi Parkı, Barış Süreci gibi meselelerde de izlediği politikadan hiç ödün vermiyor olmasının nedeninin bu olduğunu düşünüyorum.
Araştırmalar oy kaybetmediğini gösteriyor, o da bu oy tabanını iyice sıkılaştırmak için bu konulara yüklendikçe yükleniyor, hatta üslubunu sertleştirmekte bir sakınca da görmüyor.
Ama bu durumun parti içinde ya da partiye kendisini yakın görenler nezdinde aynı sonucu vermiyor olabileceğinin bazı işaretleri var.
Askeri vesayetin geriletilmesi, darbe tehditlerinin ortadan kaldırılması, Ergenekon davası, barış süreci gibi konularda AKP’yi ve Erdoğan’ı destekleyen liberal çevrelerle yolları bir süre önce ayrılmıştı.Son zamanlarda AKP’nin “doğal destekçisi” varsayılması lazım gelen çevrelerle de arasına bir tür kara kedi girmiş gibi duruyor.
Mesela Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın iki gündür Milliyet’te yayımlanan söyleşisinde bunun işaretleri var. Defne Samyeli’nin söyleşisinde Yalçıntaş, Erdoğan’ın, Mısır ve Suriye’de izlediği politikaları açıkça eleştiriyor.
Aynı şekilde Fethullah Gülen cemaati de bazen açık, bazen üstü örtülü biçimde Erdoğan’ı ve politikalarını eleştiriyor.

Yazının Devamını Oku

Devletin zirvesinde Suriye çatlağı

2 Eylül 2013
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Köşk’teki 30 Ağustos davetinde gülücükler içinde fotoğraflar çektirdiler ama aynı yerde yaptıkları konuşmalarına bakacak olursak, kapalı kapılar ardındaki görüşmeleri aynı neşe içinde geçmemiş olmalı.

Öyle görünüyor ki Suriye’ye müdahale konusunda devletimizin zirvesinde önemli bir görüş ayrılığı var.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’ye karşı gündeme gelen askeri operasyon konusunda temkinli.
“Bir siyasi stratejiye bağlı olmadan girişilecek bir eylem sonuç getirmez” diyor.
Tutumu, Batılıların taşıdığı endişeye yakın.
Bir yandan kimyasal silah kullanılmasının cezasız kalmasının doğru olmadığını düşünüyor, diğer yandan Suriye’de neler olabileceğini iyice kestirmeden kuvvetli bir müdahaleye tereddütle bakıyor.
Başbakan Erdoğan ise çoktan çizmeleri ayağına çekmiş durumda. Kapsamlı bir savaş istiyor, Esad devrilene kadar askeri operasyonun sürmesinden yana.
“24 saatte uğra–çekil, bu olmaz. Aslolan rejimi bu işi bırakma noktasına getirmektir” diyor.

Yazının Devamını Oku