Çocukları kobaya döndürdüler

MİLLİ Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın dünkü basın toplantısı ile ilgili haber Hürriyet’in internet sitesinde şu başlıkla yayımlandı: “Öğrenciler, öğretmenler, veliler! Bildiğiniz her şeyi unutun!”

Haberin Devamı

Çünkü temel eğitimden orta eğitime geçişle ilgili sistem bir kez daha baştan sona değişti.
AKP iktidara geldiğinden beri eğitim sistemimizi yöneten bakanların listesi şöyle:
Hüseyin Çelik,
Nimet Baş, Ömer Dinçer, Nabi Avcı.
Sistemi önce Hüseyin Çelik değiştirmişti.
İnternette konuyla ilgili haber şöyle verilmiş:
“Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yeni ortaöğretime geçiş sistemini açıkladı.”
Arkasından göreve gelen Nimet Baş da boş durmamış tabii, o da değiştirmiş.
Seviye Belirleme Sınavı’nı 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırmış, sınav 8. sınıfa alınmış.
Arkasından göreve Ömer Dinçer getirilmiş. Onun dönemi her şeyin değiştiği, 4+4+4 sisteminin getirildiği dönem.
Şimdi de Nabi Avcı, yeni sistemi açıklıyor ki “bildiğimiz her şeyi unutmamız” da gerekiyor!
Aynı partinin dört bakanı, her biri kendince sistem ile oynamış, arkasından gelen onu beğenmeyip yeni sistem kurmaya çalışmış.
Dün açıklanan sistemi değiştirmek bakalım aynı partinin hangi bakanına kısmet olacak!
Bu neye işaret ediyor?
Uzmanlığa değer vermemek, ben yaptım olduculuk, uzun vadeli bir programa sahip olamamak, beceriksizlik?
Çoktan seçmeli bir soru sordum, siz beğendiğinizi işaretleyin lütfen!
Çocuklar adeta kobaya dönmüş, her gelen bir sistem deniyor!
Bu arada matematik ve fen öğretimi yerlerde sürünüyor, Türkçe desen tamamen unutulmuş, normal okullarda okuyup doğru dürüst bir yabancı dil konuşabilen yok.
Bütün eğitim sistemimiz çökmüş, kapsamlı bir devrime ihtiyaç duyuyor ama tek bildikleri imam hatiplerin sayısını arttırmak, ortaöğretime geçiş sistemini kurcalamak.
Çocuklara ne olduğu, Türkiye’nin adam gibi bir eğitim sistemine sahip olması umurlarında bile değil.

Haberin Devamı

Kuru tehdit ucuz demagoji

SURİYE Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal el Mikdat, Suriye’ye bir askeri müdahale olursa, İsrail, Ürdün ve Türkiye’yi vuracaklarını söyledi.
İsrail’in tatbikatta attığı iki füzeyi bile göremeyen bir ülkenin kuru bir tehdidinden başka bir şey değil.
Ortadoğu’ya özgü bir yalancı pehlivanlık örneği ve kendi halkını felakete sürüklemiş bir zihniyetin başka türlü davranması da zaten düşünülemezdi.
Bu tehdide Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yanıt verdi:
“Ülkemiz böyle bir şeye her an hazırdır. Suriye’nin kendisi buna ne kadar hazırdır? Bunu bilemem.”
Başbakan’ın bilemediği şey sadece Suriye’nin bu işe ne kadar hazır olduğu konusu değil.
Başbakan, Türkiye’nin de böyle bir şeye hazır olmadığı gerçeğini ya bilmiyor ya da biliyor ama gerçeği bizlerden saklıyor.
Ne yazık ki bizim ülkemiz de Suriye’den gelecek olası bir kimyasal silah saldırısına karşı o kadar hazırlıklı değil.
NATO’nun Patriot bataryalarının nereye kadar koruma sağlayabileceği bir sır değil, ülkemizin önemli bölümü bu tehdide açıktır!
Savaş ve müdahale çığırtkanlığı yapanların bu gerçeği sıkça kendilerine tekrar etmelerinde yarar var.

Haberin Devamı

Meğerse adamın cebine esrar koymuşlar!

BÖYLE şeyler eskiden ucuz polisiye filmlerde olurdu.
Kötü polisler, birisinin üzerine suç yıkmak için adamın cebine ya da evine gizlice esrar filan yerleştirirlerdi mesela.
Sonra aramada kendi yerleştirdikleri o suç unsurunu bulurlar, adamcağızı kodese tıkarlardı.
Sonra anlat derdini, anlatabilirsen!
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) davasındaki dijital delillerin sahte olduğunu gösterir rapor ile ilgili haberi okurken, o eski kötü filmleri hatırladım.
8’i tutuklu 71 sanığın yargılandığı ÇYDD davasında, hard disk üzerinde inceleme yapan Amerikan adli bilişim şirketi Arsenal Consulting’in raporunda, dijital verilerin, dernekte yapılan polis aramasından 3 gün önce hard diske başka bir bilgisayardan yüklenip silindiği tespit edildiği belirtiliyor.
Raporda, “Arsenal, böylesi aşırı yoğunluktaki bir dosya sistemi tahrifatı ile daha önce hiç karşılaşmamıştır” deniliyor.
Arsenal şirketinin raporu, aynı dosyada yeminli bilirkişi olarak inceleme yapan Koray Peksayar’ın raporuyla da örtüşüyor.
Peksayar’ın raporunun sonuç bölümü şöyle:
“Sabit diskin takılı bulunduğu bilgisayarın son kez kapatıldığı 10/04/2009 tarihi saat 20.48.18’den sonra başka bir bilgisayara takılarak bu dosya ve dizinlerin sabit diske kaydedildikleri anlaşılmıştır. Bu kayıt işlemleri 10/04/2009 tarihi saat 20.48.18’den çok önceki tarihleri gösterecek şekilde yapıldığı ve daha sonra da kaydedilen bu dosyaların silindiği tespit edilmiştir.”
Bakalım mahkeme bu raporu nasıl değerlendirecek?
Benzer raporların başka davalarda hiç dikkate alınmadan hüküm verildiğini hatırlıyorum.
Öyle görünüyor ki arada bir herkesin bilgisayarını denize atıp kurtulmasında yarar var!

Yazarın Tüm Yazıları