Osmanlı Devleti’ni ırkçılık kışkırtmalarıyla ve isyanlarıyla tasfiye edenler yüzyıl sonra aynı oyunu bir kez daha oynuyor...
Yıllardan beri içimizdeki farklılıkların fay hatlarını kırabilmek uğruna terör dahil her yolu denemekten çekinmiyorlar...
Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına aykırı duruş sergileyen Türkiye’yi ise içeriden karıştırabilmek için sürekli Kürtleri tahrik etmeye çalışıyorlar...
*
Fransa yeni bastırdığı ders kitaplarından birinde Kürtlerden “Devleti olmayan ulus” diye söz ediyor...
Osmanlı döneminde de aynı ifadeyi Araplar, Kuzey Afrikalılar ve Balkanlar’daki farklı ırklara mensup topluluklar için söyleyerek isyan ettirmişlerdi...
Osmanlı Devleti sınırlarında yaşayan farklı ırkların hepsini “hürriyet” ve “devlet” vaatleriyle kandırmışlardı...
Son yüzyıldan beri ne kadar hürriyete kavuştuklarını, nasıl bir devlet kurdurduklarını, uzaktan kumandayla nasıl terörize ettiklerini, kaynaklarına nasıl çöktüklerini, halklarını nasıl eğitimsiz ve aç bıraktıklarını görüyoruz...
Özal’ın ölümündeki sır perdesinin bugüne kadar sadece aralanabilmesi ve arkasındaki gizli gerçeklerin bir türlü ortaya çıkarılamayışı, şebekelerin güçleri yüzündendir...
Prof. Sevil Atasoy’un Özal’ın zehirlendiğine dair yaptığı açıklamalar da anlamsızlaştırılıyor...
Korkut Özal, ‘Baş Başa’ programımda Özal’a yapılan suikastın ardındaki ismin Erol Simavi olduğunu açıklamıştı...
DGM savcıları açıklamayı ihbar kabul ederek soruşturma başlatmıştı...
Korkut Özal, DGM’ye giderek ifade vermiş ve bildiklerini anlatmıştı...
Hukuki oyalama taktikleriyle anlamsızlaştırılan dava, adliye koridorlarından arşivlere taşınmıştı...
*
Zehirlendi mi?
27 yıldan beri çok şey söylendi ve yazıldı ama iddiaların ötesine geçilemedi...
Mezarı dahi açıldı...
Prof. Dr. Sevil Atasoy, ‘Yeraltındaki Melekler, Yerüstündeki Şeytanlar’ adlı kitabında Özal’ın ölümüne dair çarpıcı şeyler yazıyordu.
*
Ölüme neden olan ilacın yüksek dozda tüketildiğini vurgulayan Prof. Sevil Atasoy diyor ki:
-Özal’ın ölümüne neden olan kimyasal maddeyi Adli Tıp Kurumu Kimya Dairesi bulmuş ve raporuna yazmış.
- Bu bir müstahzar ilaç... Bana göre ölüme neden olan bu ilaç. Çünkü tüm veriler bu yönde.
29. ABD Başkanı olan Warren Gamaliel Harding’in seçim kampanyasının finansmanını Rockefeller’in kurduğu petrol şirketi Standart Oil üstleniyor.
Şirketin ABD menfaatlerine aykırı şekilde siyasete yön vermesine karşı duruş sergileyen Mr. Harding, baskılara dayanamayınca Washington’ı terk ederek kimsenin bilmediği bir tatile çıkıyor...
Ve birkaç gün sonra Başkan Mr. Harding’in ölüm haberiyle çalkantılı günler geçiren ABD’de kimse meçhul ölümün perde arkasını araştırmıyor...
*
“Zehirli böcek ısırması” diyerek ölüm raporunu yazanlara isyan eden Mr. Harding’in eşinin yıllarca “Kocamı iki ayaklı böcekler zehirledi” demesine rağmen hiç kimse o iki ayaklı zehirli böcekleri bulmadı, bulamadı ve dosya kapatıldı...
Daha sonraları aydınlatılamayan ve faillerinin meçhul kaldığı Başkan Kennedy suikastı gibi...
*
Bin yıllık tarihimizin sayfalarına yazılan meçhul ölümlerin sayısını bilmiyoruz ama sadece 1983 yılının ilk dört ayındaki dört kişinin meçhul ölümü dahi her şeyi bize anlatıyor...
Türkiye petrol okyanusunun üzerindedir!
*
Petrol okyanusunun üzerinde olduğumuzu başkaları söylüyor ama içimizdeki başkaları, “Avrupa, ABD ne der?” sorularıyla, başkalarının ne diyeceği konusuyla daha çok meşgulmüş...
Petrol arayışlarına karşı duruş sergileyenlerden bazılarının kim olduğunu da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, 15 Temmuz darbecilerinin yakalandıkları gün emniyette çekilen fotoğraflardaki iki denizci subayını işaret edişiyle öğreniyoruz...
Anlıyoruz ki başkalarını değil, öncelikle içimizdeki başkalarını ikna etmek gerekiyormuş...
*
Yüzyıldan beri arıyor gibi görünen, kuyuları açıp açıp kapatan, dışımızdaki başkalarıyla gizli hesaplar yapan içimizdeki başkalarından kurtulmadıkça petrol okyanusunun üzerinde olduğumuzu anlayamayacağız...
Anlayanları da esrarengiz cinayetlerle kaybetmiş ve ne acıdır ki katillerini de asla bulamamışız!
Her savaşın birinci nedeninin enerji ve petrol kaynakları olduğunu da...
Makineleşen sanayinin en büyük ihtiyacı olan enerji kaynaklarının zaman içerisinde milletlerarası çatışmaların aracı haline dönüştürüldüğünü söylemeye
gerek yok...
Yüzyıldan beri petrol uğruna savaşılıyor...
*
Klişe argümanlarla yüzyıl boyunca bir türlü bulunamayan değil buldurulmayan petrol ve gaz kaynaklarıyla ilgili anlatılan ve yazılanlara gülüp geçenlerin dilinde tek söyledikleri şey “Şehir efsanelerine inanmayın” sözleri oluyordu...
Oysa gerçekleri şehir efsanesine çevirenler kendi yalanlarını piyasaya sürüyordu...
*
Dünyanın sayılı siyasetbilimci ve stratejistlerinden Zbigniev Brzezinski, ‘Stratejik Vizyon’ kitabında petrolün haritalar üzerinde nasıl paylaştırıldığını yazar...
Eski ABD Başkanı Roosevelt’in elleriyle çizdiği Ortadoğu’ya ait bir harita taslağını çıkararak İngiltere’nin ABD Büyükelçisi Lord Halifax’e söylediklerini şöyle anlatır...
Roosevelt, İngiliz büyükelçi Halifax’e Ortadoğu haritasını göstererek der ki:
- İran petrolü sizindir. Irak ve Kuveyt’teki petrolü bölüşeceğiz. Suudi Arabistan petrolüne gelince, oradaki petrol bizimdir!
*
Enerji kaynaklarına ve petrol kuyularına sahip olma uğruna kaç coğrafyanın yakılıp yıkıldığını, kaç milyon insanın öldürüldüğünü ve ülkelerin nasıl yerle bir edildiğini biliyoruz...
İran ve Irak’ta kaç iktidarın darbelerle alaşağı edildiğini, kaç kralın öldürüldüğünü, sayısını bilemeyeceğimiz kadar ihanet oyunlarının oynandığını da...
Düne kadar bulunup da kapatılan kör kuyuların hikâyelerini yazmaya başladığımızda sayfaların yetmeyeceğini de...
Evet, Türkiye Karadeniz kıyılarında doğalgazı keşfetti...
Zonguldak açıklarında bulunan doğalgaz müjdesi gerçekten bu ülkeye farklı bir kalkınma stratejisine taşıyacak...
Bağımsızlığın tesisinde büyük öneme sahip olan bu tarihi müjdeyi açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, petrol ve gaz ile ilgili oyunları da başlıklar halinde anlattıktan sonra ‘Önce insan’ diyerek bu ülkenin duruşunu da dünyaya şöyle açıklıyordu:
İnsanlık bizde kalsın petrol onların olsun...
*
Dört bir yanımızda petrol ve gaz olmasına rağmen yıllardan beri tüm aramalarda bir şey çıkmayışının altında yatan gizli oyunlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında enerji ve maden politikasını değiştirdiklerini vurgulayarak diyordu ki:
Şimdi yerli ve milli imkânlarımızla yapılan çalışmalarımız sonuç verdi... Ve bize görülmemiş zenginlikte kapı açıldı... Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz bulduk...
*