Mehmet Ali Birand

Yazıcıoğlu’nu bizler ölüme mahkum ettik…

28 Mart 2009
Eğer kurtarma mekanizmalarımızda karmaşa yaşanmıyor olsaydı. Eğer, yardım için aradığımız telefonu açanlar eğitimli insanlar olsalardı, düşen helikopterdekiler eminim kurtarılabilirlerdi.Ne yardım isteme mekanizması doğru dürüst işliyor, ne de kurtarma ekipleri gereken hızlılıkta hareket edebiliyor.

Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını bizim beceriksizliğimiz kaderlerine terk etti.

           

112 Acil’i arayan İHA muhabiri İsmail Güneş’in, karşısına çıkan hanımla konuşmasını, herhalde içiniz acıyarak dinlemişsinizdir.

           

Çocuk acı içinde, çaresiz ve ne yapacağını bilemiyor. Telefona çıkan hanım ise besbelli,böyle bir durumdaki kişiyi konuşturacak donanıma sahip değil. Tüm iyi niyetine rağmen çaresiz. Etrafındakilerden yardım alıyor. En önemlisi,cep telefonunun şarjı bitmek üzere olduğunu bilmesine rağmen, Güneş’i hatta tutuyor. Hat açık kaldıkça şarj gidiyor. Kapattırıp,sonradan tekrar aramak yerine uzun uzun bekletiyor ve sonunda bağlantı kesiliyor.

           

Bu konuşmayı dinlerken cinlerim tepeme fırladı.

           

Yazının Devamını Oku

PKK’nın tasfiye planları ve süreci

27 Mart 2009
Cumhurbaşkanı Gül ile yaptığım Bağdat gezisindeki temaslarımın sonucunda, Pkk’yı tasfiye süreciyle ilgili pazarlıkların geldiği aşamayı dünkü yazımda ele almıştım. Nereye gelindiğini sizlere anlatmıştım. Bugün ise, bu süreçte kimin ne rol oynadığını ve oynayacağını, sürecin nasıl işleyeceğini anlatmak istiyorum. Önemli bir dönemden geçiyoruz ve Pkk konusunun sonuna yaklaşıldığı izlenimi var. Acaba fazla bir iyimserlik mi var, yoksa gerçekten sona mı yaklaşıyoruz? Tabii şimdiden büyük konuşmamak gerekir, ancak yine de yepyeni bir dönemin başladığı açıkça ortada...

Cumhurbaşkanı Gül’ün Kürdistan kelimesini telaffuz edip etmediği tartışmasına takılmayın. O kelime gerçekten ağzından çıkmamış olsa dahi, Türkiye Cumhurbaşkanı, Kuzey Irak’ta yaşayan Kürtleri kucakladı. Onlara Irak anayasasının verdiği isme (Kürdistan Bölgesel Yönetimi) atıfta bulundu. Bu adımın ne kadar önemli olduğunu tüm Türk diplomatları tekrarladılar.

           

Neyse, içi boş ve bir incir çekirdeğini doldurmayan bu tartışmayı bir yana bırakalım. Zira çok daha önemli gelişmeler yaşanıyor.

           

Dünkü yazımda, PKK’nın tasfiye sürecinin başladığına dikkat çekmiştim. Bugün de bu süreci nasıl yaşayacağımızı anlatmak istiyorum. Kimler rol alıyor ve ne zaman bir sonuç alınabilecek.

           

Herşeyin başında bilinmesi gereken, bu senaryonun iki baş aktörü var. Biri Türkiye, diğeri de Kuzey Irak Kürtleri. Bir de yan aktörler var. Bunların başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor, diğer etkin aktör ise Irak Merkezi Yönetimi, yani Bağdat.

           

Yazının Devamını Oku

PKK’nın tasfiye pazarlığı başlatıldı…

26 Mart 2009
Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat ziyareti, sembolik jestlerle geçecek bir gezi olacak diye beklerken, olay birden bire tarihi bir dönemeçe dönüştü. Bu ziyaret sırasında, en üst düzey Kuzey Irak yetkilileriyle uzun uzun konuşma imkanım oldu. Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerine de sorular sordum ve karşıma bambaşka bir manzara çıktı. Tahminlerin de ötesinde bir girişimin başladığını anladım. Bakın neler oluyor ve ilerde daha neler olacak...

Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat gezisine davet edildiğim zaman, 7 yıldır gitmediğim Irak’ın bugün ne hale geldiğini kendi gözlerimle görebileceğim için çok memnun olmuştum. İki günlük ziyaretin de ekonomik içeriği dışında, dostluk-kardeşlik mesajlarının verilmesi, kucaklaşma ve sırt sıvazlamanın ötesine geçebileceğini hiç tahmin tahmin etmiyordum.

           

Türkiye, 33 yıl aradan sonra, Irak’a tam bir dostluk gösterisine girişiyordu. Bunun dışında da ne beklenebilirdi ki...Tabii biraz da PKK konuşulacaktı.

           

Ancak o kadar...

           

Oysa, daha uçağa girdiğimiz andan itibaren, durumun bambaşka yerlere doğru gittiğini hissediverdim. Örneğin, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu gezinin Erbil-Kerkük-Basra ve Necef’i de kapsaması için son dakikaya kadar ısrar ettiğini, ancak güvenlik gerekçeleriyle vazgeçirtildiğini öğrendik.

           

Yazının Devamını Oku

Talabani ve Barzani’den PKK’ya kötü haber

25 Mart 2009
Aslına bakacak olursanız Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat ziyareti günübirliğine yapılabilecek bir geziydi. Pazartesi Irak başkentine varıldı ve akşama doğru temasların tümü neredeyse tamamlanmıştı. Ancak heyet bir gün daha kaldı.

Bir dışişleri yetkilisine “Neden iki gün kaldık?” diye sordum. “Iraklıları memnun etmek için” dedi.  Her gelen güvenlik korkusundan yangından mal kaçırır gibi sabah gelip akşam dönermiş.  Türk heyeti “Size güveniyoruz. Bu  ülkenin istikrarına ve toprak bütünlüğüne destek vermek için buradayız” mesajı için ziyaretini uzatmış.  Gece kalınması ve Gül’ün eşi ile birlikte burada olması ilişkileri normalleştirmenin işareti olarak  saptanmış.

 

Önemli anlaşmalar imzalandı, önemli görüşmeler yapıldı ancak herşeyin temelinde PKK vardı.

 

Irak Merkezi Hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi de Türkiye’nin bu jestine son derece sıcak yanıtlar verdi. Gezide karşılıklı tabuların yıkıldığı bir dizi gelişme yaşandı.

 

Türkiye açısından bir tabuyu Gül yıktı.

 

Yazının Devamını Oku

“Size destek veririz karşılığında PKK’yı isteriz”

24 Mart 2009
<b>BAĞDAT</b><br>En son 2002 yılında gitmiştim. Amerikalıların müdahalesinden söz ediliyordu, ancak kimse inanmıyordu. Doğrusu ben de inanmıyordum. 7 yıllık bir aradan sonra, dün Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte Bağdat’a indim. Her şeyin nasıl değiştiği, uçaktan iner inmez belli oluyor. Karşımda bambaşka bir Bağdat buldum. Acaba bu karşılaştığım, daha mı iyi, yoksa daha mı kötü bir Bağdat? Nereden baktığınıza bağlı. Kimi Saddam’ı arıyor, kimi şimdi olmasa dahi, gelecek kuşakların kurtulduğuna inanıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu ziyareti, Irak’lılar açısından çok önemseniyor.

 

Amerikalıların çekilme takvimi işlemeye başlamış, yeni seçimler yapılmış ve yeni hükümet göreve başlamış. Gül bu defa, Amerikalıların Irak’ını değil, Iraklıların Irak’ını resmen ziyaret ediyor. Konuştuğunuz her yetkili, göğüs kabartarak “Artık ülkemizi geri aldık. Buranın sahibi artık Amerikalılar değil, bizleriz...” diyor. Başkentte bambaşka bir hava esiyor.

 

Cumhurbaşkanı Talabani bile “Cumhurbaşkanı olarak ülke içinde dolaşmaya çıkmak için dahi Amerikalı komutandan izin almak zorundaydım. Dış gezilerimi, komutan izin vermezse yapamıyordum” diyor.

           

İşte bu açıdan, Irak’lılar için Gül’ün gelişi çok çok önemli.

           

Yazının Devamını Oku

Meğer GS küçük bir taşra takımı imiş...

21 Mart 2009
Ben çok ümitlenmiştim. GS birden bire büyümüştü. Eski günler geri gelmişti. Sonra, bir anda küçüldü. Taşra takımına dönüşüverdi. Hemde 2-0 galipken, dökülen Hamburg’a kaybetmesi, bir Avrupa ve bir Türk takımı arasındaki farkı ortaya koydu. Sonuç, sadece Hamburg’luları ve FB’lileri sevindirdi.

Hala inanamıyorum.

 

Maça bu kadar iyi başla. Oyunu kontrol altında tut. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, 2-0 öne geç ve devreyi bu şekilde bitir.

 

Sonra...

 

İkinci yarıda, o ilk golü yedikten sonra, birden bire maçtan kop ve 3-2 mağlup ol.

 

Yazının Devamını Oku

AB’den Türkiye’ye önemli mesaj

20 Mart 2009
Geçen hafta Avrupa Parlamentosunda Türkiye konuşuldu ve bir rapor kabul edildi. Başbakan ve Baykal’ın Brüksel’e ziyaretleriyle birlikte değişmeye başlayan havanın, bu parlamento toplantıları sırasında daha da netleştiğini gördük. Şu sıralarda AB başkentinde daha çok, Türkiye’yi ötelemek yerine, yakında tutmak ve müzakerelerin devamını sağlamak konuşuluyor.

Bundan kısa bir süre önce, Avrupa Birliğinde eski sert havanın değiştiğini ve Ankara’ya bakışların yumuşadığını yazmıştım.

           

Bu değişim özellikle, Başbakan’ın şubat ayında , ardından da CHP lideri Deniz Baykal’ın Brüksel’e yaptıkları ziyaretlerden sonra başlamıştı.

           

Geçen hafta, bu rüzgarların daha da kuvvetlendiğini ve Türkiye’den yana esmeye başladığını somut bir örnekle tanıklık ettik.

           

Avrupa Parlametosunda Türkiye raporu tartışıldı ve oylandı.

           

Yazının Devamını Oku

Talabani: PKK artık gerçekleri görmeli

19 Mart 2009
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile uzun bir görüşme yaptık. Yılların gerillası, bugünün Cumhurbaşkanı tüm birikimini konuşturdu. PKK’nın ne yapması, Türkiye’nin nasıl hareket temesi gerketiğini anlattı ve önümüzdeki dönemle ilgili bir yol planı çizdi. Bakın, Kürt sorununda bizleri neler bekliyor.

Cumhurbaşkanı Gül, geçenlerde gazetecilerle konuşurken çok kimsenin dikkatini çeken bir cümle kullandı.

 

2009 yılında, Künrt sorununda sevindirici gelişmeler yaşanacak” dedi.

 

Bende çok merak ettim.

 

Cumhurbaşkanı ne demek istemişti?

 

Yazının Devamını Oku