Paylaş
Bir dışişleri yetkilisine “Neden iki gün kaldık?” diye sordum. “Iraklıları memnun etmek için” dedi. Her gelen güvenlik korkusundan yangından mal kaçırır gibi sabah gelip akşam dönermiş. Türk heyeti “Size güveniyoruz. Bu ülkenin istikrarına ve toprak bütünlüğüne destek vermek için buradayız” mesajı için ziyaretini uzatmış. Gece kalınması ve Gül’ün eşi ile birlikte burada olması ilişkileri normalleştirmenin işareti olaraksaptanmış.
Önemli anlaşmalar imzalandı, önemli görüşmeler yapıldı ancak herşeyin temelinde PKK vardı.
Irak Merkezi Hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi de Türkiye’nin bu jestine son derece sıcak yanıtlar verdi. Gezide karşılıklı tabuların yıkıldığı bir dizi gelişme yaşandı.
Türkiye açısından bir tabuyu Gül yıktı.
Irak Cumhurbaşkanı Talabani ile düzenlediği basın toplantısında, ilk defa KÜRDİSTAN kelimesini telaffuz etti.
Türkiye, resmi yetkililerinin açıklamalarında olsun, yazışmalarda olsun Kuzey Irak’taki yönetime “Irak’ın Kuzey’indeki Yönetim” derdi.
Resmi deyim buydu. Oysa Irak Anayasasında, Kuzey’deki yönetimin adı resmen “ Kürdistan Bölgesel Yönetimi”dir. Ancak biz inatla, Kuzey’de Kürtlerin bir bölgeyi yönettiklerini kabul etmiyorduk.
Başımızı kuma gömüyor ve kendimizi komik bir duruma sokuyorduk.
Cumhurbaşkanı Gül basın toplantısında doğru olanı yaptı. Irak anayasasında ne yazıyorsa onu söyledi ve “ KÜRDİSTAN BÖLGESEL YÖNETİMİ” dedi. Yeni bir tabuyu yıktı. Tabii bu yaklaşım da herkezi memnun etti. Yüzler güldü.
Gezinin diğer süprizi de Celal Talabani’den geldi. Resmi gezinin kapanış basın toplantısında, herkesin önünde şimdiye kadar pek az duyulmuş bir çıkış yaptı. Daha öncede buna benzer sözler sarfetmişti ancak, böylesine net değildi.“PKK ya silah bırakacak veya bu ülkeyi terkedecektir” dedi.
Şaşırdık.
Bekliyorduk ancak,bu kadar dramatiğini değil.
Talabani Türkiye’nin duymak istediği bir cümleyi vurgulayarak açıklamış oldu.Eskiden daha dikkatli davranırlar ve kelimelerini tartarak sarfederlerdi. O zaman anladık ki, buradaki hava çok değişmiş.
Tabii yine de kuşkuyu elden bırakmamak gerekir.
Talabani böyle diyor da, Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Barzani bu görüşe katılıyor mu?
Bu soruyu da, Kürdistan’in Başbakanı Neçirvan Barzani’ye sordum.
Barzani birkaç dakika tereddüt etti.
Sanki tamı tamına aynı görüşte değillermiş, daha nüanslı davranmak istiyorlamış gibi bir vücut dili kullandı. Ancak ardından “Evet bizde aynı görüşteyiz. Zaten anayasamız bu toprakların herhangi bir terör örgütü tarafından kullanılmasını kabul etmez” dedi.
Barzani de, Türkiye ile Irak arasında ve özellikle PKK konusunda yeni bir dönemin başladığına değindi ve iki başkentin birbirlerini daha iyi anladıklarını söyledi.
Peki, af konusu PKK kadrolarının dağdan inmesine fayda sağlar mı?
Bu soru Türk yetkililerin tüylerini diken diken ediyor.
Kürtler ise, çok yararlı olacağına inanıyorlar.Açıkça söylemeseler dahi “Eli kana bulanmamış olanlara bir af çıkmazsa bu iş rayına oturmaz” diyorlar.
Nitekim gezinin sonunda Gül ile konuşurken aynı konu açıldı. Cumhurbaşkanı hiç yanaşmadı. “Ben burada kimse ile af konusunu konuşmadım ve konuşmanda. Bu Türkiyenin iç işidir.” demekle yetindi.
İşte gezinin iki günlük bilançosu.
Ancak emin olun bu henüz bir başlangıç ve yankıları daha uzun süre devam edecek.
Gül, Kürdistan dedi mi demedi mi?
Cumhurbaşkanı Türkiye'ye dönüşünde, ağzından Kürdistan kelimesi çıkmadığını söyledi. Gerçekten de bu kelime çıkmadı, ancak Kürt yönetiminin Irak anayasasındaki ismine atıfta bulundu. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Kürtlerden söz etti. Gazetecilerle konuşmalarında bu gerçeği görmezden gelmenin anlamsızlığına değindi. Türkiye'nin bu kelimeye bir takıntısı olmadığını söyledi. Orada bulunan bütün gazeteciler bu konuşmaları gezi boyunca duydular. Hatta hem kendisi, hem de Dışişleri diplomatlarıyla gazeteciler arasındaki konuşmalarda, cumhurbaşkanının "Kürdistan Bölgesel Yönetimi"ne atıfta bulunmasının önemi ve anlamı açıkça tartışıldı.
Türkiye'deki tepkilerden mi çekindi?
Türk diplomatlar cumhurbaşkanının nasıl tarihi ve cesur bir açılım yaptığını bizlere ballandıra ballandıra anlattılar. Belki "Kürdistan" kelimesini telaffuz etmese dahi etmiş olmaktan da öteye tekrar tekrar vurguladı. Doğrusu ben Ankara'ya dönüşteki yalanlamayı duyunca hayret ettim. Sayın cumhurbaşkanının bu açıklamasını, yerel seçimler öncesinde Türkiye'deki tepkilerden çekindiği için yapmış olacağına inanıyorum. Keşke Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne hiç atıfta bulunmasaydı veya bu yalanlamaya tenezzül etmeseydi.
Paylaş