AB’den Türkiye’ye önemli mesaj

Geçen hafta Avrupa Parlamentosunda Türkiye konuşuldu ve bir rapor kabul edildi. Başbakan ve Baykal’ın Brüksel’e ziyaretleriyle birlikte değişmeye başlayan havanın, bu parlamento toplantıları sırasında daha da netleştiğini gördük. Şu sıralarda AB başkentinde daha çok, Türkiye’yi ötelemek yerine, yakında tutmak ve müzakerelerin devamını sağlamak konuşuluyor.

Haberin Devamı

Bundan kısa bir süre önce, Avrupa Birliğinde eski sert havanın değiştiğini ve Ankara’ya bakışların yumuşadığını yazmıştım.

          

Bu değişim özellikle, Başbakan’ın şubat ayında , ardından da CHP lideri Deniz Baykal’ın Brüksel’e yaptıkları ziyaretlerden sonra başlamıştı.

          

Geçen hafta, bu rüzgarların daha da kuvvetlendiğini ve Türkiye’den yana esmeye başladığını somut bir örnekle tanıklık ettik.

          

Avrupa Parlametosunda Türkiye raporu tartışıldı ve oylandı.

          

Bundan önceki parlamento toplantılarını belki hatırlıyorsunuzdur. Kan gövdeyi götürür ve Türkiye ile hesabı olanlar, kollarının altına dosyalarını alır, çıkacak olan rapora “değişiklik önergeleri” koydurmak için parlamentonun yolunu tutarlardı.

Haberin Devamı

          

Oturumlar sırasında da, ağzı olan konuşur ve Türkiye yerden yere vurulurdu.

          

PKK’nın Kürt halkının haklarını koruduğunu açıklayanlar...Kıbrıs’taki istilanın hemen sona erdirilmesi kararları...Ermenilerin soykırıma uğradıklarını iddia edenler...

          

Vur abalıya giderdi.

          

Bir de bugünkü duruma bakın.

25 yıldır bu kadar ılımlı bir Türkiye raporu çıkmadı
       

Hollandalı milletvekili Ria Oomen Ruijten’in kaleme aldığı rapor, Avrupa Parlamentosunun son 20-25 yıldır yayınladığı Türkiye raporlarınınen ılımlısıdır, diyebiliriz.

          

İçinde yine bildiğimiz konular var.

          

Yine, işkencenin tümüyle yok edilemediği...Yine, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı...Yine Heybeliada Ruhban okulunun açılması...vs vs

Ancak bunların yanı sıra, PKK’dan terör örgütü olarak söz ediliyor...Artık Kıbrıs konusunda sadece Türkiye suçlanmıyor...Soykırım kelimesi rapora girmiyor...

Haberin Devamı

          

Eskiden rapor taslağı ortaya çıktığında, ardından 200 kadar değişiklik önergesi verilir ve raporun dilinin keskinleştirilmesi istenirdi.

          

Bu defa sadece 16 değişiklik önergesi geldi. Çoğu da Türkiye’yi kollayan değişiklik istemiydi.

          

Bunda, raportör Ruijten’in ustalığı ve dengeleri iyi kollamasının etkisi var ise de, genel havanın Türkiye’den yana olması daha etkili olmuştur. Örneğin, Alman ve Fransız parlamenterler, Merkel ve Sarkozy’nin olumsuz tutumlarını rapora yansıtmadıkları gibi, anlaşılan Paris ve Berlin de bu konuda hiçbir girişimde bulunmamış.

          

Avrupa Parlamentosu genelde “kötü polisi”, AB Komisyonu da “iyi polisi” oynar. Bu defa ister Komisyon, ister çeşitli guruplardan konuşanlar olsun, hiçbiri Türkiye’ye hoyratça yaklaşmadı.

 

Haberin Devamı

Tek ciddi eleştiri reformların gecikmesi 

          

Teker teker inceledim ve 27 üye ülke arasında, Türkiye ile müzakerelerin kesilmesini ve bu sürecin durdurulmasını isteyen bir tek ülke bulamadım.

          

Parlamento çalışmaları sırasında da, tek bir parlamenter çıkıp bu yönde konuştu. Herkes müzakere sürecinin devamından yanaydı. Herkesin ortak noktası, Türkiye’de reformların hareketlendirilmesi ve tam üyelik sürecinin hızlandırılmasıydı.

          

Brüksel’deki bu havaya, Başbakan ve Baykal’ın katkılarından söz etmiştim. Buna ilave olarak, son dönemlerdeki dış politika faaliyetleri, Filistin, Suriye-İsrail barış görüşmeleri, İran-ABD yakınlaşması gibi konulardaki katkıları, Ankara’nın prestijini büyük ölçüde arttırdı.

Haberin Devamı

          

Beni şaşırtan bir diğer noktaya de değinmeden edemeyeceğim.

          

Meğer, Davos olayı bende dahil olmak üzere, bazı yorumcuların görüşlerinin aksine, Türkiye’ye dışarıda da yarar sağlamış.

          

Kimi “İsraillilere artık birilerinin yüksek sesle bir şeyler söylemesi vakti gelmişti” diyor. Kimileri “ Başbakanınız bizim söylemekten çekindiğimizi açıkça ortaya koydu” diye konuşuyor. Bazıları da, Erdoğan’ın bu fevri çıkışlarının muhataplarını korkutmaya başladığını ileri sürüyor.

          

Genel izlenim, Türkiye’nin orta doğu’da artık şahsiyetli bir duruşu olduğu ve bölgedeki konjonktürün de -özellikle Amerika ile İran arasındaki temas hazırlığı ve Irak’tan çekilme hazırlığının- Ankara’nın lehine bir ortam hazırladığı şeklinde.

Haberin Devamı


Ben de bu nedenle bu yazının başlığına “AB'den Türkiye önemli mesaj cümlesini koydum...

Yazarın Tüm Yazıları