Paylaş
Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını bizim beceriksizliğimiz kaderlerine terk etti.
112 Acil’i arayan İHA muhabiri İsmail Güneş’in, karşısına çıkan hanımla konuşmasını, herhalde içiniz acıyarak dinlemişsinizdir.
Çocuk acı içinde, çaresiz ve ne yapacağını bilemiyor. Telefona çıkan hanım ise besbelli,böyle bir durumdaki kişiyi konuşturacak donanıma sahip değil. Tüm iyi niyetine rağmen çaresiz. Etrafındakilerden yardım alıyor. En önemlisi,cep telefonunun şarjı bitmek üzere olduğunu bilmesine rağmen, Güneş’i hatta tutuyor. Hat açık kaldıkça şarj gidiyor. Kapattırıp,sonradan tekrar aramak yerine uzun uzun bekletiyor ve sonunda bağlantı kesiliyor.
Bu konuşmayı dinlerken cinlerim tepeme fırladı.
İnsan hayatını bu kadar hafife almamıza kızdım.
Sorarım size…Polisten yardım için kaç nolu telefonu çevirmeniz gerekir ?
Bilmiyorsanız söyleyeyim:155
Eğer kırsal bir yerdeyseniz ve jandarmadan yardım almanız için kaçı aramalısınız ?
Çoğunuz bilmiyorsunuzdur: 156
Yangın için, bu numara 110, acil yardım için 112, Doğal Gaz için 187’dir.
Bunca numara kimsenin aklında kalmaz. Buna karşılık Amerika’da, her türlü yardım için tek numara vardır: 911. İngiltere’de de 999’dur.Her türlü yardımı bu numaradan alabilirsiniz. Sadece akılda kalması önemli değil, asıl önemlisi bu numaraları aradığınızda karşınıza eğitimli insanların çıkmasıdır.
Panik içindeki insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini, neler sorulması gerektiğini, hatta kendi kendine nasıl yardımcı olmasını anlatabilecek kişiler yanıtlarlar.
Gencecik bir parti liderini ve arkadaşları karmaşa içindeki sistemimizin kurbanı oldular..
BİR GEZİNİN DEDİKODULARI...
Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte yaptığımız ünlü Bağdat gezisine küçük bir grup davetliydi. Resimlerde gördüğünüz gazeteciler, şimdiye kadar çok seyahat etmiş insanlardır ancak, herhalde bu kadar yoruldukları bir başka gezi olmamıştır.
Irak, eskiden de organizasyon açısındançok parlak bir ülke değildi. Ancak bu defa durum daha da kötüleşmiş. İki gün süreyle, hepimizintek rahat ettiğimiz anlar, THY’nın özel uçağıyla gidiş ve dönüşümüzdür. Onun dışında herşeyher an değişen programlarla geçti. Irak tarafını da suçlamıyorum, zira onlar da olağanüstü koşullar altında yaşıyorlar. Durumlarına üzülmemek elde değil.
Bir yerden bir yere korumasız gitmek neredeyse imkansız. İkramları çok içten, ancak ne zaman ve nerede yemek yiyeceğinizde belli olmuyor.
Irak bürokrasisiyle karşılaştırdığım zaman, bizim Cumhurbaşkanlığının organizasyon yeteneği insanın göğsünü kabartıyor. Artık öylesine alışmışlar ki, herşey tıkır tıkır işliyor. Nefis birkitapçık yapmışlar. Hatta bir tek sayfada tüm programın özeti var. Sadece o sayfayı cebinize koyup yola çıkabiliyorsunuz... Uçakta yeriniz belli... İnince hangi arabaya bineceğiniz yazılı.
Medya’nınkoruyucu meleği Ahmet Sever, her an yanınızda ve gereken her konuda kol kanat geriyor.
Cumhurbaşkanı da çok kibar bir insan. Kimseyi kırmıyor. Hep sevecen, hep güleryüzlü.
Özetle, Çankaya ile seyahat etmek çok keyifli...
ÇİFTÇİNİN DRAMI 32.GÜN’DE...
32.Gün’de işsizler ve emeklilerden sonra bu hafta da esnafın çığlığı vardı. “İşini bilmediği için” kepenk kapatmak zorunda kalanlar yaşadıkları dramı anlattı. Programın tekrarını www.32gunhaber.com adresinden izleyebilirsiniz. Önümüzdeki hafta konuklarımız çiftçiler olacak. Mazot zammı altında ezilen, ürününü satamadığı için yollara döken çiftçiler yaşadıklarını anlatacak. Programa katılmak için 0212 297 60 32 numaralı telefondan bizi arayabilir, info@32gunhaber.com dan bize mail atabilir ya da,www.32gunhaber.com adersindeki “bize ulaşın” linkindeki formu doldurabilirsiniz.
Osman Okkan ile Simone Sitte’nin birlikte başladıkları, Okkan’ın yanlız bitirdiği “Cinayet Dosyası”nı geçen Cuma Bilgi Üniversitesinde seyredebilmiştim.Film gerçekten Yaşar Kemal ustanın dediği gibi, Türkiye’nin karşısında üç maymunları oynadığımız bazı gerçeklerini çarpıcı görüntülerle dile getiren bölümler içeriyor.
Oğlu daha bir yıl önce Ermeni olduğu için öldürülen 90 yaşında bir amcanın gözyaşları içinde nasıl ve neden din değiştirmek zorunda kaldığını anlattığı bir bölüm var ki hepimizin gözleri yaşardı. Zülfü Livaneli’de “Osman ve Simone muaszzam bir iş becermişler, tarihsel önemde bir belgesel bu” diyor.
Üzerinde çok konuşulacak, çok tartışılacak bir belgesel. Umarız sunulan tezlere gereken soğukkanlılıkla yaklaşır, Arte’yi ve filminyönetmenlerini gereksiz hırçınlıklarlayıpratmaya kalkışmayız. Hrant gibi barış gönüllüsü bir güvercini ensesinden kurşunlaşan bir ülke görünümünden çağdaş, uygar bir topluma geçişimizin ölçülerinden biri de bizi rahatsız eden görüşlere de hoşgörü gösterebilmek çünkü.
BEŞİKTAŞ NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNE TEBRİKLER
Bugün ofisime Aslı Öymen geldi. Büyük bir heyecanla sabah yaşadığı bir olayı anlattı.Kimlik numarası almak üzere kızıyla birilikte Beşiktaş Nüfus müdürlüğüne gitmiş:
"Stres içinde binadan içeri girdik, işin saatlerce süreceğine kendimi hazırlamıştım,hatta resmi dairelerde insan kavga etmeye de hazırlıyor kendini.. mutlaka bir mesele çıkar düşüncesiyle. Fakat nüfus dairesine girer girmez beklenmedik bir durumla karşılaştım
Önce birer sıra numarası kaptık, ama uzaktan adının Bayram Akıcı olduğunu öğrendiğim bir bey bize işaret etti, bankoya yaklaştık, kimlik numarası almak istediğimizi söylediğimizde, numaraya ihtiyacınız yok kimliğinizi verin yeter, dedi. İçeri gitti, bir dakika geçmeden elimize kâğıtlarımızı tutuşturdu. İşimiz bitmişti. O sırada önünde dağ gibi bir evrak yığını olan müdür yardımcısı Nilüfer Yaman lafa karıştı. Ayaküstü sohbetimizde Beşiktaş gibi tümnüfus dairelerininocak ayından beri Cumartesi-pazar dahil günde 12 saat çalıştığını, nüfus müdiresi Handan Tüfekçi’nin de diğer memurlar gibi banko arkasında evrak hazırladığını, her gün tüm ekibin akşam 8'lere kadar harıl harıl çalıştığını anlattı. Bazı ilçelerde mesai gece 11'lere kadar uzuyormuş. Kendilerini biraz ihmal edilmiş hissettiklerini, akşam yemek ve servislerinin olmadığını öğrendim.
Özetle; Pazar günü oy verebilmek için gerekli nüfüs kimlik numaralarınızı almaya üşenmeyin, işler gerçekten hızlı ve sorunsuz bir şekilde hallediliyor. Ayrıca bu Cumartesi ve Pazar da nüfus daireleri açık olacak.
Paylaş