İsmet Berkan

Saçmalama özgürlüğü olmayan üniversitede bilim olur mu?

15 Ocak 2016
ŞU hoş tesadüfe bakın, Türkiye nihayet bilimsel ve teknolojik gelişmeyi teşvik etmek için (eksikleri olsa da) bütüncül bir teşvik yasasını çıkarmak üzere harekete geçiyor, bu yasayı bizzat Başbakan’ın katıldığı bir toplantıyla kamuoyuna duyuruyor; bu duyurunun üzerinden 24 saat geçmeden üniversitelerde görevli onlarca akademisyenin evini sabahın kör vaktinde polis basıyor, onları gözaltına alıyor.

Türkiye’nin kalkınması yazması basit ama uygulaması hiç de kolay olmayan bir formülle gerçekleşecek, başka türlü değil: Önce biliminiz olacak; bu bilimi teknolojiye ve tasarıma çeviren mühendisleriniz olacak; o mühendislerin ürünlerini üretip pazarlayacak girişim sermayeniz olacak.

 

Bu üç halkalı zincirin halkalarından herhangi biri eksikse veya zayıfsa sistem işlemez; çünkü çok bilinen laftır, ‘Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür’.

 

Ancak zincirimiz güçlüyse katma değeri yüksek mallar üretip dünyaya ve kendi halkımıza satabilir; ancak yüksek katma değerli ürünlerle refahımızı bugün olduğu seviyenin üzerine çıkarabiliriz.

 

Yoksa, geçen yıl olduğu gibi, doların fiyatı yükselir, biz de birdenbire fakirleşiriz.

 

Yazının Devamını Oku

İnsan kanıyla siyaset yapmak

14 Ocak 2016
KENDİNİZİ bir an için Kandil’de oturan PKK’nın lider kadrosundan birinin yerine koyun.

Temmuz ayında yeniden ‘silahlı mücadele’ye başlama kararı verirken herhalde önünüze koyduğunuz bazı hedefleriniz vardı.

 

Bu sizce stratejik olan hedeflere ulaşmak için de çeşitli taktik hedefler ve yöntemler belirlemiştiniz.

 

Şimdi aradan altı ay geçti; acaba bu hedeflerinize, bırakın stratejik olanlarını taktik olanlara ulaşabildiniz mi, örgütünüzü ve silahlı gücünüzü o taktik hedeflere ulaşmaya yakın mı hissediyorsunuz uzak mı?

 

PKK’NIN ASKERİ HEDEFLERİ

 

Yazının Devamını Oku

‘Kütle çekim dalgaları bulundu’ dedikodusu bu sefer doğru mu?

12 Ocak 2016
FİTİLİ 25 Eylül 2015’te, yani dört ay önce, ‘Hiç Yoktan Bir Evren’ adlı kitabıyla Türkiye’de de epey tanınan Amerikalı astrofizikçi Lawrence Krauss ateşledi.

Krauss, 25 Eylül günü Twitter’da, dünyanın en büyük ve ileri kütle çekim dalgaları yakalama araştırmasının bu dalgaları gözlediğine dair bir dedikodu duyduğunu yazdı.

Krauss’un bu dedikodusu o zaman da tartışıldı, Nature dahil bilim dergilerinde yazılara konu oldu ama sonra yavaşça unutuldu.
Derken aynı Krauss önceki gün sabah saatlerinde bu konuda bir tweet daha yazdı: “LIGO hakkında daha önce aktardığım dedikodum bağımsız kaynaklarca da doğrulandı. İzlemeye devam edin. Kütle çekim dalgaları gözlenmiş olabilir. Çok heyecan verici.
İşte bu tweet fizik dünyasını birdenbire canlandırdı; iki gündür bu konuda yazılan çizilenin haddi hesabı yok, dergiler, gazeteler konunun üzerine atladı, hatta YouTube’a açıklayıcı onlarca video bile yüklendi.

 

NEDİR BU KADAR  ÖNEMLİ OLAN?

 


Yazının Devamını Oku

Akıllı otomobil de neymiş?

8 Ocak 2016
BAZILARIMIZIN otomobillerinde epey bir zamandan beri ‘park sistemi’ diye bir şey var.

Hani arabanız önden veya arkadan başka bir otomobile ya da cisme yaklaşırsa sesle sizi uyaran sistem.


İşte o sistem, ses dalgalarıyla çalışan bir çeşit yakın mesafe radarı aslında. Şimdi o sistemin sadece arabanızın önünde ve arkasında değil dört bir tarafında olduğunu düşünün.

Buna arabanızın önünde ve arkasında yer alacak ve kısa mesafede etkili ses dalgaları yerine daha uzun mesafede etkili elektromanyetik radyasyonla çalışan radarları ekleyin.

Daha bitmedi, arabanızın önünde iki, arkasında bir ve yanlarında birer kamera da olacak. Ki bu kameralardan önde olanlarından biri, gördüğü objeleri birbirinden ayırt etme becerisini de taşıyan bir programa sahip.

Yazının Devamını Oku

Geçmiş kavgası edenlerin değil geleceği hayal edenlerin diyarından...

7 Ocak 2016
BİR fuar düşünün, kapıları açıldığı anda 150 bin kişi içeri giriyor olsun.

Bir fuar düşünün, yüz binlerce metrekarelik alana yayılmış olsun, aylar öncesinden şehirdeki otellerde kalacak oda, uçaklarda boş koltuk, kiralık araba şirketlerinde araba bırakmasın. 

Bir fuar düşünün, sabahın dokuzunda yapılan basın toplantısı için bile kapılarda kuyruklar olsun, o fuarda tanıtılan ürünler Türkiye dahil dünyanın bütün gazetelerini bir hafta boyunca meşgul etsin.
O fuarın adı Türkçesiyle ‘Tüketici Elektroniği Fuarı’ veya çok bilinen İngilizce kısaltmasıyla CES.
12 yaşındaki oğlum, birkaç ay önce buraya, Las Vegas’a CES’e geleceğimi öğrendiğinde ‘Ne olur baba beni de götür’ dedi. Ama okulda tam da sınav haftasıydı bu hafta, getiremedim. Dün ona, “Seneye sınavın da olsa geliyorsun” dedim, burayı gördükten sonra.

 

NEGATİF İLE POZİTİFİN FARKI

 

Biz Türkiye’de nefes aldığımızda bile acı çekiyoruz; acı çekmek için yeterince sebebimiz var, her gün insanlar ölüyor ülkemizde. Ama bir de biz, sürekli dünde yaşıyoruz, sürekli dünü konuşuyoruz, sürekli negatif bir pozisyondayız.

Yazının Devamını Oku

Anayasa yolları taşlı

5 Ocak 2016
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu önce Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ardından da Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli ile görüştü.

Bu görüşmelerde liderler arasında çok sayıda konuda derin görüş ayrılıkları olduğu bir kez daha kayda geçmiş oldu ama üç lider yeni bir anayasa yazmak için yeniden bir ortak komisyon kurulması konusunda anlaştılar.

 

Yani yeniden Meclis’te bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulacak; bu komisyona partiler eşit sayıda üye verecekler.

 

Bilmediğimiz tek şey, komisyonun karar alma biçimi olacak. Geçen dönem bir konuda karar almak için komisyonda oybirliği aranıyordu; belki bu sefer oyçokluğunu kabul eder partiler.


Geçen dönem kurulan komisyon aslında başarısız oldu. Evet 60 maddede uzlaşıldı ama aslında ‘önemli’ sayılabilecek hiçbir konuda anlaşma sağlanamadı.

 

Yazının Devamını Oku

Sonuç odaklı mıyız, çekişme mi?

2 Ocak 2016
MODERNİST felsefe, toplumların ilerleme odaklı olması gerektiğini savunur.

Bugün dünden daha ‘ileri’ olmalıdır, yarın da bugünden.


Bu, zamanın okunun hep ileriyi göstermesi gibi bir doğa kuralı değil elbette. Öyle olsaydı, tarih boyunca büyük izler bırakmış onlarca medeniyet ‘gerileme’ye girip yıkılıp gitmezdi.

Ama biz bu tartışmaya girmeyelim ve modernist düşüncenin söylediğinin doğru olduğunu varsayalım. Ayrıca ‘ilerleme’ kelimesinin beraberinde getirdiği tarif sorunlarını ve diğer tartışmaları da bir kenara bırakalım, bir fikir egzersizi
yapalım.

Yazının Devamını Oku

Bir 20 milyar kilometreyi daha devirdik

31 Aralık 2015
BUGÜN yılın ilk günü, bu satırları yazarken eski yılın son günündeyim henüz.

Ne demek eski yılın son günü?

Yani Dünyamız kendi etrafında 365 tam tur attı. Eğer Ekvator’da yaşasaydık, yerimizden hiç kıpırdamasak bile bu 365 günde 14.6 milyon kilometre yol kat etmiş olacaktık.
Tabii bu son 365 günde Dünyamız sadece kendi etrafında dönmedi. Bir de Güneş’in etrafında bir tam tur attık. Dünyamız, Güneş’in etrafında bir tam tur için 940 milyon kilometre yol kat etmiş oldu.
Dünyamız sadece kendi etrafında ve Güneş’in etrafında dönmüyor; bir de bütün Güneş Sistemi’yle birlikte galaksimiz Samanyolu’nun etrafında dönüyoruz. Güneş Sistemi ve elbette biz de, bu yolculuğumuzu saniyede 220 kilometre hızla sürdürüyoruz. (Yanlış okumadınız saniyede 220 kilometre, saatte değil!)
Eh illa zamanı Dünya’nın Güneş etrafında bir tam turunu yapması olan yıl ile hesaplayacaksak, bir yılın 31.5 milyon saniye sürdüğünü unutmayalım; 31.5 milyon ile 220’yi çarptığımızda, Güneş Sistemimizin galaksimizin etrafında dönerken ne kadar yol aldığını bulabiliriz: Yaklaşık 7 milyar kilometre.
Galaksinin etrafında bir tam turun 220-250 milyon yılda tamamlanabileceği hesaplanıyor. Yani ‘Galaktik yıl’ hayli uzun bir süre.
Ölçeğimizi biraz daha büyütelim; en yakın komşu galaksi Andromeda. Samanyolu ile Andromeda birbirlerinden 2.5 ışık yılı uzaktalar ama birbirlerine doğru ‘düşüyor’lar, kabaca saniyede 110 kilometre hızla. Yani iki galaksi birbiriyle çarpışmaya 3.5 milyar kilometre daha yaklaştılar. (Çarpışma da kabaca 4 milyar yıl sonra gerçekleşecek, şimdilik kaygılanmaya gerek yok.)

Yazının Devamını Oku