Denizli tam bir rotasyona gitti. Sürekli 11’de forma bulan Sabri, Umut, Semih dışında 4’ü İstanbul’da (Muslera, Podolski, Sneijder Burak)) 6’sı yedekler sırasındaydı. (Selçuk, Balta, Chedjou, Yasin, Bilal, Olcay) F.Bahçe’nin 28, Beşiktaş’ın 25 rotasyonda oyuncu kullandığı tabloda G.Saray 22’ye ulaştı.
CENK TAMAM DA...
3. Lig temsilcisi Kastamonu karşısında G.Saray’ın kazanacağından emindim. Maç öncesi skordan ziyade kaleci Cenk’e bakayım, ‘Unutmuş mu kaleyi’ dedim.
Tarık’ı dikkatle izleyeceğim, ‘G.Saray’da forma giyer mi?’, Sinan’a dikkat keslieceğim; ‘yeteneklerine rağmen neden efektif olamıyor.’ Rodriguez, Jem’e takılacağım ‘G.Saray orta sahasında ne yaparlar?’ diye. Ve karar verdim. Cenk, Muslera’ya yedek olur da diğer saydıklarımın G.Saray’da işi olmaz. 2013’te G.Saray’a gelen scout ekibinin yaptığı yapılanmanın hazin sonucudur dünkü rotasyon 11’inin Kastamonu karşısında dağılması.
Seyirci yok, hava soğuk, zemin sert, falan filan... Maça damga vuran Sosa, dün Beşiktaş'ı kurtardı. Ama bu futbolla hep böyle gitmez.
Beşiktaş'ta takımı toparlayacak, paniği dağıtacak lider oyuncu yok. Kenetlenme üst düzey değil.
Galatasaray ve F.Bahçe'nin maçlarını kazanması, Beşiktaş'ın pazartesi son maçı oynaması, siyah beyazlıları mental olarak olumsuz etkiliyor. Bu, geçen yıl da böyleydi. Kaybetme veya geriye düşme korkusu...
Evinde son 4 maçta gol atamamış, 1 galibiyet almış, ligin en az isabetli pas yapmış takımı karşısında ilk yarıdaki o silik, pasif, hücuma çıkamayan, ileride top tutamayan futbolu Beşiktaş'a yakıştıramadık.
Ligin ilk haftalarında oyundan alındığında dayılanan, egosu şişik Van Persie’yi yedekler sırasına mahkum etmek, vatandaşı Nani’nin takdir edilecek hayati asist ve gollerine rağmen takım oyunundan uzak kalmaması için müdahale etmek Pereira’nın başardığı işler.
Hiçbir takım ve kurum yaptığı planları harfiyen uygulayarak başarılı olamaz. Bir takımı başarıya götüren strateji, sürekli yenilenen bir süreçtir.
OYUN YANSITMIYOR
F.BAHÇE ne kadar yenileniyor? Ve bu devamlı mı? Hayır. Haftalardır “Agresif oynuyoruz, rakip alanda basıyoruz, kalitemizi sahaya yansıtıyoruz” diyen Pereira, aslında sıkıntının farkında. F.Bahçe rakiplerinin kadro maliyeti itibarıyla 2-3 hatta 4-5 kat üstünde. Ama oynanan oyun, takımda yaşanan değişim bunu yansıtmıyor.
İlk yarı rakip kaleye sadece 2 isabetli şutu Fernandao ile bulan ve de 1 gol atan dünkü F.Bahçe, Pereira’nın maç önlerinde ve sonrasında anlattığı F.Bahçe değil. Birinci yarıdaki uyku futbolundan Fenerbahçe G.Birliği’ni uyandırmadı. Beraber uyumaya ve uyutmaya devam ettiler. Bu mudur Pereira’nın basan, agresif Fenerbahçesi? İlk yarı çerçeveye sadece 2 top.
Beşiktaş 15. hafta sonunda Galatasaray’ın 9 puan önünde. Bir Mustafa Denizli klasiğinde şampiyonluk şansının hala yüzde 51 olduğu söylenebilir mi?
Beşiktaş dün Galatasaray’ı sürklase etti dersek abartı yapmış olmayız. Siyah beyazlılar son 10 yılda hiçbir derbi maçında bu kadar etkili ve dominant olmadı. Belki de bu sezonun en agresif, en etkili ve en çok pozisyon bulan oyununu oynadı.
Lider Fenerbahçe’nin 8 puan gerisinde maça başlayan Galatasaray’ın beraberlik odaklı futbol anlayışı hocaları Mustafa Denizli’nin yüzde 51 felsefesinin çok uzağındaydı.
Eğer Galatasaray kalesinde Muslera olmasa, skor daha farklı ve tarihi olabilirdi. Eğer Muslera, Beşiktaş’ın kalecisi olsaydı, Beşiktaş şu an Avrupa kupalarında yoluna devam ediyordu.
Eğer Muslera, Beşiktaş’ın kalecisi olsaydı, Kartal şu an Avrupa kupalarında yoluna devam ediyordu.
YAZININ özü şudur: Beşiktaş’a bravo ve yediği iki gole rağmen şapka çıkartın Muslera’ya. Beşiktaş 15. hafta sonunda G.Saray ’ın 9 puan önünde. Bir Mustafa Denizli klasiğinde şampiyonluk şansının hala yüzde 51 olduğu söylenebilir mi? Beşiktaş dün G.Saray’ı sürklase etti dersek abartı yapmış olmayız. Siyah beyazlılar son 10 yılda hiçbir derbi maçında bu kadar etkili ve dominant olmadı. Belki de bu sezonun en agresif, en etkili ve en çok pozisyon bulan oyununu oynadı.
Lider F.Bahçe’nin 8 puan gerisinde maça başlayan G.Saray ’ın beraberlik odaklı futbol anlayışı hocaları Mustafa Denizli’nin yüzde 51 felsefesinin çok uzağındaydı.
Eğer G.Saray kalesinde Muslera olmasa, skor daha farklı ve tarihi olabilirdi. Eğer Muslera, Beşiktaş’ın kalecisi olsaydı, Beşiktaş şu an Avrupa kupalarında yoluna devam ediyordu.
Pasif, sakatlanmaktan korkan, koşmayan, fiziksel mücadelelere çok karışmayan, bazen var çokça yok bir Nani, ama kariyeri ve klası ona işte böyle maç çevirtiyor. Ben tartışırım, sevmem, ama F.Bahçe’de kritik maçlardaki golleriyle tüm Fenerbahçelilerin sevdiği bir oyuncu...
TARAFTAR NEREDE?
İki Volkan’ın yere yatmadığı, köşelerden uçup top çıkarmadığı yani Nani ve Ozan’ın pozisyonu dışında tarafların gol hamlesi yapmadığı ilk yarı sonunda, “Maç herhalde böyle biter” dedim. Ve tribünlere baktım. 30 bin seyirci var, yok... Ligin 2.’si ile 5.’si oynuyor. F.Bahçe, şampiyonluğun en büyük adaylarından.
Adı bugünlerde Diego Ribas. Hazırlık maçlarının çabuk, etkili futbolcusu şimdilerde bir düşüş içinde. Geçen hafta G.Antep maçında voleyboldaki smaç pozisyonunda yaptığı penaltıyı oyunun akışı içinde görsek bile dün 67. dakikada rakibine arkadan attığı tekmeyi futbolun içine koyamayız.
SADECE GOL ATTI
75’te Commons’ın golüyle Fenerbahçe galibiyeti kaçırdı. Takımı 10 kişi bırakan Diego’nun arkadaşlarıni psikolojik ve fiziksel olarak bozmasının yanında kenardan gelen yüksek topa yükselemeyen iki uzun adam Alves ve Ba’nın da büyük hatası vardı.
Şöyle bir Fenerbahçe: Sağ iç Topal, sağ açık Gökhan Gönül, stoper Fernandao... Alves ve Ba dışındaki tüm Fenerbahçe, hatta 30 metrekare futbolcusu Souza bile rakip kaleye gol hamleleri yaptı özellikle ilk yarıda... Dün sahanın en silik isimleri Markovic, Alper ve Diego’idi. Markovic müthiş bir sprint ile attığı golün dışında sahada yoktu. Alper fizik gücüyle Celtic’in genç futbolcuları önünde etkisiz taldı. Diego topla oynama sevdasına devam etti. Pereira’nın tavsiyesi üzerine kenardan gelen toplar için Fernandao sürekli Alves ve Ba’nın arasındaydı.
Türkiye Kupası’nda Ankaragücü İnönü Stadı’nda Fenerbahçe’yi 8 kişiyle mağlup etmişti...
Geçen hafta Trabzon maçı sonrası yazıma “Defanstan hücuma böyle geçilir” başlığını vermiştim.
Konya maçının sonrasında gelişimin sürdüğünü, Pereira’nın istediği agresif, rakibe basan, şut atan, gol arayan futbolun oynandığını yazmıştım.
Dün 64 dakika 10 kişi oynayan ve iki defa geriye düştüğü maçta eşitliği sağlayan Fenerbahçe’nin karda mı zararda mı olduğunu söylemek lazım.