Mustafa Denizli.3-0 kaybettiği maçın rövanşı için “Yüzde 51 tur atlarız” diyor; Türkiye, 40 yaşında heyecanı yüksek, düşleri sınırsız bu adamın arkasına takılıyordu.
Neuchatel ve Monaco maçları, Galatasaray’ın 2000’de Avrupa Kupası ile sonuçlanan Ali Sami Yen felsefesinin ayağa kalktığı yılların maçlarıydı.
BU KADRO YETMEZ
2014 Ocak ayında Azerbaycan’da çalışırken Türkiye için “Ya olmazsa korkusu içindeki korkaklar ülkesi” ve 10 Aralık 2015’te ise, “Hiç kimse endişe etmesin, Galatasaray için 21. haftada çok farklı tablo ortaya çıkar” diyen Denizli ile “Bunları da atlatırız”, “Galatasaray’ın şansı her zaman yüzde 51” diyen Denizli, artık bir gerçeği görmeli ve kabul etmeli.
Resmen içeride-dışarıda hep korkusuna itimat ediyor.
Son 2 maçta Antalya’dan 4, Amed’den 3, toplam 7 gol yiyen Fenerbahçe’de “Vitor Pereira, bayıldığı savunma futbol dinamiğinin tutucuları Topal ve Souza’nın ikisinin birden cezalı olduğu bir maçta, savunma inadını bu cezalarla kırar, atak ve kreatif bir orta saha ile sahaya çıkar” diyenler yanıldı.
EL FRENİ KADLEC
Donk, Derdiyok, Scarione başta olmak üzere sattıkları, sakat ve cezalılarıyla ilk yarıdaki kadrosunun yarısını yitirmiş Kasımpaşa karşısında Fenerbahçe’de bu genç kadro Topal ve Souza’nın eksikliğini hissetmemeliydi, hissetmedi.
İkisi de futbolculuğunda kaleciydi.
Biri dünyanın en önemli ofansif oyuncularıyla, defansif, sağlamcı, ‘bir at üstüne yat’ felsefesini benimseyen Vitor Pererira.
Diğeri Pereira kadar sağlam bir savunmacı, yani golü atan değil attırmayan bir adam Şenol Güneş. O, takımını atak, bol paslı, yardımlaşmalı ve gol odaklı futbol oynamasını istiyor.
Hangisinin takımı şampiyon olacak?
Bakışları, vücut diliyle verdiği penaltıya inanmayan Alper Ulusoy, ligin son sırasında, 10 puanla kümede kalma kavgası veren Eskişehirspor’dan çok, kendi kariyerine ve yüreğine ihanet etti.
Fernandao’nun şutunda, Sezgin’in topa elle müdahalesi açık bir penaltı.
Ulusoy, görmemiş olabilir, bu kritik olayı atlayabilir.
Ama arkadaki Nani’nin sağ ayağını, öndeki Emre Güngör’ün sol baldırına dayadığı pozisyonda penaltı veremez.
Avrupa’da knockout sistemi uygulanıyor kupada.
Yani çift maçlı eleminasyon sistemi.
Dün 3 maçta 9 puana ulaşmış ve gruptan çıkmayı neredeyse garantilemiş F.Bahçe ile hiç puan alamayan Giresun maçında tribünlerde sadece 2 bin seyirci vardı.
Grup değil de baştan gelen elemenisyon sistemi finale kadar uygulansaydı seyirci daha fazla olacaktı.
Ama G.Saray’ın Kastamanu önündeki kupa ve ligdeki son Kayseri maçındaki kötü futbolunu hatırlayanlar, dün Ryan Donk’u heyecanla izlediler ve “Devre arasında G.Saray’da değişen ne oldu” sorusuna cevap aradılar.
Donk’tan başlayamım: Melo’nun gidişinden bu yana defans dörtlüsü önündeki ikilide Selçuk’a partner bulmak için Hamzaoğlu da, Denizli de ona yakın futbolcu denedi.
Olmadı, hiçbiri.
Peki Donk ilaç olacak mı?
Futbolu kazanır kılan, savunmada sağlamcı, golü her maçta 1 de olsa arayan, futbolun estetiğine değil de neticenin güzeline bakan, yani futbolu bir 'artistik patinaj' olarak düşünmeyip, güzel hareketlere değil de skora puan verilen mantık içerisinde değerlendiren bir teknik adam. Takımın, özellikle İstanbul'daki maçlarında gol yollarında şapka çıkartan adamları Fernandao ve Nani dün akşam yoktu.
F.Bahçe'nin, Kadıköy'de attığı gollerin yüzde 80'inde asist ve son vuruş olarak bu iki adam vardı. Dün, ikisi de yoktu takımda... Ve her zaman ifade ettiğim gibi Diego, Fenerbahçe'nin gole giden en kestirme yoludur. Sakatlanıp oyundan çıkınca iş Van Persie'ye ve takımın asist yapma durumundaki 9 adamına kaldı...
Fenerbahçe'ye çok gol atmayı, 1-0'lık skorlarla yetinmemeyi öğretecek felsefeyi Pereira, devre arasına geldik hâlâ takıma aşılayamadı. Evet Fenerbahçe olması gerektiği kadar dominant, bulması gerektiği kadar gol pozisyonlarını zorlayan, aktif, şut atan, rakip kaleye baskı yapan bir takım ama skorun eşitlenmesi halinde defans güvenliği ve taktik formasyon tam anlamıyla bozuluyor.
2017 NiSAN'I...
Bu 41 puan, 2003-04 sezonundan bu yana en iyi ilk yarı performansı. Oyundan alınan Quaresma’nın, yerine oyuna giren Olcay’ın emeğine haksızlık yapma hakkı yok. Şişik egolu Portekizli’yi şu ana kadar takımda tutan, teknik direktör Güneş’in liderlik vasıfları. Formayı hak edene vermek. Ceza sahası içine hareketlenmeden, taç çizgisi kenarlarından rakibe giden ortalar yapmak, trivelalarla seyirciye caka satmak, yani amaçsız oyun Şenol Güneş’i kesmez.
Geride kalan 17 lig maçının özetinde:
1- Atiba, Oğuzhan ve Gomez ilk sıradadır.
2- Defans göbeğinde ciddi sorun vardır.
3- Kaleci sıkıntısı yoktur.