İhsan Yılmaz

‘O kadar biliyorsan git kendin çek!’

25 Kasım 2020
Türkiye, Şakir Eczacıbaşı’nı işinsanı kimliğinden çok kültür sanat alanının önde gelen aktörlerinden biri olarak tanıdı.

Robert Kolej’deki öğreniminden sonra, Londra Üniversitesi Eczacılık Okulu’nda okuyup aile şirketinde görev alsa da o daha çok sanatla iç içe bir hayat sürdü. Türkiye’ye dönüşü sonrası 1953 yılında Vatan gazetesinin ünlü Sanat Yaprağı ekinin yayıncıları arasında yer aldı. Görsel sanatlarla çok ilgiliydi. Onat Kutlar ile birlikte Türk Sinematek Derneği’ni kurdu. Türkiye’de bir sinema kültürünün oluşmasında büyük emeği oldu. Fotoğraf sanatıyla ilk kez 1960’lı yıllarda ilgilenmeye başlayan Şakir Eczacıbaşı, yapıtlarıyla yurtiçi ve yurtdışında büyük ilgi çekerek çağdaş fotoğraf sanatçıları arasında seçkin bir yer elde etti. Pek çok sergi açtı, albüm yayımladı. Hayatının son dönemlerindeyse kendi sanatından çok ülkemizdeki kültürel iklimin iyileşmesi için çalıştı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı gibi görevleri de üstlenen sanatçı, dönemin kültür sanat alanına yön veren isimlerinden biri oldu.



İstanbul Modern bugün ziyarete açılan ‘Seçilmiş Anlar’ sergisiyle aramızdan ayrılışının 10’uncu yıl dönümünde Şakir Eczacıbaşı’nı anıyor. Küratörlüğünü Bülent Erkmen’in üstlendiği sergide Eczacıbaşı’nın 300’den fazla fotoğrafı yer alıyor ve onun sanatçı yönünü bize bir kez daha hatırlatıyor.

‘Seçilmiş Anlar’, aynı zamanda Eczacıbaşı’nın vefatından önce hazırladığı ancak yayınlayamadığı son kitabı. Sergi adını buradan alıyor ve kitap da okuyucuyla buluşuyor.

Şakir Eczacıbaşı, ‘Seçilmiş Anılar’ kitabında profesyonel olarak fotoğrafa nasıl başladığının hikâyesini şöyle anlatmıştı:

Yazının Devamını Oku

10 Kasım anısıyla Türkiye’yi ağlatmıştı

18 Kasım 2020
Bu yıl Sabancı Holding’in hazırladığı 10 Kasım filmi, “O gün bütün Türkiye yağmur yağmadan ıslandı” cümlesinin hikâyesini canlandırarak gözlerimizi yaşartmıştı.

Filmde 17 Kasım 1938’de Kabataş Erkek Lisesi’nde yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilmişti. Edebiyat öğretmeni, Atatürk’ün ölümü üzerine öğrencilerden duygularını anlatan birer kompozisyon yazmalarını istemiş, içlerinden biri sadece bir cümle yazabildiğini söyleyip bu cümleyi okumuştu. Ve bütün Türkiye’nin ruh halini tek cümleyle özetlemişti.



Olayın gerçek hikâyesini 32. Gün yapımı ‘Atatürk’ün Son Yolculuğu’ belgeselinde Ali Nejat Ölçen anlatmıştı. O cümleyi yazan öğrenci, Ölçen’in sıra arkadaşı Faruk Dursunoğlu’ydu. Kompozisyon ödevini veren edebiyat hocası ise Nihat Sami Banarlı. Ünlü edebiyatçı bu cümle üzerine gözyaşlarını tutamamıştı, Ölçen’in anlattığına göre.

Yazının Devamını Oku

Plakadaki kehanet A11 11 18

11 Kasım 2020
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliaht Prensi Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Sofia, 28 Haziran 1914 tarihinde trenle Saraybosna garına girdiklerinde saatler 09.25’i gösteriyordu.

Arşidük ve eşi, kendileri için hazırlanan A11 11 18 plakalı, üzeri açık, yeşil renkli bir otomobile bindiler. 50 bin nüfuslu Saraybosna şehrinde ilk durak belediye sarayıydı. Arşidük bütün seyahat planlarını titizlikle bizzat yapmış, milliyetçi bir saldırıya karşı tüm uyarılara rağmen polisin korteje eşlik etmesini istememişti.

Ama Bosna’nın bağımsızlığını savunan ve ismi ‘Genç Bosna’ anlamına gelen ‘Mlada Bosna’ örgütü, yol boyunca militanlarıyla tertibatını çoktan almıştı.



Kortej, Miljacka Nehri kıyısından halkı selamlayarak yoluna devam ederken bombalı bir saldırıya uğradı. Cumburja Köprüsü’ne 100 metre kadar kala, Nedeljko Cabrinovic adlı militanın fırlattığı el bombası şans eseri arkadaki arabanın altında patladı.

Büyük panik yaşanmasına neden olsa da ölen ya da yaralanan yoktu.

Yazının Devamını Oku

Paulo Coelho olmak

4 Kasım 2020
Başta onu dünya çapında üne kavuşturan ‘Simyacı’ olmak üzere, romanlarında insanın mistik yolculuğunu, iyiliğin, bilgeliğin peşindeki macerasını anlatan ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho yazdıklarının hiç de boş olmadığını, arkasını kendi kişiliği ve hayatıyla doldurduğunu bir kez daha kanıtladı.

İzmir’deki içimizi yakan depremden sonra Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Kuran’dan “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır” ayetine yer vermiş ve “Tüm dayanışmam Türk arkadaşlarıma, pazartesi günü Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi aracılığıyla bağış yapacağım” dedi.



Dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan acıyı acın bellemek, en derininde hissetmek... Bir yazardan, sanatçıdan başkası beklenemezdi zaten. Coelho’nun çok sevilmesinin, okunmasının simyası da bu.

Enkazdan 65 saat sonra kurtarılan ve hayata tutunduğu eliyle depremin simgesi olan 3 yaşındaki Elif bebeğin (Perinçek) hayatı boyunca tüm eğitim masrafını üstleneceğini açıklamıştı Yemeksepeti’nin CEO’su Nevzat Aydın.

Depremdeki ikinci mucizeyi ise dün Ayda yaşattı bize, 91’inci saatte enkazdan sağ çıkarak... Ne yazık ki annesi Fidan Gezgin kurtarılamadı. Fidan Gezgin, Vitra İzmir mağaza müdürüymüş. Eczacıbaşı Topluluğu da dün yaptığı açıklamayla “Ayda’nın ve kardeşi Atakan’ın her zaman yanında olacağız” diyerek onlara sahip çıkacaklarını duyurdu.

Yazının Devamını Oku

Türkülere kanca atmışlar

28 Ekim 2020
Müzik devi Amerikan Universal’ın, YouTube’da bulunan yüzlerce Türk halk müziği ve Türk müziği eserini hak sahibiymiş gibi kendi adına kaydettiği (claim attığı) ortaya çıktı.

Müzik dünyasının neredeyse tamamında artık dijital platformlar kullanılıyor. Spotify, YouToube gibi kanallardan dünyanın her yerinde üretilen müziğe, video klibe ulaşmak mümkün. Eserler dinlendikçe, izlendikçe de hak sahiplerine telifleri bu global kuruluşlar tarafından ödeniyor. Buraya kadar her şey normal. Ancak Türkiye’nin önde gelen müzik yapım firmalarından Kalan Plak, dünya müzik devi Amerikan Universal’ın, YouTube’da bulunan yüzlerce Türk halk müziği ve Türk müziği eserini hak sahibiymiş gibi adına kaydettiğini (claim attığı) ortaya çıkardı. Bu usulsüzlüğü ortaya çıkaran Kalan Müzik sahibi Hasan Saltık, mahkemeye başvurarak bilirkişiyle delil tespitinde bulundu. İlk tespitlere göre işin boyutunun sadece Kalan Müzik yapımları ile sınırlı olmadığı, anonim şarkı ve türkülerden telif sahibi belli popüler şarkılara kadar hatta Türk dizi ve film müziklerine kadar uzandığı belirlendi.



‘YAZILIMDAN KAYNAKLI’ DENDİ

Hasan Saltık, sanatçısı Çimen Yalçın’ın yorumlayıp YouTube’a yüklediği anonim ‘Şu Karşıki Dağda Kar Var Duman Yok’ türküsüne Universal Publishing’in (UMPI) teknik deyimle ‘claim attığını’ (sahiplik iddiasında bulunduğu) saptadı. UMPI Türkiye ofisine bunun ne anlama geldiğini soran Hasan Saltık, yurtdışındaki yanlış yazılımdan kaynaklanan bir sorun olabileceği yanıtını aldı. Ertesi gün de Çimen Yalçın klibi üzerindeki hak talebi iddiasını silerek geri çekti. Araştırmayı derinleştiren Saltık, Neşet Ertaş’tan Mahzuni Şerif’e, Ahmet Aslan’dan Âşık Veysel’e, Âşık Daimi’ye kadar hakları Kalan Müzik’e ait yüzlerce eserin aynı şekilde UMPI adına claim atıldığını saptadı. Üstelik bunun sadece Kalan Müzik’e ait eserlerle sınırlı olmayıp diğer yapımcılara ait yüzlerce eserde de aynı yolla bağlantı kurulduğu ortaya çıktı.

Yazının Devamını Oku

Şiirin kendine ait olmadığına inandıramadı

23 Ekim 2020
Twitter’da kendi imzasıyla paylaşılan bir şiire “Benim böyle bir sözüm yok” diye not düşen ünlü şair Ataol Behramoğlu’na başka bir kullanıcı ilginç bir cevap yazdı: “Hayır var, araştırmanızı öneririm.” Yaşayan bir şair bile sosyal medyada paylaşılan bir şiirin kendine ait olmadığına insanları ikna edemiyorsa, varın diğerlerini düşünün.

SOSYAL medyadaki bilgi kirliliğinden nasibini alanların başında edebiyatçılar geliyor. Pek çok yazı, şiir, altına onların imzaları atılarak binlerce kişi tarafından paylaşılıyor. Kes-yapıştır yöntemiyle yapılan bu paylaşımların önüne geçmek neredeyse imkânsız. Eğer yazar ya da şair yaşıyorsa “Bu söz, bu şiir benim değil” diye itiraz edebiliyor. Hayatta olmayanların ise dijital ortamda yazdıklarına yakın bir külliyat kendilerine mal edilmiş durumda. Ancak yapılmış binlerce paylaşımın hangi birini düzelteceksiniz? “Bu metin bana ait değil” demeniz bile inandırıcı bulunmuyor. Tıpkı ünlü şair ve yazar Ataol Behramoğlu’nun başına gelen gibi.



İTİRAZ ETMEK DE YETMİYOR

Bunun son örneği Twitter’da yaşandı. Bir kullanıcı “(...)Öğrendim ki/Bazen başkalarını affetmek yetmiyor/Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekir...” şeklindeki bir metni Ataol Behramoğlu imzasıyla paylaştı. Ünlü şair bu paylaşımın altına “Benim böyle bir sözüm yok” diye yazarak bu yanlışlığı düzeltti.
Bir başka kullanıcı Behramoğlu’nun paylaşımına şu cevabı verdi: “Hayır var, araştırmanızı öneririm.” Paylaşımı yapan yazdığından emin, bir diğeri ise şairin düzeltmesini bile düzeltme cüretini gösterebiliyor.

Yazının Devamını Oku

Heykeltıraş Özal sergi açıyor

21 Ekim 2020
Türkiye Cumhuriyeti’nin 8’nci Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ailesi bir dönem oldukça göz önündeydi. Doğal olarak attıkları her adım kamu tarafından takip edilir, bilinirdi.

O dönemden kalma bilgim, ailenin sanatla ilişkili olan tek kişisinin damatları baterist Asım Ekren olduğuydu.

Gama Art Gallery’de bugün açılacak olan Elif Özal Danışman’ın ‘Yeniden Doğuş/Farkındalık’ sergisi önce isim benzerliği nedeniyle ilgimi çekti.



Şimdiye kadar duymamıştım aileden bir sanatçı çıktığını.

Turgut Özal’ın kardeşi Yusuf Özal’ın kızıymış.

Yazının Devamını Oku

Borusan konserde vites yükseltti

14 Ekim 2020
Pandemi sürecinde alınan sağlık tedbirleri gereği birçok festival ya iptal edildi ya da çevrimiçi yapılarak seyircisiz gerçekleştirildi.

Sanat kurumlarının çoğu da aynı durumda. Ancak özellikle konserlerin ücretsiz, çevrimiçi ya da seyircisi yarı yarıya azaltılmış salonlarda yapılması beraberinde bir tartışmayı da getirdi.

Bir kısım, konserlerin seyircisiz yapılmasındansa hiç yapılmaması gerektiğini savunuyor.

Diğer bir kısım ise sürecin belirsiz olduğunu söyleyerek, yeni koşulların dayattığı şartlarda da olsa kültür-sanat faaliyetlerinin devam etmesi gerektiğini savunuyor.



Türkiye’nin önemli sanat kurumlarından Borusan Sanat, ikinci grupta yer alıyor ve dün yeni sanat sezonunun açıkladıkları bir basın toplantısı yaptılar. Tabii ki Zoom üzerinden.

Yazının Devamını Oku