Tepkiler ve protestolar yerini yavaş yavaş savaştan etkilenen masum insanlar için başlatılan yardım kampanyalarına bıraktı. Orhan Veli’nin ‘Vatan İçin’ şiirini Ukrayna’ya uyarlayıp “Neler yapmadık şu Ukrayna için” diyerek kimin ne yaptığına şöyle bir bakalım.
Sondan başlarsak... İngiliz sokak sanatçısı Banksy’nin kendisi gibi gizemli bir koleksiyoneri, 2005 yapımı ‘CND Soldiers’ eserini geçen cuma günü MyArtBroker web sitesinde satışa çıkarmış ve 81 bin sterline satılan eserin gelirinin Ukrayna’da çocuk hastanesine bağışlanacağı açıklanmıştı.
BBC’nin haberine göre eserin satıldığı MyArtBroker satış ağının Genel Müdürü Charlotte Stewart, yaptığı açıklamada: “İnanılmaz derecede cömert bir müşterimiz, Banksy’nin ‘CND Soldiers’ baskısını satmayı teklif etti. 20 bin sterlinlik açılış fiyatına karşılık 81 bin sterlinlik teklif, beklentilerimizin oldukça üzerindeydi” demiş.
Satıştan elde edilen gelir önümüzdeki haftalarda Kiev’deki Ohmatdyt Çocuk Hastanesi’ne ulaştırılacakmış.
Banksy
4 Mart’ta Elgiz Müzesi’nde açılan ‘Arkas Koleksiyonu’nda Doğa, Bahçeler, Düşler’ sergisinin ardından 26 Mart’ta Arkas Sanat Merkezi’nde ‘Elgiz Koleksiyonu’nda Mitler ve Hayaller’ sergisi de cuma günü ziyarete açıldı.
Ağırlıklı olarak güncel ve çağdaş sanata odaklanan bir koleksiyona sahip Elgiz Müzesi. Mart ayının başından beri ziyaretçisinin orada görmeye pek alışık olmadığı bir seçkiye ev sahipliği yapıyor bu işbirliği sayesinde. ‘Doğa, Bahçeler, Düşler’ sergisinde, 16’ncı yüzyıldan 20’nci yüzyıla uzanan döneme ait, doğayı yücelten resim, heykel, cam ve halı sanatının önemli örnekleri yer alıyor. Alfred Sisley, Maurice de Vlamick, Alfred de Breanski gibi Avrupa sanatının önemli temsilcilerinin eserleri ile Hoca Ali Rıza, İsmail Hakkı, Sami Yetik gibi önemli Türk ressamlarının ağırlıklı olarak peyzaj konulu eserleri doğanın henüz insanoğlu tarafından bu kadar tahrip edilmediği bir döneme götürüyor ziyaretçisini. Erken bir bahar havasını da böylece müzenin bulunduğu Maslak’tan İstanbul’a sanat eserleri aracılığı ile sokuyor.
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas ve Elgiz Müzesi Kurucusu Can Elgiz koleksiyon yapmaya nasıl başladıklarını ve eser seçimlerini neye göre yaptıklarını anlattılar.
İzmir Kordon’da Mimar Emmanuel Pontremoli tarafından 1906 yılında inşa edilen ve İzmir Yangını’ndan kurtulan ender binalardan biri, Fransa Konsolosluğu’nun 2011’den beri Arkas Sanat Merkezi olarak kullanılan denize bakan bölümünün salonları da bu kez güncel sanatın önemli isimlerinin eserlerini misafir etmeye başladı.
Billur Tansel
Satışa çıkan fotoğrafların arasında bir fotoğraf var ki zamanında epey tartışılmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir fotoğrafı bu. Erdoğan’ı torunları ile birlikte gösteren fotoğraf 25 bin lira ile müzayedenin en yüksek açılışına sahip. Ara Güler’i bu kart baskıyı imzalarken gösteren fotoğraf da kanıt olarak yanında veriliyor.
Fotoğraf 2015 yılında çekilmişti. Çekimler Ara Güler’in talebi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutunda gerçekleşmişti. Güler, konutun oturma odası, kütüphane ve çalışma odasında, Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve torunları Ahmet Akif ile Mahinur’un fotoğraflarını çekmişti.
O dönem bu olaya tepki gösteren bazı kesimlere ve gazetecilere Ara Güler’in yanıtı şöyle olmuştu: “Cumhurbaşkanı değil mi? Çekmeyecek miyiz? Tabii Cumhurbaşkanı’nı çekeceğim, onu çekmeyip sizin gibi serserileri mi çekeceğim! Biz gazeteciyiz, her şeyi çekeriz.”
EDİP CANSEVER’DEN ‘AMERİKAN BİLARDOSUYLA PENGUEN’ POZU
SALVADOR Dali’den Pablo Picasso’ya, Louis Aragon’dan John Berger’a, Sophia Loren’den Marlon Brando’ya, Winston Curchill’den Indira Gandhi’ye dünyaca ünlü sanatçı, yazar, oyuncu ve politikacının fotoğrafını çekmişti Ara Güler. Portrelerinin özelliği çektiği kişiyi çok iyi tanıması ve ruhunu yansıtmasındaydı.
Doğduğu köyde, Bayburt’un Bayraktar köyünde açtığı Baksı Müzesi başlı başına bu düşüncesinin somutlaşmış hali değil mi zaten?
Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta dün açılan ve 30 yıl boyunca ürettiği yapıtlarından oluşan yeni sergisi ‘Geleneğin Şifreleri-Geleceğin Şifreleri’, Anadolu topraklarındaki birikimlerin derin anlamlarla birbirine bağlandığı gerçeğini farklı boyutlarda somutlaştırıyor.
Hüsamettin Koçan’ın Alanya Kalesi’ndeki tarihi tersaneden Çankırı’daki tuz mağaralarına, Baksı’dan İstanbul’daki çeşitli sergilerine kadar 30 yılda bu bağları sanat eserleri aracılığı ile nasıl kurduğunun tanığıyım.
Bir tür retrospektif niteliğinde olan ve kültürel DNA’nın ipuçlarını veren sergi benim de kişisel sanat eğitimimin retrospektifine dönüşüyor o yüzden.
Eski çağlardan günümüze, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’in rüyasını ve kültüre bakışını dönem dönem semboller ve figürler üstünden bir araya getiren sergide 99 eser yer alıyor.
PEN Türkiye Yazarlar Derneği bu kapsamda her yıl bir şiir ödülü veriyor ve ödül alan şair o yılın bildirisini hazırlıyor. Bu yılın ödülü şair Türkan İldeniz’e verildi ve bildiriyi o yazdı. Yaklaşık 50 yıllık bir ‘suskunluktan’ sonra toplu şiirleri yeni yazdıklarıyla birlikte 2021’de basılan İldeniz’in bildirisi ‘Şiir, sen benim her şeyimsin’ başlığını taşıyor.
Bu yıl Türkiye Yazarlar Sendikası da (TYS) bir şiir bildirisi yayınladı. TYS’nin bildirisini ise şair Gülsüm Cengiz kaleme aldı.
Cengiz’in ‘Şiir yaşam içindir!’ adlı bildirisinde aşkın tanımını yaparken kullandığı bir ifade ise büyük bir tartışmaya neden olmakla kalmadı, bir işaret fişeği gibi daha pek çoğunu ateşledi.
İşaret fişeğini yakan şair Birhan Keskin oldu. Sosyal medya hesabı Twitter’a bildirinin metnini koyup “kadın ve erkek arasındaki büyük duygu birliği olan aşk” ifadesini işaretleyerek şöyle yazdı: “Bu, bu ülkenin Yazarlar Sendikası’nın Dünya Şiir Günü bildirisi. Mavi ile işaretlediğim yerden sonrasını okumadım. Okumam da. Heteroseksist diliniz, düzeniniz batsın.”
Birhan Keskin
Havalimanının en dikkat çekici alanlarından, metro çıkış alanındaki viyadüğün alt yüzeyi için tasarlanan eseri belirlemek üzere açılan yarışmayı ‘Saya’nın Sesi’ adlı eseriyle Betül Kotil kazandı. Kotil’in hayvanlara kaybolmasınlar diye takılan zillerden esinlenerek tasarladığı çalışması toplam 5 bin 770 metrekare alanda uygulanacak. Eser, dört farklı boyutta 2 bin 10 zilin kanatlar şeklinde 18 metre yükseğe asılmasıyla oluşacak. Sanatçı bu eseriyle Türkiye’de kültür sanat alanında bugüne kadar verilen en büyük ödül miktarı olan 1 milyon TL kazandı. Eserin uygulama masrafları da İGA tarafından karşılanacak.
Her gün binlerce insanın altından geçeceği, devasa bir mekâna yayılan bu görkemli eserin yaratıcısı Betül Kotil, 1987 Balıkesir Bigadiç doğumlu bir sanatçı. İlk, orta ve lise eğitimimi Bigadiç’te tamamladıktan sonra 2007 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Resim-İş Öğretmenliği bölümüne girmiş. 2011’de mezun olduktan sonra aynı üniversitede yüksek lisans yapmış. Evli ve iki çocuk annesi olan Kotil halen Ankara’da yaşıyor ve atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Betül Kotil’in yarışmayı kazanan eseri Saya’nın Sesi, İstanbul Havalimanı’nın en dikkat çekici alanlarından, metro çıkış alanındaki viyadüğün alt yüzeyine yerleştirilecek. Kanatlar şeklinde yerleştirilecek 2 bin 10 adet zilden çıkacak sesler için ses mühendisleri ile çalışılacak.
Projesini şöyle anlatıyor genç sanatçı: “Saya’nın Sesi, uzun zamandır aklımda olan ama mekânını arayan bir projeydi. İGA İstanbul Havalimanı ve İGART sayesinde aradığı mekânı buldu. ‘Saya’ özellikle Balıkesir yöresinde kabul görmüş bir kelimeymiş. Büyük ve küçükbaş hayvanların hem korunup otlatıldığı hem de geceleri uyuduğu kapalı bir alan. Gerekli durumlarda aileler de burada hayvanlarla birlikte kalabiliyor. ‘Saya’ya gitmek’ diye söyleniyor konuşma dilinde. Kuzular doğum yapınca Saya’da kalınıyor. Gebe koyunların karnındaki yavru yüz günlük olduğunda çobanlar ‘Saya’ töreni yapıyor. Saya bizden bir ses... Bu sesin milyonlarca ziyaretçi ile buluşacak olmasından çok mutluyum.”
Eser, modern mimarinin son örneklerinden olan ve en ileri teknolojinin kullanıldığı İstanbul Havalimanı’na kırsalın sesini taşıyarak oraya farklı bir kimlik katacak.
DÖRT KUŞAKTIR ÇAN ÜRETİYORLAR
Betül Kotil
Hele bu toprakların suyunu içip havasını solumuşlarsa aradan yüz yıldan fazla bir zaman geçse de iletişim çağının nimetlerinden yararlanarak ‘salt bae’ hareketi ve et tokatlayarak küresel stara dönüşseler de o duruş ve tavır genlerine işlemiş gibidir.
Osman Hamdi Bey’in 1878 tarihinde yaptığı ‘Kapı Önünde Kasap’ tablosuna bakarken ünlü ünsüz pek çok kasap geçiyor gözümün önünden. En çok da Nusret’e benzetiyorum onu. Tabloyu alıp duvarına assa ve büyük büyük büyük dedemin resmi dese kim itiraz edebilir ki?
Osman Hamdi’nin sıklıkla işlediği, günlük yaşamı ve çeşitli meslekleri ele alan gerçekçi kompozisyonlarından ikonik bir örnek olan ‘Kapı Önünde Kasap’ tablosu Antik A.Ş.’nin 11 Mart’ta teklif almaya başlayan 371’inci müzayedesinin en dikkat çeken eseri.
Tablonun tanıtımı şöyle yapılıyor müzayede kataloğunda:
“Detaylı giysisi, duruşu ile kendine ve işine duyduğu güveni yansıtan bir kasap, arkasına aldığı kapının açıldığı gizemli boşluk, duvar çatlakları içinden fışkıran çiçekler ile hayvan kesimi sonrası bir sessizlik anının yansıması...
Bu yasaklamalardan çok Rusya’yı endişelendiren müzelerinden dünyanın çeşitli ülkelerine ödünç olarak verilen eserler. Uluslararası sanat gündeminin en önemli maddesi şimdi bu: Rusya’nın ödünç verdiği hazinelere ne olacak?
Son olarak BBC Türkçe’de yer alan bir habere göre Rusya Kültür Bakanlığı, İtalya’daki müzelere ödünç verdikleri sanat eserlerinin iadesini istedi. İtalya basını, bu talebi Rusya’nın Ukrayna işgalinin ardından alınan yaptırım kararları ve tepkilere ‘misilleme’ olarak yorumladı.
Dünyanın en büyük müzelerinden olan St. Petersburg’daki Hermitage Müzesi’nin Müdürü Mikhail Borisoviç Piotrovsky, İtalya’daki iki müzeye bir mektup yazarak, ödünç verdikleri eserleri ay sonuna kadar geri istediklerini bildirdi.
Hermitage Müdürü, Milano kentindeki Palazzo Reale ve Gallerie d’Italia müzelerine gönderdiği mesajda şöyle yazdı:
“Rusya Kültür Bakanlığı’nın kararına göre ödünç olarak yurtdışına gönderilen tüm eserlerin Rusya’ya iade edilmesi gerekiyor. Hermitage bir devlet müzesi olarak Kültür Bakanlığı’na bağlıdır. Bu kararın sizin için büyük üzüntü ve sıkıntı yaratacağını tahmin ediyorum ve anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.”