Dünyaca ünlü Çinli besteci ve şef Tan Dun, İstanbul Müzik Festivali ve Borusan Sanat’ın ortak siparişi olan ‘İkili Konçerto’ isimli eserinin seslendirileceği konser için AKM sahnesindeydi.
Fuayede seyircilere birer karekod verilerek cep telefonlarına indirmeleri istendi. Konser boyunca telefonlar yine uçak moduna alınacaktı ama indirilen ses kaydı açılabilecekti.
Tan Dun’a konser öncesinde 50. İstanbul Müzik Festivali’nin ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak sundu.
Ödül takdiminin ardından Tan Dun’un ‘İkili Konçerto’su kemancı Daniel Hope ile piyanist Alexey Botvinov solistliğinde ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) eşliğinde Türkiye’de ilk kez seslendirildi.
Beklenen an konserin ikinci yarısında, sanatçının ‘Passacaglia: Secret of Wind and Birds’ isimli eserinin de Türkiye prömiyeri gerçekleştirildiği parçada geldi. Orkestranın kuş, rüzgâr ve okyanus seslerini taklit ederek dijital bir orman hissi uyandırdığı bu esere, orkestra üyeleri ve seyirciler cep telefonlarından kuş sesleri çalarak katkı sağladı.
Tan Dun
Yönetmenliğini Selçuk Metin, senaristliğini Zeynep Miraç ve danışmanlığını Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün yaptığı belgesel Yıldız Kenter’in ailesi, arkadaşları ve öğrencileriyle 30’un üzerinde yapılmış röportaj eşliğinde sanatçının hayatını anlatıyor.
Ankara Konservatuvarı’nın ardından Devlet Tiyatrosu ile başlayan tiyatro serüveni daha sonra İstanbul’da devam ediyor. 1940-50’lerin Ankara’sı ile son 50 yılın İstanbul’unu da içine alan, Yıldız Kenter ekseninde bir tiyatro tarihi...
Belgeselde Yıldız Kenter’i tanıklıkları ve anılarıyla Zeynep Oral, Tilbe Saran, Mustafa Alabora, Bartu Küçükçağlayan, Okan Yalabık, Bülent Şakrak, Engin Hepileri, Demet Evgar, Yeşim Koçak, Mehmet Birkiye, Kadriye Kenter, Suat Özturna, Nergis Çorakçı, Filiz Kutlar, Dikmen Gürün, Erdal Özyağcılar, Güzin Özyağcılar, Zeynep Özyağcılar, Göksel Kortay, Sema Özcan, Yücel Erten, İzzet Günay, Genco Erkal, Ayça Bingöl, Ali Poyrazoğlu, Seçkin Selvi, Ayhan Kavas, Özge Borak, Deniz Yüce Başarır, Müşfik Uzun, Haldun Dormen, Hakan Gerçek ve Demet Akbağ anlatıyor.
Titizliğiyle, tutkusuyla, sevgisiyle, kızgınlığıyla, şefkatiyle ekol olmuş bir büyük oyuncunun hayatını izleyince yokluğunun ne büyük bir eksiklik olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz.
'BEN TEK KOLTUĞU ZOR TUTUYORUM'
Toros Dağları’nın batı uzantılarından Bey Dağları’nın silüeti ve Akdeniz’in sonsuz maviliğinin oluşturduğu doğal dekora bir de dolunay eklenince masalsı bir atmosferde buluyorsunuz kendinizi. İşte o masalsı sahnede bu yıl Antalya Akra Caz Festivali’nin beşincisi gerçekleştirildi. Açılışında bulunduğum festivalin kapanışını dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say yaptı 17 ve 18 Haziran tarihlerinde verdiği iki muhteşem konserle.
Say’ın ‘Portreler’ ismini verdiği, Fikret Otyam, Ahmet Say, Yaşar Kemal, Yıldız Kenter, Türkan Saylan, Nejat Eczacıbaşı, Şarık Tara ve Tarık Akan gibi alanında derin izler bırakmış ustalar için bestelediği yeni projesinin dünya prömiyeriydi aynı zamanda. Konserlerde Fazıl Say’a flütüyle usta müzisyen Bülent Evcil eşlik etti.
‘KENDİMCE HEDİYE VERMEK İSTEDİM’
Fazıl Say konserde yaptığı konuşmasında “Hepimiz Antalya Akra Caz Festivali ile gurur duyuyoruz. Böylesine harika bir topluluk karşısında Akdeniz eşliğinde çalmak muhteşem. Bu yüzden ben de, benim hayatımda çok özel yeri olan bu insanlar için bestelediğim eserimin dünya prömiyerinin özellikle burada gerçekleşmesini arzu ettim. Onlara müziğimle şükranlarımı sunarak, kendimce bir hediye vermek istedim” dedi.
HALK müziğinin büyük ustası Neşet Ertaş’ın hayatını konu alan ve yazar Prof. Dr. Erol Parlak’ın aynı isimli kitabından uyarlanan ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş’ filminin çekimlerinin durdurulması için ailesinin açtığı dava geçen hafta sonuçlanmış ve yasağın kalktığı belirtilmişti.
Bu mahkeme kararı ve çıkan haberler üzerine dün Neşet Ertaş’ın eşi Nigâr Leyla Ertaş, çocukları Döne Ertaş, Hüseyin Ertaş ve Canan İlhan bir açıklama yayınladı. Aile hukuki sürecin devam ettiğini belirterek geçici nitelikteki tedbirin bu aşamada kaldırılmasına ilişkin verilen istinaf kararının nihai bir karar olmadığını, hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladılar.
Açıklamada “‘Neşet Ertaş’ın gerçek vasiyeti ortaya çıktı’ içeriğiyle yayınlanan haberlere konu olan video incelendiğinde, hiçbir şekilde film konusu geçmeyip, 15 seneden beri yazılmakta olan, kendisinin yayınlandığını görmeyi çok istediği, ama vefatından sonra yayınlanan kitap hakkında konuştuğu ve buna hangi şartlarla müsaade ettiğini anlattığı görülecektir” denildi.
Yazılı açıklama dışında aile adına Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş bir de video yayınlayarak babasının hayatını anlatan filmin çekilmesini neden istemediklerini tek tek sıraladı.
Bir yanda Neşet Ertaş’ın hayatını anlatan iyi bir filmi izlemek isterim diyenler, diğer yanda atamızın vasiyetini yerine getiriyoruz diyen ailenin söyledikleri... Varın kararı siz verin.
BİZE DÜŞEN ONUN VASİYETİNE SAHİP ÇIKMAKTIR
İşte Hüseyin Ertaş’ın konuşmasının satır başları:
Aziz Nesin’in oğlu ve Nesin Matematik Köyü Kurucusu Ali Nesin proje detaylarını açıklamış, projelerden elde edilecek gelirle çocukların eğitimine katkı sağlayacağına inandığını söylemişti.
Aziz Nesin’in desenleri, el yazıları ve çeşitli süslemelerinden oluşan Aziz Nesin anılar koleksiyonu, 20-25 Haziran tarihlerinde ön satışa sunulacak.
Aziz Nesin’in NFT olarak satışa çıkacak desenleri
300 BİNDEN FAZLA DOKÜMAN VAR
Aziz Nesin
Hele binlerce yıllık gecmişi günümüze taşıyan mekânlarda, antik kentlerde olursa başka bir anlam kazanır.
Geçen perşembe akşamı Efes antik kentindeki Celsus Kütüphanesi’nde böyle bir geceyi yaşadık bir grup müzikseverle.
35. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın konseri vardı.
6 Haziran’da İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘50. İstanbul Müzik Festivali’nin açılış konserini ünlü piyanist Kirill Gerstein ile yapan orkestra bu kez genç yıldız Can Çakmur’a eşlik etti.
Her iki konserde de orkestrayı daimi şef ve sanat direktörü
Bu kadar kendi halinde, içe dönük yaşayıp dünyada olup biten ne varsa her şeyden haberi olan, en ince detayı yakalayıp oradan mizahı çıkartan bir gözlemciydi. En sıradan olay bile onun malzemesiydi.
İlk gençliğimizden itibaren takip ettiğimiz Oğuz Aral okulunun, Gırgır kuşağının en önemli temsilcisi.
Yarattığı tiplerden, kahramanlardan tanıdığım Latif Demirci ile yollarımız 1997’de Hürriyet’te çizmeye başladığında kesişti.
Aydın Doğan Karikatür Yarışması’nın jüri toplantıları sırasında ve sonrasında bitmeyen muhabbetlerimiz, ucunun nereye çıkacağını kimsenin kestiremediği geyiklerimiz, Beyoğlu’ndaki Kaktüs’te, Yakup’ta, Zübeyir’de kurduğumuz geniş masalar hep anılarımızda ve fotoğraflarda mı kaldı şimdi?
Son doğum gününde, Yasemin’in biraz da nostaljik bir hava olsun diye getirdiği polaroid fotoğraf makinesiyle çektiği fotoğrafımızın bu kadar çabuk solacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.
Binanın depreme dayanıklı olmadığı ve yıkım kararı alındığı, itiraz haklarının bulunduğu yazılıdır tebligatta. Binayı boşaltmak için de iki ay süre tanınmıştır kendilerine. Kat malikleri şaşkına döner. Hemen avukatlar tutulur, karara itiraz edilir ama bu itirazları kabul edilmez.
Taray Apartmanı sıradan bir apartman değil oysa. Nobel ödüllü romancımız Orhan Pamuk’a ilham veren İstanbul’un en ünlü balkonuna sahiptir her şeyden önce. Dünyaca ünlü romancının yaşadığı ve yazdığı apartman.
Kolay mı öyle hemen yıkmak...
Sonradan anlaşılır ki tam da bu yüzden çıkmıştır yıkım kararı.
Orhan Pamuk’un avukatları başvurmuştur binanın depreme dayanıklılık incelemesi yapılması için.
Kat malikleri İTÜ’den raporlar alır güçlendirme yapılarak binanın kurtarılabileceği yönünde.
Ancak