Bu yıl 40’ıncısı düzenlenen yarışmanın kazananları belli oldu ve sanatçıların eserleri Akbank Sanat’ın Beyoğlu binasında bugün sergilenmeye başlandı. Yarışmanın ruhuna uygun bir yenilik daha yapıldı bu yıl ve sergi Metaverse’e de taşındı.
Jüri üyeleri tarafından yapılan değerlendirme sonucunda Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden yapılan 1011 başvuru arasından 23 sanatçının 24 eseri sergi seçkisinde yer alıyor. Yarışmanın jüri üyeleri arasında İpek Duben, Çelenk Bafra, Gönül Nuhoğlu, Derya Bigalı ve serginin küratörlüğünü de üstlenen Fatoş Üstek yer alıyor.
‘Açık Kart’ temasıyla tüm Türkiye’deki genç sanatçı adaylarının davet edildiği yarışmada kazananlara toplam 115 bin TL’lik ödül eşit olarak dağıtıldı.
30 Temmuz’a kadar Akbank Sanat ve Metaverse’te ücretsiz olarak görülebilecek sergide eserleri yer alacak sanatçılar; Ahmet Berkin Günsay, Alara Başar, Ali Kanal, Begüm Çelik, Betül Sertkaya, Buğra Erol, Cemil Olgun Can, Dilara Başköylü, Elif Özen, Emre Çalış, Ferhat Tunç, Gizem Candan, İrem Sezer, Lalin Mercan, Nazif Can Akçalı, Oğuz Gököz, Özlem Cıbır, Özlem Köse, Rıdvan Aşar, Sümeyra Çetin, Yasemin Kaplan, Zeynep Sude Can ve Zülkif Esin.
Serginin Metaverse evrenine girdiğinizde avatarınız, dolayısıyla siz, eserleri inceleyebiliyor, videoları izleyebiliyorsunuz.
Geçenlerde sanal alemde satılan arazilerin değer kaybettiğine dair haber yayınlanmıştı ekonomi sayfalarında, ‘Sanal arsalar bostan oldu’ diye.
Herhangi bir ücret ödemediğiniz için galeriler konusunda endişeye mahal yok. Tecrübe etmekte fayda var hatta.
Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ı nasıl anlatırsın deseler, vereceğim örnek bu olurdu sanırım.
Daha önce de piyanosunu Kaz Dağları’nın eteklerine çıkaran Say’a Munzur konserinde Serenad Bağcan eşlik etti.
On binden fazla kişinin katıldığı konserin dağılma görüntülerini paylaştı Say sosyal medya hesaplarından. Bir konser için yollara düşmüş insanların o görüntüsünden etkilenmemek mümkün değil.
‘PORTRELER’E ANTALYA’DA DÜNYA PRÖMİYERİ
Bu yıl 5’incisi düzenlenen Antalya Akra Caz Festivali’nin kapanış konserinde ise merakla beklenen projesi
Galataport’ta başlayıp İstiklal Caddesi boyunca ilerleyerek yeni açılan Atatürk Kültür Merkezi’nde sona eren, onlarca kültürel etkinliği içeren proje büyük ilgi görmüştü.
4.7 KİLOMETREDE 70 DURAK
Bu kez Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nin yanı sıra Başkent Kültür Yolu Festivali de Ankara’da hayata geçiyor. Eşzamanlı olarak 28 Mayıs - 12 Haziran arasında düzenlenecek Beyoğlu ve Başkent Kültür Yolu Festivalleri bulundukları şehirlerin tarihi ve modern dokusunu yansıtan değerlerini, 2 bine yakın etkinlik ve 6 binden fazla sanatçıyla bir araya getirerek sanatseverlerle buluşturacak.
Başkent Kültür Yolu rotası; Cumhuriyet öncesi, Cumhuriyet dönemi ve yeni çağdaş Ankara olmak üzere farklı dönemlere ait 70’ten fazla durak noktasından oluşuyor. Ankara’nın simgelerinden biri olan Ankara Kalesi, eşsiz değerde bir koleksiyona sahip yüz yıllık Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 400 yıllık geçmişi ile başkentin en önemli dini yapıları arasında yer alan Hacı Bayram Veli Camisi, Hamamönü tarihi kent dokusu, Roma medeniyetinin anıtsal yapıları olan Augustus Tapınağı ile Roma Hamamı gibi tarihi eserlerin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığınca restorasyonu yaptırılan Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Etnografya Müzesi, I. Ulusal Mimarlık Dönemi’nin eşsiz eserlerinden İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi, Ziraat Bankası Müzesi, PTT Pul Müzesi ve CSO Ada Ankara gibi modern sanat yapıları, müzeler, sanat galerileri, tarihi yapılar ve anıtlar yaklaşık 4.7 km uzunluğundaki Başkent Kültür Yolu Festivali rotası üzerinde yer alıyor.
Festivallerdeki etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgilere http://www.beyoglukulturyolu.com/ ve http://www.baskentkulturyolu.com/ internet adreslerinden ve aynı adlı IOS ve Android uygulamalarından ulaşılabiliyor.
BUNLARI KAÇIRMAYIN
BEYOĞLU
-
Edip Cansever adına imzalanan eserler, okuduğu kitaplar, şairin elyazmaları ve ağırlıklı olarak sanat dergilerinden oluşan koleksiyonunun yanı sıra masası, gözlüğü, daktilosu, satranç takımı gibi kişisel eşyası da bağışlananlar arasındaydı.
Elyazmalarının arasından şairin daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış iki şiiri çıktı. kitap-lık dergisi, Mayıs - Haziran sayısında bu iki şiiri el yazılarının orijinalleriyle birlikte yayımladı.
Cansever’in bunları neden dergilerde yayınlamadığı ya da kitaplarına almadığı bilinmiyor. Büyük ihtimalle şiirleri yazdığı kâğıtları kitaplarından birinin arasına koydu ve orada unuttu. Çünkü daha önce peçetelere yazdığı ve eşyasının arasından çıkan şiir notları da bulunmuştu.
Her iki şiirin altına da imza atmış. Başladığı bir şiirin yarım kalan notları olsa imza atmazdı. Belli ki üzerinde sonra çalışırım diyerek yazıp unuttuğu iki şiir.
Birinci şiirde ilk mısranın ilk kelimesi
24 ülkeden 40 sanatçının eserlerinin farklı mekânlarda gösterildiği 5. Uluslararası Mardin Bienali cuma günü başladı.
Göz alıcı mavi renklerde badem şekerlerinin satıldığı kuruyemişçi dükkânlarının, ince işçilikleriyle göz alıcı kuyumcu vitrinlerinin arasından geçip bienal mekânlarını gösteren okları takip ederseniz günümüz sanatının en çarpıcı örnekleriyle karşılaşırsınız.
Develi Han’ın bir odasında tek başına sessizce çığlıklar atan Server Demirtaş’ın yaşlı kadın heykelinin çıkmayan sesinin yıkık duvarlara çarpa çarpa nasıl da yükseldiğini hissetmemek mümkün değil. Hemen yan odada Selma Gürbüz’ün masklardan oluşan kadınları var. Vefat etmeden hemen önce üretmiş bu işlerini. Mekânı görememiş hiç. Hastalıkla mücadele ettiği dönemde parça parça, yaptıkça göndermiş eserlerini. ‘İnci Ağlayan Kadın’ın gözyaşları dünyaya erken vedasının isyanıydı belki de. Hüzünlenmemek mümkün değil.
Alman Karargâhı’ında Gülsün Karamustafa’nın ‘Melankolik Şahmaran’ı karşılıyor ziyaretçileri.
Bir diğer yanda ise Dört Panter, İki Seccade, Bir İsa, Bebek Kemancı, Yıldızlar ve Tüller adını verdiği tekstil kolajı var. Bölgenin geçmişine referanslar veren eserler binlerce yıldır oradaymış gibi duruyor.
Başından geçenleri anlattığı yazısına şu cümleyle başlıyor: “Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’ kitabında uzun uzun tasvir ettiği Füsun ve ailesi acaba bebekli bir ziyaretçiyi geri çevirir miydi? 8 Mayıs Pazar, yani Anneler Günü’nde kucağımda bebeğimle Boğazkesen’de Masumiyet Müzesi’nden kapı dışarı edildiğimde kendime bu soruyu sordum...”
Uzun süredir Almanya’da yaşayan sanat tarihçisi ve küratör Didem Yazıcı başından geçenleri anlattığı Art Unlimited sitesindeki yazısına böyle başlıyor. Almanya’da edebiyat öğretmeni olan ve ‘Masumiyet Müzesi’ni anadili olan Almancadan yeni okumuş, İstanbul’a ilk kez gelen eşinin heyecanıyla 10 aylık bebekleri Teo’yu da alarak Masumiyet Müzesi’ni ziyarete gidiyorlar.
İki kişilik biletlerini alıp içeriye giriyorlar ancak gişedeki görevli müze ziyaretlerini birinin aşağıda çocuğun yanında kalması şartıyla tek tek yapmalarını istiyor. Zaman açısından bunun mümkün olmadığını söylemelerine rağmen asla geri adım atmıyor görevli. Hatta müzenin girişinde değil dışarıda beklemesini istiyor Didem Yazıcı’dan.
Bir müzede nasıl davranılması gerektiğini en iyi bilebilecek kişilerden biri oysa Yazıcı. Görevlinin endişesini, çocuğun diğer ziyaretçileri rahatsız edip etmeyeceğini en iyi anlayacaklardan:
“Uzun süredir Avrupa’da yaşıyorum. İstanbul’da sanat tarihi okuduktan sonra Avrupa’da küratörlük üzerine yüksek lisans yaptım. Yaklaşık on beş senedir Türkiye’de ama daha çok dışarda bienal, documenta, galeri, devlet ve özel müzelerde sergi rehberliğinden küratörlüğe farklı görevlerde çalıştım. Daha önce hiçbir müzede ataerkil otoriteden beslenmiş böylesi sert bir tavırla karşılaşmamıştım. Bu çirkin deneyimi memleketinde yaşamış olmak özellikle can sıkıcı.”
İSTER KÜRATÖR OL İSTER ORHAN PAMUK’U TANI
Bu olaydan sonra tabii ki sosyal medya çarşısı karıştı ve hem ‘gelen tepkilere’ hem çizimi ‘kaldırma kararı alanlara’ hem de bu karara ‘ses çıkarmayanlara’ karşı bir eleştiri bombardımanı başladı.
İBB Karikatür Festivali kapsamındaki eserlerin seçiminde kendilerinin etkisinin olmadığını açıklayarak kararı organize komitesinin aldığını söyledi.
Oksijen’in haberine göre festivalin organizasyon ekibi de görselin İBB ile ilgisi olmadığını söyleyerek “Festival alanına birçok çizim geliyor, hepsi deneniyor ancak İBB içeriğe karışmıyor. Zira görselin kâğıtta duruşu ile duvardaki çıkışı arasında farklar olabiliyor. Söz konusu görsel de tepki çektiği için değil, pikselleşme nedeniyle oluşan görüntü sorunu nedeniyle kaldırıldı” açıklamasında bulunmuş.
Bu açıklama pek gerçekçi bulunmamış ki karikatür dünyasından pek çok isim sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalarla hem çizime tepki gösterilmesini hem de alınan kararı eleştirdi.
‘Otisabi’
Ne bir korsan gösteri ne de bir eylem vardı oysa. Ellerinde kitaplarıyla sıraya girmiş Ahmet Ümit okurlarıydı kalabalığı oluşturanlar. Adeta bir edebiyat mitingiydi bu.
Yapı Kredi Yayınları Beyoğlu Kitabevi’nde, girişe konmuş masada kitaplarını imzalıyordu ‘Beyoğlu’nun en güzel abisi’. Önünde ise sonu görünmeyen bir okur kuyruğu.
Son romanı ‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’, Haziran 2021’de Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış ancak pandemi nedeniyle imza günü yapamamıştı Ahmet Ümit. Roman için iki yıl aradan sonra düzenlenen ilk imza gününe okurları büyük ilgi gösterdi.
Saat 15.00’te başlayan imza, aralıksız altı buçuk saat sürdü ve 21.30’da sona erdi.
Dün de Kocaeli Kitap Fuarı’nda kitaplarını imzalayan usta yazar, okurlarıyla buluşmak için adeta bir turneye çıktı. 17 Mayıs Salı günü Hatay Kitap Fuarı’nda, 18 Mayıs Çarşamba Niğde Kitap Fuarı’nda, 19 Mayıs Perşembe Kırşehir Kitap Fuarı’nda, 21 Mayıs Cumartesi günü de Adıyaman Kitap Fuarı’nda olacak.