Kütüphanesi, kafe ve restoranı, sanat koleksiyonu, konser alanı ile sadece yazın değil bütün bir yıl boyunca açık ve her türlü kültürel ihtiyaca cevap veriyor.
Bahçesinde her biri birer sanat eseri gibi duran ve mekâna adını veren yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarının altında konser dinlemenin, eser görmenin, kitap karıştırmanın eşsiz tadına şimdi yenileri dahil oldu.
İş Sanat, İstanbul’da yaptığı kültür sanat programını ücretsiz olarak Zai’ye taşıdı.
Konserlerden hikâye dinletilerine, okuma tiyatrosundan arkeoloji ve sanat sohbetlerine zengin bir programı, ‘İş Sanat Çarşamba Sahnesi’yle Bodrum’daki sanatseverlere de sunmaya başladı.
Çarşamba Sahnesi’nin ilk konuğu geçen hafta caz vokalisti
Kokoreç, pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünlerinden cep telefonuna, lastik jantına kadar envayi çeşit takı haberlerini okuduğumu hatırlıyorum. Evlenen çiftin şakacı arkadaşlarının mesleklerine göre değişiyor hediye takılar.
Bu kez ilginç ama bir o kadar da hoşuma giden bir takı töreni görüntüsü düştü önüme.
Sahaf dünyasının duayen isimlerinden, Beyoğlu’ndaki Turkuaz Sahaf’ın sahibi Emin Nedret İşli paylaştı Instagram hesabından.
Hukukçu ve senarist Lara Bulut Tecim ile işinsanı Arkın Tecim çiftinin düğününe katılan ve çiftle poz veren İşli, fotoğrafın üzerine “Tarihte bir ilk, sahaf geline kitap takıyor. Ama ne kitap” diye yazmış.
Takipçilerinin hediye edilen kitabı merak edeceklerini çok iyi bildiği için altına açıklamasını da yazmış:
2022’nin ilk altı ayını kapsayan dönemde müzayedelerdeki satışlara baktığımızda bunu görmek mümkün. ‘artam.com’ sitesi Türkiye ve dünyada yapılan müzayedelerdeki satışları sıraladığı bir liste yayımladı. İşte 2022 sanat sezonunun Türkiye ve dünyadaki en pahalı ilk on eseri...
TÜRKİYE’DE ÖMER ULUÇ
Türkiye’deki en değerli ilk 10 resmin satışının Artam Antik A.Ş. müzayedelerinde gerçekleştiği belirtilen listenin ilk sırasında Ömer Uluç yer alıyor.
Mart ayında gerçekleştirilen müzayedeye, sanatçının 1992’deki Berlin ve Lahey ile 1994’teki AKM sergilerinde yer almış ‘Bir İskemle / Bir Kuş / Büyük Çıplak / Kırmızı Figür / Bir Yaratık’ adlı eseri 1 milyon 400 bin TL açılış fiyatıyla çıkmıştı. Uluç’un ustalık dönemine ait 1990 tarihli eseri, 7 milyon 845 bin TL’ye satılarak 2022’nin en yüksek fiyatlı eseri olarak ilk sırada yer aldı.
Ömer Uluç’un bir diğer eseri ‘Diyagonal Personalities’ ise 3 milyon 729 bin liralık fiyatıyla listede sekizinci sırada yer aldı.
Eserleri yüksek fiyatlara çıkan bir diğer isim ise
İster bu süreyi tatil yörelerinde dinlenerek değerlendirin, ister akraba ziyareti yapın ya da yaşadığınız kentte kalın; okumak, gezmek ve izlemek için bol bol vaktiniz var. İşte son dönem yayımlanmış 10 kitaplık bir okuma listesi.
*
- ‘Kaplanın Sırtında’, Zülfü Livaneli, İnkılâp Kitabevi
Zülfü Livaneli’nin yeni romanı ‘Kaplanın Sırtında’, Sultan ll. Abdülhamid’in tahttan indirildikten sonra Selanik’e sürgün edilmesiyle başlıyor. İlber Ortaylı roman için “Sultan ll. Abdülhamid devrine bir de aynanın öbür tarafından bakıyor. Bu belki çok fazla abartılan Abdülhamid devri karşıtı düşünceye karşı bir reaksiyon” diyor.
*
- ‘Bay Cadmus’, Peter Ackroyd, Çev. Şahika Tokel, YKY
Dinç’in demir, pirinç, bronz ve camdan ürettiği heykellerinin yer aldığı sergi ‘Gözlemevi’ adını taşıyor. Müzenin konumu sanatçıya ‘Rasathane’yi çağrıştırdığı için sergisine kelimenin Türkçe karşılığı olan ‘Gözlemevi’ adını koymuş.
Denizli’nin Bozkurt ilçesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Dinç, serginin açılışında başından geçen ilginç bir olayı anlattı konuklara...
1969 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nden mezun olan Dinç, bir süre resim öğretmenliği yaptıktan sonra 1972’de Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ni kazanıyor ve devlet bursuyla Fransa’ya gidiyor.
O zamanlar ağırlıklı olarak resim yapan ve Devlet Resim Heykel Yarışması’nda üç kez ödüle değer görülen sanatçı, 1975’te Türkiye’ye dönerken Paris’te bulunduğu sırada yaptığı resimleri de getirip köydeki evlerine koyuyor. İki yıl Bursa Eğitim Enstitüsü’nde görev yaptıktan sonra dönemin politik atmosferi, sağ-sol çatışmaları nedeniyle 1977 yılında yeniden Paris’e gidiyor.
O gün bugündür yaşamını orada sürdüren sanatçı, belki de köy çıkışlı pek çok sanatçının paylaştığı kaderi kendisinden örnek vererek anlattı.
Gösterişli kostümleri, çağdaş sahne tasarımı, Neoklasik dansa dayalı koreografisi, Rachmaninov’dan Lutoslawski’ye uzanan müzikleri ve dansçıların muazzam uyumuyla Anna Karenina izleyenlerden tam not aldı. Tolstoy’un unutulmaz eserini Christian Spuck’ın koreografisiyle sahneleyen Zürih Balesi’nin şahane dansçılarıyla beraber İstanbul’dan 2 çocuk dansçı ve 8 yardımcı oyuncu da sahnedeydi. Topluluk, çocuk oyuncuları sahneye çıkacağı şehirlerden seçip temsil öncesi bir eğitimden geçiriyormuş. İstanbul’daki gösteri için de ilettikleri kriterlere göre İKSV ekibi tarafından seçilen iki minik oyuncu, Kartal Kaan Şerifoğlu ve Uzay Karaca, Zürih Balesi’nin eğitiminden geçip izleyici karşısına çıktı.
SAHNEYE VEDA ETTİ
İstanbul’un ev sahipliği yaptığı bu iki gösteri, izleyiciler kadar topluluğun baş baleti William Moore için de özel bir yere sahipti. Canlandırdığı Kont Vronsky karakteriyle büyük beğeni toplayan Moore, İstanbul’daki bu iki gösteriyle baleye veda etti.
SPONSOR SİLİKON VADİSİ’NDEN
En son 2012’de İstanbul Müzik Festivali’ne unutulmaz iki gösteriyle konuk olan Zürih Balesi’nin 10 yıl sonra tekrar İstanbul’da izleyiciyle buluşmasına vesile olan gösteri sponsoru Silikon Vadisi’nden, siber güvenlik alanında faaliyet gösteren Palo Alto Networks isimli bir şirket. Sponsorluk konusunda ne kadar etkili oldu bilemiyorum ama şirketin üst düzey yönetiminde tanıdık bir isim var. Pazarlama ve İletişim’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Zeynep İnanoğlu Özdemir.
Silikon Vadisi’nin başarılı yöneticilerinden Zeynep İnanoğlu Özdemir, ünlü oyuncu Gülşen Bubikoğlu ile yapımcı Türker İnanoğlu’nun kızları ve gazeteci Cüneyt Özdemir’in de eşi.
Çok uzaklardan İstanbul’a uzanan bu desteğin arkasında onun olduğunu tahmin etmek zor değil.
Üç kişinin ölümünden sorumlu olan yazar, yeni kitabını nasıl bir duyguyla yazmıştı? Acaba olaya bir gönderme var mıydı? Son olarak Behzat Ç. nasıl devam ediyordu hayatına?
Kitabın ilk hikâyesi ‘Siyah Cam’ 15 Temmuz darbe girişiminde bombalanan Ankara Emniyeti’nde tadilat inşaatı devam ederken bir cinayet şüphelisinin sorgulanma sahnesiyle açılıyor. İnşaatta çalışanların yanlışlıkla zırt pırt sorgu odasına daldığı, odanın camını ters takan pimapencinin de sorguya dahil olduğu bir ortam.
Harun’un cam için pimapencinin garanti belgesi gerektiğini söylemesi üzerine, “Bizim garanti belgemiz var mıydı?” diyerek ekip olarak 15 Temmuz’da nerede olduklarını ve yaşadıklarını şöyle aktarıyor:
“Biz mi bombaladık lan Emniyet’i darbe gecesi? Biz mi yıktık buraları? Bizi darbeden önce Köpek Eğitim Merkezi’ne sürmüşlerdi. Köpek mamalarının tadına bakıyorduk amirimle, köpekler ishal olmuştu, nedenini anlamaya çalışıyorduk. Bir baktık havada jetler uçuyor, Gölbaşı’na, dibimize bomba yağdırıyorlar. Köpekler deliye döndü, bize saldırdılar. En güvendiğimiz köpekler bizi ısırdı darbe gecesi.”
Yazarın darbe ile ilgili mesajını gayet net veriyor bu cümleler.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Murat Karahan, festival programını Atatürk Kültür Merkezi–Türk Telekom Opera Salonu fuayesinde gerçekleştirdiği basın toplantısı ile açıkladı.
Artık ikonik bir figür haline gelen kırmızı kürenin önünde düzenlendi basın toplantısı.
16-30 Temmuz tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi Açık Hava Sahnesi ve AKM Tiyatro Sahnesi’nde gerçekleştirilecek festivalde Ankara, İstanbul ve Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri’nin sahneleyeceği dört büyük opera eseri ve bir konser yer alıyor.
7 TENOR AYNI SAHNEDE
Festival 16 Temmuz Cumartesi akşamı Haliç Kongre Merkezi Açık Hava Sahnesi’nde düzenlenecek