İklim değişikliklerine, doğal felaketlere neden olan bu ritm bozukluğundan bütün canlılarla birlikte kendisi de etkileniyor. Kısa süre önce Libya’da binlerce kişinin sel felaketinde hayatını kaybetmesi gibi.
Güncel sanatın önemli isimlerinden Mat Collishaw’un Borusan Contemporaray’de açılan solo sergisi ‘Aritmi’ insan ve doğa ilişkisi düşünüp ürettiği, doğanın bozulmakta olan ritmini görselleştirdiği çarpıcı eserleri bir araya getiriyor.
Bunların en önemlisi Borusan Contemporaray’nin siparişi üzerine ürettiği ‘Pandora’ ve ‘Çınlayan Sirenler’ adlı eserleri.
Pandora’da İstanbul Boğazı’ndan ilham alan Collishaw bu eserleri yaratırken Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’ndeki uzmanların da bilgisine başvurmuş.
Sanat ve bilim alanından iki önemli isim olan Albrecht Dürer ve Ernst Haeckel’ın çalışmalarını referans alıyor Collishaw. Sanatçı Haeckel’ın deniz yaratıkları illüstrasyonlarıyla Albrecht Dürer’in Mahşerin Dört Atlısı adlı ahşap baskısını yapay zekâ yardımıyla dönüştürerek özgün bir eser üretmiş.
Serginin en çarpıcı işi olan zoetrop formatında kurguladığı çarpıcı enstalasyonu Çınlayan Sirenler ise denizanası türlerinin doğal ritimleri dışındaki aşırı çoğalmalarını vurguluyor. Boğaziçi’nin istilacı denizanalarından ilhamla yarattığı bu eserde doğanın zekâsını sembolize eden kapana kısılmış ahtapot ile onların mücadelesini ele alıyor.
Festivalin açılışı 23 Eylül’de Mercan Dede Live DJ Set with Secret Tribe projesi ile Müze Gazhane sahnesinde başlayacak. 8 Ekime kadar devam edecek festival 23 farklı mekanda 150’ye yakın sanatçıyı ağırlayacak.
Festivalin programı 7 Eylül Perşembe akşamı Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı tarafından Sabancı Müzesi MSA Restaurant’ta yapılan bir davetle açıklandı.
‘Şehrin Kapıları Caza Açılıyor’ sloganıyla düzenlenen 33. Akbank Caz Festivali’nde caz müziğinin önemli temsilcilerinden, yaşayan efsane Al Di Meola, caz sahnesinin en saygın trompetçilerinden biri olarak anılan ve bugüne dek beş Grammy Ödülü kazanan Terence Blanchard feat. the E-Collective with Turtle Island Quartet, cazın geleceğini şekillendiren besteci ve icracılardan biri olarak tanımlanan alto saksafoncu Lakecia Benjamin, henüz 20’lerinin ortalarında olsa da Bob Dylan, Wynton Marsalis, Solange Knowles gibi isimlerle üretimlerde bulunmuş bir yetenek Immanuel Wilkins gibi isimler sahne alacak.
Türk caz müziğinin en önemli isimlerini de sahnede izleme fırsatı bulacağımız festival bu yıl tam tam anlamıyla İstanbul’un caz halini yaşatacak.
Festival programı hakkında detaylı bilgi www.akbanksanat.com ve www.akbankcaz.com adreslerinden edinilebilir.
Hem siyasi hem edebiyat tarihinin en trajik olaylarından, kara lekelerinden biri Sabahattin Ali’nin katledilmesi. 1948’de yurtdışına kaçmak için çıktığı yolculukta Istranca dağlarında kendisini Bulgaristan’a geçirmek için anlaştığı Ali Ertekin tarafından öldürüldüğü geçti resmi kayıtlara.
Sabahattin Ali cinayeti üzerine pek çok araştırma yapıldı, kitap yazıldı; tanıkların ifadelerine, mahkeme kayıtlarına dayanan... Ali Ertekin her ne kadar cinayeti üstlense de milli istihbaratla olan bağı nedeniyle cinayetin devletin bilgisi dahilinde işlendiği şüphesi hep dile getirildi.
Gazeteci-yazar Gökçer Tahincioğlu’nun kaleme aldığı ‘Sabahattin Ali’yi Ben Öldürdüm’ kitabında yayımladığı belgeler bu şüpheyi daha da güçlendiriyor.
İLK KEZ
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) ve Borusan Quartet’in konser programlarının açıklanmasının yanında toplantının asıl sürprizi yeni şefin ilan edilmesi oldu.
Borusan Sanat Müdürü Aydın Dorsay, bu sezon itibarıyla BİFO’yu konuk şef olarak yönettiği konserlerle dinleyicilerin büyük beğenisini toplayan Carlo Tenan’ın sanat yönetmeni ve daimi şef olarak atandığını duyurdu.
Carlo Tenan
Günümüzün en parlak şeflerinden biri olarak kabul edilen İtalyan şef Carlo Tenan, Roma Ulusal Santa Cecilia Akademisi, Konzerthaus Berlin, Venedik’te La Fenice gibi tiyatro orkestraları, Verdi di Milano, Slovenya Filarmoni, Linz Bruckner Orkestrası gibi prestijli uluslararası orkestraları yönetti. Besteci olarak da bilinen Tenan, toplantıda yaptığı konuşmasında duygularını, “Müzikte yeni ufuklar keşfetmeye, yaratıcılığımızın sınırlarını zorlamaya ve performanslarımızla kalplere dokunmaya devam edeceğiz” diye ifade etti.
FAZIL SAY’DAN ‘100 YAŞINDA BİR ÇOCUK’
BİFO, sezon açılışını çok özel bir konserle yapıyor bu yıl. 12 Ekim Perşembe günü saat 20.00’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleştirecek konserde orkestra, ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ın Borusan Sanat’ın siparişi üzerine bestelediği 6. Senfonisi ‘100 Yaşında Bir Çocuk’u seslendirecek. Can Okan yönetimindeki bu özel dünya prömiyerde Fazıl Say da Mozart’ın 21. Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak.
Borusan Sanat’ın, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı onuruna Zeynep Gedizlioğlu’na ve Cem Oslu’ya verdiği diğer beste siparişleri de yıl içinde orkestra tarafından seslendirilecek.
Fazıl Say
Gürpınar’ın 80 yıllık hayatının son 30 yılını geçirdiği, kitaplarını yazdığı Heybeliada’daki evinin içindeki eşya yıllar içinde yok olmuş ve bürokrasinin ağır işleyen çarkları arasında kaderine terk edilmişti.
Uzun süredir kapalı olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Müze Evi’nin açılması için ada sakinleri ve edebiyatseverler çeşitli girişimlerde bulunmuştu.
Son olarak Heybeliada’da yaşayan Türkçe öğretmeni Nihan Aydar’ın change.org’da ‘Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi Müze Olarak Açılsın’ başlıklı imza kampanyasında 19 binden fazla imza toplandı.
MÜZE OLARAK KALMALI
Nihan Aydar 27 Ağustos tarihinde sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımla İstanbul Valiliği’nin müze evin restorasyonu sürecini başlattığını duyurdu:
“Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın emaneti evinin onarıma girmesini takip ettik, bunun için çabaladık ve ev Valilik eliyle restorasyon sürecine girdi. Bundan sonraki süreçte evin onarımının ve düzenlemenin ardından evin ‘Devlet-Kültür Bakanlığı bünyesinde halk müzesi’ statüsünde açılmasını ve bu güvenceyle yaşamasını bekliyoruz! Bunun için çabalamaya, konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
Aydar
Başlı başına bir müze oluşturabilecek 700 eserlik koleksiyonda en eskisi Halil Paşa’nın Paris’teki öğrencilik döneminde yaptığı 1881 tarihli bir ‘Nü’ olmak üzere Türk empresyonistlerine, Türk modern resminin kurucuları olan Zeki Kocamemi ve Ali Çelebi ile yetiştirdikleri öğrencilere, Müstakiller ve D Grubu’na, üniversite reformuyla bağlantılı olarak Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü yapılandırmak üzere Fransa’dan getirtilen Leopold Levy ve öğrencilerine, sonraki yıllarda kişiliklerini kabul ettiren orta ve genç kuşaklara mensup sanatçılara ve en yenisi 2022 tarihli yapıtları üreten çok genç, özgün ve değerli sanatçılara ait yapıtlar yer alıyor.
Cumhuriyet döneminin önemli kadın ressamlarından Naile Akıncı’nın oğlu olan avukat Cengiz Akıncı ve eşi Lale Akıncı’nın bu önemli koleksiyonları şimdi Türk sanatının belleğini oluşturan müze envanterine eklenerek onu daha da zenginleştirdi.
Özel koleksiyonda olduğu için şimdiye kadar görülmemiş pek çok eser ilk kez sanatseverlerin karşısına çıkma fırsatı bulacak böylece.
Koleksiyon bağışının ilk bölümünden seçili eserlerle hazırlanan ve küratörlüğünü
Anılarında “Başkumandan’ın buradaki bu vaziyetini tarihe gösterebilmek şerefi benim objektifime düştüğü için ne kadar övünsem haklıyım zannederim” diyen Etem Tem’in savaş sırasında çektiği pek çok fotoğraf var.
Ama aralarında ikonikleşen Kocatepe fotoğrafı oldu. Savaşın, zaferin, bağımsızlığın, Cumhuriyet’in, Atatürk’ün görsel imajı haline geldi. Bir simge oldu.
Bayraktan paraya, dergi ve kitap kapaklarından afişlere, pullardan hediyelik eşyaya, çakmaktan kol düğmesine, anahtarlığa, rozetten kapak açacağına, araba camına kadar her yerde karşımıza çıkıyor artık.
Matematik profesörü, tarih araştırmacısı ve koleksiyoner Haluk Oral’ın 20 yıl kadar önce dikkatini çekmiş Kocatepe’deki Atatürk fotoğrafının bir imaja dönüşüp böylesine yaygın kullanımı. Ve üzerinde bu görselin basılı olduğu objeleri toplamaya başlamış.
Şimdi Türk edebiyatının hemen bütün adlarının imzalı kitaplarının, fotoğraflarının, tarihi belgenin yanında hatırı sayılır bir Kocatepe obje, belge ve kitap koleksiyonuna sahip.
Görsele yapılan müdahaleler, yeniden yorumlamalar, çizimler, kadrajlamalarla bir imajın zamanla nasıl değiştiğinin de izini sürmek mümkün bu koleksiyondan.
Cumhuriyet’imizin 100. yılı vesilesiyle hazırlanan ‘Yaşasın Cumhuriyet! Atatürk Döneminde İktisadi Bağımsızlığın İlk Adımları’ başlıklı sergiler, tarihi yarımadada Türkiye İş Bankası Müzesi’nde ve Ankara Ulus’ta bulunan Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde devam ediyor.
Kuruluş yıllarının ele alındığı sergide, başta Türkiye İş Bankası Müzesi arşivi olmak üzere 2 bini aşkın belge, gazete kupürleri, madalya, maket, fotoğraf, dönemi anlatan filmler ve objeler yer alıyor. Serginin Ankara ayağında, Başkent’in planlı büyümesi ve sosyal hayatının zenginleşmesinin anlatıldığı özel bir bölüm de yer alıyor.
Yıllar boyu devam eden savaşlar ve kapitülasyonlarla yıpranan Anadolu halkını buhrandan çıkarmak, yeni Türk devletini ayağa kaldırmak için eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye atılan hamleleri sergide görebilmek mümkün.
Yaşasın Cumhuriyet Sergisi, sene sonuna kadar pazartesi günleri hariç her gün ücretsiz ziyaret edilebiliyor.