Şimdi bir anlamda ekonomide tamir zamanı. Tamir deyip geçmeyin, zorlu bir sürece girildi. Zamların da peş peşe gelmesinin ardından; ciddi bir kemer sıkmayı gerektiren zorlu bir sürece girildi. TC Merkez Bankası, yüzde 15 seviyesinde olan politika faizini yüzde 17.5’e yükselterek piyasa beklentilerinin altında bir artış yaptı.
TCMB karar sonrası yayımladığı metinde:
- Dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir.
- Kurul, vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın enflasyon üzerinde ilave olumsuz etki yapacağını öngörmektedir.
- Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır.
- Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
TCMB NEDEN FAİZ ARTIRIMINI DÜŞÜK TUTTU
Öncelikle şunu söyleyelim, Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi için Litvanya’ya gitmeden önce düzenlediği basın toplantısında yeniden yaktığı Avrupa Birliği (AB) ateşi ve Rusya endişesi nedeniyle üye olmak isteyen İsveç konusunda yaptığı açıklamalar daha uçak Litvanya’ya havalanmadan Batı başkentlerini hareketlendirmişti bile.
Türkiye için ciddi kazanımların olduğu, arka kapı diplomasisinin engelleri aştığı, Türkiye’nin yeniden AB ve ABD ile yeni bir dönemi açan zirvenin hem iç politika hem dış politika hem de ekonomi açısından göz ardı edilemeyecek sonuçları oldu.
GAME CHANGER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “game changer” olarak zirveye damgasını vurdu, bunun ayrıntılarını zaten hafta boyu uzun uzun kaleme almıştık. Zirvenin etkilerinin uluslararası boyutunu yeterince işledik. Bugün biraz da, geçtiğimiz günlerde yazdığım ekonomi yazısının devamı niteliğinde, yeni oluşan atmosferi de ekleyerek gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
EKONOMİNİN YENİDEN İNŞASI
Ekonomi yönetimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğini alarak ekonomiyi yeniden inşa etmeye çalışıyor. Tüm zorluklara, maliyetlere karşı bu yolda ilerlemeye de kararlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vilnius Zirvesi’nden dönüşünde uçaktaki açıklamalarında, “Ekonomide göreve getirilen ehil ekibin çalışmalarının olumlu yansımalarını almaya başladık” dedi. Ayrıca, “Ekonomi programımızı, belirlediğimiz hedeflerimiz doğrultusunda tavizsiz uygulayacağız. Uluslararası rezerv birikimini artırmak için rasyonel politikaları hayata geçiriyor, uluslararası yatırımları ülkeye çekmek için çalışıyoruz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı, uluslararası rezervlerdeki artışa da dikkat çekti. Artık eksilen değil, artan bir TCMB rezervi olacağını zaten daha önce söylemiştik. Önce Batı ile yeni ilişkilerin ekonomik getirilerini yaptığım görüşmeler çerçevesinde sizlerle paylaşmak isterim:
ABD İLE TİCARET HACMİNİN ARTMASI GÜNDEMDE
◊ ABD ile inişli-çıkışlı devam eden ilişkiler belli alanlarda artık iyileşme dönemine giriyor. Bununla F-16 gibi savunma alanındaki kazanımlarla ikili ilişkilerde ticaret hacminin artmasının yanı sıra ABD’den yatırımcıların yavaş yavaş Türkiye’ye geleceğini göreceğimiz bir dönem olacak.
FETÖ TÜRKİYE’DE OPERASYON KABİLİYETİNİ YİTİRDİ’
- Tüm bu saydığımız süreçlerde eğer Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı mücadele ve kararlı politikalar olmasaydı, bugün aklımıza bile getirmek istemeyeceğimiz farklı şeyler konuşulurdu.
- FETÖ ile mücadeleyi devletimizin çok boyutlu ve büyük bir başarıyla yürüttüğünü net bir şekilde söyleyebiliriz.
- Burada örgüt militanlarının yakalanmasından daha da önemlisi, örgütün operasyonel gücünü kırarak bir tehdit unsuru olmaktan çıkarmaktır. Bu kapsamda devletin ilgili kurumları son derece ileri seviyede bir eşgüdüm içerisinde çalışıyor.
- Bir yandan örgütün gizli hücrelerini tespit edip çökertirken diğer yandan ekonomik kaynaklarını kurutmanın gayreti içerisindeyiz.
- Şunu kesin bir dille söyleyebiliriz; FETÖ’nün bugün ne 15 Temmuz’daki gibi bir darbe girişimine kalkışacak ne de bunu hayal edecek takati kalmıştır.”
‘14 MAYIS SEÇİMLERİNİN ARDINDAN SON UMUTLARI DA SUYA DÜŞTÜ’
ERDOĞAN’IN AB HAMLESİ
- Türkiye’nin AB konusunu gündeme taşıyacağını zirve öncesi ilk olarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan telefonda görüştüğü ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a söyledi.
- Clinton döneminde de Türkiye’nin AB sürecini destekleyen Blinken, Hakan Fidan’a telefonda aynı desteği yineledi. Blinken-Hakan Fidan görüşmesinin ardından bu kez aynı mesajı Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’a verdi.
- Biden’ın kısa bir şaşkınlık anından sonra Türkiye’nin politikasını destekleyeceğini söylemesinin ardından yeni yol haritası devreye sokuldu.
TÜRKİYE NEDEN AB KARTI AÇTI?
Kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve kurmayları Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un üzerinde çalışarak hayata geçirdiği kartı şöyle açıklıyor:
- Türkiye, AB’yi yıllardır bekliyor. AB üyesi olan NATO ülkeleri ise İsveç şartını 3 ay bekleyemediler. Türkiye açısından birlikle müzakerelere yeniden başlayacağına ilişkin yol haritasının ortaya konulması ve vize serbestisi üzerinde çalışmak önemli. Bu nedenle NATO’nun resmi sayfasına konulan bildiride bu başlıkların yer alması önemseniyor.
- Türkiye’nin AB işbirliğini yeniden ön plana çıkarmak için elindeki fırsatı kullandığına vurgu yapmak gerekiyor.
Türkiye’de son yıllarda eleştirinin dozunu kaçırıp “aklı bir kenara bırakanların” sayısı o kadar çok ki, gerçek resimden iyice uzaklaşıyorlar. Burada son dönemde ekonomide yapılanlarla ilgili gördüğüm gerçekleri “aklın süzgecinden geçirerek” anlatmak istiyorum. Ağaçlardan ormanı göremeyenler için kendi düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım.
YOL HARİTASINI HATIRLAYALIM
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve gelmesinden sonra toplumda çok büyük bir beklenti oluştu. Kararların veriye dayalı olacağı, sabır gerektiği, adımların kademeli olarak atılacağını sizlere aktarmıştım. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 27 ay sonra ilk kez faizin artırılmasına karşı çıkmamış, görece düşük olsa da ortaya konulan politikalardaki patikayı göstermek açısından kritik bir eşik aşılmıştı:
- Bununla birlikte zaten TCMB de ekonomi yönetimi de faiz artışlarının devamının geleceğine dikkat çekiyor.
- Arada TCMB adım adım söz verdiği sadeleştirme adımlarını atıyor. Yani çıkılan yolda birbirine bağlı, iyi düşünülmüş adımlar tek tek geliyor.
EKONOMİ YÖNETİMİNİN HEPİMİZİ ZORLAYAN KARARLARI
Geçen hafta ekonomide elbette vatandaş olarak hepimizi zorlayan birtakım kararlar alındı. MTV’nin bu yıl için iki kez ödenmesi, pasaportlar ve noter dahil harçların yüzde 50 artırılması, yurtdışından getirilen telefonlarda harcın 6 bin liradan 20 bin liraya çıkarılması, Kurumlar Vergisi oranlarının yükseltilmesi, KDV’de genel oranın yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkarılması ve tüketici kredilerinde verginin 5 puan artırılması bunlardan bazıları.
- Bu kararlar alınırken unutulmaması gereken en büyük konu, kaybettiğimiz hayatların ağırlığının üstüne ekonomiye toplam 100 milyar dolarlık ek maliyet getiren yüzyılın depremidir.
Tüm gözler Türkiye’ye çevrilmiş olacak. Batı’nın amacı İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin bir an önce evet demesi. İlgili yasal adımları atan İsveç’in, iş uygulama ve idari karar vermeye gelince neredeyse hiçbir şey yapmaması, son olarak Kuran-ı Kerim’in yakılması Türkiye’nin kırmızı çizgileri. Üstelik bu konu sadece Türkiye’yi değil tüm İslam alemini haklı olarak rahatsız etti.
Bu yazının yazılmakta olduğu saatlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç Türkiye, Finlandiya, İsveç arasındaki üçlü daimi mekanizma toplantısındaydı. Türkiye hassasiyetlerini bir kez daha dile getirdi. Batı da Vilnius’a kadar baskıyı sürdürecek.
Bu nedenle Vilnius’da zirve öncesi de üçlü bir mini zirve düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da pazartesi günü bu üçlü zirvede NATO Genel Sekreteri ve İsveç Başbakanı ile bir araya gelmesi bekleniyor.
BRÜKSEL’DE ÖNEMLİ TOPLANTI
Gelelim Türkiye ile Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç’ın Brüksel’de katıldığı bir başka önemli toplantıya...
- Toplantı üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye ve Ermenistan arasındaki sınırdan geçişlerinin sağlanabilmesi için yapılıyor. Örneğin bir Amerikalı, Türkiye’den Ermenistan’a ya da Ermenistan’dan Türkiye’ye geçemiyor.
- Ermenistan bu durumun çözülmesini, üçüncü ülke vatandaşlarının sınırdan geçebilmesini istiyor.
- Türkiye, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki diyaloğun sürmesi, Türkiye-Ermenistan diyaloğunda gelişmeler olması nedeniyle bu talebe karşı olumsuz değil.
SEVGİLİ okurlarım,
Ekonomideki gelişmeler hem Türkiye içinde hem dünya tarafından dikkatle takip ediliyor. Türkiye ekonomisindeki iyileşme adımları kendi vatandaşları için birinci derecede önemde ancak aynı zamanda yurtdışındaki yatırımcı açısından da büyük önem taşıyor. Bu köşeyi takip edenler bilir, 23 ve 26 Haziran tarihlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ziyarette bulunacağını yazmıştım. Şimdi sizlerle son gelişmeleri paylaşacağım:
Tayyip Erdoğan
KÖRFEZ’İN ÜÇ ÜLKESİNE TEMMUZUN İKİNCİ YARISINDA GİDİLİYOR
- Ekonomi yönetimi, yol haritasını çıkarıyor. Ayrıca nasıl bir politika izleyeceğinin ayrıntılı mesajlarını da paylaşıyor.
- Merkez Bankası Para Politikası Kurulu şeffaflık içinde fiyat istikrarını önceleyeceğini, parasal sıkılaştırma sürecinin uygulanacağını, elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağını açıkladı.
- Tüm bu adımlar atılırken, ekonomideki “denge”nin bozulmamasına dikkat edilecek. Dar gelirli vatandaşlar enflasyona ezdirilmeyecek. Mehmet Şimşek’in tabiriyle “sabır ve zaman” ihtiyacı unutulmayacak.
- İzlenen ve izlenecek politikanın yanı sıra uzun vadeli ve kaliteli dış yatırımcı için de görüşmeler sürüyor.
Parlamento başkanının sağındaki koltuklara oturan ve değişimlere karşı çıkan zengin burjuva kişiler, daha çok monarşist muhafazakâr görüşleri destekleyenlermiş. İhtilal sonrası kurulan parlamentoda özgürlükleri destekleyen ve halkçılar olarak bilinen temsilciler de başkan koltuğunun solunda oturmuşlar. Sol siyasi görüş; sanayileşmeyle birlikte zenginliğin eşit dağılımını destekleyen, emekten taraf olan, odağına din, ırk, milliyet, cinsiyet gibi kavramlar yerine insanı alan bir düşünceye evrilmiş. Değişimi istemeyen zenginler ise tam tersine ırkçılığı öne çıkaran politikalar benimsemiş.
- Fransa siyasetinde Macron’un temsil ettiği sağ siyasi görüş uzun zamandır zenginlerin ve patronların talep ettiği, emeklilik yaşını yükseltmek gibi milyonları etkileyen ekonomik uygulamaları hayata geçiren bir dizi yasa değişiklikleri yaptı.
- İşsizlik, maaşlardaki uçurum, pandemi yüzünden kiralardaki, elektrik ve doğalgaz faturalarındaki astronomik artışlar yüzünden banliyölerde yaşayan düşük gelirli üçüncü nesil Afrikalılarda biriken stres, 17 yaşındaki göçmen çocuğun polis tarafından öldürülmesi sonucu açığa çıktı. Bir hafta içinde de Fransa genelinde kitleselleşti.
YAĞMA VE YAKMA
- Gösterilerde yağmalama, gelir adaletsizliğine bir tepki olarak öne çıkarken, araba ve bina yakma ise “Beni yok sayma, ben buradayım, ben de bir bireyim, eşitlik ve adalet istiyorum” mesajı olarak algılanıyor.
AŞIRI SAĞ KORUMA REFLEKSİ
- Olaylara müdahalede Fransız devlet mekanizması yetersiz kalınca Fransa’nın aşırı sağcı siyasetçilerinden Marine Le Pen’in destekçileri sokağa inip ellerine geçirdikleri beyzbol sopalarıyla protestoculara saldırdı.
- Bu da aşırı sağcıların