Daha önce bu köşede Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın’ın yöneticiliğini yaptığı Türkiye Araştırmaları Vakfı’nın hizmete özel anket çalışmasını ve tespitlerini paylaşmıştım. Hasan Basri Hoca cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de yine hizmete özel bir anket ve çalışma yürüttü. Kendi Twitter hesabından araştırmanın sonuçlarını da yayınladı. Ancak çalışmanın bana göre en dikkat çeken bölümü yine tespitler! Toplumu anlamak için bu tespitleri önemsiyorum. Söz konusu başlığa geçmeden önce akademik çalışmanın oy oranları ile ilgili detaylarını paylaşmak isterim:
‘İKİNCİ TURDA ERDOĞAN’
- Araştırma 26 ilde toplamda 3 bin 4 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilmiştir.
- 18 yaş ve üstü oy kullanma hakkına sahip yurtiçinde yaşayan tüm Türk vatandaşlarını temsilen yapılmıştır.
- Bu araştırma cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 53.7’lik bir oy oranıyla yeniden seçileceğini öngörmektedir.
- İlk turda Sinan Oğan’a verilen yüzde 5 oydan ikinci turda Tayyip Erdoğan’a yüzde 1.75, Kemal Kılıçdaroğlu’na ise yüzde 1.25’lik bir oy kayması olacağı, geri kalan kararsız seçmenin ise oransal olarak dağılacağı tahmin edilmektedir.
‘KUTUPLAŞMA DEĞİL MUHALEFET RADİKALLEŞMESİ’
Toplumun siyasallaştığına ancak bunun otomatikman kutuplaşma anlamına gelmediğine dikkati çeken
Kılıçdaroğlu videosunda şu eleştirileri sıralamıştı:
“- Eğitim sistematik biçimde tarumar edildi.
- 8 kez bakan, 17 kez sistem değişti.
- 3.5 milyon çocuk eğitim dışında.
- Milli Eğitim Bakanlığı siyaset etkisinden kurtulmalı. Merkez Bankası gibi bağımsız bir yapıya dönüştürülmeli.”
MİLLİ EĞİTİM BAKANI: ‘3.5 MİLYON RAKAMI YALAN’
Gelelim Mahmut Özer’in videodaki açıklamalara ilişkin görüşlerine:
“-
Akademisyen gazeteci ve siyaset yorumcusu Hasan Basri Yalçın Hoca tarafından hazırlanan anket, Muharrem İnce adaylıktan çekilmeden önce tamamlanmış. Çok dikkat çeken ve seçim sonuçlarını adeta doğrulayan çalışmadaki tespitler daha da dikkat çekici. Önceden bilmiyordum. Elime yeni geçen çalışmayı okuyunca sizlerle 14 Mayıs seçim sonuçlarının analizini en baştan yaptığını düşündüğüm için paylaşmak istedim. Hasan Basri Yalçın, Türkiye Araştırmaları Vakfı (TAV) adında bir vakfın yöneticiliğini yapıyor. TAV tarafından 27 Nisan – 3 Mayıs arasında 26 şehirde 3 bin kişi ile görüşülüp hazırlanan ve beni şaşırtan anket sonuçları ve tespitleri şöyle:
YÜKSELEN MİLLİYETÇİLİK
- Farklı biçimlerde ifade edilse de milliyetçilik yükseliyor.
- HDP’de düşüş var. Yüzde 7-8 civarı kemikleşmiş. Zira ödünç oylar sahibine geri dönüyor.
- Atatürkçü, milliyetçi ve genç oyların hatırı sayılır bir kısmı İnce ve Oğan’a gidiyor.
- Erdoğan yüzde 49.8.
- Kılıçdaroğlu yüzde 38.1.
-
Bu yükselişin ayrıntılarına ilerleyen satırlarda yer vereceğim. Milliyetçi oyları incelerken MHP’ye yüzde 6.7 gibi oran verenler bir anlamda yine sınıfta kaldı. İlk kez bu köşede “MHP kendi listeleriyle seçimlere girecek” diye yazdığımda inanmayanlar, hatta “MHP kendi listeleriyle girerse ittifakın oy oranlarını da düşürür” diyenler olmuştu. Oysa MHP’nin gerekçesi netti: “Taban, üç hilali mutlaka oy pusulasında görmeli...”
Sonuçta MHP’nin oy oranıyla ilgili olarak genelde anketçiler yine gerçeğe yaklaşamadı. MHP Lideri Devlet Bahçeli ile telefonda konuştuk. Sesi keyifli, morali yüksekti. Dikkat çeken mesajları ise şöyle:
BAHÇELİ: ‘ANKETÇİLER MHP’Yİ YOK SAYMASIN’
“- Kamuoyu oluştururken, araştırma yaparken MHP’yi yok farz edenler var. Artık bu huylarından vazgeçsinler.
- Cumhur İttifakı’nın başarısının ardında verilen hizmetler bulunmaktadır. Salgın, deprem, ekonomik zorluklar karşısında önemli çalışmalar yapılmıştır. Çalışmalar durmadan, sabırla sürdürülmüştür.
BAHÇELİ: ‘SİSTEMİ REFERANDUMA GÖTÜRDÜĞÜNÜ DÜŞÜNENLER YENİLDİ’
- Yeni sistemin istikrar getirdiği görülmüştür.
- Milletimiz yeni sistemi kabul ettiğini bu seçimde göstermiştir.
Afakanlar basar. Bitse, geçse de önümüze baksak deriz. Bayramlar gibi değildir yani.
“Nerde o eski bayramlar...” demeyiz seçim süreçleri için.
- Geçmişte ne ise şimdi de öyledir seçimler. Hep gergin, hep sıkıntılı.
- Bunda birçok faktör etkilidir.
- Ancak günümüz teknolojisi yalanların dozajını, daha da önemlisi tabiatını çok değiştirdi. Gerçek algısı yaratan montaj görüntü ve sesler, siyasi sonuçları etkileyebiliyor. Maalesef bu iş teknoloji ile, algı operasyonları ile, terör örgütlerinin ve çeşitli güçlerin ayak oyunları ile artık çığırından çıkmış durumda. Keşke olmasa. Peki sadece Türkiye için mi geçerli? Tabii ki hayır, tüm dünya benzer sorunları yaşıyor. Son 10 yılda Almanya ve Fransa başta olmak üzere Batı demokrasilerinde de aşırı sağın yükselişi, yeni bir korku ve nefret dili yarattı.
FETÖ ZEHRİNİN YAYILIŞI
Ülkemize bu zehri ilk olarak FETÖ’cü teröristler şırınga ettiler. FETÖ’nün geçmişte toplumu nasıl ayrıştırıp korkuttuğunu hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki terör örgütünün şırınga ettiği bu zehir, şimdi hem onlar hem de başka bazı kesimlerce topluma enjekte edilmeye devam ediliyor.
- Sosyal medyada hemen her gün, her konuda onlarca tezvirat yayınlıyorlar.
- Kaos bir anlık deliliğe, pis bir provokasyona bakar, birine bir şey olsaydı ortaklık yangın yerine dönerdi. Kim kaybeder? Ülkemiz, bizler ve çocuklarımız. Yani hepimiz, bunu unutmayınız!
- Siyasetçi de vali de emniyet de görevini bilecek ve yerine getirecek.
- Vatandaş bir siyasetçiyi sevmeyebilir. Oy vermez, olur biter. Ancak saldırı suçtur.
- Bu yüzden şu son bir haftada herkesin sağduyulu davranmasının, seçim sürecinin kazasız belasız atlatılmasının önemine dikkat çekmek isterim.
- Yabancı devletlerin, yabancı medya organlarının söyledikleri ve yazdıkları kabul edilemez. Ancak daha vahim olanı vatandaşların birbirine düşmesidir. Provokasyonlara gelmeyin!
Türkiye’nin ve ülkücü camianın en tecrübeli siyasetçilerinden Haluk Pirimoğlu MHP’nin Erzurum milletvekili adayı. MHP’li Pirimoğlu’ndan gelen açıklamayı “sağduyu” çağrısı nedeniyle özellikle paylaşmak istiyorum:
‘OLAYLARI KAYGI İLE İZLEDİK’
“-
Bu verileri maalesef gönüllü olarak yaptığımız paylaşımlardan oluşturuyorlar. Bu yüzden de ABD’li teknoloji şirketlerinin elinde bireysel analizlerimiz bulunuyor. Türkiye seçime giderken, ABD’nin mevcut iktidara olumsuz bakışı net bir şekilde ortadayken; veriler, verilerle oynayan teknoloji şirketleri, hatta alakasız biçimde illegal suçların döndüğü dark web bile tartışma yarattı. Peki gerçekte ne oluyor? İlgili kurumlar, güvenlik kaynakları, siber güvenlik yetkilileri ile konuştum. Süreç enteresan bir şekilde bana da bir uygulamadan gelen “Hesabınıza saldırılıyor” uyarılarının ortasında denk geldi. Anında bir dizi işlem yapıp aynı zamanda şifremi değiştirdim. Şimdi ilgili tüm kurum ve güvenlik yetkililerinden edindiğim bilgileri sizlere aktaracağım.
KÖLELEŞTİRİLMİŞ HESAPLAR DEVREYE SOKULDU
- Twitter hesabından “kullanıcısının bilgi ve izni olmadan paylaşımlar yapılmasına” köleleştirilmiş hesap deniliyor.
- Yurtdışı destekli olarak kullanılan bu sistemle sizin benim gibi sıradan kullanıcıların hesapları çalınıyor. Ancak biz bunun farkında olmuyoruz.
- Daha sonra anahtar kelimelerle ya da siyasi bir operasyon yapılacağı sırada bizim hesaplarımız kullanılarak gündem çalışması yapılıyor. Binlerce hesap benzer tweet’i paylaşıyor. Sonra hemen siliniyor. Böylece bizler farkına varamıyoruz. Bir anlamda hesaplarımız bilgimiz dahi olmadan kullanılıyor.
KURUMLAR İNCELEMEYİ BAŞLATTI, 20 BİNİN ÜZERİNDE HESAP KULLANILIYOR
Köleleştirilmiş hesaplar ve yapay gündem hizmeti veren şahıs veya sitelerin tespiti için 1 Şubat-15 Mart 2023 tarihleri arasında ilgili tüm kurumlar bir araştırma yürüttü. Sonuçlar şöyle:
- 195 farklı anahtar kelime veya etiket köleleştirilmiş hesapların kullanılması ile Twitter Türkiye gündemine taşındı.
Bu, Roma ya da Pers İmparatorluğu zamanında da Osmanlı ve Moğollar zamanında da öyleydi. Şimdi de böyle. Yani 21. yüzyılda eşyanın tabiatını belirleyen hegemon güç ABD:
- Örneğin, İran’a ya da Rusya’ya yaptırım kararı alıyor. Buna tüm dünyanın uymasını istiyor. Uymayana da yeni yaptırımlar uyguluyor.
- İşte Halkbank davası, birkaç hafta önce “ABD, aralarında Türkiye merkezli en az dört şirketin de bulunduğu 120’den fazla şirket ve kişiye Rusya’ya yönelik yaptırımları deldikleri gerekçesiyle yaptırım uyguladı” haberi ABD’nin hegemon güç olduğunun göstergesi.
TERÖR KONUSUNDA DA EŞYANIN TABİATI ABD TARAFINDAN BELİRLENİYOR
Sadece siyasi alanda değil, terör konusunda da eşyanın tabiatı ABD tarafından belirleniyor. ABD, PKK/YPG’ye terör örgütü demiyor. Tonlarca silahı, mühimmatı Türkiye’nin dibinde terör devleti kurmak için PKK/YPG’ye veriyor. NATO müttefiki Türkiye’nin başına “musallat olsun” diye. Akıl alır gibi değil. YPG ile olan ilşikisini de DEAŞ’la müttefiki diye açıklıyor. Yani eşyanın tabiatını kendi belirliyor gene. Gelelim Türkiye’nin DEAŞ ile mücadelesine:
- Türkiye, DEAŞ’la mücadeleyi Fırat Kalkanı operasyonu ile en kapsamlı yapan NATO ülkesi. Yetmiyor, yurtiçi ve dışındaki DEAŞ’lıları da bulup ya imha ediyor ya da tutukluyor.
- İşte Ebu Hüseyin el Kureyşi 30 Kasım 2022’de terör örgütü DAEŞ’in lideri olmuştu...
- Uzun süredir de MİT’in hedef listesinde yer alıyordu...