Paylaş
SEVGİLİ okurlarım,
Ekonomideki gelişmeler hem Türkiye içinde hem dünya tarafından dikkatle takip ediliyor. Türkiye ekonomisindeki iyileşme adımları kendi vatandaşları için birinci derecede önemde ancak aynı zamanda yurtdışındaki yatırımcı açısından da büyük önem taşıyor. Bu köşeyi takip edenler bilir, 23 ve 26 Haziran tarihlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ziyarette bulunacağını yazmıştım. Şimdi sizlerle son gelişmeleri paylaşacağım:
Tayyip Erdoğan
KÖRFEZ’İN ÜÇ ÜLKESİNE TEMMUZUN İKİNCİ YARISINDA GİDİLİYOR
- Ekonomi yönetimi, yol haritasını çıkarıyor. Ayrıca nasıl bir politika izleyeceğinin ayrıntılı mesajlarını da paylaşıyor.
- Merkez Bankası Para Politikası Kurulu şeffaflık içinde fiyat istikrarını önceleyeceğini, parasal sıkılaştırma sürecinin uygulanacağını, elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağını açıkladı.
- Tüm bu adımlar atılırken, ekonomideki “denge”nin bozulmamasına dikkat edilecek. Dar gelirli vatandaşlar enflasyona ezdirilmeyecek. Mehmet Şimşek’in tabiriyle “sabır ve zaman” ihtiyacı unutulmayacak.
- İzlenen ve izlenecek politikanın yanı sıra uzun vadeli ve kaliteli dış yatırımcı için de görüşmeler sürüyor.
BAE İLE BAYRAM BOYUNCA ÇALIŞILDI
- Planlamaya göre, son dakika bir değişiklik olmazsa 17-18-19 Temmuz tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine’nin önemli isimleri ile Körfez turuna çıkıyor.
- Üç önemli ülke Körfez turunun içinde yer alıyor. BAE, Suudi Arabistan ve Katar.
- BAE ile çalışmalar bir süre önce başladı. Çünkü BAE yönetimi Ankara’da bayram boyunca çalışan teknik heyetine, “Cumhurbaşkanı Erdoğan geldiğinde anlaşmalar imzaya hazır olsun” talimatını vermişti.
- Körfez ülkeleri Türkiye’de uzun vadeli yatırımlarla ilgileniyor. Tarımdan lojistiğe, savunma sanayisinden enerjiye birçok sektörü kapsıyor.
- Ankara’ya göre söz konusu uzun vadeli yatırımlar bir yandan cari açığı azaltacak, diğer yandan Türkiye içinde istihdam sağlayacak.
- Öyle anlaşılıyor ki ilk adım BAE ile atılacak. İlk etapta 30-40 milyar dolar uzun vadeli yatırımı içermesi beklenen bu ziyareti diğer Körfez ülkelerinin izlemesi amaçlanıyor.
- Bu nedenle Erdoğan’ın Suudi Arabistan ve Katar’a yapacağı ziyaretler de büyük önem taşıyor.
- ABD ve Avrupa’nın yanı sıra Uzakdoğu’dan da Türkiye’ye ilgi yeniden arttı.
VILNIUS ZİRVESİ’NE DOĞRU...
İSVEÇ SORUNU SADECE TÜRKİYE’NİN DEĞİL ARTIK TÜM İSLAM ÂLEMİNİN SORUNU
- Türkiye ile İsveç’in NATO üyeliği için yaptığı anlaşmanın içeriğini herkes biliyor. İsveç yasalarını çıkarsa da Türkiye’nin uzun süredir beklediği uygulamaları hayata geçirmiyor. Bir de üstüne idari olarak çözülebilecek konularda da adım atmıyor. “İfade özgürlüğü”nü gerekçe gösteren İsveç, idari adımları kullanmadığı için Türkiye’nin hatta tüm İslam âleminin bam teline basacak gösterilere engel olmuyor. Hiçbir gerçekçi adım atmadan NATO üyeliği bekleyen İsveç’te son olarak Kuran-ı Kerim’in yakılması, işi Türkiye’nin ötesine taşıdı.
HAKAN FİDAN’IN İSVEÇ AÇIKLAMALARININ ŞİFRELERİ
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da dediği gibi İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İcra Komitesi olağanüstü toplandı ve ciddi kararlar alındı.
- Fidan, Türkiye’nin ve İslam âleminin geldiği noktayı, tonunu ciddi bir şekilde yükselttiği açıklama ile de ortaya koydu “Stratejik ve güvenlik değerlendirmesi itibarıyla İsveç’in NATO’ya üyeliğinin bir yük mü yoksa fayda mı getireceği konusu artık daha çok tartışmaya açıktır” sözleriyle.
Hakan Fidan
- Peki bu ne demek? Edindiğim bilgilere göre şöyle açıklayabilirim: NATO netice itibarıyla bir ortak güvenlik politikası. NATO’nun misyonu hem kendi güvenliğini hem de tüm ülkelerin güvenliğini korumak.
- İsveç son Kuran-ı Kerim eylemine göz yummasıyla birlikte, İslamofobik bir görüntü vererek, kendini bir anlamda hedef haline getirdi.
Daha da vahimi bu durum NATO açısından da bir güvenlik sorunu oluşturur.
- Türkiye tabii ki İsveç ile yaptığı mutabakata bağlı. Ancak son gelişmeler ister istemez İsveç’in yaratabileceği stratejik ve güvenlik sorununu ön plana çıkardı.
- İsveç’in karşısında ise söz konusu eylemler nedeniyle sadece Türkiye yok. İsveç tüm İslam âlemini karşısına almış durumda.
- Her ne kadar Batı, Vilnius Zirvesi öncesinde üyelik konusunda Türkiye’nin adım atmasını istese de, top Türkiye’nin değil İsveç’in sahasında.
- Vakit var, uygulama, idari uygulama hatta NATO üyeleri önünde yapılacak bir konuşma ve samimiyet kilit açabilir.
Paylaş