Hakan Ünsal

Ruiz farkı

21 Haziran 2014
KOSTA Rika, sürpriz ama hak ederek kazandığı Uruguay maçından var olan 3 puanı ile rahattı.

Stratejisini, risksiz ve puan odaklı kurguya bağlaması aynı zamanda İtalya’yı da düğümleyen anlayış oldu. Gök Mavililer, klasik savunma anlayışını her zamanki gibi iyi uygulasa da, kendi silahının yüzüne çevrilmiş olmasının çaresizliği içindeydi. Oyunu organize etmede ‘Maestro Pirlo’ görevini yerine getirirken, problem, savunan rakibi açacak ya da hücumu organize edecek adam eksikliği olarak ortaya çıktı. Zaten var olan pozisyonları da, adeta zorlayarak, iyi pas ötesinde aynı zamanda arkadaşlarını da pozisyona iten Pirlo oldu. Kosta Rika’nın fazlalığı ve farkı da burada Ruiz ile ortaya çıktı.
İtalya, çok tecrübeli ve kaliteli bir oyun kurucu olan Pirlo ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan aykırı forvet Balotelli’ye sahip. İşte sorunun başlangıç noktasıda burası. Pirlo ve Balotelli’yi iyi marke eden her takım, İtalya’ya karşı avantajlı olur. Çünkü, oyunun değişmesini sağlayabilecek fark oluşturacak oyuncu yok.

İTALYAN DEFANSI MI

CHIELLINI’nin oynadığı İtalya’nın gol yemeden maç tamamlası zor.Hata yapıyor, olmuyor penaltı yapıyor ama vazgeçilmiyor. Standart tempoda oynayan İtalya’da oyun, eğer hesapta olmayan, kontrol dışına çıkmışsa, defans önde oynamak zorunda kalıyor ve adeta bütün foyaları ortaya çıkıyor. Devam ederse daha etkili, daha bitirici, daha ezici rakipler bekliyor İtalya’yı.
Kosta Rika ise, Ruiz’in kalitesi, Campell’ın iyi oyunu ve takım hırsı ile takdir edilecek bir başarıya imza attı. Savunma da gösterdikleri başarı, İtalya gibi savunma ülkesini bile kıskandıracak kadar iyiydi. Gruptan çıkmak için yeterli bir oyun oynadılar ama daha fazlası için verebilecekleri birşeyleri yok. Ölüm grubundan canlı çıkmak gibi büyük bir işi başarmak,yeterince ses getiren, kupanın sürprizi olacak bir sonuç.

Yazının Devamını Oku

Final yolculuğu 2

17 Haziran 2014
DÜNYA Kupası’nın favorisi Almanya, kupanın en iyi oyuncusu Ronaldo’ya karşıydı.

Almanya, sahaya klasik forvet oyuncusu olmadan ama bol hücumcu ile çıkarken, Portekiz tamamen Ronaldo odaklı bir oyun ile sahada mücadele verdi. Portekiz’in stratejisi, birkaç pas yapıp topu uzun ya da kısa Ronaldo ile buluşturmak üzerineydi. Böyle bir oyuncunuz varsa elbette yadırganmayacak bir tercih ama bunu iyi uygulayacak kadar beraber oynamış olmak ve karşınızda buna izin verecek bir rakip olmazsa, tutmayacak bir sistem.

MÜLLER RESiTALi

ALMANYA’nın disiplin, sabır ve beceri içeren oyunu, doğal olarak Portekiz’i ve Ronaldo’yu orta sahaya kilitleyen, kalesinden uzak tutan, kısaca çaresiz bırakan hale dönüştü. Mesut’un oyunun ilk yarım saatinde neredeyse hiç gözükmemesi, Almanya’yı zorlasa da devreye giren Götze ve Müller ofansif sıkıntıyı giderdi. Almanlar ilk yarım saatte maçı bitirdi. Aslında maçı bitiren Müller oldu. Attığı 3 golün yanında, Pepe’yi attırması maçı çözdü. Hepimiz Ronaldo’dan şov beklerken, Müller nefis bir performans ile parladı. Almanya daha elindeki farklı ve önemli oyuncuları kullanmadan rahat başladı. Löw, rakibe göre strateji belirleyebileceği bir takıma sahip. Yarı yolda Brezilya ile karşılaşma olmazsa nefis bir final izleriz. Tek sorun ağır kalan defans. Almanlar bu savaşa ve kazanmaya hazır...

Yazının Devamını Oku

Final yolculuğu...

13 Haziran 2014
BREZİLYA maçın favorisiydi ve kazanması beklentileri karşılayan bir sonuç oldu. Fakat, ev sahibi takım maçı daha başlamadan kazanmıştı.

Milli marşlar okunduğunda Cesar’ın gözyaşları, Marcelo’nun duygusallığı, David Luiz’in hırsı ve Silva’nın konsantresi kazanmanın sinyallerini vermişti. Yenilen şok gol ile bozulan moral ve oyun düzenini toparlayan Neymar oldu.

Brezilya’da, ilk maçta ortaya çıkan sıkıntıların başında gelen, Willian gibi çok formda, temposu yüksek ve baskı oyuncusunun olmamasıydı. İkincisi, Neymar gibi topu seven ve etkili kullanan bir oyuncu varken, Hulk’un topla fazla buluşamamış olması sonucu etkisiz kalmasıydı. Bir diğeri ise, çok iyi oyuncular olmasına rağmen samba defansının çok hata yapıp, pozisyon vermesiydi. Son ama en önemlisi ise Fred’in sahadaki kaybolmuş oyunuydu.

UZAKDOĞU YARDIMI...

Bütün bu eksilere rağmen maç kazanmayı becermek Brezilya’yı favori yapan ve farklı kılan özellik oluyor. Scolari, ilerleyen maçlarda doğru kadroyu bulduğunda takım ritmini ve ahengini bulacak, böylece final yürüyüşü daha sağlam adımlarla devam edecek. Hırvatistan’ın oyuna etkisi ise disiplin ve yardımlaşma sonucu oluşan az pozisyon verme ile sonuçlandı.

2002 Dünya Kupası’nda, Brezilya ile yaptığımız maçta öne geçmiş, sonrasında Güney Koreli hakemin skandal penaltısı ile 2-1 yenilmiştik. O Brezilya finalde Almanya ile karşılaşıp şampiyon olmuştu. Tesadüf ki,12 yıl sonra yine mağlup duruma düşen ama bu sefer Japon hakem yardımı ile maçı 3-1 kazanan yine Brezilya...

Yazının Devamını Oku

Eksik çok ama

2 Haziran 2014
ÖNCELİKLE, Milli Takım’ın rakiplerinin özenli ve iyi seçildiğini söylemek lazım.

Rakiplerin önce ‘kolay’ sonra ’zor’ seçilmesi doğruydu. İki farklı güçte olan rakiplere karşı oynadığımız futbol da farklılık gösterdi. İrlanda ve Amerika karşısında zorlanan, pozisyon veren Millilerimiz son maçını kaybederek Mini Mobil Turnuva’yı bitirdi.

5 MADDEDE DEĞİŞİM

FATİH Hoca ile değişim yaşandığı ortada. Peki ne kazandık bu sürede?
1-Konsantresi ve ciddiyeti hep yukarıda olan oyuncular gördük.
2-Oyun isteği ve disiplini için ileriye dönük olumlu sinyaller aldık.
3-Başarıya aç oyunculardan kurulan yeni bir Milli Takım izledik.
4-Terim’in,oyuncuların performansına etkisini tekrar yaşadık.

Yazının Devamını Oku

Oyunsuz sonuç...

26 Mayıs 2014
KOSOVA karşısına kardeş takım hatrını gözetecek bir kadro ile çıkmış ve dostane bir maç yapmıştık.

Bu hazırlık maçı sayılmayacak anlamdaki karşılaşmadan sonra, ilk maçımızdı diyebiliriz İrlanda için. Haliyle, Fatih Hoca da bu ilk ciddi rakibe karşı esas oğlanları sahaya sürerek başladı. Oyunun başlangıcı ve devamı tam bizi anlatan şekilde cereyan etti. Maça çok konsantre şekilde ve yardımlaşarak başlayan Millilerimiz, rakibi ezdiğini ve maça hakim olduğunu düşündüğünde gevşemeye de başlamıştık.

İNANILMAZ NORMAL

BU anlarda bizi, artık alışılagelmiş inanılmaz Onur kurtarışları ve hakemin gözlerine perde inmesi kurtardı. Fakat biz garip bir futbol anlayışı olan bir takımız. O yüzden bizi çözemiyorlar ya da çözdüklerinde darmadağın oluyoruz. Hiç yokken, kampın şimdiden yıldızı olan Ahmet İlhan’ın kafası (İçimizdeki İrlandalılar hariç) bizi sevindirirken, İrlandalıları şoke etti.
Golü atıp öne geçtik ama oyun olarak İrlanda bizden hep daha iyiydi. İrlanda’nın iyi ama bizde problem olarak gözüken durum, dağınık ve deorganize olmasıydı. Sahaya yayılma ve iyi paylaşım konusundaki ciddi fark aradaki kalite farkını pasifize etti. Biz sahada yeni ve birbirinden habersiz bir takım gibiyken, İrlanda bağlantıları sağlam bir bütün gibiydi.Bizi kurtaran hep bireysellik oluyor. Tabii bir yere kadar. İrlanda karşısında da önce Onur, sonra da sahadaki varlığı tartışılır ama ağırlığı hissedilir oyuncumuz Oğuzhan çıkıp işi bitirdi. Sonuç iyi ama oyun kurgusu anlamında sıkıntılarımız var. Fatih Hoca da devreye burada girecek ve birbirine yabancı gibi gözüken bu oyuncuları tanıştırıp takım haline dönüştürecek.

Yazının Devamını Oku

Unutmayın bu günleri...

22 Mayıs 2014
MİLLİ Takım, haziran ayındaki büyük turnuvaya gidemeyince ayarlanan bu mini mobil turnuva, oyuncular ne kadar haz etmese de iyi oldu.

İyi oldu çünkü, herkes Dünya Kupası yada Avrupa Şampiyonası’na giderken, oralarda olmamanın yaşattığı dışlanmışlık hissini yaşamak, akıllarda kalmasını sağlayarak ders çıkarmaya yardımcı olur. Bu oyuncuların şu andaki halleri ve vücut dillerine bir bakın, bir de Dünya Kupası’na katılmış olsalardı nasıl durumda olacaklarını düşünün ve buna basın ile taraftarı da katın. İnşallah Milli Takımımızı bir daha turnuvaya takım hazırlayan ekip pozisyonda görmeyiz.

KARDEŞCE...

ARTIK, olmayan değil olacak üzerine kafa yormak lazım. Milli Takım’ın karşısında bir rakip yoktu aslında. Adeta, aynı takımın ikiye ayrılmış oyuncuları vardı. Kardeş gibi hissetiğimiz ve büyük acılar çeken Kosova ile acılarımızı da paylaşmak gerekirdi çünkü acılar ortaktı. FIFA’nın tanımadığı Kosova’nın ilk golünü bize atmış olması da güzel bir tesadüftü. Fatih Hoca, dengeleri korumak adına Rezerv Takımı’nı sahaya sürmesi bile aradaki kalite farkını kapatmadı.
Fakat, bu tür maçların sıkıntısı, rakibin aşırı motive ile mücadele seviyesini yukarı çekmesine bizim düşük düzeyde kalan motivasyon ile cevap vermemizdir. Bu tür durumun ortaya çıkmamasını sebebi Ahmet İlhan’ın çok etkili, Alper’in yöneten, Bilal’in soğukkanlı ve Mustafa’nın mücadeleci oyunuydu. Fatih Hoca bu maçtan bir beklenti içnde değildir ve olsa da alacağı çok şey yoktur. Bir kazanım varsa, o da kardeş Kosova’ya olan desteğimizdir.

Yazının Devamını Oku

Soma kömür diyarı

18 Mayıs 2014
TÜRK Telekom Arena. Açıldığı günden beri çok önemli sevinçlere sahne olmuş ama aynı zamanda taraftarın üzüldüğü günleri de yaşatmıştı.

Ama hiçbiri bu seferki gibi değildi. Statta bir mutsuzluk, hüzün ve soğukluk vardı.Soma’da, kapkara kömür madeninde vefat eden bembeyaz yürekli insanların acısı herkesin birbirine sarılmasını sağlamıştı. ‘’Acı birleştirir‘’ derler ya. Soma’daki kardeşlerimiz, abilerimiz de aramızdan ayrıldı ama bizi birbirimize kenetleyerek şehit olarak gittiler. Ali Sami Yen’de oynadığımız dönemde, Yeni Açık Tribü’nde ‘’Soma Kömür Diyarı Şanlı Galatasaray’a Başarılar Diler’’ pankartıyla hep ve bize destek olan Soma’lı kardeşlerimize de selam olsun. Vefat edenlerin Mekan’ı Cennet olsun...
Böyle ortamda oynanan bir maçtı. Her ne kadar maça konsantre olamasak da, Galatasaraylı oyuncular ilk yarıyı rakip yarı alana yığarak ve baskı kurarak oynadı. İlk yarıda bu baskı ile bitti. Sneijder-Burak ve Umut ile pozisyonlar yakalansa da gole çevrilemeyince stres oldu. Semih ilk yarıda yine etkili ve iyi oyununu sürdürürken, Sneijder yine gole en yakın adam olurken, Muslera en rahat maçını çıkarırken, Melo uzaktan şut idmanı yaparken, Hikmet Hoca tek forvet ile kontra oynamayı düşünüyordu.

YERLİ KRAL
BURAK golünü atıp krallık için şansını zorlamaya başladıktan sonra, Erciyes ikinci forvetini oyuna alıp maça ortak olmak istediğinde iş işten geçmişti. Sahada iki hedef vardı. Galatasaray’ın ligi ikinci bitirerek İllegal Şampiyonluğu’nu ilan etmesi ve Burak’ın iki gol daha atarak krallık yarışında zirveye çıkması. İlki beklendiği gibi gerçekleşti ama Burak, sezonun çoğunu sağ kenar oynayarak geçirdiği bir yılda yine de iyi gol attı. Galatasaray bu konuda çok şanslı, çünkü şampiyonluk iddiası olan takımlar içindeki tek yerli forvete sahip. Yerli oyuncu enflasyonunun yaşandığı bir dönemde değerli bir taş gibidir Burak.

ARDA MORALİ

Yazının Devamını Oku

İllegal şampiyon...

12 Mayıs 2014
MANCİNİ, ligin sonuna doğru İtalyanlaşmaya başladı. Kupa maçında, Eskişehir karşısında oynattığı oyun ve mantalite her ne kadar Galatasaray gibi hücum gücü yüksek bir takımla ters orantılı olsa da sonuç verdi.

Anlaşılan o ki, alınan sonuç ve kupa hocayı tatmin etmenin ötesinde bu işi sevmesine de sebep olmuş. Benzer oyun stili ile İtalyan takımı havasında sahaya çıkardı ekibini yine. Benzer derken, oyunu riske etmeme ve rakibin hatasını bekleme anlamında söylüyorum bunu. Tabiki yine sürpriz yapmadan olmazdı. Gerçi bunların sürprizlik tarafı kalmadı ama biz yine de şaşırmış gibi yapalım. Yine değişen pozisyonlar ve diziliş vardı. Sabri, Semih, Telles, Yekta ve Sneijder klasik pozisyonlarının dışında oynadı.

RESİTAL GOLLER

SEMİH’in nerede oynasa formasının hakkını veren ve farkını hissettiren oyunu, Sneijder’in etkili görünmese de sonucu değiştiren kalitesi ve müthiş golü, Umut’un yine sonradan girip maçı bitiren gollerinden birini atması ve tabii ki Selçuk’un ara verdiği o güzel frikik gollerinden birini atması maçın güzel ve özel anlarıydı. Fakat bu tutan oyun tarzının haftaya devam edeceğinin garantisi yok. Çünkü tarzı itibarı ile Mancini, oyuncuların bireysel ya da takım performansı ne olursa olsun bunu dikkate almayan ve değişim yapan biri.

UMUTVARİ RİSK

GALATASARAY, karşısında kazanmak zorunda olan bir rakip bulunca, oyunu istediği şekle sokmayı ve istediği galibiyeti almayı başardı. Trabzonspor hata yaptı ama Galatasaray’ın etkili ve kaliteli ayakları sonucu belirledi. Bu galibiyet, illegal şampiyonluk anlamına gelen ikinciliği garantiledi. Büyük iniş, çıkışların yaşandığı bir sezonu, Türkiye Kupası ve şampiyonluk ile eşdeğer ikincilik ile tamamlamak önemli ve gelecek seneye daha umutlu bakmayı sağlayacak. Fakat kafalardaki büyük soru şu? Geleceğe umutla bakmak Mancini ile mümkün mü, yoksa risk mi?

MAÇIN İYİSİ: Muhteşem golleri ile Sneijder ve Selçuk.

MAÇIN KÖTÜSÜ: Tutamayan ve atamayan Trabzon defansı ile forvetleri.

MAÇIN HAKEMİ:

Yazının Devamını Oku