Paylaş
İyi oldu çünkü, herkes Dünya Kupası yada Avrupa Şampiyonası’na giderken, oralarda olmamanın yaşattığı dışlanmışlık hissini yaşamak, akıllarda kalmasını sağlayarak ders çıkarmaya yardımcı olur. Bu oyuncuların şu andaki halleri ve vücut dillerine bir bakın, bir de Dünya Kupası’na katılmış olsalardı nasıl durumda olacaklarını düşünün ve buna basın ile taraftarı da katın. İnşallah Milli Takımımızı bir daha turnuvaya takım hazırlayan ekip pozisyonda görmeyiz.
KARDEŞCE...
ARTIK, olmayan değil olacak üzerine kafa yormak lazım. Milli Takım’ın karşısında bir rakip yoktu aslında. Adeta, aynı takımın ikiye ayrılmış oyuncuları vardı. Kardeş gibi hissetiğimiz ve büyük acılar çeken Kosova ile acılarımızı da paylaşmak gerekirdi çünkü acılar ortaktı. FIFA’nın tanımadığı Kosova’nın ilk golünü bize atmış olması da güzel bir tesadüftü. Fatih Hoca, dengeleri korumak adına Rezerv Takımı’nı sahaya sürmesi bile aradaki kalite farkını kapatmadı.
Fakat, bu tür maçların sıkıntısı, rakibin aşırı motive ile mücadele seviyesini yukarı çekmesine bizim düşük düzeyde kalan motivasyon ile cevap vermemizdir. Bu tür durumun ortaya çıkmamasını sebebi Ahmet İlhan’ın çok etkili, Alper’in yöneten, Bilal’in soğukkanlı ve Mustafa’nın mücadeleci oyunuydu. Fatih Hoca bu maçtan bir beklenti içnde değildir ve olsa da alacağı çok şey yoktur. Bir kazanım varsa, o da kardeş Kosova’ya olan desteğimizdir.
Paylaş