Hakan Ünsal

Oynadı ve kazandı....

26 Ağustos 2014
Ligin “Büyük Abi”lerinin maçında, ilk çeyrekte ortaya çıkan görüntüde Fenerbahçe daha iyi bir resim verdi.

Topa hakim, yön değiştirmeleri çabuk ve iyi yapan, kenarları iyi kullanan taraf Fenerbahçe idi. Sarı Lacivertli takımın iyi gözükmesinin sebebi daha kaliteli takım olmasından değildi. Galatasaray’a oranla, daha fazla birbirini tanıyan ve uyumlu olmaları bu oyun farkının sebebiydi.
Galatasaray’da, hücum hattı henüz birbirini anlama ve tanıma aşamasında olduğu için dağınık ve etkisiz bir oyun ortaya çıktı. Yasin-Olcan ikilisi, ligin çabuk ve süratli kanat oyuncularının başında geliyor. Fakat, bu özelliklerini efektif olarak kullanabilmeleri için takımla bir tanışma dönemi geçmesi lazım.

TAKIM OLMAK İÇİN...
Galatasaray’da sezonun başında en net problem uyum sorunu ve zamana ihtiyacı var. Takım olmayı hızlandırmak ve yarışta güçlü var olabilmek için halledilmesi gereken eksikler var.
1- Hücum organizasyonlarının odak noktası Sneijder olmalı. Orta sahada riskli bile olsa, Sneijder mutlaka topla buluşturulmalı ki, kenarda süratli ve çabuk iki oyuncu daha iyi kullanılabilsin. Sneijder, önünde oynayan Burak ve iki yanındaki Yasin-Olcan ile kullanabileceği farklı hücum alternatiflerine sahip olmalı ki Galatasaray etkinlik kazansın.
2- Uzun top kolaylığına kaçılmamalı. Sneijder kötü olunca, bu sefer devreye uzun toplar giriyor ki bu sadece oyunu kötüleştirmekle kalmıyor, kenarda oynayan Olcan-Yasin hakkında, “Galatasaray’ın oyuncusu” değil imajının oluşmasına sebep oluyor.

Yazının Devamını Oku

“En iyi oyuncu” değil, “en iyi takım” kazandı

14 Temmuz 2014
DÜNYANIN en iyisinin belirleneceği final maçı, aynı zamanda iki farklı oyun karakterinin de mücadelesine sahne oldu.

Almanya, öne doğru ve çok pas yaparak, hem oyunu kontrolü altında tutmayı, hem de rakip alana yerleşerek gol bulmayı tercih etti. Arjantin ise, kendi alanında sayıca fazla kalıp, kontrollü oyunla Almanya’ya pozisyon vermemeyi hesaplarken, Messi-Higuain-Lavezzi üçlüsünün yetenekleri ile sonuca gitmeye çalıştı. Kısaca bir tarafta “takım”, diğer tarafta “oyuncu” vardı.
İlk yarıda Almanya oyuna hakim iken, Arjantin gol pozisyonlarına sahipti. Almanya, ilk yarıda Lahm-Müller iklisinin etkili sağ kenar oyunları ile pozisyon üretmeye çalıştı. Arjantin ise, rahat alan bulup oynama şansı yakalayan Messi’nin organizasyonları ile pozisyon buldu. Gol olmaması, her iki takımın da stratejilerine sadık kalarak oyuna devam etmelerini sağladı.
Alman takımının en büyük zaafı, rakip topla gelirken, defansın çizgi halinde durarak beklemesi sonucu, arkasına atılan toplarda çaresiz kalması. Arjantin, elinde süratli ve etkili oyuncular olmasına rağmen bu zayıf noktayı çok da iyi kullanamadı.
İkinci yarı, her geçen dakika, maçı riske atmamayı hedefleyen oyuna sahne oldu. Mesut’un etkisiz oyunu, Arjantin’in kendi alanında yaptığı iyi savunma, Almanya’yı çaresiz bıraktı. Aynı şekilde, Arjantin hücum hattı da etkisiz olunca maç sıradanlaştı. Messi olmasa,Arjantin rakip kaleye bile gitmeye zorlanır.
Büyük finali, dünyanın en iyi oyuncusu kazanamadı ama dünyanın en iyi takımı kazandı.
Lahm, etkili kenar bindirmeleri, Boateng ritik müdaheleleri ve tabii ki tarihi golü ile Götze Almanya’da iyiler arasındaydı. Arjantin’de ise savaşan Garay ve adeta tek başına pozisyon üreten Messi öne çıktı.
Maçlardan önce söylenen bir söz vardır, ‘’İyi olan kazansın’’ diye.. Öyle oldu!



Yazının Devamını Oku

Prandelli tercihi riskli ve tehlikeli

12 Temmuz 2014
G.SARAY’da daha sezon bitmeden Mancini’nin gideceği belliydi.

Beklenen senaryo gerçekleşince, Sayın Başkan Ünal Aysal’ın nasıl bir hamle yapacağı merak konusu oldu. Hoca konusunda netti başkan. Alman ya da Hollandalı olacaktı. Bu tercihi belirleyen faktörler ise Alman disiplini ve çalışma tarzı ile Hollanda tarzı oyun aklı ve yenilikçilik olarak gözüküyordu. Hoş, her Alman disiplinli olacak ve her Hollandalı iyi top oynatacak diye bir kural da yok. Biz tercih yaparken, hoca ya da oyuncu, hangisi olursa olsun, oturmuş genel kanı üzerinden gider ve sonucu almaya çalışırız. Bireysel araştırma yapmayıp başarı olmayınca da hayal kırıklığının dibine vururuz.
Fakat, başkan kendi söylediğinden de vazgeçerek ve herkesi şaşırtarak bu sefer beklenmedik hamle ile Prandelli ile anlaştı. Bu tam bir panik tercih. Bu tercih, Aysal’ın her şeye reset atması anlamına geliyor. Sayın Başkan, o kadar riskli ve tehlikeli bir tercih yaptı ki yeni sezonun devre arasını göremeyebilir.
Hatırlarsanız, Fatih Terim ile Ünal Başkan arasındaki problemler ayyuka çıkmış ve Fatih Hoca lig devam ederken sezon başında takımdan gönderilmişti. İşte bir benzer durum şimdi Sayın Ünal Aysal’ı bekliyor.
Eğer takım beklentilerin altında kalır, oyun ve skor olarak tatmin edici sonuçlar alamazsa Ünal Başkan direkt hedef olacak ve camianın bütün konsantresi üzerine yoğunlaşarak ya seçim ya da istifaya giden bir süreci başlatacaktır.
Bu duruma ise 3 sebep yol açar.

1-Dördüncü yıldızı takma yarışı.
2-Cesare Prandelli.

3-Fenerbahçe.

Yazının Devamını Oku

Ağır basan Avrupa finali

7 Temmuz 2014
NEYMAR ve Silva’nın yokluğunda Brezilya’nın takım dizilişinde değişiklikler olacağını düşünüyorum.

Bu nedenle Almanya finalin en güçlü adaylarından biri olacak.
Diğer tarafta ise Hollanda’nın rakibi Arjantin’i eleyip Almanya’nın rakibi olacağı kanısındayım. Herkesin beklediği Brezilya-Arjantin finali ise seyir zevki açısından mükemmel bir sonuç olacaktır.
Özetle iki mükemmel maç bizleri bekliyor. Artık son kozlar oynanacak ve hata lüksü dört takımın da yok.

Yazının Devamını Oku

Löw, Brezilya'da!

5 Temmuz 2014
JOACHIM Löw, ancak çeyrek finale geldiğinde taşları yerine oturtmuş ve Alman takımı birbirini iten kadro gücüne kavuşmuştu.

Löw, yaptığı 2 önemli değişiklikle takımının da çehresini değiştirdi;
1- Lahm sağ bek başladı.
2- Klose sahaya döndü.
Lahm, daha iyi olduğu sağ beke geçerek öncelikle performansını artırdı. Bunun yanında, Fransa’nın öndeki üçlüsü Benzema-Valbuena-Griezmann ile Alman defansına yaptığı ve oyun başlangıcı yaptırmamayı amaçlayan baskıyı, hep Lahm’ın kenarından aldığı ve çıktığı toplarla kırarak takımına da ekstra katkısı oldu.

KONTROLÜ SAĞLADI

KLOSE’nin forvet olarak başlaması ise, öndeki dengeleri değiştiren hamle oldu. Müller, hedef olmaktan çıkıp, gizli forvet özelliğine dönünce daha faydalı oldu. Mesut, önünde top alıp verebileceği bir forvet aramaktan kurtuldu ve daha rahat oynadı. Almanya, daha kompakt, daha derli toplu ve ne yapacağı belli takım görüntüsü verdi. Fransa orta sahası üretkenlikten uzak ve uzun top oynamak zorunda kaldı.
Fransa çareyi, Alman defansının arkasına yapılan iyi koşulara atılan toplarla bulmaya çalıştı ve pozisyon da buldu. Fakat Fransa için tek seçenek olarak bu koşuları kullanmak, Fransa’yı kontraatak takımına çevirirken, oyunun kontrolünü Alman takımının elinde tutmasını sağladı.

KÖTÜ BİR MAÇ...

Yazının Devamını Oku

Hakan ÜNSAL

3 Temmuz 2014
BREZİLYA 2014... Dünya kupaları tarihinde yerini özel olarak alacak.

Çeyrek finaller bittiğinde, maçları statta ya da TV’den izleyenler futbol adına doyurucu bir Dünya Kupası seyretmenin hazzını yaşıyor. Bu Dünya Kupası’nı farklı kılan ne?
Farklılığı oluşturan öncelikli durumun, futbol toprakları olarak gördüğüm Brezilya’da yapılmış olmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Brezilya ve Brezilyalı oyuncuların futbol dünyasındaki yeri farklıdır. Futbolun çok sevildiği, müthiş yetenekli oyuncuların çıktığı, futbola estetiği, hücumu ve golü hatırlatan Brezilya’nın, oyuncular ve izleyenler üzerinde beklenti oluşturduğunu, bu beklentinin psikolojik etki ile sahaya yansıdığı kanaatindeyim.

İKİYE AYIRABİLİRİZ

Birincisi, güç dengesinin eşit olduğu, çok daha tempolu ve gollü geçen maçlar. Bu maçlar, her iki taraf ya kazanmaya mecbur yada kazanacağına çok inanan takımlar olduğunda güzel futbola sahne oldu. İspanya-Hollanda, Almanya-Portekiz, Kolombiya-Uruguay, Belçika-ABD gibi.
İkincisi, tek taraflı geçmesi beklenen ama futbolun beklentinin altında kaldığı maçlar. Bu maçları etkileyen, maçın önemi ve rakibin gücünü kabul etme ile defans yapmayı tercih etme oldu. Almanya-Cezayir, Arjantin-İsviçre, Brezilya-Şili, Hollanda-Meksika gibi.
Dikkat çeken başka konu ise, Brezilya’ya gelen takımların nerdeyse hepsinin formda bir hücum hattına sahip olması, ama diğer taraftan defansta sıkıntı yaşamaları. Bu durum da turnuvanın bol gollü geçmesinin sebeplerinden. Brezilya, Hollanda, Almanya, Kolombiya, Uruguay, Fransa ve Arjantin hücum gücü üst seviye takımlar.
Fakat bunların, defansif anlamda aynı güçte olduğunu söylemek zor. Fransa ve Hollanda defans açısından daha şanslı.

UNUTULMAZ BİR KUPA

Yazının Devamını Oku

Scolari'ye rağmen...

29 Haziran 2014
RAKİP baskı altına nasıl alınır ve kendi evinde olduğun en şiddetli biçimde nasıl hissettirilirse, bunu yaşattı Brezilya taraftarları...

Seyirci olarak değil, maçı yaşayan, oyunu etkileyen, oyuncusunu motive eden, hakemi zorlayan bir güç olarak ortaya çıktılar. Bu saha dışı baskı ve motivasyon sonucu verdi ama Brezilya takımının gol sonrası rehavetine eklenen, Şili takımının disiplini ve oyundan düşmemesi beraberliği getirdi.
İlk yarı, stresli, sert ve Barcelona efektli geçti. Neymar’ın istekli ve çok etkili oyununa karşılığı veren takım arkadaşı Sanchez oldu. Brezilya ilk yarıda yine 1 eksik oynadı. Fred, bu oyun hızı ve temposu ile ne Neymar’a ne de Hulk’a ayak uydurabilir. Kontra oyunda yavaş kalıyor, rakip alan oyununda defans arasında yok oluyor. Dahası, koşan ve mücadele eden rakipler karşısında arkadaşlarına 1 fazla yük biniyor.

HATA YAPTI

SCOLARI, yaptığı ilk yanlıştan dönüp orta sahada değişime gitti ama önde tercih hatasına devam ediyor. Hulk zaten beklenenin altında oynayıp hep tercih edilirken, bu sefer Oscar da gününde olmayınca, her şey Neymar’a kaldı. Çok iyi sezon geçirmesi bir yana takım yapısına özellikleri itibarı ile çok uygun olan Willian-Ramires’in düşünülmemesi Scolari hatası...

BEYAZ BAYRAK

TEMPOSU yüksek, mücadelesi fazla ve pozisyonlu oyunda ilk yarı çok çabuk geçti. İkinci yarı daha dikkatli, daha derli toplu ve oyunu istediği şekle sokan Şili vardı. Bizde bir laf vardır, ‘Evire çevire yenmek’ diye. Brezilya’yı evrimleştiren, ama fırsat gelmesine rağmen maçı çeviremeyen Şili seyrettik.
Örneğin, ilk yarının ve kupanın yıldızı Neymar sahada yoktu. Daha dikkat çekici olan ise, Şili’nin ilk yarıda daha fazla koşup mücadele etmesine rağmen, ikinci yarı daha diri gözükmesi ve ayakta kalmasıydı. Brezilya’yı kurtaran direk ve kalecisi Julio Cesar oldu. Ama tercihler ve oyun kurgusu bu olursa, Brezilya önüne çıkacak daha iyi rakipler karşısında ‘beyaz bayrak‘ sallar.

BREZİLYA’NIN EKSİLERİ

Yazının Devamını Oku

Nerde eski İtalya

25 Haziran 2014
TAM İtalyanlar’a göre maçtı. Beraberliğin yettiği, rakibin kazanmak zorunda olduğu, en iyi bildikleri iş olan savunmayı ön plana çıkardıkları, rakibe hızlı ataklarla cevap verecekleri bir pozisyon maçıydı.

Savunma tarafı tamam da hücum anlamında kötüydü İtalya. İtalyan takımını ayakta tutan 2 önemli etken var. Birincisi Pirlo, ikincisi Buffon. Bu 2 efsane oyuncu, yaş olarak artık futbolu sonlandırma noktasına gelmiş olmalarına rağmen İtalyan takımının hala en iyileri ve en güvenilen oyuncuları.

BALONTELLİ’DEN BEKLERSENBURADAN anlayın İtalya’nın düştüğü ve düşeceği durumu. Savunma yönünü daha etkin kullanarak dünya futbolunda artık gelebileceğiniz yer belli. Kaldı ki İtalyan takımı, Nesta-Cannavaro’ların olduğu dönemdeki gibi kaliteli savunma da yapamıyor. Uruguay karşısında az hata yapmalarının sebebi, geriye yaslanmış ve kalabalık halde savunma yapmaları. Eski İtalya’dan kalan Pirlo’nun kırıntıları bile takımı ayakta tutmaya yeterken, Prandelli’nin elini kolunu bağlayan ve Gök Mavilileri sıradanlaştıran durumun sebebi, pozisyon hazırlayacak, rakip alanı yönetecek bir akıl ve lider eksikliği. Pirlo bu işi bir yere kadar ancak yapabiliyor ve iyi baskı yerse o da etkisiz hale geliyor. Peki Yeni İtalya’da fark oluşturacak oyuncu var mı ? Buna cevap olarak verilecek isim Balontelli ise İtalya patlamak üzere olan bir ‘balon’dan başka birşey değil.

DEJAVU’LARIN MAÇI...MAÇ, orta sahasının da yardım ettiği kalabalık İtalya defansının istediği gibi geçerken kırmızı kart, Uruguay için beklediği fırsatı bulmasını sağladı. Isırgan Suarez, türünü unutup geçen sezon Ivanoviç’ e yaptığının benzerini Chiellini’ye yaptı ama hakemin görmemesi Uruguay’a turu getirdi. Suarez’in ısırması ile kendinden geçen Chiellini ve İtalya defansı Godin’den şampiyonluk golü yedi. Uruguay, grupta iyi maçlar çıkarmadı ama İngiltere ve İtalya’yı yenerek gruptan çıkmak takdire şayan. Bundan sonrasında ise Uruguay’ın ve Prandelli’nin yollarına devam etmesi zor.

Yazının Devamını Oku