Hakan Ünsal

Dersimiz futbol

10 Aralık 2014
Avrupa’da iddianız kalmasa bile Arsenal maçı önemli isimlerini dinlendireceğiniz bir karşılaşma olamaz. Hamza hoca oyuncularını her zaman Arsenal gibi prestijli rakiplere karşı oynatamaz.

HEYECAN ve istek iyidir. Ama, heyecana eşlik eden akıl en büyük güçtür. Galatasaray’ın 2 önemli eksiği var. Birincisi, defansın geri kaçmadan daha önde oynaması, ikincisi ise takımın pres oyununu öğrenmesi. Cimbom, Hamza Hoca ile Akhisar karşısında kazanırken, sahadaki eksikleri bu şekilde anlatmaya çalışmıştım. Oyuncuların mücadelesi ve kazanma isteği her şeyin önüne geçmiş, hatta bazı eksiklikleri de kapatmıştı.
Ekstra konsantre ve istek bir takım sıkıntıların üzerini kapatırken, aklı devre dışı bırakmıştı. O eksiklerden bir tanesi olan pres oyununu iyi bilmemek ve uygulayamamanın en net ortaya çıktığı maçtı Arsenal karşılaşması... İşte, aklın en çok iş yapacağı maçtı Arsenal karşılaşması. Sarı kırmızılı oyuncular yine çok istekli başladı. Ama karşıda, zeki, kaliteli ve sakin oyuncular olunca, heyecanın, isteğin ve mücadelenin bir önemi kalmıyor.

HAMZA HOCA’NIN GERÇEKLERİ...

TABİİ işin bir diğer tarafı ise Hamza Hoca’nın tercihleri... Grupta hiçbir iddianız olmasa bile, Arsenal maçı, önemli oyuncularınızı dinlendireceğiniz bir maç değildir. 3 sebepten dolayı bunu yapmamalıydı Hamza Hoca...
1-Oyuncuların, her zaman Arsenal gibi önemli takımlara karşı, prestijli maçlara çıkamaz.
2-Kötü geçen bir dönemden sonra, takımın yakaladığı havayı bozmamak adına yapılmaz.
3-Hoca olarak ilk Şampiyonlar Ligi maçında, böyle rotasyon yapacak lüksü olamaz, olmamalı.

KÖTÜ OLAN KİM...

Yazının Devamını Oku

Değişim ve dönüşüm

7 Aralık 2014
Galatasaray, Hamza Hoca ile birlikte bir evrim geçirmeye başlayacak. Bu değişim ve dönüşümün ilk sinyallerini görmeye başladık.

Bunun ileri aşamaları da olacak. Akhisar maçında sahada her oyuncusu ile savaşan, kavga eden ve galibiyet isteyen bir takım vardı.

GALATASARAY, bu sezon ilk defa bu kadar istekli ve hırslı bir maç çıkardı. Genelde maçın ilk çeyreğinde baskı yapan; ama sonrasında oyundan düşen bir Galatasaray görürdük. Akhisar maçında, her oyuncusu ile savaşan, kavga eden ve galibiyet isteyen bir takım vardı. Galatasaray’da değişimi 3 ana sebep altında toplayabiliriz.
- Prandelli’nin gitmesi.
- Yerli hoca tercihi.
- Çift forvete dönüş.


EVET AMA...


Yazının Devamını Oku

Altın vuruş

30 Kasım 2014
BİR takım, eğer yeni bir teknik direktör ile anlaşmışsa, o hocanın etkisi daha gelmeden takımda hissedilir.

Gelen hocanın kariyeri, karizması, tavrı ya da tarzı bu etkiyi yapar. Ersun Yanal-Trabzonspor örneğindeki gibi.
Siz, Gaziantepspor maçında Galatasaray’da kayda değer bir değişiklik gördünüz mü? Hamza Hoca’nın işi çok zor. Ortada dağınık bir takım var ve bu durumun düzelmesi için zaman lazım. Hamzaoğlu’nun tarzı da zaten uzun vadede işe yarar. Fakat yapılan kısa vadeli anlaşma gösteriyor ki bu bir görevlendirme değil. Bu Galatasaray’ı seven ve zor döneminde ihtiyacı olduğunu görüp, düşünmeden göreve tamam diyen bir hocadan gelen yardım. Hamzaoğlu, sezon sonu kalır mı bilmem ama şu bir gerçek ki ileride daha güçlü gelebileceği G.Saray teknik direktörlüğü pozisyonunu riske attı.


HAVADAN MAÇ


G.SARAY, maça sıradan ve klasik başladı. Bu 10 dakikalık alışma döneminden sonra Gaziantepspor dengeyi yakaladı ve özellikle havadan etkili oldu. Duran top ve yapılan ortalarda, kafayı vuran ama isabeti tutturamayan Gaziantepli oyunculardı. Ama Umut oyuna girdikten sonra değişen hava topu dengesi maçı G.Saray’a kazandıran etkendi. O değişen denge sonucu gelen gol fırtınaya tutulmuş takımı rotasına çeviren hamle oldu.
Sneijder’in, kalitesine ve zekasına yakışmayacak şekilde kaçırdığı pozisyon, Galatasaray’ın maçı daha rahat götürmesini engelledi. Allah, Muslera’ya sabır versin. Takımdan ve önünde oynayan oyunculardan o kadar umutsuz ki artık kaderine razı olmuş şekilde başına gelecekleri bekler hale döndü. Bir-iki uyarıyor ama bakıyor ki değişen birşey yok kalesinde tek başına takımı ayakta tutmaya çalışıyor.


Yazının Devamını Oku

Hedef 4.yıldız...

27 Kasım 2014
TAKIMINDA devamlı oynayan oyuncuları bile hazırlayamıyorken, forma vermediğin hatta kadroya almadığın bir oyuncudan nasıl maçı kurtarmasını beklersin.

Eğer Prandelli’ysen olur. Bu oyuncuları önce uzun süre oynatmazsın, sonra bunların kendi kendine formda olduğunu düşünüp sahaya sürersin. Hem de önlü arkalı oynatırsın ki, rakip o bölgeyi daha iyi kullansın ve kazansın. Dünyadaki hangi teknik adam olursa olsun, Bruma gibi oyuncuya öncelik verir ve hem oyuncuyu geliştirir hem de takımına katkı yapar.

DERTLER DERYA OLMUŞ...

BRUMA hazır olmadığı için, rakibi teke tek yakaladığı pozisyonda üzerine gidemezken, geniş alan bulunca da top taşıyamadı. Telles ne zaman, hangi maç oynayacağını bilmediğinden, form tutması ya da istenileni vermesi zordu. Tarık, bir sağ bir sol bek oynamaktan pozisyon manyağı olmuş, kendini toparlayamıyor. Semih-Chedjou, rakiplerle boğuşmaktan nefes alacak zamanları olmayınca, kaçınılmaz hatayı yapıyor.
Hamit-Selçuk ve Melo, yan top oynayarak temponun dibe vurmasına çanak tutarken, en kolayını seçip öne uzun topları atıyorlar. Sneijder, aşık olduğu topu alamayınca, zaten kalabalık orta sahaya kadar gelip, ‘Oyunun içinde ben de varım, görün beni’ diyordu. Fakat, biz Sneijder’den, geriye gelerek yalandan top aldığı, kısa paslar yaparak paf takımı oyuncusuna dönüştüğü görüntüsünden daha fazlasını bekleriz. Burak’ın durumu zaten ortada. Tek başına yapabileceği fazla birşey yok. Zaten, maç boyunca 1 ya da 2 pozisyona ancak girebiliyor. Onlar da, hazırlanmış pozisyonlar değil.

PLATONİK AŞK..

G.SARAY orta alanında, Sneijder de dahil herhangi bir oyuncunun, karşısına aldığı rakibi geçtiğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü ya kısa pas ya yan top ya da öne uzun top... Sonuç? Gördüğünüz G.Saray. Oyuncular, futbol topuna aşık. Ama bu aşk karşılıksız. Top ile o kadar fazla ve gereksiz oynuyor ki G.Saray, veteran takımı bile yanlarında hızlı kalır.
Prandelli, Burak ya da Umut fark etmez, kiminle oynarsa oynasın. Ama tek forvet oynanamayacağını ne zaman anlayacak merak ediyorum. Aslında etmiyorum. Çünkü, bu değişimi yapacak cesareti göstereceğini sanmıyorum. Bu yenilginin çok önemi yok. Ne de olsa hedef 4. yıldız ve lig...

Yazının Devamını Oku

Bari sen bırak

23 Kasım 2014
RAKİBİNDEN korkmak ve kendi oyuncunu tanımamak, gücünün farkına varamamak ve bu gücü nasıl kullanacağını bilememenin cevabıdır Prandelli.

Trabzonspor karşısında, Semih ve Sneijder’i kenarda tutarak zaten problemin kendisi olduğunu gösterdi ama asıl Prandelli’nin şu anda hala Galatasaray’daki kariyerine devam etmesinin sebebi olan Umut’u kenarda tutması tam bir iş bilmezlik. İtalyan’ın, Umut’u kenarda tutuyor olmasının yanlışlığı, attığı goller sebebiyle değil, hala Galatasaray’ın çift forvet oynaması gerektiğini anlamamış olmasından dolayı yanlış. Ve benzeri bütün bu durumlar, Prandelli’nin iyi hoca olmadığının göstergesi.


TERCİHLER VE SONUÇLARI


PRANDELLİ’nin bu tercihleri neden yaptığına dair 3 ihtimal var...
1-Umut’u sonradan oyuna alarak kazandığı maçlara atıfta bulunup, ’’Hamlelerimle maç kazandırıyorum’’ mantığı ile hareket edip, oyunu iyi okuduğu ve taktik anlamda iyi olduğu izlenimini vermek.
2-Kendi sahasında oynuyor olmasına rağmen rakipten korkmak ve kendi takımını tanımamak.

Yazının Devamını Oku

Teselli

17 Kasım 2014
DAHA maç başlamadan aksiyon başladı ve hiç alışık olmadığımız şekilde Volkan Demirel, protesto edildiği için maça çıkmadı.

Volkan’ın bu davranışı tartışılır ve bu tepkisini maç sonrasına bırakması istenebilir. Ama Volkan’ı da burada haksız göstermek zor. Çözüm, Milli Takım kendi stadına sahip olmalı ki, Volkan’ın yaşadığını başka oyuncular diğer statlarda yaşamasın. Maalesef, maçın oynandığı stadın taraftarı, rakip gördüğü oyuncuyu, Milli forma altında olduğunu gözetmeden protesto ediyor ve rakibin işini çok fazla kolaylaştırıyor.
Sahaya çıkan kadromuzda önde Burak-Umut iki forvet tercihini doğru bulurken, bir başka doğrunun da Volkan Şen-Olcay gibi iki hızlı oyuncu tercihiydi. Fatih Hoca, aslında bizim futbolumuzun gerçeği klasik 4-4-2’yi oynattı. Çünkü, bizim elimizdeki kadro, önde tek forvet oynamayı becerecek kadar nitelikli değil. Dolayısıyla en kolay ve en direkt tercih olan iki hücumcu doğru olanıdır. Ozan, her ne kadar iyi oynasa da pozisyonunu yanlış buldum. Hoca, orta sahada Ozan, Mehmet gibi fiziki kalitesi çok iyi oyuncular yerine, Selçuk-Arda’yı tercih etti. Selçuk tercihini, tecrübe ve topa hakimiyet etkilemiş olabilir ama Arda gibi bir kalite varken, yanında ya Ozan ya da Mehmet Topal olmalıydı.


YENİLENME ZAMANI


Bu galibiyet neyi değiştirir? Sadece, çok kötü günler geçirdiğimiz bir dönemde moral olur. Bizim ciddi bir değişim ve reforma ihtiyacımız var. Bu gerçek. Önümüzde 4 yıl gibi bir süre var ve bu süre yeni bir jenerasyon oluşturmak için yeterli. Fatih Hoca, iyi bir jenerasyon gelmesini beklememeli, bu jenerasyonu kendisi oluşturmalı. Hoca’nın Türkiye Futbol Direktörü olarak göreve gelmesinin ve bu ünvanı almasının arkasındaki en büyük beklenti bu. Kaldı ki, ülkede bu işi yapmasına tolerans gösterilecek ve kredisi olacak yegane isim kendisi. Öyleyse, zaman harekete geçme ve Türk Futbolu’nu dizayn etme zamanı.

Yazının Devamını Oku

Bu maçı hiç unutmayalım

13 Kasım 2014
MAÇ bizim adımıza Neymar’ın golüne kadar idare ettiğimiz bir havada geçti ama her an gol yemeyi ve maçtan kopmayı bekler halimiz vardı.

Beni en çok üzen Brezilya’dan 4 gol yememiz değil, oyuncuların kendilerini bu kadar ezdirmeye izin vermiş olması. Avrupa Şampiyonası elemelerinin moral bozukluğu çok belli olsa da milli takım oyuncularımızın dünyanın en iyi takımlarından bir tanesi ile oynadıklarını bilerek bir reaksiyon göstermesi gerekiyordu. Brezilya bizden elbette ki daha iyi takım ama biz de hiçbir şey yapmayarak, çok erken teslim olarak Sambacıların şov yapmasına izin verdik.
4-0’lık mağlubiyet Kazakistan maçına belki çok etki etmez ama stada gelen taraftarlarımız oyuncularımızın aleyhinde tezahürat yaparak ve onların ağır rencide olmasına sebep olan davranışlarda bulunarak, sıkıntıyı büyüttü. Brezilya Milli Takımı bizim kalibremizin, oyuncularımızın seviyesinin ne olduğunu farklı bir dersle gösterdi. Maçın sonlarında dahi Brezilyalı oyuncular hala gol atmak, hala mücadele etmek için maçın başındaki ciddiyetlerini koruyorlardı.

SİSTEMİ NASIL KONUŞALIM


Milli takımımızla alakalı yakın vadede bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Çünkü oyuncularımız belli, kadromuz belli. Eğer bir değişim yaşanması gerekiyorsa, ki gerekiyor, bunu Fatih Hoca’nın kendisinden başlatıp, sonrasında milli takıma ve ülke futboluna yansıtması lazım. Çünkü bu işi yapması için getirildi ve beklenen o.
Milli takımımızın sistemiyle söylenecek çok bir şey yok çünkü sistemi konuşabilecek kadar bile oynamadık. Şampiyonalara veya kupalara katılmak istiyorsak, nerelere gelmemiz ne seviyelere çıkmamız gerektiğini hatırlamamız için bu maçı hiç unutmamamız lazım.


Yazının Devamını Oku

Duran maç...

9 Kasım 2014
PRANDELLI maçtan önceki açıklamasında, artık reaksiyon göstermemiz lazım demişti.

Bu durumda beklenen iş, takımın farklı birşeyleri ortaya koymasıdır ama; Prandelli, kendisi herhangi bir farklılık ortaya koymamışken bunu oyunculardan beklemesi ne derece doğrudur. Sonuçta, G.Saray beklenen reaksiyonu gösteremezken, maçın başındaki duran toptan atılan gol tek aksiyondu. Aslında, duran bir takım görüntüsü veren G.Saray’a uygundu duran top golü.
Erken gelen gol, Galatasaraylı oyuncuları rahatlattı ve fazla risk almadan oynamalarını sağladı. Karabükspor’un, gol bulmak için gelmek istediği anlar, çıkışlarda hata yaptığı ve kaptırılan toplarla, sarı kırmızılı takıma kolay pozisyon yakalama şansı vermesi ile sonuçlandı. Düşük tempoda geçen karşılaşmayı, biraz olsun hareketlendiren de bu hatalardı.

OLANLARI SEYREDİYOR

Tempo düşük, risk alma az, savunma ağırlık kazanınca, gol atmak için geriye, ilk yarıda olduğu gibi ya duran top ya da şut seçenekleri kalıyordu. Aynı kaleye, yine bir stoper ve yine kafayla attığı golle durumu eşitlemese, Prandelli oyuna müdahele etmeyecek ve oyunu akışına bırakacaktı.
Uzun sayılacak bir süredir Galatasaray’ı yazıyorum ve konuşuyorum. Ben şimdiye kadar, ne yapacağını ve nasıl yapacağını, bu denli bilmeyen teknik adam görmedim. Ya olanları seyrediyor ve başına geleceklere razı oluyor ya da olduktan sonra bişeyler yapmaya çalışıyor. Ve bunu, gelişme kaydediyoruz diyerek açıklıyor.

ETKİSİZ ELEMAN

G.SARAY, zor bir deplasmanda kazanarak, yarışta varlığını devam ettirdi. Fakat, oynanan oyun, uzun maratonda yarışı sonuna kadar götürebilecek umudu vermiyor. Kasımpaşa ve Karabük maçları, günü kurtaran maçlar. Bu maçların, takımın temposuna, oyun anlayışına etkisi olması zor. Çünkü, bu etkiyi gösterecek yegane etken Prandelli. İtalyan hoca, korkak oyun anlayışından vazgeçmezse ve hücum hattında 2 forvete dönmezse, zevk vemeyen, temposu düşük ve hep zorlanan bir G.Saray seyredeceğiz. Umut’un, son iki lig maçındaki etkisini görüp, hâlâ tercih hatası yapan Prandelli, ne zaman cesur davranacak merak ediyorum.

Yazının Devamını Oku