Hakan Ünsal

Yasin'in kupası

9 Ağustos 2015
ŞENER ve Belluschi’nin gidişi ile kimyası, Fernandao kaybı ile fiziği, Volkan ve Ozan olayı ile psikolojisi bozulan bir Bursa takımı...

Muhtemelen Avrupa’nın en fazla net pozisyon kurtaran kalecisi Muslera’yla dik duran, öndeki uyumlu ve etkili Yasin-Sneijder-Burak üçlüsüyle sonuç alabilen, kaptanıyla rotada kalmayı bilen G.Saray takımının mücadelesiydi dünkü maç... Yenilenen Bursa’yla, devam takımı olan G.Saray’ın karşılaşmasıydı.
Sarı kırmızılılar, geçen sezon 2 kupa almış olmanın rahatlığı, özgüveni ve ne yaptığını bilen hâliyle yer aldı sahada. G.Saray maçlarında, rakibin öne geçeceği ya da maçı koparacağı, oyunun gidişini değiştirecek anlar ve pozisyonlar oluyor. Bunların hepsinde başrolde Muslera olunca, doğal olarak maç G.Saray’ın lehine dönüyor. Bu pozisyonları defalarca izlediğimiz için, Muslera’nın yaptığı işler anomali olmaya başladı.


PODOLSKI BEKLENTİSİ


HAMZA Hoca’nın takımı, ligdeki yarışta iddialı şekilde var olacaktır. Bunu yine Muslera, Selçuk, Sneijder, Yasin ve Burak ile yapacak ama devreye başka isimlerin de girmesi lazım. Bu isimlerin başında da Hamit, Bilal ve Podolski geliyor. Hamit’in neler yapabileceğini geçen sezon gördük. Eğer Bilal ve Podolski beklenen katkıyı yapabilirse, sistem daha etkin işler ki, bu da seviyeyi Şampiyonlar Ligi’yle eşitler.


Yazının Devamını Oku

Kontrolsüz sevgi...

29 Temmuz 2015
AVRUPA’da yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın en büyük özlemi ve isteği, takımlarının yaşadıkları bölge ya da ülkede kamp ve maç yapmasıdır.

Böylece, hem takımlarına destek verme, hem de ciddi bir özlem giderme şansı yakalıyorlar. Fakat, gelin görün ki durum hiç de öyle değil... Maalesef tribünlerde yaşanan olaylar, artık takımlarımıza destekten çok zarar veriyor. Öyle ki yaşananlar, takımların en iyi hazırlanması gereken döneme ciddi darbe vurabiliyor. İşin garip tarafı, bu maçlara gelip sahaya yabancı madde atanlar, kendi yaşadıkları bölgedeki takımın maçına gittiklerinde bu işleri yapmıyorlar ya da yapamıyorlar. Takımlarını ve oyuncularını çok sevmeleri normal ama bunu göstermenin yolu sahayı kapatmaktan, maçı iptal ettirmekten geçmiyor. Gurbetçilerimizin sevgilerini kontrol altına alması gerekiyor. Yoksa takımlarını ne maç, ne de kamp için göremeyebilirler.


MAÇTA DEĞİLLERDİ!


Peki son yaşanan olayın ne etkisi oldu? Maçın oynandığı stat ve zemine bakın, bence yeter de artar bile. Saha ve zeminin ne etkisi oldu? Oyuncuların hâl ve tavırlarına bakın anlayın. Oyuna giremeyen, zeminle boğuşan ve kopuk bir Galatasaray vardı. Bu maçın tek faydası, koştukları mesafe ve yapılan sınırlı mücadeleyle antrenman olmasıdır. Aslında kayıp olarak bile bakılabilir. Maçın kaybedilmiş olması çok normal. Çünkü, zaten maçta olmayan bir Galatasaray’dan bahsediyoruz.


DEĞER VERMEK...


Yazının Devamını Oku

Hazır olacak..

23 Temmuz 2015
HER ne kadar sezon başı hazırlık maçı da olsa, Galatasaray ve Celta Vigo gibi önemli takımlar böyle statlarda karşılaşmamalı.

Oyuncuların konsantrasyonundan, izleyenlerin zevk almasına kadar birçok konuda olumsuz etkisi olan bir durum bu.

Hamza Hoca, bu ciddi sayılacak rakibe karşı arayışlar içine girdi.

Podolski’nin en uçta oynaması, Carole’un kenar önde tercih edilmesi, Olcan’ın farklı pozisyonu bu arayışların sonucuydu.

Hamza Hoca’nın geçen sezon kazandırdığı ekstra oyuncular ve performanslardan sonra, bu sezon bu beklentiler daha fazlalaştı.

Potansiyeli olan ama beklenti altı bir Olcan, kendisi küçük ama etkisi büyük olacak bir Emre ve geçen sezonu sakat geçiren ama son bölümde çok iyi işler yapan Hamit...

Ama en değerli olanı ise, 4. yıldızı takmış ve bunun özgüvenine eşlik edecek olan takım olma duygusu.

Hamza Hoca, bunu kaybetmediği sürece hep avantajlı olacak.

Yazının Devamını Oku

Terim çaldı Arda oynadı

13 Haziran 2015
KALAN 4 maçın daha anlamlı ve iddialı hale gelmesi için dönüm sınavıydı Kazakistan deplasmanı.

Aslında, kolay olan maçı zor hale getirecek sebeplerden biriydi bu. Kazak takımının kısıtlı kapasitesi, daha bizim kaliteli ayaklarımız devreye girmeden bile oyunu lehimize çevirdi.

Maçın, Kazak yarı alanında geçmesi normal bir görüntüydü ama normal olmayan, Kazak duvarını aşmakta zorlanmamızdı.

Burak’ın öndeki yalnızlığını giderecek yardımların ve koşuların olmaması bir sorunken, sayıca fazla olduğumuzda hareketsiz kalmamız ve Kazak defansının işini kolaylaştırmamız bir başka problemdi.

Durum bu olunca geriye iki alternatif kalıyordu.

Ya Arda’nın özel yeteneklerini konuşturması ya da Master Yoda etkisinde duran top kullanan Hakan Çalhanoğlu’nun işi bitirmesi gerekiyordu.

Arda, ilk yarıda bu fırsatı yakaladı ama Hakan’a bu şans gelmedi.

KAZAK GİBİ DEFANS

Yazının Devamını Oku

Durdurulamaz....

7 Haziran 2015
SU akar yolunu bulur ya, Barcelona işte böylesine golü bulan bir takım.

Karşısında, savunmayı Kültür hâline getirmiş bir ülkenin temsilcisi de olsa, defansın kitabını yazacak bir anlayışın, sahada şekillenip takım haline bürünmüş hâli de olsa golünü atıyor. Fakat, bu sefer golü bulmanın sonucunda işler istedikleri gibi gitmedi. Erken ve kolay gol bulmak, Barcelona’yı oyundan düşürdü ama asıl izleyenleri bitirdi. İlk yarıda vitesi düşüren Barça, aslında maçın heyecanı, zevki ve değerini de düşürdü.
Kendi temposunun dışında oynayan Barcelona, karşısında tavizsiz bir Juventus bulunca iyice zorlandı.

SADECE SAVUNMA...

Kötü oyunu değiştirmek için ikinci yarıya iyi başlangıç yapan Barça, bunun karşılığını kalesindeki golle gördü. Bu sefer kontrolü eline alan Juventus’tu ve ne enteresandır ki, golü yiyen Juve oldu. Her iki golün de, kopya goller olması bir başka güzel taraftı.
İşte bu golden sonra Barça fırtınası esmeye başladı. Özellikle, muhteşem üçlüsünün devreye girmesi, bilinen Barça’yı izlememizi sağladı. Juve’de Pirlo’nun oyuna neredeyse hiç müdahil olamaması, Vidal’in erken gördüğü kart ile dikkatli oyunu, Tevez’in beklenenin altında kalan performansı ve gol atmasına rağmen Morata’nın etkisizliği beklenen sonu hazırladı.

FUTBOL KAZANIR....

Juve, maç boyunca bilinen ve efsaneleşen savunması ile ayakta kalmaya çalıştı. Savunma ile hücumun, Pirlo ile İniesta’nın, Pogba ile Rakitic’in, Tevez ile Messi’nin maçıydı. Son yılların en formda hücumcularına karşı, efsane bir kalecinin savaşıydı. Güney Amerika ile Avrupa’nın küçük bir rövanşıydı. Göze hoş gelen ile gözden uzak olanın karşı karşıya gelmesiydi. Şu kesin ki, futbol kazandı.

Yazının Devamını Oku

Kırmızı ve beyazın finali...

6 Haziran 2015
HER ikisi de tanıdıktı. Bir tarafta, Türk futbolunun önemli takımı ve geçen sene bu finali yine oynayan Samsunspor, diğer tarafta daha geçen sene ligde oynayan Antalyaspor...

Sadece bu da değil. İki takımda oynayan oyunculara bakınca, zaten Süper Lig maçı gibi hissettiriyordu. İsimler ve oyuncuların kalitesi, maçı Süper Lig seviyesine çıkarmıştı.

İlk yarı; Antalyaspor’un tecrübeli oyuncularının sakin kalarak oyunu kontrol etmesi ve sonucunda golle buluşmasına sahne oldu.

Erman Kılıç organizesinde gelişen ataklarda eksik olan, ilk yarıda ortada gözükmeyen Emrah Başsan kalitesiydi. Diarra, hem kalite hem de tecrübesi ile sonuç aldı.

Can Arat’ın defansif mücadelesi, Sezer Badur’un oyun bilgisi ilk yarıda Antalyaspor adına oyuna olumlu yansıdı.

LİDER ÇIKMADI

Samsunspor ise, ileri uçta güçlü oyuncuları Mbilla ve Ofoedu ile etkili olmaya çalıştı. Her ikisi de çok çabuk olan bu isimler, Antalyaspor defansını zorlasa da koşu yolları kapanınca çaresiz kaldılar.

Samsunspor’da ilk yarıda eksik olan, durumu toparlayacak lider oyuncunun ortaya çıkamamasıydı.

Hâl böyle olunca, Mbillla ve Ofoedu kendi kafalarına göre takılmaya başladı ve Samsunspor birbirinden kopuk, dağınık bir takım havası verdi.

Yazının Devamını Oku

En Büyük

4 Haziran 2015
SON ve büyük finaldi... Galatasaray için en önemli sorun, kazanılan şampiyonluk ile gelen rahatlama ve sonrasında yapılan kutlamalarla kaybolan konsantrasyondu.

Çok zor geçen bir sezonun sonunda kazanılan 4. yıldızın yansımalarının bunlar olması doğaldı.

Kaldı ki, ilk yarı biraz bu havada geçti sarı kırmızılı oyuncular için.

Oyunun ilk bölümünde, çok etkin ve pozisyon üreten bir Bursaspor görüntüsünün sebebi de 4. yıldızdı.

İlk yarı böyle geçerken, meğerse şov ikinci yarıya saklanmış.

HIZLI VE ÖFKELİ

BİR öncekini analiz edemeden üst üste gelen hızlı hücumlar, kalite kokan organize ataklar, nefes aldırmayan yüksek tempo ve harika goller.

Yazının Devamını Oku

4. yıldız etkisi

31 Mayıs 2015
GALATASARAYLI oyuncular, bütün bir sezonun emeğinin ödülü şampiyonluğun verdiği huzur, rahatlık ve hafiflik ile 3 gün sonra oynanacak önemli final maçının hatırlattığı ciddiyet arasında gitti geldi.

Bir tarafta şampiyon takıma yakışır şekilde oynama düşüncesi, diğer tarafta Türkiye Kupası finalinde Bursaspor ile yapılacak son ama ‘Büyük Final’in akıllarda ettiği yer. En dikkat çekici durum ise, özelikle bazı sarı kırmızılı oyuncuların, üzerlerinden sanki tonlarca yük kalkmış gibi rahatlamış olmalarıydı.

‘SiNAN DESTEKLi’ GOL


ZAMAN zaman idare eder havada geçen maçı, Sinan destekli Eren’in vuruşu değiştirdi. Maçın son bölümleri, her alanın kaleye gittiği mahalle maçına döndü. Galatasaray, maçı tekrar çevirmek adına oyun disiplininden kopmaya başlayınca, Çaykur Rizespor bu duruma hızlı hücumlarla cevap verdi ve ortaya bitmiş ligin güzel son maçı çıktı.
Sahadaki bu oyunun ilk yansıması da Galatasaray adına sezonun ilk kırmızı kartı oldu. Fakat, her zaman devreye büyük takım olma refleksi girer. Hem mağlup hem de 1 kişi eksik kalan Galatasaraylı oyuncular, isimlerini hatırlayınca Umut ile skoru, 4. yıldız ile durumu eşitledi.


KÜÇÜK VEDA


Yazının Devamını Oku