Sevgili Güzin Abla, 50 yaşındayım, bu zamana kadar çok büyük acılar çektim. Hiç kimseden sevgi görmedim. Kocamdan ayrılalı 14 yıl oldu.
Çocuklarımla birlikte yaşadım, onları büyütüp eğitmek için çabaladım. Şimdi onlar iyi birer iş sahibi oldu, çalışıp paralarını kazanıyorlar. Evlendiler, çocukları bile oldu. Ama ben hep boşlukta gezdim, erkekler hep bana ilgi gösterdi ama kısa bir süre sonra terk etti.
Çok yıprandım, çok üzüldüm. Bu arada işyerimdeki bazı sorunlar nedeniyle erken emekliye ayrılmak zorunda kaldım.
Yeniden evlenmeyi hiç düşünemedim. Ama artık “beni seven, bana sahip çıkan bir erkeğim olsun”, diye düşünmeye başladım. Ve sanki dualarım kabul oldu, böyle biri karşıma çıktı. Yaşı yaşıma uygun, beni anlayan, bana mutluluk veren bir adamdı. Ancak çocuklarıma şöyle bir ucundan kenarından söz edeyim dedim. İkisi de öfkeyle karşı çıktılar.
Evlenmemem konusunda kesin kararlılar... İstemiyorlar, benimle görüşmeyeceklerini söylüyorlar. Bu yüzden ne yapacağımı şaşırdım. “Evleneceğim, siz karışamazsınız” desem bir türlü, “vazgeçtim” desem bir türlü...
Ben şu anda Almanya’da yaşıyorum. Çocuklarım da öyle. Ama evlenmeyi düşündüğüm adam, Türkiye’de. O da emekli ve benimle her yerde yaşamaya hazır olduğunu söylüyor. Ama çocuklarım onun sırf Almanya’ya yerleşmek için benimle evlenmek istediğini ileri sürüyor.
Bunca yıl sonra ilk kez kendimi düşünmek, kendi yalnızlığıma bir son vermek istemem çok mu yanlış? Benim de sevmeye, sevilmeye hakkım yok mu?
Sevgili Güzin Abla, 28 yaşındayım ve 1.5 yıllık evliyim. Bu benim ikinci evliliğim. Diğer eşimden de 7 yaşında bir kızım var.
2 ay önce yeni eşimden bir kızım daha oldu. Evliliğimizin ilk yılı her şey yolundaydı. Ancak bir süredir ilişkimiz sadece evlilik cüzdanından ibaret.
Eşimin telefon oyunu, bilgisayarda film izleme ve TV izleme alışkanlığı var. Eşimle bir akşam sohbet etmeyi, yemekten sonra çay içmeyi, çocuklarla oynamayı, yani birlikte vakit geçirmeyi çok istiyorum. Sanırım bu isteğim hiç olmayacak. Onun bağımlı olduğunu düşünüyorum. TV olmazsa bilgisayar ya da telefon... Bize kendisini arada bir gösteriyor. Yemek yerken yüzünü 10 dakika görebilirsek görüyoruz.
İlk kızım ayrı olduğum öz babasını arıyor. Ona sadece ben yetemiyorum. Eşim sürekli bir şeyler izlediği için aile gibi yaşamıyoruz. Biliyorum, bu durumu son yıllarda yaşayan bir tek biz değilizdir.
İnternetin, teknolojinin ilerlemesi ailelere böyle kopukluk getirdi. Aile bağlarımız zayıfladı... Birçok aile aynı sorunu yaşıyor.
Endişem 2 aylık bebeğime normal bir aile ortamı kazandıramayacak olmam. O da babasız büyüyecek, diğer kızımı büyüttüğüm gibi...
Karı koca hayatımız bitiyor. Ben yatıyorum, o sonradan gece yarısı yatağa gelirse geliyor. Hemen uykuya dalıyor...
Merhaba Güzin Abla sizin düşünceleriniz benim için çok önemli, yardımcı olursanız sevinirim. 6 yaşımdan 13’üme kadar benden 3 yaş büyük abim tarafından tacize uğradım. 13 yaşımda durumu annem ve babama anlattım. Tabii o yaptığını inkar etti. Ailem de pek üzerinde durmadı. Bu benim ruhumda derin izler bıraktı.
Şimdi elimde olmadan bir erkek bana dokunmaya çalıştığında izin vermiyorum. Vücudum kaskatı kesiliyor, nefes almakta zorluk çekiyorum.
Bu yaşadığım olaylar yüzünden erkeklere güvenim yok. Lise ve üniversite zamanlarında hayatıma kimseyi alamadım. Bazen abim “Sen kardeşimsin, seni seviyorum” diyor ama bu ona karşı nefretimin daha da artmasından başka bir işe yaramıyor.
Bir zaman sonra, “Herkes kötü olacak değil ya” düşüncesiyle hayatıma birilerini almak istiyorum. Ama ilişkilerim de kısa sürüyor. Benimle sadece cinsel açıdan görüşmek istiyorlar.
Şu anda 26 yaşındayım. Hayatımda 5 aydır biri var. Henüz hiç buluşmadık. O kişiyi sadece annem biliyor. Anneme göre o benim için doğru kişi değil. Annem, “Sen onunla yapamazsın” diyor. Gerçekten de o, biraz baskın kişilikte ve aşırı kıskanç. Etrafında çok kız olduğunu ve kadınları etkisi altında bıraktığını söylüyor. Bazen evlilik konusunu açıyor sonra da “Evlilikten korkuyorum” diyor. Onunla konuşmayı seviyorum ama mutlu olmak isterken hayatımın daha da berbat olmasını istemiyorum.
Hayatımda olan kişiye bu yaşadıklarımı anlatmam gerekir mi? Hayatımdaki kişinin benim için doğru biri olduğunu nasıl anlarım? ◊ Rumuz: Yardımcı olursanız sevinirim
YANIT
Sevgili kızım, yaşadığın olaylar öyle kolay atlatılacak şeyler değil. Sanırım erkek kardeşin yaptıklarının ciddiyetinin pek farkında değilmiş.
Merhaba Güzin Abla, 26 yaşındayım. Sevgilim benden iki yaş büyük. Sorunsuz, güzel bir birlikteliğimiz vardı. Bir gün Facebook’ta sevgilimin fotoğraflarına bakarken farklı bir profilden fotoğraflarına “Merhaba, nasılsın yakışıklı?” yazıldığını gördüm. Sevgilim de bu yoruma beğeni yapmış. Aynı zamanda o kişinin arkadaşlık isteğini kabul etmiş ve kızın profiline birçok beğeni yapmış.
Önce sakince sordum, “Tanımıyorum ki” dedi. “Tanımıyorsan ne diye muhatap oluyorsun?” diye sorduğumda “Bir beğeniyle ne olacak, yazmıştı ben de yazmak yerine beğeni yaptım. Cevap yazmadım” diye cevap verdi.
Ben de “Bitti artık” dedim ve bayağı dil döktü, yalvardı; “Bir daha olmaz, düşüncesizlik ettim, sildim yorumu, ben sana aşığım” gibi kelimeler sarf etti.
Sonrasında onu her yerden engelledim. O da kapıma kadar geldi. Kesin kararımı söyledim...
Birkaç hafta hiç karşıma çıkmadı. Sonra ansızın işyerime geldi ve “Facebook’u sildim, sana aşığım, çok acı çekiyorum. Söz veriyorum her şeyi düzelteceğim, son bir şans” dedi. Ben de olan biteni düzeltmesini istedim. O gün çok iyiydi, aşırı dikkatli ve aşk doluydu. Ertesi sabah ise soğuk mesajlar atmaya başladı. Aynı gün ise yolda tacize uğradım. Bu yüzden moralim bozuldu. Ertesi gece uyuyamadım ve sevgilime mesaj atmak istedim. Bir baktım ki sosyal medyada çevrimiçi...
Kiminle konuştuğunu sordum. Erkek arkadaşıyla sohbet ettiğini söyledi. Gece saat 1’de arkadaşıyla niye mesajlaşır ki bir insan? Hep çevrimiçi olmasına rağmen mesajlarıma yarım saat sonra dönüyordu.
“Her şeyi düzelteceğim söz dediğin bu mu? Ayrılıyorum senden” dedim; “Biterse bitsin. Hayatında biri var, bahane arıyorsun” dedi ve konuşmayı noktaladık. Beni suçsuzken suçlu durumuna düşürdü. Bir erkek, sevgilisine bunu mu yakıştırır? Sudan sebepten mi ayrıldık? Geri dönmeli miyim? ◊ Rumuz: Dönmesi gereken kim?
Sevgili Güzin Abla, 31 yaşında evli bir kadınım. 6 sene önce annemle babam ayrıldı. Bu ayrılma babamın geçmişte yaptığı hatalardan gerçekleşti.
Babamın çapkınlıklarından bıkan annem de başka birisinin yanına gitti. Annem, “Kimse için fedakarlık yapmayacağım” diyerek bizi de terk etti.
Geçmişte babamla yaşadığı olaylara şahittim. Her konuda annem haklıydı ama bu eylemi yaparak haksız duruma düştü.
O günden sonra da babam kendini toparlayamadı.
Her gün eve içkili geldi. Kardeşim bir yandan sınavlara hazırlanırken bir yandan da babamı gazinolardan topladı. Düştük ya bir kere... Hiçbir akrabamız kapımızı açmadı.
Bu zaman zarfında babamın hal ve hareketlerinden çok çektik. Kardeşim ve ben hiç yılmadık. Ama psikolojik olarak toparlanamadık.
İkinci bir şahıs için bizi terk etmesinden dolayı anneme çok kızdık, çok kırıldık.
Kadın cinayetleri son 10 yılda en yüksek seviyeye ulaştı. 2019’da bu sayı 474’tü. 11 yıl önce boşandığı eski eşini tüm yalvarmalarına rağmen tabancayla vurarak öldüren katil, dört çocuğunun annesini “başkasıyla ilişkisi olduğu” gerekçesiyle öldürdüğünü söyledi. Pes doğrusu...
Tam 11 yıl olmuş boşanalı...
Ve adam bu arada kendisine yeni bir hayat kurmak, mutlu olmak yerine ayrıldığı kadının “namus bekçisi” olarak peşinde dolaşmış.
Kadının başkasıyla ilişkisinin olup olmadığını bilemiyoruz, olsa da bizi ilgilendirmiyor, ama bu adam önünde annesini öldürdüğü genç kızının yüzüne utanmadan, sıkılmadan bakabilecek mi?
Kadın cinayetlerine bakıldığında aşağı yukarı yarısının boşanılan eş, ayrılanın sevgili ya da arkadaşlık teklifini reddeden “saplantılı” bir adam tarafından işlendiğini görüyorsunuz.
Görüldüğü gibi de kadın her gün kötü muamele gördüğü, artık canına tak edip kaçtığı adamdan boşansa da kurtulamıyor...
Niçin böyle?
Güzin Abla mektubuma nasıl başlasam bilmiyorum ama söylemeliyim ki, çok canım acıyor. 5 sene boyunca uzaktan akrabamız olan biriyle görüştüm. Bana, beni çok sevdiğini söylüyordu; hatta ağlıyordu “Beni bırakma” diye. Ailemse her seferinde “Sen yapamazsın o aileyle” dedi.
Sonuçta beni terk etti ve hemen başkasıyla evlendi. Ayrılırken de “Seni çok seviyorum sakın bunu unutma, mecbur kaldım” dedi.
Çevreye de “Zaten ben onunla evlenmezdim” gibi sözler sarf etmiş. Gerçekten de benden ayrıldıktan hemen 2 ay sonra bir başkasıyla evlendi. O şimdi evli ama benim canım çok acıyor.
Çevreden çok güzel bir karısı olduğunu duyuyorum. Beni bu kadar üzen, bu kadar haksızlık eden bir insanın işleri nasıl rast gider? Haksızlık, karşılıksız kalmamalı değil mi? Evlendi diye 2 sene boyunca her gün ağladım. Önceleri inanamadım, çünkü bana o kadar çok yeminler etmişti ki...
Şimdi internetten biriyle tanıştım. Kendisi memur. 5-6 kez buluştuk. Çok iyi biri olduğunu düşünüyorum. Benim okumamı istiyor. Özel üniversiteleri soruşturmuş. Hangisi daha iyi olur, diye. Sürekli üstüme titriyor.
Bensiz olamayacağını, söylüyor. Ben istiyorum diye sigarayı bıraktı. Sürekli “Spora yazıl, kurslara git, gez dolaş. Aman ayağına taş değmesin” diyor bütün masraflarımı da karşılamaya hazır. Ben üzgün olunca, o da çok üzülüyor. Ailesiyle tanıştım. Annemle onu tanıştırdım, ama aklım hâlâ eski sevgilimde.
Bana yapılanları hazmedemiyorum, ağrıma gidiyor. Beni yüzüstü bırakıp başkasıyla evlenen o kişiye ahım tutar mı? Bütün bu yaptıklarına rağmen mutlu olabilirler mi?
Güzin Abla, bu ara düşünce gücünü çok iyi kullanıyorum sanırım... Mesela bir arkadaşım arıyor, “hiç erkek arkadaşımı görüyor musun bu aralar?” diyor; hop beni aradığı günün akşamı o arkadaşıyla karşılaşıyoruz. İşte yine böyle bir tesadüf sonucu eski sevgilimle denk geldim, gelmeseydim iyiydi ama dünya küçük. Konserdeydim, alanda binlerce kişi vardı... Onu görmem çok düşük bir olasılıktı. Sahnede Manga grubu vardı, “Cevapsız Sorular” şarkısını söylüyordu. Bilmem duydunuz mu? Sözlerini yazmak istedim. Ayrılan sevgililere çok uygun:
“Birden ay ışığını kesti
Bir de sen çok değiştin
Yaşananlar hiç yaşanmamış gibi
Söylenenler hiç söylenmemiş gibi
Bir de sen karşıma geçtin
Başka biri var, biri var dedin