Sevgili Güzin Abla, kocam 3 yıl önce beni aldattı. Onun yalanlarını ortaya çıkarıp ihanetini yüzüne vurduğumda çok pişman olduğunu söyledi, “Psikolojim bozuk” dedi. Affettim... Ama maalesef bu yanlışın devamı geldi.
Onu her affedişimden sonra tekrar o kadına gitti. En sonunda karşıma çıkıp “Bu sadece cinsel ilişki değil, gönül ilişkisi” deyiverdi. Açık açık o kadına âşık olduğunu söyledi. Ondan vazgeçemiyormuş.
Tabii onu yine terk ettim ama bu sefer boşanma davası da açtım.
Bir yıl önce kapıma geldi. O zamandan beri de yalvar yakar durumda, her gün affetmem için dil döküyor bana.
Ama artık beni sevdiğini düşünmüyorum. Sizce yanılıyor muyum?
Beni taparcasına sevdiğini iddia ediyor ama nedense bunları söylerken bile hâlâ o kadını düşünüyormuş gibi geliyor.
Sizce aşk bu kadar çabuk unutulur mu? O kadın için deli divane oluyordu. Düşünün, sırf onun uğruna biri 5 yaşında, diğeri 6 aylık yavrularını bırakıp gitmişti. Ailesini bile gözü görmemişti. Şimdi gerçekten bu kadını silmiş olabilir mi? Ona inanmalı mıyım? Onu bir kez daha affetmeli miyim?
Ailesi bana çok çektirdi, kaynana baskısı gördüm, yine de her şeye boyun eğdim. Yaşadığım stres yüzünden iki kez yüz felci geçirdim. Eşim hastaneye götürmeye bile kalkmadı. Çünkü son derece vurdumduymaz biri. Benimle asla ilgilenmez.
Onunla defalarca bu konuyu konuştum, işe yaramadı. Yapısının bu olduğunu söyleyip konuyu kapattı. Bana sorarsanız kocam beni sevmiyor. Başkası yok hayatında ama beni de sevmiyor işte, bana hiç sevgiyle bakmıyor.
Ablacım açık konuşacağım. Ben aslında çok sevdiğim genci terk edip bu adamla evlendim ve şimdi çok pişmanım. İş işten geçti ne yazık ki.
Sevdiğim son ana kadar benden vazgeçmemişti, hatta düğünden bir gün önce bile nişanı atıp onunla kaçmamı teklif etmişti. Ama ben akrabalarımın aileme yapacağı baskıyı düşündüm, ailemin dışlanabileceğinden korktum, o nedenle “tamam” diyemedim.
Şimdi rüyalarda hep onunla buluşuyorum.
Biliyorum ki o da beni unutmadı. Zaten arkadaşımla haber göndermiş, “Madem eşiyle arası kötü, çocuğunu kimliğinden sildirsin, boşansın gelsin. Babamlar kabul etmese de o benim helalimdir” demiş.
Ben de dayanamıyorum, boşanmak istiyorum ama onun çocuğumu istememesi, “Onu asla görmek istemiyorum” demesi beni düşündürüyor.
Merhaba Güzin Abla... Ben babamdan yana çok dertliyim açıkçası...
Babam senelerdir diyalize giriyor. Bu süre zarfında annem de ben de babamın üzerine çok düştük. Özellikle annem onu resmen baş tacı etti.
Karşılaştığı tüm zorlukların üstüne gitti, asla yılmadı, sırf babam üzülmesin diye elinden geleni fazlasıyla yaptı.
Babamsa bütün bu fedakarlıkların karşılığında bize nankörlük ne demekmiş gösterdi!
Son dönemde bizden iyice uzaklaştı. Eskiden biraz olsun anneme sıcak davranırdı, son dönemde ikimizden de tamamen koptu.
Başkaları ile çok mutlu, bunu sosyal medya hesabında paylaştığı fotoğraflardan açıkça görüyorum. Bazen iş için birkaç günlüğüne şehir dışına çıkması gerekiyor, eve döndüğünde özlem, sıcaklık namına hiçbir şey yok. Evi sadece yemek yemek ve uyumak için kullanıyor. Bizimle nadiren diyaloğa giriyor, çoğu zaman bizden uzakta bir yerde oturup cep telefonuyla uğraşıyor.
Bir gün annem benimle dertleşti. Hıçkırıklar içinde babamın kendisinden çok uzaklaştığını, artık onu sevmediğine inandığını söyledi.
Merhaba Güzin Abla, ben 27 yaşında bir kadınım. Hacettepe mezunu bir öğretmenim.
Atandığım Doğu ilinde, birini çok sevdim.
Evlilik dışı ilişki yaşadım ve sonrasında kendimi evliliğe mecbur hissettim.
Mantığım “Asla olmaz, kültürlerimiz uyuşmuyor. Ortak paydada buluşamazsınız” derken kalbim “Bir daha bu kadar sevemeyebilirsin” dedi. Kavga gürültü, nihayetinde evlendik.
Nişanlılık döneminde bile eşim tarafından şiddete maruz kaldım. Öfke kontrol problemi vardı. Evlendik ama bende depresif duygu durumu devam etti. Eşim huzurunu kaçırdığım bahanesiyle şiddetin dozunu artırdı. Artık dayak yemediğim günlerin çetelesini yapıp onlarla mutlu olmaya çalışıyordum. O dönemde bavulumu toplayıp çekip gidemedim.
İlk bebeğimi eşimin şiddeti sonucu kaybettim. Ama evliliği yürütmekte hâlâ ısrarcıydım. İkinci bebeğime hamile kaldım, her şey yoluna girmiş gibiydi.
Hamileliğimin 6’ncı ayında tayin isteyeceğimi söyledim. Eşim bir şartla kabul etti. Gittiğimiz yerde ailesi de bizimle yaşayacaktı. Zamanla beni ikna etti. İstanbul’a geldik.
Yeni hayatıma alışmam zor oldu. Son raddede eşime evi sahiplenemediğimi, ondan uzaklaştığımı söyledim.
Merhaba ablacım. Aslında nasıl anlatsam bilmiyorum. Annem meme kanseriydi, son kontrolde karaciğerine de sıçradığı anlaşıldı. Abimle “Bu sene ben evleneceğim... Hayır ben evleneceğim” diye atışıyorduk ki birden annemin hastalığı ortaya çıktı.
Doktor “Bu uzun bir tedavi. Hatta beni emekli bile edersin” diyor anneme.
Tedavisinin iyi gittiğini, şu an iyi olduğunu söylüyor.
Oysa hastalığın son evresiymiş. Anneme bir şey olursa diye çok korkuyorum.
Hastalığıyla ilgili pek çok araştırma yaptım, gerçekler yüzüme vurdukça araştırmayı bıraktım.
Doktora soru sormak istiyorum; aslında çok da soru var aklımda ama cesaret edemiyorum.
Henüz vücut taraması yapılmadı, sadece tahlil ve bazı belirtilere göre konuştu.
Ben de size yazıp duygularımı paylaşmak istedim işte... Lütfen hem siz hem de bu satırları okuyan herkes dua etsin, çünkü annemi kaybetmek istemiyorum. O daha çok genç. Önünde yaşayacağı çok güzel günler var...
Merhaba Güzin Abla, ben 33 yaşındayım ve 1 yaşında kızım var.
Hayatım hep şikayet ederek ve hiçbir şeyden memnun olmayarak geçti. Mutsuzluğum ailemde başladı. Annem ve babam birbirini sevmeyen bir çiftti. Kendilerince bizim için çok şey yaptılar ama bize çok zarar verdiler.
Şimdi 4 kardeş ayrı ayrı sorunlarla boğuşuyoruz.
Ailem, görgü kurallarını bilmeyen, sosyal olmayan ve elinde imkan varken temizlik ve konfordan uzak yaşamayı tercih eden insanlardı. Özellikle de babam... Annem de 60 yaşında ve sürekli sigara içiyor, depresyon ilaçları kullanıyor. Hayatımız düzensiz, plansız devam ediyor.
Çevremdeki arkadaşlarımın aileleriyle olan ilişkilerine hep imrendim. Bana gelince...
Ani bir kararla evlendim, plansız bir şekilde hamile kaldım. Şimdi annem gibi olmaktan korkuyorum.
İsteksiz, mutsuz, hayata karşı negatif biriyim. Kendimle büyük bir savaş veriyorum.
Sevgili Güzin abla, ben boşanmış bir kadınım. İlk eşimden bir kızım, bir de oğlum var. Kızım 10 yaşında ve babasına çok düşkün.
Bu arada ben boşandıktan birkaç yıl sonra ikinci evliliğimi yaptım. Eşimi çok da seviyorum.
Zaten başlarda aile içinde hiçbir sıkıntımız yoktu. Eşim, kızımla kendi çocuğuymuş gibi ilgilenir, oyunlar oynardı.
Ama kızım sık sık “Babamla barışmalısın anne” diyordu. Eşim bunu duydukça ondan uzaklaştı.
“Neden böyle soğuk davranıyorsun?” diye sordum, “Babasıyla barışmanı istiyor. Kızın çok bilmiş, sanki büyümüş de küçülmüş gibi. Seni parmağında oynatıyor” gibi laflar etti.
Bunları duyunca, “Bu tavrın yüzünden artık senin onu sevmediğini düşünüyor, ona daha çok ilgi göstermeliyiz. İlk başlarda olduğu gibi ona iyi davran, onunla yine oyunlar oyna” dedim. Buna yanaşmadı. Bir gün aynı sebeple öfkelendi, eski eşimi arayıp “Kızını seviyorum ama o sürekli senden söz ediyor. Bu böyle gitmez” dedi.
Arada kaldım abla... Eşimi seviyorum ama çocuklarımın mutluluğu da benim için çok önemli. Sizce ben ne yapmalıyım?
Eşimden ayrılıp çocuklarımla baş başa bir hayat mı kurayım, yoksa bir orta yol mu bulmalıyım?
Kapıya sıkışan kedinin can çekişmesini izledi
Sosyal medyada yayınlanan bir video kanımı dondurdu.
Bakırköy’de bir apartmanın girişinde, bir kedicik kapı açıldığında dışarı kaçmak istiyor.
Ancak demir kapı aniden kapanınca sıkışıp çırpına çırpına ölüyor.
Bu kan donduran görüntüyü siz izleyemezsiniz eminim, ama kapı kapanırken orada bulunan bir kadın var.
Ve bu kadın, kedinin sıkıştığını gördüğü, kapıyı açacak olsa onu kurtaracağını bildiği halde öylece durup can çekişmesini seyrediyor, ölümünü engellemek için parmağını kıpırdatmıyor.
Bu nasıl bir vicdandır, bu nasıl bir insanlıktır, buna yürek nasıl dayanır! İnsanlarda hiç mi merhamet kalmadı?
Eğer vicdanlara hitap edemiyorsak, katı yasalarla ve cezalarla insanları doğru yola getirmek zorunda olduğumuz bir gerçek.