Güzin Abla, ben 16 yaşındayım. Lise 3 öğrencisi bir gencim. Ailemden sözlü ve fiziksel olarak şiddet görüyorum. Daha bir hafta önce bir olay yaşadım. Babam telefonumu almak istedi. Ben de inatla vermedim çünkü arkadaşlarımla haberleşmek için ona ihtiyacım vardı.
Ama işler kötüye gitti, telefonu vermeyince ısrar etti ve beni darp etmeye başladı. Daha sonra annem de bana şiddet uyguladı. Ama kendimi koruyacak güce sahiptim. İkisini de itmeyi başardım. Daha sonra babam telefonu ve odamdaki bazı eşyaları paramparça etti. Tabii beni de darp etmeye devam etti. Çok şaşırmıştım. İnsanın bir telefon için canından birine zarar vermesine değer miydi? Hâlâ düşünüyorum haklılar mı diye. İşte bu yüzden sana sormak istedim abla, bu şiddet mi? Bana akıl verirsen çok mutlu olurum. Çünkü bende moral kalmadı, intihar etmeyi düşünüyorum.
Artık kendimi savunmak istemiyorum, resmen annemden ve babamdan korkuyorum. Nereye başvuracağımı da bilmiyorum.
Rumuz: Kendimi nasıl koruyayım
YANIT
Sevgili oğlum, eğer abartmıyorsan ki, öyle olduğunu düşünmüyorum, bu anlattıkların gerçekten hiç hoş değil ve elbette şiddet olarak kabul edilir.
Dediğin gibi bir telefon için insanın kendi öz oğluna şiddet uygulaması akıl alacak gibi değil. Seni bu gencecik yaşında mutlu etmek, neşeli huzurlu bir çocuk olarak yetiştirmek yerine, intiharı düşünecek duruma getirmiş olmaları tüylerimi diken diken etti.
Belki bilmiyorsundur, 20 Kasım 1989 yılında imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin en temel maddesinde, çocukların yaşam hakları ve bu yaşamı kaliteli bir şekilde sürdürmeleri gerektiği yer alır.
Merhaba Güzin Abla... Sevgilimle 6 aydır birlikteyiz ama 4 aydır aileler konusunda ciddi sorunlar yaşıyoruz. Aslında en büyük sorun benim tarafımda.
Babam onu tanıdığından beri “O kızdan ayrıl” diye baskı yapıyor. “Neden” diyorum, saçma sapan şeyler söylüyor.
“Çok bağlandık birbirimize, vazgeçemeyiz” diyorum, kabul etmiyor. Biz gerçekten çok güzel anlaşıyoruz abla...
Ama babam mutluluğumuza gölge düşürüyor.
Sürekli “Vazgeçeceksin” diye baskı yapıyor.
İtiraz ettiğimde de öfkeleniyor, bana özellikle sevdiğim kızla ilgili kötü sözler söylüyor.
İşi öyle bir noktaya getirdi ki, vazgeçmezsem beni reddedecekmiş. Artık aklıma çılgınca şeyler geliyor.
Anneme 8 sene önce MS teşhisi kondu. Biz 3 kardeşiz.
Kardeşlerim henüz çok küçük, biri 8, diğeri 10 yaşında.
Annem hastalığından dolayı iyice çocuk gibi oldu. Bir süredir bizimle anneannem ve teyzem ilgileniyor. Annemin veremediği sevgiyi onlar veriyor bize.
Ama babam annemin hastalığıyla ilgili sık sık kaldıramadığım şakalar yapıyor. Teyzem ve anneanneme “Siz bana hasta kızı verdiniz” falan diyor.
Bu arada annem iş yapamıyor, yürümekte bile zorlanıyor. Bana ve kardeşlerime sürekli bağırıyor.
Babama da arada dikleniyor ama onu çok sevdiğini biliyorum.
Ben 25 yaşında, evli ve 6 yaşında oğlu olan bir kadınım.
Görücü usulü ile evlendim.
Eşimin annesi evlenmemizde büyük rol oynadı. Hemen hamile kaldım. Çalıştım, doğum yaptım, çocuğum 2.5 aylıkken istemediğim halde yeniden çalıştırıldım.
Hasta bakıcı olarak gece çalıştım, gündüz oğluma baktım. Fazla tanımadığım insanlara yavrumu emanet ettim. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak çok yıprandım.
Oğlum 2 yaşındayken kayınvalidemlerin evinden kovuldum. Ailemin yanına gittim. Daha sonra eşim “çok pişmanım” diyerek gelip beni aldı. Annem “gitme kızım” dedi ama oğluma kıyamadım, geri döndüm. 8 ay evde kaldım ama yine çalışmak için zorlandım.
Dayak, küfür, hakaret de bitmedi... Bu arada ayrı eve çıktık. Çalıştığım halde kendi ihtiyaçlarımı karşılayamaz oldum. Eşim sürekli bilgisayar başında, sabaha kadar oyun oynuyor, akşama kadar uyuyor.
Öfke kontrolü de yok.
Merhaba Güzin Abla, 2.5 yıldır evliyim...
Bir de oğlum var, 1.5 yaşında... Eşimle iletişimimiz hiç iyi değil. Genel olarak hissiyatlarımız, olaylara bakış tarzımız çok farklı.
O sürekli benim hep onun gibi düşünmemi istiyor.
Aksi olduğunda ona saygısızlık ettiğimi, hep ona karşı geldiğimi söylüyor.
Bu tür sorunlar yüzünden sürekli tartışıyoruz.
Birkaç kez bana el kaldırdı, bazen sinirlendiğinde atletini parçalıyor. Bir kavga esnasında bana saldırdı, eğilip ellerimle kendimi kapatmasaydım yüzüme vuracaktı. Sonra da “Bütün bunlar hep senin yüzünden, sen beni sinirlendiriyorsun” diyor.
Daha sonra üzülüp pişman oluyor... “Bir daha olmayacak” diye özürler diliyor ama bu tür hareketleri hep devam ediyor.
Annemi, anne olunca anladım. Küçükken annem ne derse bana batardı, hazmedemezdim. Şimdi kendi yavrum olduktan sonra annemi anlıyorum. “Senin iyiliğin için” diyen annemle atışıyorduk...
Şimdilerde aklıma annemle olan diyaloğum geliyor.
Annemi geç de olsa anladım. Anne her şeyi bilendir, iyiyi kötüyü görendir, koruyan kollayandır...
Şimdi onu daha iyi anlıyorum. Kızıma “yapma, etme, dur” derken ömrüm geçiyor. Annemin ömrünün tükendiği gibi tükeniyor ömrüm...
Anne olmak tarifsiz bir duygu, yaşayan bilir. Ancak her şeyden önce evlat mı, anne mi orası muamma... Evlat da can, anne de can parçası şu sıralar... Ben babayla büyümedim, bazen iyi ki yokmuş diyorum.
Bazen de kızımla eşim sarılırken ağır duygular çöküyor. O duygu tarifsiz, gözlerim dalıp gidiyor, ben de böyle olmak isterdim gibi...
Ama baba kelimesi soğuk, mesafeli geliyor bana... 28 sene ayrı kalmış, geride iki evlat, hayat mücadelesi veren bir anneyle 2 yavru bırakmış, çekip gitmiş bir baba...
Merhaba Güzin Abla, ben 22 yaşında bir genç kızım, yurtdışında üniversitede okuyorum. Geçen yıl okulumuza çok tatlı bir öğretmen geldi. O sırada benim hayatımda biri vardı. Onu seviyordum ama ölecek bitecek kadar değil...
İlk dönemin sonlarına kadar bu öğretmenin bana baktığının farkında bile değildim. Bir gün şans eseri dersi pür dikkat dinlerken, onun sürekli bana baktığını fark ettim ve rahatsız oldum. Sonra bir gün, farklı bir dersine benim de katılmamı istedi. Ama ben aceleyle çıktım çünkü tuhaf hissettim.
Daha sonra bana ilgisini gösteren daha çok şey oldu; ben de ondan hoşlanmaya başladım. Onu gördüğümde hiç kimseye hissetmediğim duyguları hissediyorum.
O da ben başka bir
erkekle konuştuğumda bana sinirli sinirli bakıyordu. Ama ben yapamadım...
Bir gün erkek arkadaşımı bilerek okula getirdim, görsün ve umutlanmasın, benden uzak dursun diye...
Ve gördü de.
8 yıllık evliyim, 2 çocuk babasıyım. Sabit gelirle çalışan biriyim. Eşimle evlendiğimizden bu yana evde kavga, tartışma hiç eksik olmadı. Alttan alan hep ben de olsam, tartışma uzamasın diye evden çıkıp kendimi dışarıya atsam da, en ufak bir sebepten tadımız tuzumuz kaçıyor.
En başlarda düzelir dedim. Çevredekiler de hep “Çocuk olunca düzelir” diyorlardı. Ama çocuklar olsa da yine sonuç değişmedi.
Eşimin bana hiç saygısı olmadığı gibi, sevgisi de olmadı. Ben ona hep güzel kelimelerle hitap ederken, ondan tek güzel söz dahi duymadım. Hayatımı çocuklara adadım. Sırf onlar için ayakta durma mücadelesi verdim.
Ama bundan 9 ay önce tesadüfen biriyle tanıştım. Benden uzakta bir şehirde boşanma sürecinde olan, eşinden ayrı yaşayan bir kadındı.
İlk başlarda dert ortağı gibi konuşurken, zamanla birbirimize bağlandık. Benden boşanmamı istiyordu. Ben de bunu en baştan yapamayacağımı, çocuklarıma kendimi, hayatımı adadığımı söyledim. O ise “Ben seni istiyorum, sensiz yaşayamam” diyerek beni zor bir sürece soktu.
Eve ailemin yanına dahi gittiğimde, evde olduğum bu zamanı bile kıskanmaya başladı.
Beni rahatsız etmekten geri durmadı. Şimdi ne yapacağımı bilemiyorum. Eşimle aramız çok iyi olmasa da, çocuklarımı ve eşimi terk etmeyi düşünemem. Akıl sağlığımı kaybetmek üzereyim, bana bir yol gösterin ne olur.
◊