17 Aralık’ta yayınlanan raporun başlığı “Kadın-Erkek Eşitsizliği- Harekete Geçmenin Vakti”.OECD bakın ne diyor raporunda:
“Kadınların istihdama katılması büyümenin olmazsa olmaz koşuludur. Kadın ve erkeğin çalışma hayatına eşit katılımı gerçekleşirse küresel GSYİH 20 yılda yüzde12 oranında artar”.Le Monde Gazetesi’nde bu haberi okuduğum gün Danone Grubu’nun Türkiye’deki bebek maması şirketi Numil’in Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu ile konuşuyorduk.
Çuhadaroğlu, Milupa ve Bebelac markalarıyla tanıdığımız Numil’e 2004 yılında pazarlama müdürü olarak girmiş.
2009 yılından beri Genel Müdür ve üç yılda Numil’i iki kat büyütmeyi başarmış.
Kırdan şehirlere hızlı göçün beraberinde getirdiği sorunları zamanında fark eden Vehbi Koç, 1985 yılında bir grup iş insanı, akademisyenle birlikte vakfı kurmuş ve uzun yıllar vakfın yönetim başkanlığını üstlenmişti.
Daha sonra bayrağı Feyyaz Berker’e devretmişti.
Caroline Koç ise altı yıldan beri TAP Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı.
Vakfın çalışmalarına hem dikkat çekmek, hem kaynak yaratmak için geçenlerde Rahmi Koç Müzesi’nde düzenlenen davetten önce Caroline Koç, TAP Vakfı Genel Sekreteri Nurcan Mütfüoğlu, vakfın yönetim kurulu üyesi Oya Ünlü Kızıl ile buluştuk.
Geçtiğimiz kasım ayında Paris’te Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ı ağırlayan Fransız Dış Ticaret Bakanı Nicole Bricq önümüzdeki 15-16 Ocak tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret etmeye hazırlanıyor.
Ziyaretini İstanbul’daki “Fransız Lüks Ürünler Festivali”ne denk düşüren Fransız Bakanın İstinye Park ve Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki Chanel, Hermes, Louis Vuitton gibi butikleri ziyaret etmesi gündemde.
Bu bilgileri benimle paylaşan kişi, Çağlayan ile Nicole Bricq ziyaretlerinin arasına Fransız Senatosu’nda Türk ekonomisiyle ilgili kapsamlı bir toplantıyı sıkıştırmayı başaran Fransız Uluslararası İş Geliştirme Ajansı UbiFrance’ın Türkiye sorumlusu Eric Fajole.
Özellikle Fransız KOBİ’lerin, Türkiye’nin sunduğu fırsatların farkına varmaları için “Türkiye-Avrupa’nın En Hızlı Büyüyen Pazarı” toplantısını düzenleyen Fajole çalışmalarının meyvelerini almış.
Pahalı yenilikçi kanser ilaçları kadar son derece ucuz ilaçların da bulunmadığını artık sıklıkla duyuyorum.
Örneğin, her gün tiroit ilacı kullanmak zorunda olan yakınımdan biliyorum.
3-4 lira tutarındaki ilaç son zamanlarda eczanelerden yok olmuş.
Politikadan da söz ettik elbet ancak Sarıgül bu okul ile ilgili çalışmalarına fazlasıyla önem verdiğinden politika bir başka yazı konusu.
Çeşitli sektörlerin faaliyet gösterdikleri bir yer Şişli.
Tekstil, moda, finans, sağlık ve hatta 80’nin üzerinde oteliyle turizmde de iddialı.
Şişli olsun, İstanbul’un diğer bölgelerinden olsun insanların yıllardır Mustafa Sarıgül’ün kapısını “Başkanım bir iş” diye çaldıklarını iyi biliyorum.
Sarıgül’ün kapısını çalıyorlar zira sosyal ilişkileri güçlü olan Şişli Belediye Başkanı’nın ne yapıp edip kendilerine iş bulacaklarını biliyorlar.
“Yıllarca bana müracaat eden gençleri geri çevirmedim. Ama genellikle başvuranlar mesleksiz oldukları için iyi performans gösterdiklerini de söyleyemem” diyor Sarıgül.
Öte yandan üniversite mezunu gençler de işsiz.
Köy, artık adını iyi bildiğimiz Kalecik Karası üzümüyle meşhur.
Kalecik Karası, Anadolu topraklarında yüzyıllar boyunca yetişmiş 400 üzüm çeşidinden geriye kalan nadir türlerden biri.
Oğuz Gürsel’in satın aldığı arazilere yıllar sonra 2003 yılında ilk bağlar ekiliyor.
Ne ki inşaat ve otelcilikte yoğunlaşmış grubun içinde şarapçılığa dört elle sarılan pek kimse yok.
Vinkara markasıyla Kalecik köyünde üretilen şarap ancak 2007’de Oğuz Gürsel’in küçük kızı Ardıç Gürsel’in devreye girmesiyle dikkat çekmeye başlıyor.
Vinkara Yönetim Kurulu Başkanı Ardıç Gürsel, 18 milyon liralık yatırıma rağmen 2017 yılından önce kâr beklentisinde değil.
Orta halli bir tesis ile karşılaştığımı hatırlıyorum.
O günleri Şölen CEO’su Elif Çoban ile konuşurken “Nereden nereye geldik. Şimdi Gaziantep’te dört, İstanbul’da bir üretim tesisimiz var. AB ülkeleri, ABD, Orta Asya, Ortadoğu başta dünyada 100’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz” diyor.
2011 yılında 420 milyon liralık ciro gerçekleştiren Şölen’in bu başarısının ardında kuşkusuz, teknoloji, marka ve Ar-Ge’ye yapmış olduğu yatırım var.
Çoban “Sürekli arayış içersindeyiz. Ezber bozanın kazandığı bir dönemdeyiz” derken haklı.