Paylaş
BİRLEŞMİŞ Milletler tarihinde ikinci kez Türkiye’den kadın raportör seçti.
Kadına Karşı Şiddet raportörü (2003-2009) Profesör Yakın Ertürk’ten sonra California Üniversitesi’nde araştırmacı profesör statüsündeki hukukçu Hilal Elver, BM’nin Gıda Hakkı özel raportörü oldu.
Elver, altı yıl süresince bu “bağımsız” görevde ve BM’den tek kuruş almayacak.
BM’nin Gıda Hakkı raportörü neyle ilgilenir?
Gıda fiyatlarından, yoksul ülkeleri tehdit eden açlığa, tarımsal üretimden, tohum tekeline kadar milyarlarca insanın günlük yaşamını etkileyen sürüyle şey raportörün ilgi alanında.
En önemli görevi de “gıda güvenliğinin bir insan hakkı olduğunu” vurgulamak.
Eski raportör Belçikalı Olivier de Schutter’ın görevini Elver’e devretmeden hemen önce Le Monde Gazetesi’nde yayınlanmış bir söyleşisini okumuştum.
De Schutter söyleşisine şu çarpıcı cümleyle başlamıştı:
“Küresel tarım modeli çökmenin eşiğinde. Çare Agro-Ekoloji”.
Ne söylemek istediğini de şöyle açıklamıştı:
“Tarımın giderek sanayileşmesi, gübre ve pestisit sarmalından kurtulamaması, küçük çiftçilere hayat hakkı tanınmaması bizi bir yere götürmeyecek. Bizi ancak sürdürülebilir tarım yani çevreye en az zarar verecek tarım modeli kurtarır”.
Hilal Elver, eski raportörün bu tespitine yüzde yüz katılıyor.
“Tarımsal üretimi daha çok kimyasal ile arttırmak için gelişmiş ülkelerde ortaya atılan şimdi Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde devam eden “Yeşil Devrim”e karşıyım” diyor.
(Dikkat… İran’ın Yeşil Devrim’i ile karışmasın!)
“Sanayileşmiş tarımla elde edilen yüksek verimden ziyade kaliteli ürün taraftarıyım” diye devam ediyor.
Hilal Elver’in, çiçeği burnunda bir BM Gıda Hakkı raportörü olarak iddialı.
Kendi döneminde kadın ve çocuk haklarıyla ilgili çalışmalarında fark yaracağını söylüyor.
“Kadın hakları özellikle tarım ve hayvancılık politikalarında önemli. Kadınlar dünyadaki tarım faaliyetlerin yüzde 70’ini üstlenmiş durumda. Bu oran az gelişmiş ülkelerde daha da yüksek” diyor.
Ne ki tarlada ömür tüketen kadınlar, toprak mülkiyeti, su, tohum, krediye ulaşma söz konusu olduğunda erkeklerin hayli gerisindeler.
Tarım yaptıkları toprağın mülkiyetine sahip kadınların oranı sadece yüzde 2.
Hilal Elver işte bu tabloyu değiştirmek istiyor.
Bir de her çocuğun sağlıklı beslenme hakkını dünyaya kabul ettirmeyi.
“Her raportör kendi yolunu belirler” diyen Elver’in fark yaratmak istediği üçüncü alan son günlerde bizi fena etkileyen “iklim değişikliği”.
“İklim değişikliği önce ve en çok tarımı, hayvancılığı ve balıkçılığı vuruyor. Kuraklık, iklim değişiklikleri tarımda büyük hasarlara yol açıyor” diyor.
Pek çok tarım arazisinin denizlerin yükselmesiyle kullanılmaz hale geleceğini öngörüyor ve tarımın sera gazlarındaki sorumluluğuna dikkat çekiyor.
“Bu yüzden tarım politikalarıyla iklim değişikliği politikaları birlikte sürdürülmesinde yarar var” diye konuşuyor.
Hilal Elver’in vurguladığı şu nokta önemli:
BM tarihinde ilk kez gıda hakkı raportörlüğü Avrupalı ve erkek olmayan birinin eline teslim edilmiş durumda.
“Endüstriyel tarım işine bir kadın elinin değmesi önemli. Şimdiye kadar hiçbir raportör GDO meselesine ve GDO devi Monsanto’ya dokunamadı. GDO’ya tabii el atacağım” diye konuşuyor.
GDO çetrefilli bir mesele ve Elver’i hayli yıpratacağı açık.
Ancak yakından tanıdığım Hilal Elver güçlü lobilere filan pabuç bırakmaz.
Bir de küçük tarım işletmelerinin korunması meselesi var.
Elver’in “Tarımda kendi kendine yetme ancak insanları tarım arazinde tutarak, küçük işletmelere sahip çıkarak olur” cümlesi Türkiye’nin kulağına küpe olmalı.
BM Gıda Hakkı raportörünün Türkiye’yi tehdit eden kuraklık ve tarımla ilgili görüşleri cuma gününe.
Paylaş