Profesör Emin Özsoy, Profesör Cemal Saydam gibi değerli bilim insanlarının “İstanbul’un sonu olur, bölgede iklimi değiştirir” dedikleri Kanal İstanbul diğer adıyla “Çılgın Proje” birkaç gün önce TMBB Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen Torba Yasa’daydı.
Yani Kanal İstanbul ile ilgili ilk hukuki adım atılmış oldu.
Henüz ortada etki analiz, fizibilite raporları filan yok.
Daha “light” konular yazmam gerektiğini söyleyen yakın dostlarım da.
Konu yine 4. Sanayi Devrimi ve Türkiye.
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu ve ekip arkadaşlarıyla buluştuğumda söz dönüp dolaşıp kaçınılmaz bir şekilde yine 4. Sanayi Devrimi’ne geliyor.
Ar-Ge’ye yılda 10 milyar dolar gibi dev bir rakam harcayan Microsoft Amerikalıların “İnternet of Things” (Nesnelerin İnterneti) diye de adlandırdıkları 4.Sanayi Devrimi’nin göbeğinde çünkü.
PAKİSTAN’da çoğu kadın ve çocukların hayatını alan saldırıdan saatler öncesi Paris’te sadece bilimin konuşulduğu bir ortamdaydım.
Cehaletin, önyargıların bir panzehiri eğitim ise diğeri de bilim.
Unesco’nun Fransa’nın kozmetik devi L’Oreal ile birlikte geliştirdikleri ‘Bilimde Kadın’ programının Paris’teki ödül töreni öncesi dünyanın sayılı bilim kadınlarından moleküler biyolog Elizabeth Blackburn ile sohbet imkânı buluyorum.
6-7 ay önce kurulan Koç Üniversitesi Arçelik Yaratıcı Endüstriler Uygulama ve Araştırma Merkezini (KUAR) önceki gün gezme fırsatını bulduk.
KUAR Direktörü Prof. Dr. Oğuzhan Özcan ile genç ekibinin üzerinde çalıştığı yaklaşık 10 proje gelecekte yaşamın nasıl olacağının ipuçlarını veriyor.
Başınıza takacağınız bir kaskla sadece sizin talep edeceğiniz özel bilgilere ulaşmak ya da bir el hareketiyle uzaktaki bir işi halletmek gibi şimdilik ütopya gibi görünen şeylerden söz ediyorum.
10 yıl, 20 yıl sonra bunların hayata geçmeyeceğini kim iddia edebilir?
1999 yılında Bilintur, Tepe ve Akfen gruplarının ortaklığında kurulan BTA sekiz ülkede 15 havalimanının yanı sıra İDO, Uniq İstanbul gibi noktalarda yeme-içme sektöründe faaliyet gösteriyor.
Sektördeki markası “Tadında Anadolu” lokantaları.
“Tadında Anadolu”nun en büyük özelliği Cesur’un sözünü ettiği “kahraman ürünler”e yer vermesi.
Yani unutulmaya yüz tutmuş ya da büyük bir emekle üretilen geleneksel ve yerel ürünler.
Davos’un son günü sohbet ettiğim DEF’in teknolojiden sorumlu İcra Kurulu üyesi Murat Sönmez ile sanayideki bu büyük dönüşümü konuşmuştuk.
Dördüncü Sanayi Devrimi dediğinizde, sermayeden ziyade her şey teknoloji (akıllı üretim sistemleri) ve dijitalleşme üzerinde dönüyor.
Örnek vermem gerekirse İnstagram ya da WhatsApp gibi hayatımıza giren şeyler için asla büyük bir sermayeye gerek yok.
Üstelik aynı sermaye büyüklüğü olmadan Silikon Vadisi’ndeki şirketlerin piyasa değeri geleneksel sanayi şirketlerinin değerini kat kat geçebiliyor.
SODEM birkaç yıl önce, CHP’li belediyeler arasında daha güçlü iletişim sağlamak için Kadıköy eski Belediye Başkanı Selami Öztürk öncülüğünde kurulmuştu.
Esas amaç CHP’li belediyelerde sosyal demokrasi anlayışını yaygınlaştırmak.
Öztürk şimdi derneğin onursal başkanı, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ise başkanı.
CHP’li 230 belediyenin 122’si SODEM üyesi.
Onların daha iyi eğitimi için, kariyerlerini daha iyi bir planlamaları, potansiyellerini geliştirmeleri için bu ülkede o kadar çok kadın uğraşıyor ki…
Aralarında akademisyenler de var, iş kadınları da.
Deneyimlerini aktarmaya, hayata yeni atılacak genç kızlara kapılar açmaya hazır, manevi ve maddi destek sağlayacak binlerce kadın.
Boğaziçi Üniversitesi’nden sonra TEV bursuyla ABD’ye giden ve burada emekli olur olmaz Değişim Liderleri Derneği’ni (DLD) kuran Sema Başol bunlardan biri.