4. Sanayi Devrimi’nde treni yakalar mıyız?

DÜNYA Ekonomik Forumu’nun bu yılki teması Dördüncü Sanayi Devrimi’ydi.

Haberin Devamı

Davos’un son günü sohbet ettiğim DEF’in teknolojiden sorumlu İcra Kurulu üyesi Murat Sönmez ile sanayideki bu büyük dönüşümü konuşmuştuk.


Dördüncü Sanayi Devrimi dediğinizde, sermayeden ziyade her şey teknoloji (akıllı üretim sistemleri) ve dijitalleşme üzerinde dönüyor.


Örnek vermem gerekirse İnstagram ya da WhatsApp gibi hayatımıza giren şeyler için asla büyük bir sermayeye gerek yok.


Üstelik aynı sermaye büyüklüğü olmadan Silikon Vadisi’ndeki şirketlerin piyasa değeri geleneksel sanayi şirketlerinin değerini kat kat geçebiliyor.


Her neyse, Sönmez ile sohbetin sonunda dünyanın bir bölümü (interneti olmayan 4 milyar insanı nedeniyle bir bölümü diyorum) yeni bir geleceğe koşarken Türkiye’nin bu koşunun neresinde olduğu sorusunu ortaya atmıştım.

Haberin Devamı


Bu sorunun tam cevabı şimdilik yok belki ama TÜSİAD’ın Dördüncü Sanayi Devrimi ya da Sanayi 4.0 ile ilgili Türkiye’ye sunduğu bir vizyon var.


Vizyon ana hatlarıyla TÜSİAD dün sunduğu “Türkiye’nin rekabetçiliği için Sanayi 0.4” raporunda.


Rapordan bir gün önce, TÜSİAD Sanayide Dönüşüm Yuvarlık Masası eş başkanı ve Sabancı Sanayi Grup Başkanı Mehmet Pekarun ve raporu hazırlayan ekiple bir araya geldik.


Türkiye’nin bu koşudaki eksilerini, artılarını masaya yatırdık.


Eksilerimizin başında alt yapının yetersizliği geliyor.


Kamu-özel sektör arasında uzun vadeli, geniş kapsamlı işbirliği önemli ancak Pekarun’un dikkat çektiği gibi bu nokta tam da “yumuşak karnımız”.


Dördüncü Sanayi Devrimi’nde “big data” denilen büyük veri son derece önemli.


Çünkü devrimin tam göbeğinde gerçek zamanlı verilerin değerlendirilmesi var.


“Akıllı üretimin” olmazsa olmazı.


“Büyük veri” bir başka “yumuşak karnımız”.


Peki artılarımız neler?


Lojistik avantaj sağlayan coğrafi konum, ve bunun sayesinde esnek ve düşük maliyetli üretim kapasitesi.


Türkiye’deki ortalama doğrudan üretim maliyetleri Almanya’nın yüzde 23 altında örneğin.


Bu avantajları kapımızı çalan Dördüncü Sanayi Devrimi’nde fırsata dönüştürebilir miyiz?


Mehmet Pekarun, Türkiye’nin Dördüncü Sanayi Devrimi için henüz treni kaçırmadığı görüşünde.

Haberin Devamı

Ancak ben o kadar iyimser değilim zira ekonominin bel kemiği KOBİ’lerin neredeyse yüzde 85’i düşük ve orta teknoloji üretiyor.


Bana sorarsanız görüşüm şöyle:


Nasıl ki internete erişimi olmayan 4 milyar insan bir müddet bu koşunun dışında kalacaksa, Türkiye’de düşük ve orta teknoloji üretenler geride kalacak ve ileri teknoloji üreten büyük sanayi grupları dünyaya entegre olacak.


Umarım yanılıyorumdur.

 


Silikon Vadisi’ni Temsa taşıyor

 


TÜSİAD’ın yukarıda sözünü ettiğim toplantısından birkaç hafta önce Sabancı Center’da bir öğle yemeğinde Mehmet Pekarun ile bir araya gelmiştik.


Sohbet tabii ki Dördüncü Sanayi Devrimi ve Sabancı Sanayi Grubu’nun buna nasıl hazır olduğu etrafında dönmüştü.

Haberin Devamı


10 bin çalışanı ve 6 milyar liralık cirosuyla Sabancı Sanayi Grubu son beş yılda kârlılığını beş kat arttırmış.


Pekarun’un anlattıklarından çıkardığıma göre, bu başarının gerisinde Dördüncü Sanayi Devrimi’ne adapte olmak yatıyor.


Grubun çatısı altındaki Kordsa Global, Temsa, Brisa gibi şirketler örneğin tedarik zincirinde büyük veriden yararlanıyor.


Pekarun “Dijitalleşme ile yeni bir verimlilik sıçraması yaparken, yeni iş modelleri benimsedik” diyor.


Neticede, Sabancı Sanayi Grubu benim yukarıda sözünü ettiğim Türkiye’den sanayi devriminde dünyaya entegre olmayı başarmış bir örnek.


Temsa’nın 700 filoluk özel üretim otobüslerinin ABD’nin yollarında dolaşmaları bunun kanıtı.

Haberin Devamı


Bu otobüslerin bazıları Silikon Vadisi’nde Facebook, Google gibi şirketlerin çalışanlarını taşıyormuş.


“Çünkü” diyor Pekarun “Bu şirketlerde çalışanlar kendi araçlarını kullanmak yerine yeni trend olan paylaşım ekonomisini benimsiyorlar.”

Yazarın Tüm Yazıları