Paylaş
Lütfi Yenel yıllarını telekomünikasyon sektörüne vermiş bir isim. Alcatel’den ayrıldıktan sonra Ahmet Öngün’le birlikte kurmuş olduğu dört yıllık şirketi Kron, telekom sektörüne yazılım üretiyor.
Şirket dört yıllık ama değeri hızla katlanıyor. İki yılda yüzde yüz büyüdü, cirosu 12 milyon liraya çıktı.
Yenel, “Şirketi kurarken yazılım ve telekomünikasyon üzerinde odaklandık zira bunlar dünyada en hızlı büyüyen iki sektör. Türkiye için doğru stratejiyi seçtiğimize inanıyoruz” diyor.
2011 yılının en değerli 10 markası arasında altı tanesi söz konusu iki sektörden. Yenel’in elindeki değerli markalar listesindeki perakende devi Wal-Mart bugünkü konumuna tam 61 yılda ulaşmış. Google ise sadece 13 yılda.
Lütfi Yenel, “Türkiye’den global bir marka çıkması için 100 yıl geçmesine gerek yok” diyor gülerek.
Böyle 100 yıl filan beklemeden ‘global marka’ olmayı başarmış şirketlerin yatırım maliyetleri düşük.
Fabrika binası yok, makine yok.
Ama insana yatırım önemli.
Bu yüzden Lütfi Yenel, “Beyin peşindeyim. İşe alırken ne lisan, ne hangi üniversitede okuduğunu, ne askerlik durumunu soruyoruz” diyor.
İnsan kaynaklarında böylesine ilginç bir politika izlediği için eli daha rahat.
Kron’da çalışan 40 mühendis arasında sekiz tanesi askerlik yapmamış olduğu gibi, Anadolu üniversitelerinden mezun olanlar da çoğunlukta.
Türkiye’de Turkcell, Avea, Türk Telekom gibi büyük operatörlerle çalışan Kron şimdi gözünü gelişmekte olan pazarlara dikmiş.
Yani İran, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Pakistan, Endonezya, Malezya’ya...
Yenel’e göre, Türkiye, ‘kendisine güvenen’ bu ülkelere ihraç edebileceği iyi bir yazılım know-how’una sahip.
İran pazarında iyi bir noktaya gelmiş olan Kron, cirosunun yüzde sekizini bu ülkeden elde ediyor. Üç yılda yurtdışına da pazarlayabileceği dört ürün geliştirmeyi başarmış olan şirket mayıs başında İMKB’ye açılıyor. Şu anda İMKB’de iki tane yazılım şirketi varlık gösteriyor.
“Kron halka arzı yapılan üçüncü şirket olacak” diyen Yenel, İMKB’nin sağlayacağı fonla yurtdışında hızla büyümeyi planlıyor.
Durmuş Yılmaz ’ın gönlü bağcılıktaydı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın veda konuşmasını televizyondan dinledim.
“Bu sandalye bana çok şey kattı. Milletim maaşımı ödedi ve beni belli bir yere getirdi” derken ne kadar içtendi.
Bankanın yeni başkanı Erdem Başcı’nın Yılmaz’dan öğrendiği şeyleri sayarken ‘tevazuyu’ birinci sıraya koyması dikkatimi çekti... Yıllardan beri Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda karşılaştığım Durmuş Yılmaz’ı en iyi tarif eden sözcüklerden biri ‘tevazu’ olsa gerek. Davos’taki toplantılarda kimi kez yan yana düştüğümüz Durmuş Yılmaz tüm konuşmaları bir öğrenci titizliğiyle büyük defterine not alır, yeri geldiğinde sorularını sorardı.
Sanırım Merkez Bankası’nın başına yeniden aday gösterilmeyeceğini iyi biliyordu.
Geçen yıl Davos’ta emekliliğini konuşurken, “Toprakla uğraşacağım. Bağcılık yapacağım” demişti.
Ben de, “Şarapçılık da yapacak mısınız?” diye takılmıştım.
Yılmaz bunun üzerine “Üzümü yetiştiririm. Gerisine karışmam” cevabını vermişti.
Yılmaz’ın gönlü bağcılıktaydı ama Cumhurbaşkanı Gül’ün özel danışmanlığına getirildiğine göre, hayalini gerçekleştirmesi biraz daha zaman alacak.
Sizin konut tercihiniz hangi Avrupa şehrinde
Geçenlerde Berlin’de dolaşırken çoğunlukla Türklerin tercih ettiği Kreuzberg’de ev fiyatlarını merak ettim.
Kreuzberg’de oturan rehberimiz Tayfun Bey, “İyi konumda bir evin fiyatı 400 bin Euro’dan başlıyor” dedi.
Berlinli bohem burjuvaların yeni gözdesi Mitte’de ise fiyatlar iki katına da çıkabiliyormuş.
Tayfun Bey’le sohbetimize tanık olan yanımdaki Türk işadamına bakılırsa, Berlin örneği uluslararası emlak yıldızı giderek parlayan İstanbul’da ev fiyatlarının daha da yükselebileceğini gösteriyor.
Bir zamanlar Berlin’i ‘yoksul ama seksi’ bir şehir diye tanımlayan Berlin Belediye Başkanı Kurt Vowereit ne kadar sevinse yeridir. Berlin yoksulluğu çoktan geride bırakmış görünüyor. Kriz filan dinlemeden konut fiyatları 2006 yılından bu yana yüzde 15-20 oranında artmış.
ZENGİNLERİN GETTOSU
Peki diğer Avrupa başkentlerinde durum ne?
Küresel ekonomik krizde konut balonu fena patlayan İspanya’nın başkenti Madrid’de şehrin merkezinde fiyatlar yüzde 15 gerilediği halde 60 metrekare dairenin fiyatı 240 bin Euro.
Londra, Asyalı ve Rus yeni zenginlerin vazgeçilmez adresi.
Sterlinin düşüklüğünden yararlanıp lüks konut satın alma yarışındalar.
Hyde Park’ın hemen dibindeki bir ‘penthouse’ 153 milyon Euro’ya alıcı bulmuş.
Emlak fiyalarında artış rekoru Cenevre’de.
Beş yılda villa fiyatları yüzde 66 oranında artmış.
Bu yazı için yararlandığım Le Monde Gazetesi’ne göre, Cenevre ‘zenginlerin gettosu’ haline dönüşmüş.
Ağır bir krizin pençesindeki komşumuz Yunanistan’da konut fiyatlarında yüzde 5 ila yüzde 15’lik bir düşüş var.
Ama şehrin en şık kesimi Kolonoki’de ‘ev alayım’ derseniz haberiniz olsun metrekaresi
7 bin ila 10 bin Euro’dan başlıyor.
Paylaş