Bozcaada-Cook Adaları hidrojen enerji hattı

BOZCADA’dan Büyük Okyanus’taki Cook Adaları’na uzanan hikayemiz küreselleşmenin ilginç bir boyutunu ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Hikâyeye Boğaz’daki bir lokantadaki buluşma ile başlayayım.

Masanın çevresinde Türkiye’nin Yeni Zelanda eski büyükelçisi Uğur Ergun, Cook Adaları Başbakanı Henry Puna,Gantek Başkanı Ahmet Öngün, UNİDO’dan (BM Sanayi Geliştirme Örgütü) Dr. Nikolos Limberopulos,Puna’nın siyasi danışmanı Repeta Puna, yine UNİDO’dan Dr. Federico Villatico Cambell ve bendeniz var.


Ahmet Öngün
ile Başbakan Henry Puna daha yeni Bozcaada’dan gelmiş.

Bozcaada-Cook Adaları hidrojen enerji hattı

 

Cook Adaları Başbakanı’nın Bozcaada’da ne işi var diye merak edebilirsiniz.


Haliyle ben de ettim.


Bozcaada’da UNİDO’nun ve bizim Enerji Bakanlığı’nın desteğiyle güneş enerjisinden hidrojen üreten ve depolayan bir tesis var.

Haberin Devamı

Hidrojen enerjisi “düşük karbon ekonomisinin” önemli bir oyuncusu olma yolunda.


ABD, Avrupa Birliği, Kanada ve Japonya
hidrojen üretimine ve depolanmasına hızla yatırım yapıyorlar.


Geleceğin uzun vadeli enerji senaryolarında hidrojen karşımıza çıkacak.

 

TÜRKİYE’NİN HİDROJENE İLGİSİ

 

Peki Türkiye’nin hidrojen enerjisine ilgisinin nereden kaynaklanıyor?

Hidrojen enerjisinin dünyaya duyuran isimlerden Profesör Nejat Veziroğlu’nun girişimiyle ve UNİDO ile Enerji Bakanlığı’nın desteğiyle İstanbul’da 2004 yılında “Uluslar araHidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi” kuruluyor.


BM
’nin İstanbul’u tercih etmesi Türkiye açısından önemli bir başarı.


Hilmi Güler
döneminde kurulan merkeze Enerji Bakanlığı 40 milyon dolarlık yatırım yapıyor.


Veziroğlu
kısa adı İCHET olan merkezin kurucu başkanı.

2007 yılında ABD’ye geri dönmesiyle Dr. Mustafa Hatipoğlu görevi devralıyor.


Hidrojen alanında İstanbul’da araştırmalarını sürdüren İCHET’in adına basında pek rastlamıyoruz.


Yunanlı Dr. Limberopulos
, Bozcaada’da Kaymakamlığının binasındaki Hidrojen Enerjisi Üretim tesislerinde hidrojenin nasıl depolandığını anlatıyor.

Haberin Devamı

Oldukça teknik bir konu olduğu için geçiyorum.


Ama Dr. Limberopulos’un anlattıklarına bakılırsa, adada önümüzdeki aylarda araçlarda hidrojen kullanımına başlanacak.


İstanbul’daki merkez aynı zamanda Hindistan, Tayland, Endonezya gibi ülkelerde de projeler geliştiriyor.

 

ADADA BİR BAŞBAKAN

 

Cook Adaları’nın bölgedeki en çevreci ülkesine dönüştürme iddiasında olan Başbakan Henry Puna projeyi yerinde görmek için Bozcaada’nın yolunu tutmuş.

Kendisine Bozcaada’da refakat edenler Cook Adaları fahri konsolosu Ahmet Öngün ile Uğur Ergun.

Pekin-Paris rallisinde Anadolu marka arabayla katılarak adından uzun süre söz ettiren işadamı Ahmet Öngün’un Cook Adaları İstanbul fahri konsolosluğu ise ayrı bir hikâye.

Başka bir sefere…

Haberin Devamı


Bu arada Cook Adaları Başbakanı’nın Bozcaada’yı ziyaretine yol açan hidrojen enerjisiyle ilgili google da kısa bir araştırma yaparken karşıma ilginç bilgiler çıktı.

Hidrojen enerjisinin yararları konusunda eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’i ikna etmeyi başaran Profesör Veziroğlu ABD’ye buruk dönmüş.


Hidrojen projelerinin fazla hızlı yürümemesi, hidrojen dolum istasyonları için yasaları çıkmaması fazlasıyla üzmüş onu.


Okuduklarıma bakılırsa bundan doğalgaz ve petrol lobilerini sorumlu tutmuş.


Türkiye’nin doğalgaza göre hidrojeni çok daha ucuza mal edeceğini söyleyen Profesör Veziroğlu’nun Türkiye’nin 2020 yılında hidrojene geçmesi hayali havada gibi.

 

Haberin Devamı

Kadının Fendi ve “eşit işe, eşit ücret” mücadelesi 

 

Bu haftanın en güzel filmi “Kadının Fendi”.

1968 yılında İngiltere’de otomotiv üreticisi Ford’da çalışan 187 kadın işçinin “eşit işe, eşit ücret” mücadelesini anlatıyor.


Otomobillerin koltuk döşemelerini yapan kadın işçiler, hem feci koşullar altında çalışıyorlar, hem emeklerinin karşılığını alamıyorlar.


Ücretleri erkeklere göre fazlasıyla düşük.

Nigel Cole’un yönetmenliğini yaptığı film kadın hareketinin işçi sınıfı tarafını harika yansıtmış.


Otomotiv devi Ford’u dize getirmeyi başaran kadınların iki önemli kozu var.


Bob Hoskins
’in canlandırdığı sendika temsilcisi “kadın-erkek eşitliğine” yürekten inanmış biri.

Haberin Devamı


Diğer kozları ise dönemin Başbakanı Harold Wilson’un “kabinemin en başarılı, en üretken bakanı” diye tanımladığı Ulaştırma Bakanı Barbara Castle.

 

SENDİKACI KADINLAR

 

“Kızıl Kraliçe” lakaplı Bakan Castle sıkı bir feminist.

“Eşit işe, eşit ücret” sloganına inanmış biri.


Dolayısıyla kadın işçilerden desteğini esirgemiyor.


Kadın bakanların kadın haklarıyla neden ilgili olmaları gerektiğinin bir örneği.

Bizde olmayan bir örnek ne yazık ki.


Şimdiye kadar göreve gelmiş hangi kadın bakanımız Barbara Castle kadar tutkulu bir kadın hakları savunucusu olmuş?


İşçi haklarından söz açmışken iki gün önce gelen bir e-postayı paylaşmak istiyorum.

“Sendikada Erkek Egemenliğine Karşı Kadın İnisiyatifi” göndermiş.


İnisiyatifin amacı, sendikalarda kadın üyelerin, kadın temsilcilerin ve yöneticilerin sayısını arttırmak.

Avrupa’da erkek-kadın eşitliğini uygulayan çeşitli sendikaların tüzüklerini inceleyen inisiyatif taslak bir tüzük hazırlayarak ilk aşamada DİSK’e götürmüş.


Anladığım kadarıyla diğer sendikalara da ziyaret planlanıyor.  

Yazarın Tüm Yazıları