32 yıl önce Kosovalı göçmen bir ailenin oğlu olan Vehbi Varlık tarafından kurulmuş.
Cazip logosundan ötürü nedense hep ilgimi çeken bu markanın yaratıcısı Vehbi Varlık çok erken yaşta iş hayatına atılan gerçek bir girişimci.
Endüstriyel mutfak sektörünün, Özal döneminde “turizmin patlamasıyla” geliştiğini anlatıyor.
“Turizmin ardından son yıllarda Türk mutfağına rağbetin artması peş peşe lokantaların açılması bizim sektörün her yıl yüzde 15 civarında büyümesine yol açıyor” diyor.
Türkiye Mutfak Sanayicileri Derneği’nin de kurulmasına önayak olan Varlık son yıllarda ABD’den Çin’e “endüstriyel mutfak” ihracatını arttırmış.
Merak edip sordum.
Çin henüz bu “endüstriyel mutfak” işine bulaşmamış.
Ancak pazar günü öğleden sonra bastıran ani yağmur planları alt üst etti.
Şöyle ki, kaldırım ve yol taşları henüz döşenmiş olan bizim sokak 10 dakika içersinde yağmura yenik düştü.
Apartman sakinlerinden birinin söylediğine göre sokak 35 yıldan beri ilk kez böylesine sular altında kalmış.
Daha önce şiddetli yağmurlara ufak tefek su birikintileriyle direnmiş olan sokağımız ne yazık ki bu kez müteahhitin kurbanı oldu.
2003 yılında yapmış olduğum söyleşiye yeniden bir göz atınca da fark ettim bunu.
Nash’in hiçbir soruya kesin bir cevabı yok.
En basit soruyu bile sizin beklediğiniz anlamda cevaplamıyor.
Sanki sizden farklı bir boyutta yaşıyor, her şeyi farklı görüyor ve sorduğunuz soruyu karmaşık bir denkleme çeviriyor.
Cevaplarını buna göre veriyor.
İkinci, ya da üçüncü kez geldiği İstanbul ile ilgili izlenimlerini soracak oldum.
İstanbul’un coğrafi konumundan başlıyor, tarihi geçmişinden çıkıyor.
Mutlaka öyledir zira evlerde klimasız oturmak mümkün değil.
Geçen yaz da kavrulmuştuk ama bugünlerde Basra’dan geldiği söylenen sıcaklık dalgası bambaşka bir şey.
Mevsim normallerinin üzerinde sıcaklık, kuraklık her yerde.
ABD’de Oklahoma’daki göllerin yüzde 90 oranında kurumasına yol açan tarihi kuraklık nedeniyle 26 eyalette doğal afet durumu ilan edilmiş.
CHP Kadın Kolları Başkanlığı’na seçilen Hilal Dokuzcan ve eski KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, KADER üyesi Nazik Işık gibi Parti Meclisi’ne girmeyi başaran İnci Beşpınar ile dostluğumuz yıllar öncesine dayanıyor.
Her ikisi de yıllardan beri kadın hareketinin içinde ve dolayısıyla kuruluşundan bu yana KADER üyesi.
Her ikisi de yerel yönetimler konusunda uzman.
Yıllardan beri CHP içersinde yaşadıkları hayal kırıklıklarının yakın tanığıyım.
Geçen gün İstanbul’da, Bankalar Caddesi üzerindeki Galata Salt’taki kokteyde karşılaştım onlarla. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ile Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere’nin çevresini sarmışlardı.
Türkiye’den Olimpiyatlar’a katılmaya hak kazanmış ilk kadın basketbol takımının yıldızları...
2005’ten beri Kadın Milli Basketbol Takımı’nı destekleyen Garanti Bankası onlara ‘Potanın Perileri’ adını takmış. Türkiye Basketbol Federasyonu’na desteği 2001’de başlayan Garanti Bankası’nın Erkek Milli Takımı’na taktığı ‘12 Dev Adam’ sloganı efsane olmuştu.
Şimdi periler de aynı yolda. En büyük başarıları geçen yıl Polonya’daki Avrupa Şampiyonası’nda geldi. Orada Avrupa ikincisi oldular. Şimdi her sporcunun, her antrenörün rüyası Olimpiyatlar’a gidiyorlar.
ÜST YÖNETİMDE BİLE BASKETBOL KONUŞULUR
Futbolla yatıp kalkan bir millete basketbol diye bir sporun olduğunu da hatırlatan Garanti’ye ne kadar teşekkür etsek azdır. İnanılmaz paraların döküldüğü futbola göre pek maddi destekçisi olmayan basketbola sahip çıktılar.
Ergun Özen, kokteyldeki konuşmasında zaten tam bu noktayı vurguluyor: “Futbolun bu kadar baskın olduğu bir ülkede basketbolu desteklemekten büyük keyif alıyoruz.”
Bugün Türkiye’deki Ar-Ge çalışmalarının geldiği nokta sevindirici.
En başından söyleyeyim.
Avrupa’ya lisans satabilecek duruma geldik.
Önceki gün Ar-Ge’ye hatırı sayılır yatırım yapan Sanovel İlaç sahiplerinden Ahmet Toksöz ve Zafer Toksöz ile birlikte öğle yemeğindeyiz.
İlaç sektöründe ciro bazında 11. sırada yer alan Sanovel, 5 yıl önce TMSF’den 77 milyon dolara ünlü Sagra markasını satın alarak gıda sektörüne adım atmıştı.
Sanovel Ar-Ge sayesinde hem ilaçta, hem gıdada iddialı.
Toksöz kardeşlerin bizlere iftiharla gösterdikleri solunum cihazı tam 6 yıllık bir Ar-Ge çalışmasının ürünü.
Ordinaryüs Profesör Niyazi Serdar Sarıçifçi.
Profesör Sarıçiftçi, Nobel ödüllü Amerikalı bilim insanı Alan Jay Heeger ile birlikte güneş enerjisini ucuzlatan “organik güneş pillerinin” mucidi.
Su ve karbondioksit kullanarak güneş enerjisini kimyasal enerjiye çeviren yeşil bitkilerden esinlenen “organik güneş pili” teknolojisini geliştiren Prof. Sarıçiftçi kesin konuşuyor.
“Türkiye’nin istiklali ve istikbali güneş enerjisindedir”.
Anlamak isteyenler için mesajı açık.
Profesör Sarıçiftçi ile “Yurt Dışında Türk Bilim İnsanları Kurultayı”nın son günün buluştuk.
32 yıldan beri yurt dışında yaşamakta olan Konya doğumlu Sarıçiftçi halen Avusturya, Linz’de Johannes Kepler Üniversitesi Fizikokimya Bölümü Başkanı.