Bizim sokak yağmura yenildi

İLK kez hayli uzun sürmüş bir tatil sonrası okurların karşısına şahane haberlerle çıkmak isterdim.

Haberin Devamı

Ancak pazar günü öğleden sonra bastıran ani yağmur planları alt üst etti.

Şöyle ki, kaldırım ve yol taşları henüz döşenmiş olan bizim sokak 10 dakika içersinde yağmura yenik düştü.

Apartman sakinlerinden birinin söylediğine göre sokak 35 yıldan beri ilk kez böylesine sular altında kalmış.

Daha önce şiddetli yağmurlara ufak tefek su birikintileriyle direnmiş olan sokağımız ne yazık ki bu kez müteahhitin kurbanı oldu.

Kötü mühendislik, kötü teknoloji, kötü işçilik ve kötü malzeme biraraya gelince bizim apartman facianın eşiğinden döndü.

Zira gürül gürül garaj kapısından bahçeye dolan suların kapıcı dairesini basmasına ramak kalmıştı.

Yağmur dindikten sonra ortaya çıkan manzara şöyleydi:

Bir hafta önce döşenmiş taşlar sağa sola saçılmış, yolun bazı bölümleri çökmüş ve bizim bahçe diz boyu sular altındaydı.

Haberin Devamı

YURTDIŞINDA 20 MİLYAR DOLARLIK PROJE

Sadece 2011 yılında inşaat sektörünün yurt dışında 20 milyar dolarlık proje üstlenmiş olduğu bir ülkenin sokağından söz ediyoruz.

Yurt dışında efsane haline gelmiş bir sektör neden iş yurt içine gelince böylesine beceriksiz anlamak zor.

Tabii madalyonun diğer yüzünde müteahhite işveren kurumların yetersiz denetimi, hesap sormamaları var.


Sayın yöneticilerimizin bizlere en iyisini layık görmeme durumu var.

Neden?

Ben Paris’te ya da Londra’da oturuyor olsaydım bir ay süren çalışmalarından sonra sokağın alt tarafı 10 dakika sürmüş bir yağmurda darmaduman olur
muydu?

Mühendislik hesapları yanlış, mazgallar eksik, sokak taşları yerli yerine oturmamış.

Taşların arasını doldurmak için serpiştirilen tonlarca kumun faydasını göremedik pisliğinden başka.

Bu devirde böylesine ilkel bir teknoloji.

Yıllar önce Torino’ya bir iş seyahati sırasında gözüme ilişen kocaman kaldırım taşlarının 16. yüzyıldan kaldığını öğrenmiştim şaşkınlıkla.

Paris’teki kaldırımların çoğu 19. yüzyılda modern şehirciliğin önde gelen ismi Baron Haussmann’dan bu yana değişmemiş.

Daha ne kadar yap boz kaldırımlara, sokaklara, Beyoğlu örneğinde olduğu gibi, kalitesiz Çin malı taşlara mahkum kalacağız?

Haberin Devamı

İletişime en çok Türkler harcıyor

ING Bank’ın tasarrufla ilgili uluslararası araştırmasının Türkiye sonuçları ilginç.

Türkiye’nin yanı sıra 12 Avrupa ülkesi, ABD, Kanada, Avustralya, Çin, Hindistan ve Tayland’da yapılan araştırmanın bizim açımızdan iki çarpıcı sonucuna değineceğim.

Birincisi, 19 ülke arasında Türkiye internet ve mobil telefon dahil iletişime en fazla para harcayan ülke.

İletişim vergilerinin yüksek olmasından olsa gerek.

İkincisi ise finansal konularda hem son derece sofistike, hem de son derece yetersiz olmamız.

Şöyle ki, ING’nin araştırmasında finansal konulara hakimiyeti ölçmek için 5 soru sormuş.

Türkiye, 11 Avrupa ülkesi içersinde bu sorulara doğru yanıt oranının en yüksek olduğu ülke.

Ama aynı zamanda hiçbir soruya doğru yanıt vermeyenlerin oranı açısından ilk sırada.

Yaman çelişkiyi uzmanlar şöyle açıklıyor:

Türkiye’de bir uçta finansal konulara son derece hakim bir kesim yer alırken, diğer uçta bu konularda hiçbir bilgisi olmayan bir kesim var”.

Haberin Devamı

Soros’u kıskanmayalım

82 yaşındaki ünlü spekülatör George Soros kız arkadaşı 40 yaşındaki Tamiko Bolton ile nişanlanmış.

Bu habere hiç şaşırmadım.

Para konusunda ne kadar becerikli olursa olsun Soros diğer yaşıtlarından farklı değil.

Genç kadınlarla gençleştiklerini sanan yaşlı erkek” sendromundan mustarip.

Üçüncü evliliğini Bolton ile yapmaya hazırlanan beş çocuk babası Soros, 2005 yılında bir konuşma için İstanbul’a geldiğinde yanında hayli genç Koreli piyanist sevgilisi vardı.

Yanı başından hiç ayrılmayan, gazetecilerin sorularından rahatsız olup olmadığını sürekli kontrol eden son derece dikkatli, ilgili bir sevgili.

Birkaç yıldan beri Davos’ta Soros’un yanında Koreli piyanist yerine yoga hocası olduğu söylenen Tamiko Bolton’u görüyorum.

Hatta bu yıl,  DEF’in sanat dalındaki “Kristal Küre” ödülünü kazanan Fransız yönetmen Luc Besson’un “The Lady” filmini Soros-Bolton çiftinin tam önünde seyretmiştim.

Burma
’da uzun yıllar evinde göz hapsinde tutulan muhalefet lideri Aung San Sun Kyi’nin hikayesi çifti epey etkilemişti.

Filmden sonra yönetmen Besson’nun yanına gidip Burma’daki çekimlerle ilgili bilgi almışlardı.

Bolton da aynen Koreli piyanist gibi Soros’a “aşırı ihtimam” gösteriyordu.

20 milyar dolarlık
bir servetin sahibi olunca böyle oluyor demek ki.

Yazarın Tüm Yazıları