‘Asfalt katılım payı...’
Önce tebligatlar yapıldı.
Meblağı gören gözler ‘fal taşı’ gibi açıldı.
Rakamlar mı?
‘En baba vergi benim’ dedirten cinsten.
100 TL de var, 8 bin TL de.
Derken...
İşte Ankara tam da bu nakarat gibi...
Mayıs ve haziran aylarında kentte etkili olan her sağanak yağışta:
* Caddeler ve sokaklar göle dönüyor.
* Araçlar trafikte mahsur kalıyor.
* Ev ve işyerlerini su basıyor.
* Denizsiz Ankara’da balıkadamlar mesai yapıyor.
“Karşıyaka Mezarlığı’nda resmen ‘pazar’ kuruluyor. Defin devam ederken, acılı ailelerin yakınında sıraya giren mermerciler, vatandaşa yanaşıp mezar satmaya çalışıyor. (Hatta bu durum daha çok, mezar ziyareti sırasında yaşanıyor)
Mermerciler, kendi aralarında bir de sıra sistemi kurmuşlar. Pazar yerine çevirdikleri mezarlıkta vatandaşlar, yakınlarına huzur içinde dua edemez vaziyette.
Yıllardır süre gelen bu konuda, Ankaralıların çok sayıda şikâyeti oldu. Bir defasında Rekabet Kurulu, uygulamanın kaldırılması amacıyla Mezarlık Müdürlüğü’ne talimat bile verdi.
Ancak mezarlık müdürü nedendir bilinmez, yine de bu rezilliğe ses çıkarmıyor. Güvenlikçilerin gözü önünde bu saygısız -kabul edilemez- rezillik devam ediyor.”
*
Okur Aydın Bilen’in iletisi üzerine, Rekabet Kurulu kararlarına baktım.
Rekabet Kurulu, gelen şikâyetler (iddialar) üzerine 15.11.2012 tarihinde bir inceleme dosyası hazırladı. Dosyada, Ankara Taşçı, Mezarcı Ustaları Sanatkârları Esnaf Odası hakkındaki 2 iddia şöyledi:
Yani her 3 kişiye, 1 taşıt.
Bu yüzden de ‘yaya’ yerine ‘taşıt’ öncelikli bir kent. Zaten her gün yaşanan ‘park sorunları’, ‘kazaralar’ ve günbegün artan ‘paralı otopark’ sayısı bunun göstergesi.
En kötüsü, insan hayatının pamuk ipliğine bağlı olması.
Çünkü Kızılay’da, Ulus’ta denetim yapan trafik ekipleri, kentin ana arter ve ara sokaklarında yok.
Hal böyle olunca da, her gün trafikte canlı bomba misali dolaşan araçların sayısı artıyor.
Okur, Sedat C.’nin gönderdiği bu 2 fotoğraf, denetimsizliğin ve kent trafiğindeki tehlikenin boyutunu gösteriyor. Okur, iletisinde şöyle diyor:
İNCE İPLE SABİTLENMİŞ
Saat 21.00 sıralarında otomobili Tunalı Hilmi Caddesi’ne park etmek üzereyken, otopark görevlisi yanaştı:
* Otopark görevlisine, fiyat tabelasında da belirtildiği üzere 5 TL uzattım.
* Ancak görevli, 10 TL istedi.
* Tarifeyi işaret ederek, ‘Bak, 4 saate kadar 5 TL yazıyor’ dedim.
* Otoparkçı, ‘cuma akşamları ile cumartesi ve pazar günleri farklı tarife uygulandığını, çift bilet kestiklerini, bu nedenle de 10 TL ödemem gerektiğini’ söyledi.
* Sonuç olarak gecemiz zehir, planımız iptal oldu. Evimize döndük.
Biletçiye hüviyet cüzdanımı gösterdiğimde, ‘Burada hüviyet cüzdanıyla ücretsiz seyahat edilmez ancak para verirsen seyahat edebilirsin’ cevabını aldım. Her ne kadar ‘65 yaş ve üzeri’ vatandaşların toplu taşıma araçlarına ‘ücretsiz’ binebilmesi hakkını, devleti temsil eden hükümetin verdiğini söylesem de, sonuç değişmedi. Para ödemem konusunda ısrar edilince, ücreti karşılığı seyahat etme durumunda kaldım.
Bu sırada muavine, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) şikayette bulunacağımı söylediğimde, ‘Kime şikayet ederseniz edin hiç fark etmez’ çıkışıyla karşılaştım. Hakkını arayan bir vatandaş olarak BİMER’e şikayette bulundum.
Bu özel halk otobüslerine verilen 50 tam bilet karşılığı ceza sanırım onları hiç etkilemiyor. Yine bildiklerini okuyorlar. Artık Ankara’da bu sorunun çözüme kavuşması lazım. Bu yüzden de Büyükşehir Belediyesi, toplu taşıma araçlarına mutlaka ‘65 yaş üstü vatandaşların hüviyetlerini göstermek suretiyle bu otobüslerden ücretsiz olarak faydalanacaklarına’ dair bir duyuru astırmaya mecbur kılarsa, sorun ortadan kalkacaktır. Yaptırım cezası da otobüsün hattan çekilmesine kadar katı ve sert olmalı.
Kudret K.
YÖNETMELİK NE DİYOR
MADDE 5 – (1) Türk vatandaşı olan altmış beş yaş ve üzeri kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehiriçi hatları ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehir içi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanır.
KULLANDIRMAYANA CEZA VAR
MADDE 12 – (2) Ücretsiz veya indirimli seyahat hakkının kullandırılmaması hâlinde bu haktan faydalandırılmayan her kişi için mülki idare amiri tarafından toplu taşıma aracının tarifesi üzerinden elli tam bilet bedeli tutarında idari para cezası uygulanır. Bu maddeye göre verilecek idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir ve genel bütçeye gelir kaydedilir.
* Onlardan birini de okur Yılmaz Bozkurt fotoğraflamış...
Keçiören Bağlarbaşı Mahallesi 431. Cadde’de, yol boyuncu art arda sıralanan elektrik direklerinin, genişletme çalışması sonrası yolun ortasında kaldığına dikkat çeken okur Bozkurt, yetkililerin bu soruna çözüm bulmasını istiyor.
YAYAYI TRAFO ÇARPIYOR
* Bir şikâyet de kaldırımların ortasında duran engeller için...
Okur Mustafa Ören, kaldırımın ortasındaki trafodan yana dertli:
* Her kavşakta ellerinde pet şişelerle araba yıkayıp, bahşiş bekleyen... Para alamadığında hırçınlaşıp küfreden, araçlara saldıran çocuklar, gençler ve hatta orta yaş grubunda insanlar...
* Yine aynı kavşaklarda mendil satma maskesi altında dilenenler...
* Ulus’tan Bakanlıklara, AŞTİ’den Dikimevi’ne kadar her 50 metrede bir Suriyeli dilenciler... Üstelik işi de öğrenmişler. Aileyi ikiye-üçe bölerek çalışıyorlar. Üç, beş yaşındaki çocuklarını yoldan geçenlerin üzerine gönderip, vicdan yokluyorlar.
* Sokaklarda, caddelerde artık toplu halde gezmeye başlayan Suriyeli gençler kadınlarımıza, kızlarımıza sarkıyor.
* Konur ve Karanfil sokaklar ile Yüksel Caddesi’nde, aileleri tarafından çiçek sattırılan çocuklar, yoldan geçenleri -ailelerinin zorlaması örgütlemesiyle- taciz edip, küfrediyor.
* Aynı bölgedeki falcı çığırtkanları da, genç kızlarımızı, kadınlarımızı taciz ediyor.
* Her köşe başında, Kızılay’ın göbeğindeki telefon satıcılarının yanı başında kaçak sigara satılıyor.