Düzenleme öncesinde bi okurun, “Büyükşehir Belediyesi’nin ALO 153 Mavi Masa hattını aradıktan sonra kayda giren numarama Başkan Melih Gökçek’in katılacağı televizyon programları hakkında bilgi mesajı gelmeye başladı” serzenişine yer vermiş, ve şu soruyu yöneltmiştim:
“1 Mayıs sonrası bu mesajlar gelmeye devam edecek mi?”
* * *
Ve 1 Mayıs sonrası...
Birkaç ay evvel çukurlarına yama yapılan Yaşamkent’in en işlek caddesini şimdi yine kazdılar. Vatandaş her şeyden bi haber. Yap-boz, boz-yap misali harıl harıl kazma çalışması var.
* Peki bu kaynak israfını kim önleyecek?
* Neden Çayyolu ve Yaşamkent’in ortak sorunlarını dinleyecek bir yetkili atamazlar. Bu kadar zor mu?
* Mesela sayın Çankaya Kaymakamımız bu sorunları dinledi mi?
* Hiç Yaşamkent’e geldi mi?
* Halkla bütünleşmek bu kadar zor mu?
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) hazırladığı taslağa göre, tüketici, bugünden itibaren ‘izinsiz mesaj ve e-posta’ bombardımanından kurtulacak.
Yani artık, tüketicinin onayı olmadan (fırsat, teklif, reklam... içerikli) SMS ve e-posta gönderilemeyecek.
* * *
Son günlerde şirketler, tüketiciden, “İzninizi istiyoruz” diyerek onay alma yarışına girdi.
Türkiye’de dün gün boyu bunlar konuşulurken, okur Mehmet Bilgiç’ten gelen ileti dikkatimi çekti.
Okur, kentle ilgili şikayetleri için Alo 153 Mavi Masa’yı aradığını, kayda giren numarasına daha sonra, Başkan Melih Gökçek’in çıkacağı televizyon programları hakkında bilgi mesajı geldiğini iletisinde şöyle aktarıyor:
BİLGİLERİM GİZLİ KALMALI
“Kente duyarlı bir vatandaş olarak, Ankara’nın cadde ve sokaklarında karşılaştığım sorun, şikayet ve eksiklikleri Alo 153 Mavi Masa hattını arayarak bildiriyorum. Fakat, Alo 153’ü aradıktan sonra numaramın 3’üncü kişilerle paylaşıldığını öğrendim. Melih Gökçek ile alakalı ‘Şu kanala çıkacak’, ‘Burada konuşma yapacak’ gibi kısa mesajlar, cep telefonuma gelmeye başladı.
Doğum izniyle alakalı SGK kanununu incelediğimde, ‘32 haftalık hamile olduğumu hekim raporu ile kanıtlamam halinde’ devletin bana sağladığı -hakkım olan- iznimi alabileceğim net olarak yazıyor.
Yani hamilelik sürecimdeki kontrollerimin ve takibimin yapıldığı herhangi bir hastaneden ya da kendi doktorumdan aldığım rapor ile bunu kanıtlayabilirim.
Ancak süreç maalesef böyle işlemiyor. Hem doğum öncesinde, hem de doğum sonrasında 8’er haftalık izinler için SGK sancısı çektiriliyor.
Şöyle ki:
* 16 haftalık izin yasal hak olmasına rağmen SGK’ya bağlı bir hastaneden rapor isteniyor.
* Sabah 7.30’da bir hastaneye gidip, sırtıma ve belime ağrılar girerken saatlerce girişin yapılmasını ve sıranın gelmesini beklemek zorunluluğunda bırakılıyorum.
* Hadi 32. hafta için belki bu çile çekilebilir diyelim. Fakat 40. haftaya kadar doğum gerçekleşmez ise tekrar rapor almam ve aynı çileyi çekmem isteniyor.
Mesela çok sevdiğimiz ve değer verdiğimize:
‘10 numara adamsın.’
İyi bir işin sonucunda da:
‘10 numara iş oldu’ deriz.
Sıkmamak, anlaşılır olmak için bi konuyu 10 maddede anlatırız.
İşe heyecan katmaksa derdimiz...
Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, tahakkuk edilen asfalt bedelleriyle ilgili, peşinde 1 yıl, taksitte ise 5 yıl ‘faizsiz’ erteleme kararı alındı. Hatta, ‘Ocak 2015 tarihinden itibaren yapılacak asfalt çalışmalarından katılım bedeli alınmaması’ yönünde de bir karar çıktı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, tebligatlar ellerine ulaşan Ankaralılara, ‘bu bedeli ödememelerini ve beklemelerini’ söyledi. Ancak:
* Alınan kararlar ve yapılan açıklamalar ışığında ‘asfalt katılım bedeli’nin mart ayındaki ilk taksidini ödemedim.
* Merak edip borcuma baktığımda ise ‘gecikme faizi’ işlediğini gördüm.
* Hem yapılan kamu hizmetinden zorla para isteniyor.
* Bir an evvel tahsilatı yapmak için tebligatlar gönderiliyor.
Okur Emre Çetiner de, iletisinde, kentte karşılaştığı önemli konulara (sorunlara) dikkat çekiyor.
Eski Hipodrom’daki devrilen Türk bayraklı dev pano...
İstanbul Yolu üzerinde yayaların karşılaştığı engeller...
ATO Congresium’daki mobilya fuarının kayıt çilesi...
İşte Emre Çetiner’in kaleminden çıkan o şikayetler:
* Buradaki binanın aylarca süren yıkım çalışmaları sırasında hiçbir güvenlik önlemi alınmadı.
* Yıkım için çevrede hiçbir önlem alınmadığı gibi, çıkan moloz da kaldırım üzerine -geçişi engelleyecek şekilde- bırakıldı.
* Paslı demirler, çivili tahtalar ve inşaat artıkları nedeniyle yayalar kaldırımı kullanamıyor.
* E haliyle de caddeden yürümek zorunda kalıyor.
* Bu alandan değil çocuk arabası veya tekerlekli sandalyeyle, yürüteçle veya bastonla geçmek dahi mümkün değil.
* Hiçbir sorumlu veya yetkilinin bulunmadığı bu alanda öncelikle küçük çocuklar, yaşlılar, özürlüler için aylardır ciddi tehlike ve sorun oluşturulan bu duruma çözüm üretilmesini bekliyoruz.