Ey CNN...-
Ve ey dünyanın en büyük haber ajansları...
Bir meslektaşınız olarak yazıyorum bunu.
Eğer bizim için haber kutsalsa...
Eğer bizim işimiz doğru habercilikse...
Eğer bizim görevimiz, her türlü manipülasyona karşı doğruyu bulmaksa...
Günlerdir pompalanan “Türkiye DEAŞ’ı destekliyor, mahkûmları serbest bırakıyor” haberlerine karşı önceki gün yapılan itirafları görmezden gelebilir miyiz?
Yani...
Fotoğrafa baktıkça içim acıdı...
Siz de bakar mısınız?
Arkasında kocaman bir tabela:
“Bartın Emniyet Müdürlüğü... Asayiş Şube Müdürlüğü”.
Dev gibi bir yazı.
Hemen önünde bir yarım ekmek.
Ve yarım ekmeğin arasında 25 lira.
Keskin nişancılara karşı özel eğitimli komando birliği sokaklara yayılmış...
Telsizler susmuş...
Yalnızca işaret ve göz temasıyla ilerliyorlar...
Az sonra bir haberci mesajı getiriyor...
İstihbarata göre iki sokak ileride DEAŞ’ın bir “ölüm evi” tespit edilmiş.
Hemen bir tim organize oluyor. Sokaklardan birer gölge gibi geçiliyor.
Ve yavaş yavaş ev kuşatılıyor...
İçeriden hiç ses gelmiyor, kapılar kapalı, pencereler karartılmış...
Türkiye ile ABD arasında imzalanan mutabakat, müthiş bir diplomatik trafik gerektirdi. Önce Washington’dan 4 paragraflık bir öneri geldi. Ankara buna karşılık “Bu yeterli değil” diyerek 11 maddelik bir anlaşma metni gönderdi. Beyaz Saray 11 maddenin 9’unu anında kabul etti. Bir madde üzerinde kısa bir müzakere oldu. Ardından diğer maddeler üzerinde anlaşıldı ve son cümleye “Her iki taraf birlikte eşgüdüm içinde çalışırlar” ibaresi konuldu. 13 madde oluştu.
Bu bilgiyi şunun için paylaşıyorum:
Birileri bu anlaşmayla “Türkiye baskılara boyun eğdi” türünden provokasyon amaçlı yalanlar pompalıyor. Doğrusu Türkiye, 120 saati içeren anlaşmada aktif inisiyatif göstermiş, belirleyici olmuş ve dik duruşunu sürdürerek bu noktaya gelmiştir.
Bunu dün başından beri inanılmaz bir diplomatik performans gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan öğrendim.
Dolayısıyla, “Türkiye boyun eğdi” palavralarına inanmayın. Bu bilgi aslında dolaylı yoldan başlıktaki sorunun cevabını da belirliyor.
120 saat sonunda teröristler çekilir mi?
Aslında Türkiye-ABD arasındaki bu mutabakat YPG açısından “mecburi istikamet” anlamına geliyor. Ki zaten PKK/YPG önceden bunu kabul etmiş görünüyor. Eğer Avrupa’dan gelen bazı negatif manipülasyonlara kapılmazsa, 120 saatin sonunda ne olacağı bellidir.
Güvenli bölge sınırlarının gerisine çekileceklerdir. Çünkü çekilmezlerse, bu defa ABD’nin desteğini kaybetmiş bir şekilde rejimle Türkiye arasına sıkışacaklardır.
Çocuk denilecek yaşta bir genç, Girit’ten tekneye atlar ve rotayı Anadolu’ya çevirir. Ahmet Cemal.
Ve İzmir’de bir marangozhanede işçi olarak başlayan macera, unutulmaz hayat hikâyelerine dönüşür.
Ahmet Cemal’in hikâyesine geleceğim.
Ve elbette sonra “mükemmelin hikâyesi” Nevzat Bey’e.
Çünkü Nevzat Bey’in hikâyesi bir solukta okunacak bir kitaba dönüşmüş.
Ve o kitapta beni çok etkileyen bir hayat kesişmesi var... Anlatayım.
Genç Ahmet Cemal, Girit’ten Anadolu’ya rota tuttuktan 70 yıl sonra...
Oğlu Nevzat Bey, 1978 yılı baharında Atlanta yakınlarında bulunan Marietta’daki şişeleme fabrikasını ziyarete gider. Ziyaret amacı yeni fabrikalar kurup büyütmektir.
1) TÜRKİYE KAZANMIŞTIR:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dik duruşu kazanmıştır.
Türkiye sınırlarında bir kukla terör devletine izin vermemiştir.
32 kilometre derinliğindeki güvenli bölge hedefine ulaşmıştır.
Türk ordusu gücünü bir kez daha bütün dünyaya göstermiştir.
Türkiye’de tükenme noktasında olan PKK’nın sınırımızın hemen ötesinde güçlenmesinin önü kesilmiştir.
2) ARAP BİRLİĞİ KAYBETMİŞTİR:
Türkiye’nin haklı gerekçesini bile bile görmeyen Arap Birliği, tarihteki
“O coğrafyaya 8 trilyon dolar harcamışız.”
Soru şu:
8 trilyon doların büyük bölümü, silaha ve istihbarata harcandığına göre...
Bu paradan mutlaka birileri faydalandı. 8 trilyon doların yüzde 10 komisyonu 800 milyar dolar eder. Bu komisyon kimlere gitti?
Evet, 800 milyar dolar...
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün açıkladı:
“PKK-YPG’ye 30 bin TIR silah gitti.”
Düşünün ki Irak savaşından bu yana bölgeye gelen TIR’lar dolusu silahlar...
“Şırnak’ın bir dağ köyünde...
Eğilmiş, yalınayak çocuğa ayakkabısını giydiriyor. Çocuk okula gidecek. Hava soğuk, kar geliyor...
Eksi 20 derecede, sabahın ayazında...
Çocuklar sandaletle okula gidecekler.
Okuyacaklar...
Okuyup da terörün tezgâhından kurtulacaklar...
Ne yapsın genç kardeşim... Yardımseverlere ulaşıyor...