Paylaş
Fotoğrafa baktıkça içim acıdı...
Siz de bakar mısınız?
Arkasında kocaman bir tabela:
“Bartın Emniyet Müdürlüğü... Asayiş Şube Müdürlüğü”.
Dev gibi bir yazı.
Hemen önünde bir yarım ekmek.
Ve yarım ekmeğin arasında 25 lira.
Ve 5 tane 20 lira ile, bir şarj cihazı...
Peki nedir bu fotoğraf.
Neden Bartın Emniyeti kendi adını dev gibi yazdığı bir tabelanın önüne bunları koymuş..
Ve basını davet etmiş..
Olay şu:
“Üniversite öğrencisi M.İ. spor salonunun soyunma odasında bir an şeytana uydu.
Hemen yanındaki dolapta bulunan 25 lirayı aldı. Öğle yemeği için getirdiği ekmeğin arasına koydu. Sonra 100 lirayı ve şarj cihazını aldı. Ve eli ayağına dolaştığı için soyunma odasına gelenler tarafından yakalandı.”
Bartın Emniyeti de sanki büyük bir uyuşturucu ya da hırsızlık çetesini çökertmiş gibi, arkasına kendi adını yazdığı bir tabelanın önünde bunları sergiledi.
Basına fotoğraf çektirdi.
Keşke bunu yapmasaydın be polis kardeşim.
Keşke o fotoğrafı çektirmeseydin.
Bak vicdanı olan hâkim zaten çocuğu denetimli olarak serbest bıraktı.
Sonuçta bir üniversite öğrencisi...
Bir genç...
Kim bilir hangi maddi zorluklar içinde...
Belki de bu kötü günleri atlatıp, o da okuyup polis olacak. Vali olacak... Emniyet müdürü olacak...
Merak ettim Bartın Valisi ve Emniyet müdürlerine baktım.
İkisi de çok değerli insanlar.
Vali Sinan Güner, Muğla Ortaca’dan Erzurum Horasan’a kadar memleketin her karışında hizmet etmiş.
Dahası... İçişleri Bakanlığı için hayati değeri olan İstihbarat Değerlendirme, Analiz ve Koordinasyon Merkezi›ni kurmuş...
İkinci nesil elektronik pasaportlarımızdan nüfus belgelerine kadar bütün yeniliklerde görev almış.
Emniyet Müdürü Çetin Bozkuş
deseniz o da memleketin her yerinde görev yapmış. Siber suçlarla mücadele daire başkanlığı gibi çok hassas bir görevden geliyor. Başarılı bir polis.
E peki nasıl oluyor bu fotoğraf.
Bir üniversite öğrencisinin “ekmek arasındaki 25 liralık” aşırması ya da şeytana uyması bu kadar mı ibretliktir.
Bana göre nedeni şu.
Eski alışkanlıklar.
Polis teşkilatında suçluyu veya delili açıklarken “Biz yakaladık” diyen bir üslup var.
Sıradan hırsızlıklarda bile polis ya da jandarma adlarını kocaman yazarak fotoğraf çektiriyorlar.
Hatta geçenlerde uyuşturucu haplardan yazılmış “falanca ilin polisi” ibaresini hatırlıyorum.
Bunun da bir düzene girmesi gerekmez mi?
Yoksa böylesine içimizi yakan fotoğraflar daha çok çıkacak karşımıza.
EYVAH İSTANBUL’A SU KESİNTİSİ Mİ GELİYOR
İstanbul’dan peş peşe fotoğraflar...
Kurumuş baraj fotoğrafları...
Bakınca insan korkuyor.
Haber de şu:
“İstanbul barajlarındaki su seviyeleri yağışsız geçen günlerin ardından düşmeye başladı. Bu yıl en yüksek ölçülen doluluk oranı yüzde 93.32 olarak mart ayında ölçülmüştü. O tarihten itibaren düşmeye başlayan doluluk oranları ağustos ayında yüzde 63.37, eylül ayında yüzde 53.75 olarak kayıtlara geçmişti. Ekim ayının 25’inde yapılan ölçümlerde ise doluluk oranı yüzde 43.20 olduğu tespit edildi.”
İşte Pabuçdere Barajı: Su seviyesi yüzde 3’ün altında.
Kazandere Barajı: Yüzde 5’in altında.
İki baraj da kullanım dışı.
Haber şöyle bitiyor:
“Uzmanlar uyarıyor. Bu kış sert ve kurak geçecek. Vatandaş su tasarrufu yapmalı”.
Tabii böyle bir haberden sonra insan soruyor:
“Bu kış İstanbul’da su kesintileri mi yaşayacağız...”
Paylaş