Paylaş
1) TÜRKİYE KAZANMIŞTIR:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dik duruşu kazanmıştır.
Türkiye sınırlarında bir kukla terör devletine izin vermemiştir.
32 kilometre derinliğindeki güvenli bölge hedefine ulaşmıştır.
Türk ordusu gücünü bir kez daha bütün dünyaya göstermiştir.
Türkiye’de tükenme noktasında olan PKK’nın sınırımızın hemen ötesinde güçlenmesinin önü kesilmiştir.
2) ARAP BİRLİĞİ KAYBETMİŞTİR:
Türkiye’nin haklı gerekçesini bile bile görmeyen Arap Birliği, tarihteki “Brütüs rolü”nü yine oynamış, Türkiye’ye karşı çıkmış ve şimdi kaybetmiştir.
Dahası Arap Birliği’nin hiçbir varlığı olmadığı bir kez daha görülmüştür.
3) ABD KAZANMIŞTIR:
Trump kendisine gelen eleştiriler karşısında Türkiye’nin harekâta ara vermesiyle rahatlamıştır. Bu anlaşma ile ABD dünyaya yön veren ülke konumunu bir kez daha hatırlatmıştır. AB’den gelen bütün ambargo ve kınama saldırıları, ABD’nin Türkiye ile yaptığı bir anlaşmayla boşa düşmüştür. ABD, DEAŞ’la yapılan mücadelede Türkiye gibi güçlü bir ülkeyle bölgedeki ağırlığını arttırmıştır.
4) NATO KAZANMIŞTIR:
Türkiye’yi NATO’yla karş? kar??ya getirme ?abalar? bo?a d??m??t?r. Bu pozitif geli?mede NATO Genel Sekreteri ı karşıya getirme çabaları boşa düşmüştür. Bu pozitif gelişmede NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in payı büyüktür.
5) AB KAYBETMİŞTİR:
ABD ile AB arasındaki temel fark şu olmuştur:
ABD, “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz” demiş; AB ise bundan hiç bahsetmediği gibi, PKK/YPG’nin kara propagandasına kanmış ya da zaten öyle düşünmüştür. Peş peşe kınama ve silah ambargoları açıklayarak müttefiki olan bir ülkenin güvenini kaybetmiştir. Dahası, Türkiye ile ABD’nin anlaşmasında hiçbir söz hakkı olmamıştır. AB otoritesi ciddi olarak zedelenmiştir. AB’nin bundan sonraki dönemde “güvenli bölge”de yapılacak yerleşim bölgeleri için katkıda bulunup bulunmayacağı Türkiye-AB ilişkilerini derinden etkileyecektir.
İngiltere bunların dışında kalmıştır.
6) TÜRK BİRLİĞİ KAZANMIŞTIR:
Türk Birliği ülkeleri, Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlamış ve tam dayanışma göstererek AB ve Arap Birliği’ne tam bir ders vermiştir.
7) KKTC CUMHURBAŞKANI KAYBETMİŞTİR:
Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yalnızca “akan kan” diye niteleyen ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki güvenlik endişelerini görmezden gelerek “Anlaşın ve harekâtı durdurun” diyen Akıncı kaybetmiştir..
8) RUSYA’NIN KAZANCI:
Rusya, harekâtın başından beri Türkiye’ye destek vermiş; ancak Esad güçleriyle birlikte Menbiç’te bayrak göstererek Türkiye’ye üstü örtülü olarak “Buraya gelme. Rejim hâkim oluyor” demiştir. 120 saatlik sürecin son günü olan 22 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le yapacağı görüşme bu açıdan önemlidir.
9) KİRLİ PROPAGANDA KAYBETMİŞTİR:
Harekât boyunca PKK/YPG’nin kirli propagandası ABD ve AB’de yoğun olarak yapılmıştır. “Siviller bombalanıyor” ve “Türkiye DEAŞ militanlarını serbest bırakıyor” iddiaları en tipik örneklerdir. Türkiye basını ve İletişim Başkanlığı kirli propagandaya karşı çok ciddi bir savaş vermiştir.
10) PKK KAYBETMİŞTİR:
Türkiye’de giderek çöken terör örgütü, Suriye’nin kuzeyinde bir “otonom bölge” hayalini kesin olarak kaybetmiştir.
BUNDAN SONRA NE OLUR?
Rusya bir yandan Türkiye’nin güvenlik kaygılarına anlayış göstermiş ve harekâta karşı çıkmamıştır. Diğer yandan Menbiç’te Suriye ile birlikte bayrak göstererek Esad’la olan anlaşmasını bir kez daha hatırlatmıştır.
Aynı şekilde ABD, Türkiye’nin “güvenli bölge” ihtiyacını anlamış, ancak DEAŞ’la mücadelede kendisine destek olduğunu düşündüğü güçlerin Türkiye ile karşı karşıya kalmasını engellemiştir.
Başkan Trump, “SDG’nin Türk ordusuna karşı hiçbir şansı yok” dedikten sonra onların 32 kilometre derinlikteki güvenli bölge dışına çıkması için gerekli anlaşmayı yapmıştır.
Bu durumda şu an sahada Türk ve ABD askerlerinin kontrolü ile Rusya ve Esad askerlerinin kontrolü esas hale gelmiştir. YPG/PYD ya da SDG ise ABD kontrolünde geri çekilmiştir.
Kolay bir denge değildir bu elbette.
Provokasyona açık hassas bir denge...
İşte bu noktadan sonra belki de tarihimizin en ilginç diplomatik harekâtı başlıyor.
Rusya ve ABD arasında, “dik duruşunu” sürdüren ama hassas dengeleri de gözeten bir diplomasi...
Bu açıdan bakınca, sahadaki hedefine ulaşan Türkiye şimdi asıl hedefe yönelecektir.
Yani hem yerinden yurdundan olmuş Suriye vatandaşlarının ülkelerine dönmelerinin sağlanması, hem şehirlerin yeniden imarı, hem de 1 milyona yakın insanın yerleşeceği bir altyapının sağlanması...
Hem de terör örgütünün bir daha o bölgelere ulaşmaması için gerekli önlemlerin alınması...
Özetle...
Asıl şimdi başlıyor...
Paylaş