Bu yılki araştırmanın sonuçları geçen çarşamba günü açıklandı.
İlgiyle ve dikkatle okudum.
Araştırmayı yapan akademisyenlerden biriyle konuştum.
Kendi payıma Türkiye ile ilgili olumlu ve umut verici işaretler gördüm.
O nedenle bu araştırmayı sizinle paylaşmak istedim.
İşte benim değerlendirmem...
TÜRKİYE KENDİNE ÖZGÜ BİR ÜLKE
BENCE
“Biz kimiz, neciyiz” sorusunun cevabını arayacağız.
Tabii herkes kendisinin “kim” ve “neci” olduğuna karar verecek.
Nereden çıktı şimdi bu diye sorarsanız, cevabım şu: İki şeyden çıktı.
Birincisi Nagehan Alçı’nın geçen gün çıkan yazısı.
Şöyle diyor:
“Türkiye’de Batıcı ve Batılaşmacı Atatürkçülüğü savunan sadece Ertuğrul Özkök ve Sedat Ergin kaldı...”
Yeni benim kim olduğumu şöyle tarif ediyor:
Özellikle yerel yöneticileri kara kara düşündüren mesele şu:
Ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan 300 heykeli ne yapmak lazım?
Özellikle, söz konusu heykeller Belçika’nın efsane kralı İkinci Leopold’a aitse...
Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan gösteriler Avrupa’ya da sıçrayınca, Belçika’da ilginç bir şey yaşandı.
Bazı kişiler ülkenin eski kralı İkinci Leopold’un heykelinin üzerine boya attılar. Ve bu protestolar yaygınlaştı.
*
Protestocular İkinci
29 Mayıs’la 5 Haziran arasında halkın düşüncesinde öyle radikal bir dönüşüm olmuş ki...
Beni çok kaygılandırdı.
*
Korona olayının başından beri herkesin gözü günlük vaka sayısındayken ben araştırmalardan gelen başka rakamlara bakıyordum.
Halkın koronavirüs konusundaki duyarlılığı neydi?
Bu tehlikeyi, Türkiye’nin en büyük sorunları listesinde nereye koyuyordu.
İlk ölüm vakasının açıklandığı 10 Mart gününden itibaren insanlara
Biz 68 kuşağı için “tarihin en devrimci yılı 1968’dir”...
Delikanlı kafamızda “devrim” denince aklımıza gelen yıllar şunlardı...
1789 Fransız Devrimi...
1870 Paris Komünü...
Ve 1917 Sovyet Devrimi...
Sonra bizimki gelirdi... 1968...
*
Biz o yıl
Dedi ki:
“Ayasofya Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetindedir ve her türlü tasarruf yetkisi Türkiye’nin içişlerini ilgilendiren bir konudur...”
*
Doğrudur...
Bu kararı Türkiye verecektir ve geçmişte iki defa kendi iradesi ile vermiştir.
Biri 1453’te orayı cami yaparak...
Öteki 1934’te orayı müzeye çevirerek...
İkisi de
O yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılı olacak.
Yani ben de o tarihte bu Cumhuriyet çatısı altında 75 yıl yaşamış bir insan olacağım.
Neredeyse 15 yıldan beri köşemde siyasi anket yayınlamıyorum.
Kendimi artık siyasetin dışında gördüğüm için, bu tür anketlerle fazla da ilgilenmiyorum.
Ama ne zaman sosyolojik bir anket görsem en alt rakamlarına kadar bakıyorum.
*
Dün önüme böyle bir anket geldi.
Ankara’nın pavyon kültürünü anlatıyor.
*
Ankara’da 17 yıl yaşadım.
Orada canlı bir pavyon kültürünün bulunduğunu biliyordum.